Ortadoğu'dan bahsedilirken, sorunların cozumundeki zorluğa atfen matematikteki cok bilinmeyenli denklemlere gonderme yapılır. Gercekten de bu benzetmeye uygun bir bicimde Ortadoğu'nun sorunları her gecen gun biraz daha cetrefilleşiyor. ABD'nin Afganistan ile başlatıp Irak ile surdurduğu işgal sureci ve hangi ulkeyle, nasıl devam edeceği bilinmeyen projeleri sorunların cetrefilleşmesinin en onemli nedeni... Dunyanın bu en kaygan ve stratejik zemininde sorunlar ve sorular bir tane değil. Ustune ustluk sorunlara her gecen gun yenileri eklenmeye devam ediyor. Aralık ayının Ortadoğu'ya ilişkin gundemine bakıldığında gercekten de muthiş bir yoğunluk goze carpıyor;

Irak'ta yaşanan belirsizlik olanca hızıyla devam ediyor. ABD demokrasisinin son halkası olarak gorulen secimler nasıl bir Irak'ı ortaya cıkartacak sorusunun cevabı, secimleri kimin kazanacağından daha cok merak ediliyor.

ABD, İsrail ve AB'nin, nukleer programını durdurması yonundeki Tahran yonetimine yaptığı baskı nasıl sonuclanacak? Irak'taki başarısızlığa ve kaosa rağmen ABD-İsrail, iddia edildiği gibi İran'a askeri bir mudahalede bulunabilir mi? İran buna nasıl karşılık verir? Bunun bolgeye yansıması ne olur?

İran cumhurbaşkanı Ahmedinecad, ulkesi uzerindeki onca baskıya rağmen İsrail'e yonelik sert soylemi ile ne yapmak istiyor? İsrail'in haritadan silinmesi gerektiği, Nazilerin 6 milyon Yahudi'yi katlettiği iddiasının doğru olmadığı, eğer bu suc işlenmiş ise o zaman Avrupa, ABD, Kanada ya da Alaska'daki toprakların bir kısmının, devlet kurmaları icin Yahudilere verilmesini onermesi gibi İsrail ve ABD'yi cileden cıkartan soylem sadece İran cumhurbaşkanını mı bağlıyor yoksa İran devlet politikasının bir parcası mı?

Lubnan'da Hariri ile başlayan suikastlar silsilesi gecen ay Suriye karşıtı Cibran Tueyni'nin oldurulmesi ile devam etti. Kucuk Ortadoğu diye de tanımlanan Lubnan'da taşlar ne zaman yerine oturacak? İc savaş kaygısı Lubnan icin hic gundemden duşmeyecek mi?

Filistin'de Hamas, Mısır'da Musluman Kardeşler Hareketi ile temsil edilen “islamcı cizginin” secim başarıları bolge dengelerini nasıl etkileyecek?

FBI ve CIA'nın başkanlarının, ardından NATO Genel Sekreteri, ardından İsrail Genelkurmay Başkanı'nın gercekleştirdiği Ankara ziyaretleri ne anlam ifade ediyor?

İKO'nun Mekke Zirvesi'nde aldığı onemli kararları hayata gecirebilecek mi?

Sorunlar ve sorular yığınla...

Tum bu gelişmeler cercevesinde bolgede olup biteni nasıl okumak gerekiyor? Bolgenin geleceğine ilişkin zor olsa da nasıl bir ongorude bulunulabilinir?

Irak Secimleri

Neyi Değiştirecek

Son bir yıl icerisinde gercekleşen ucuncu secimin ardından Irak nasıl bir surece girecek? Bolunmeye doğru gidiş daha mı hızlanacak yoksa toparlanış olabilecek mi? Irak'taki kaosun sona erdirilmesi noktayı nazarından kimsenin umit bağlamadığı secimlerin, bolunme yolunda hızla ilerleyen Irak'ı onemli bir donum noktasına taşıyacağı duşuncesi pek cok cevre tarafından paylaşılıyor. Halkın etnik-dini ayrımlara gore oy verdiği secimlerin, 'Irak'ı uniter bir devletten konfederasyona donuşturecek' sureci daha da hızlandıracağını dillendirenler bir hayli fazla.

Her gun 90 direnişci saldırısının gercekleştirildiği, hastanelerinin morglarına her ay 1000 civarında yeni cesedin getirildiği, yuzde 47'si elektrikten, yuzde 70'i kanalizasyondan mahrum bir Irak'ta umut vaat eden en ufak bir gelişmeyi, bir haberi okumak neredeyse imkansız hale geldi. Irak'a dair tek duyulan; patlama, adam kacırma, bomba yuklu araclarla yapılan saldırı, kim vurduya gitmiş ve yollara bırakılmış cesetler, kimler tarafından tutuklandığı bilinmeyen ve akıbetleri konusunda kimsenin bir şey bilmediği yuzlerce hatta binlerce tutuklu... Secimlerin ardından bu tablo değişir mi? Acıkcası Irak'ta yarın ne olacağını kestirmek oldukca guc. Ustelik kimse bu konuda umitvar değil.

Yeni Hedef İran mı?

Irak'taki bu kaos ortamına rağmen ABD yonetiminin Ortadoğu'ya ilişkin yeni projeleri gundemden hic duşmuyor. Ancak Ortadoğu'yu cıkarları doğrultusunda şekillendirme gayreti icerisinde olan ABD'nin, Afganistan ve Irak'tan sonraki adımı konusunda bir tereddut yaşadığı soylenebilir. Suriye mi İran mı? Yakın zamana kadar Suriye'nin adını on planda tutarken şimdilerde hedef İran gibi gozukuyor. Irak işgalinden en karlı cıkan ulke olarak gorulen İran'ın, secimlerde Şiilerin elde edeceği başarının ardından konumunu cok daha guclendireceği beklentisi, nukleer programını geliştirmedeki kararlılığı, İran'ı boy hedefi haline getiren gerekceler olarak sıralanıyor. Ancak siyasi, askeri, ekonomik konumu ABD acısından işleri bir hayli zorlaştırıyor.

Washington yonetimi bunu aşmak icin İran'ı uluslararası yalnızlığa itebilmenin gayreti icerisinde. Amerikan FBI ve CIA başkanlarının birbiri ardınca gercekleştirdiği Ankara ziyaretlerinin bir vechesi de bu kapsamda atılmış adımlar olarak değerlendiriliyor.

ABD'nin Ortadoğu politikasının kilit isimlerinin ziyaretleriyle ABD'nin, Ankara'dan kimi yayın organlarına yansıdığı gibi Turkiye’nin stratejik onemine uygun bir iş birliğinden ote kendi cıkarlarına uygun adımlar atmasını talep ettiğinin altı ciziliyor. ABD'nin bu taleplerinin başında da Turkiye’nin İran ve Suriye ile olan bolgesel bağlarını butunuyle kesmesi olduğu ifade ediliyor. ABD boylece, hem İran ve Suriye'yi daha cok yalnızlığa itmiş olacağı hem de Kuzey Irak’ta oluşturduğu Kurt Devleti’ne karşı Turkiye ile İran ve Suriye arasında muhtemel bir dayanışmayı engellemeyi başarmış olacağı dillendiriliyor.

Hamas ve İhvan'ın

Secim Başarısı

Filistin topraklarında yaklaşık 30 yıl aradan sonra ilk kez duzenlenen yerel secimlerde Hamas'ın elde ettiği başarı Ortadoğu gundeminde şu sıralar onemli bir yer tutuyor. Ocak ayı sonlarında gercekleştirilecek başkanlık secimlerinin arifesinde Hamas'ın bu başarısı, İsrail, ABD ve hatta AB tarafından not ediliyor.

“İslamcı cizginin” başarılı olduğu bir başka secim Mısır'da gerekleşti. Yasaklı Musluman Kardeşlerin 454 sandalyeli parlamentoda 88 bağımsız adayla temsil edilecek olması Batı dunyasında ozellikle de Amerika'da oldukca yankı buldu. Washington yonetimi, ifade edildiği gibi Ilımlı İslam'ın Mısır'daki temsilci olarak gosterilen Musluman Kardeşler Hareketi ile, Mubarek yonetimi ve ABD kimi Neo-con'ların muhalefetine rağmen diyalog başlatacak mıydı?, Mısır'daki secimlerin ikinci ve ucuncu turlarında yaşanan ihlaller nedeniyle Mısır yonetiminin, Washington tarafından eleştirilmesi, Beyaz Saray sozcusunun dile getirdiği bir takım acıklamalar, ABD'nin Mısır'daki islamcılarla diyalog başlatmama kararından doneceğine dair onemli bir gosterge olarak değerlendirildi.

İKO’nun Mekke Zirvesi / Onemli Kararlar Ciddi Kuşkular

Gecen ayın gundemine damgasını vuran gelişmelerden bir diğeri İKO'nun Mekke'de gercekleştirdiği zirveydi. İslam Konferansı Orgutu (İKO) 3. Olağanustu Zirvesi'nde gerek İKO'nun ic yapısında gerekse İslam dunyasında koklu reformlar ongoren kararlar alındı. Bu kararların one cıkan maddelerini hatırlatmakta yarar var.

Zirvede kabul edilen en onemli belgelerden biri olan ve İslam dunyasının geleceği icin yol haritası niteliği taşıyan ''İKO 10 Yıllık Eylem Programı''nda, İslam aleminin, siyasi, sosyo-ekonomik, kulturel ve bilimsel alanlarda ağır gucluklerle karşı karşıya olduğuna dikkat cekilmesiydi. İKO uyelerinin bu gucluklerle mucadele edebilmek icin kararlı işbirliği icinde olması gerektiği vurgulandı.

Musluman bilimadamları ve akademisyenlerin raporları temelinde hazırlanan eylem planında ılımlılık ve hoşgoru; aşırılık, şiddet, terorizm ve İslamofobiyle mucadele; İKO uyesi ulkeler arasında dayanışma ve işbirliğinin sağlanması; İslam'ın doğru imajı ve soylu değerlerinin yansıtılması gibi hususlara yer verildi.

Programda, İslam dunyasının yeni vizyon ve hedeflerine ulaşabilmek icin, İKO'nun 21'inci yuzyılın şartlarına uygun reformlardan gecmesi gerektiği kaydedildi. İslam toplumunun toplu cıkarlarını korumak ve yukseltmek amacıyla tum bolgesel ve uluslararası forumlarda hazır bulunma ve etkin koordinasyon sağlanması ihtiyacının belirtildiği programda, İKO uyelerinden uluslararası ve bolgesel orgutlere adaylıklarına destek vermesi istendi.

İslam hakkında doğru duşuncelerin yayılarak, Muslumanları aşırılık ve dar kafalılığa karşı birleştirmeye cağıran eylem programında, İslam ve tum insanlık değerleriyle celişen aşırılık tum şekilleriyle kınandı.

Medeniyetler diyaloğa vurgu yapılan programda, terorizmin her turlusu kınanırken, onu haklı gosterecek tum gerekceler reddedilerek ve terorizmin, herhangi bir din, renk ya da ulkeyle bağlantılı olmayan kuresel bir fenomen olduğu kaydedildi.

Programda, terorizmle, yabancı işgaline karşı yasal direnişin birbiriyle farklı şeyler olduğu da belirtildi.

Mekke Zirvesi'nde gercekten onemli kararlar alınmasına mukabil “ılımlı islam” zirvesi olarak tanımlanması, zirvede alınan kararlarda ABD'nin Buyuk Ortadoğu Projesi ve demokrasi (!) paketlerinin etkili olduğu iddiaları zirveye golge duşurmedi değil. Orgutun gerek Afganistan'da gerekse Irak işgalinde hicbir varlık gosterememesi, uye ulkelerinin ABD'nin demokrasi paketleri gelmeden neden sustukları, ABD'nin gizli işkence uslerine ev sahipliği yapan uye ulkelerini bugun demokrasi ve insan haklarını hatırlamalarının anlamsızlığına vurgu yapıldı. Dolayısıyla Mekke Zirvesi onemli yenilikleri barındırsa da ABD'nin projeleri kapsamında hareket ediliyor golgesi, İKO'nun gecmişde olduğu gibi atıl bir orgut olarak kalacağı endişesine yol actı

Diyalog istiyorsanız once İslam'ı din olarak tanıyın

İslam Hukuku Felsefesi Araştırmaları Merkezi tarafından Mısır'da duzenlenen konferansa katılan Musluman duşunurler dinlerarası diyalog kapsamında dile getirdikleri tespitler dikkat ceken dunya gundeminde yer bulan bir diğer gelişmeydi. Aralarında İslam aleminin meşhur alimlerinden Yusuf el-Kardavi, İKO Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Uluslararası Musluman Alimler Birliği başkanı Muhammed Selim el-Avva ve Sudan Evkaf Bakanı Dr. İsam el-Beşir'in de bulunduğu bircok alim ve aydın semavi dinler arasında yapılan diyalog calışmalarında belirli duzeltmelerin yapılması zorunluluğuna işaret ettiler. Konferansa katılan Musluman duşunurler, İslam'ı din olarak kabul etmedikce Hıristiyanlar ile ve Filistin sorunu cozulmedikce de Yahudilerle dinlerarası diyalog goruşmelerine katılmayacaklarını acıkladılar. Konferansta konuşan Yusuf el-Kardavi, İsrail'in yaptıklarını destekleyen tum Yahudi din adamları ile diyalogun kesilmesini istedi. Kardavi, Ehl-i Kitab ile yaptığımız goruşmelerin, İslam'ın semavi din olduğunu kabul eden din adamları arasında yapılması gerektiğini soyledi.

AB Halkı Turkiye’nin

Uyeliğine Soğuk

AB kamuoyunun nabzını tutan, uye ve aday ulkelerde eşzamanlı olarak aynı sorularla yılda iki kez yapılan Eurobarometre anketi, Avrupa halklarının Turkiye’nin uyeliğine sıcak bakmadığını ortaya koydu. Ankete gore Turkiye’nin AB’nin genişlemesine verdiği destek de azaldı.

AB’de Turkiye’nin uyeliğini destekleyenlerin oranını yuzde 31 olarak belirledi. 25 uye ulke ve aday ulkeler Bulgaristan, Romanya, Turkiye ve Hırvatistan’da yapılan ankete katılanların yuzde 55’i ise Turkiye’nin uyeliğine karşı cıktı.

Anket sonuclarına gore, 10 yeni AB uyesinde genişlemeye olan desteğin yuzde 50’nin uzerinde olduğu gozlenirken, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İtalya dışındaki eski AB ulkelerinde destek yuzde 50’inin altında kaldı. Turkiye’de AB’nin genişlemesine verilen destek ise, 6 ayda yuzde 66’dan yuzde 52’ye duştu. Eurobarometre anketi, Avrupa’da toplam 29 bin 430 kişiyle goruşulerek hazırlandı.

İslamiyet Avrupa'da Hızla Yayılıyor

“Kur’an’daki adalet duşuncesinden cok etkilendim”

Oluşturulmaya calışılan olumsuz havaya ve on yargılara rağmen Batı dunyasında hidayete erenlerin sayısı cığ gibi artıyor. Orneğin Almanya’da İslam’ı secen Almanlar’ın sayısındaki artış oldukca dikkat cekici.

Alman İslam Arşivleri Merkez Kuruluşu’nun verilerine gore sadece 2005 yılında 1000’den fazla Alman İslam dinine gecti. Bu, şimdiye kadar bir yılda kaydedilen en yuksek rakam. Kayıtlara gore İslam dinine gecenlerin toplan sayısı ise 14 bini buluyor.

Almanya'nın Sesi Radyosu'nun web sayfasında yer alan haberde Alman Muslumanların hidayete eriş hikayelerine yer veriliyor. Rabiya Muller bunlardan biri. Rabia 48 yaşında ve başortulu bir hanımefendi, beş vakit namazını muntazaman eda ediyor. O’nu Almanya’daki diğer başortulu kadınların coğundan farklı kılan ise yabancı kokenli değil, doğma buyume Alman olması. Katolik bir aileden gelen Rabiya Muller, 29 yıl once İslam dinini secmiş.

Muller, değişik dinlerin oğretilerini incelemeye 20 yaşında başlamış. Uzun, yoğun bir inceleme doneminin ardından İslam dinini secmesini bir, mantık kararı’ olarak nitelendiriyor ve şoyle diyor: “Kur’an’da ozellikle adalet duşuncesinden cok etkilendim.”

Ali Magin de yedi yıl once İslam’ı secen bir başka Alman. İslam dinine gecişini, bir onceki yaşamından bıcak kesmişcesine ayrılan sert bir adım olarak değil, zamanla İslam’ın ilkelerine giderek daha fazla bağlı hissetmesinin doğal bir sonucu olarak goruyor. Ali Magin, İslam’da Hıristiyanlık’a oranla daha derin bir gerceklik yattığını duşunuyor. 27 yaşındaki satış elemanı İslam dininin tum gereklerini yerine getiriyor. Ali Magin, insanların Musluman olduğunu oğrendiklerinde şupheyle yaklaştıklarını, sadece Alman iş arkadaşlarının değil, Almanya’da yaşayan Muslumanlar’ın da şupheli baktığını belirtiyor.

Yedi yıldır Musluman olan Lina Weber ise, hidayete erdiğinden bu yana cevresi tarafından‚ farklı’ olarak algılanmanın sinir bozucu olduğunu duşunuyor. 28 yaşındaki Alman bayan, kendisine hep aynı soruların yoneltildiğini ve yedi yıldır surekli nicin İslam’a gectiğini acıklamak zorunda kaldığını belirtiyor ve şoyle devam ediyor:

“Bazıları, ’Nasıl oluyor, eşin şunu yap bunu yap demiyor mu?’ diye soruyor. ’Calışamazsın, şunu yapamazsın bunu yapamazsın herhalde’’ diyorlar. Ya da nasıl yaşadığımı gorduklerinde, başortusu takmanı kocan istemiştir kesinlikle’ diyorlar. Yani genelde bir kadın duşmanlığı şeklinde yorumlanıyor. O zaman insanlara başortusu takmanın benim kendi isteğim olduğunu, bunun benim icin ozgurluğumu kısıtlayan bir durum olmadığını anlatıyorum.“

CIA Merkezleri Artık Afrika'da

CIA’in, Doğu Avrupa’daki gizli işkence merkezlerini apar topar Kuzey Afrika’ya taşıdığı belirtiliyor. ABC News kanalı CIA kaynaklarına dayandırdığı haberinde, ABD yonetiminin 12 El Kaide ust duzey gorevlisinden 11’ini bu merkezlerde sorguladığını duyurdu. ABC News’e bilgi veren CIA kaynaklarına gore, ABD yonetimince gozaltına alınan, El Kaide orgutunun ust duzey 12 yetkilisinden 11’i bu işkence merkezlerine goturuldu ve burada en sert yontemler kullanılarak sorgulandı.

Albaraka Turk Hat Sanatı Yarışması Sonuclandı

Albaraka Turk, “20. Kuruluş Yıl Donumu Kutlamaları” cercevesinde duzenlenen hat yarışması odulleri sahiplerini buldu.. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak hayata gecirilen hat yarışması, Turkiye’nin kultur ve sanat değerlerine ozel sektor desteğinin onemini vurguluyor.

Yurt icinden ve dışından 154 eserin katıldığı Hat Yarışması, Turkiye’de ozel sektor tarafından duzenlenen ilk hat yarışması olma unvanına da sahip bulunuyor.

Hat Sanatı’na ilgi duyan gencleri ve bu sanata gonul veren sanatcıları motive etmenin kulturel devamlılık icin buyuk onem taşıdığını belirten Albaraka Turk yoneticileri, yarışmanın beklenenin uzerinde ilgi gorduğunu belirttiler.

Prof. M. Uğur Derman, Huseyin Kutlu, Hasan Celebi ve Fuad Başar’dan oluşan uzman bir juri ekibi tarafından değerlendirilen eserler, Grand Cevahir Kongre ve Sergi Sarayı’nda duzenlenen gecede konuklara sergilendi.

Sulus, Sulus Nesîh, Celî Sulus, Celî DivÂnî ve Celi Ta’lîk olmak uzere 5 dalda duzenlenen yarışmaya Turkiye’den 110, yurtdışında 8 ulkeden ise 44 eser katıldı. Albaraka Turk Ozel Odulu de dahil 16 eser Juri Uyeleri tarafından dereceye layık bulundu ve 23 esere de Teşvik Odulu verildi.

Yarışmaya İran’dan katılan Javad Khouran, Celî Sulus dalında “Albaraka Turk Ozel Odulu”ne layık gorulurken, Ferhat Kurlu, Celî Sulus ve Sulus gibi iki onemli dalda birincilik aldı. Celî Ta’lîk kategorisinde Tahsin Kurt’un eseri, Celî DivÂnî kategorisinde ise Khaled Al Saai’nin eseri birincilik odulu almaya hak kazandı.

Aziz Mahmud Hudayi Vakfı 20 Yılını KutluyorHudayi Vakfı kuruluşunun 20’nci yılında hizmetlerini buyuterek devam ediyor. Vakıf 20’nci kuruluş yılında hizmetlerini daha geniş bir kitleyle paylaşmak icin bir dizi etkinlik duzenledi.

Etkinlikler cercevesinde yapılan Hudayi gonuldaşları ile buluşma programı İLAM (ilmi araştırmalar merkezinde) de yapıldı. Yoğun bir katılımın olduğu program, yapılan konuşmalar, hatıralar, yurtdışından gelen misafirlerin de katılımıyla duygu yuklu bir atmosferde gecti. Vakıf Başkanı Prof. Dr. H. Kamil Yılmaz’ın ‘20’nci yılında Aziz Mahmud Hudayi Vakfı’ takdimi ve Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin, vakıf hizmetlerinin onemini ve vakıf bunyesinde bugune kadar yaşadığı ilginc hatıraları sunduğu konuşması ilgiyle takip edildi. Ayrıca Hudayi ilahilerinin okunduğu gece, vakfa değişik şekilde hizmet edenlere plaketlerin verilmesi ve vefat etmiş olanlar icin yapılan hatim duasıyla son buldu.

Aziz Mahmud Hudayi Hazretlerini tanıtım gecesi, Hudayi Vakfı cocuk şenliği, “21. Yuzyılda Sivil Toplum ve Vakıflarımız” paneli, fotoğraf sergisi, Kur’an’ı Kerim’i guzel okuma yarışması, oğrenciler arasında yapılan yarışmalar etkinliklerin farklı boyutlarını oluşturuyordu.

Hudayi Vakfı’nın vakıf hassasiyetiyle sunduğu hizmetlerinin genişleyerek devam etmesi temennisi, gayreti ve heyecanı yapılan etkinliklerin hepsinde ortak değer olarak karşımıza cıktı.

ALTINOLUK Internet © 1996-2005 Her Hakkı Mahfuzdur
__________________