Kur'Ân Oğrenmenin Onemi ve Kıymeti


KUR'ÂN-I KERİMİ oğrenmek her mu'minin en zevkli ve en tatlı bir meşguliyetidir. Bunun icin bir mu'min hangi yaşta olursa olsun, Kur'Ân'ı oğrenmek icin buyuk bir gayret icine girer. Okumasını oğrendikten sonra da bu hazzı her fırsatta tatma imkÂnına sahip olur. Cunku Kur'Ân'ı oğrenmek imanın bir gereğidir.

Bir mu'minin Allah'ın kitabını oğrenmek kadar merak ettiği bir konu olamaz. Bundan dolayı, hem kendisi oğrenmek, hem de cocuklarına oğretmek icin belli bir vakit ayırır, emek verir.

Kur'Ân'ı oğrenenlerin nasıl bir kÂr elde ettiklerini Kur'Ân şoyle haber veriyor:
'Allah'ın kitabını oğrenip okumaya devam edenler, namazı dos doğru kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve acık bağışta bulunanlar kat'iyen zarar etmeyecek bir kazanc umarlar. Cunku Allah onların mukÂfatını eksiksiz verir.'

Kendisini bir 'muallim (oğretmen)' olarak tanıtan Peygamber Efendimiz (a.s.m.), Ashabına Kur'Ân'ı hem bizzat oğretir, hem de oğrenmeleri icin teşvikte bulunurdu.

'Sizin en hayırlınız, Kur'Ân'ı oğrenen ve oğretendir' meÂlindeki hadis-i şerif, bu mubarek işle meşgul olmanın buyuk bir ehemmiyet taşıdığını gosterir. Bu 'en hayırlıen iyi insan' olma gayretidir ki, asırlar oncesinden beri Muslumanları bu guzel işle meşgul olmaya sevk etmiştir.

TÂbiînin buyuklerinden olan ve kırk yıldan fazla Kûfe'de insanlara Kur'Ân okutan Ebû Abdurrahman Sulemî bu hadise işaret ederek, 'Beni şu bulunduğum yerde Kur'Ân oğretmek icin oturtan sır işte budur' diyordu.

Kur'Ân oğrenmek ne kadar şerefli, ne kadar mubarek ve ne kadar hayırlı bir iş ise, Kur'Ân ehli de o nisbette şerefli bir insandır. 'Kur'Ân ehli, ummetimin en şereflileridir' buyuran Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) bu gerceği dile getirmektedir.

Sahabe-i Kiram Kur'Ân oğrenmek icin buyuk bir yarış icine girerlerdi. 'Kur'Ân'ı oğrenin, okuyun' ifadeleri, Sahabiler icin en tatlı bir Peygamber tavsiyesiydi. Bilhassa işleri gucleri Kur'Ân ve ilim olan Suffe Ashabı icin bu meşguliyetin cok daha farklı bir mÂnÂsı vardı.

Peygamberimiz (a.s.m.), hususi talebeleri olan Suffe Ashabının yanına sık sık uğrar, onlarla sohbet ederdi.

Bunlardan Ukbe bin Âmir, Peygamberimizin (a.s.m.) bir sohbetini şoyle nakleder:
Biz Suffede iken Resulullah (a.s.m.) dışarı cıkıp sorardı:

'Hanginiz bir gunah işlemeden ve akrabalık bağını kesmeden Buhtan'a kadar veya Akik'e kadar gidip oradan iri horguclu iki deve getirmesini ister?'
'YÂ Resulallah, biz onu isteriz' dedik.

'Oyle ise sizden biri mescide gider de Celîl ve Azîz olan Allah'ın kitabından iki Âyet oğrenir yahut okursa, bunlar onun icin iki deveden daha hayırlıdır. Uc Âyet, onun icin uc deveden daha hayırlıdır. Dort Âyet, onun icin dort deveden daha hayırlıdır. Bu Âyetlerin sayısı aynı şekilde arttıkca, o kadar deveden daha hayırlıdır.'

O devirde Araplar icin en kıymetli mal horguclu deveydi. Peygamberimiz (a.s.m.) de onların yanında en kıymetli olan malı misÂl olarak veriyordu.

Evet, bir Musluman icin Kur'Ân'dan bir Âyet oğrenmek, cok sevdiği ve arzu edip de eline geciremediği en kıymetli maldan daha hayırlıdır.

Kur'Ân okumasını oğrenen kimse, ondaki derin mÂnÂları anlamak icin de merak eder. Bu meşguliyetler artarak ve nurlanarak devam edip gider.

Kur'Ân'la meşgul olan bir mu'min, Kur'Ân ehli sayılır. Kur'Ân ehlinin ise Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bir hadiste Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bu hususu şoyle dile getirirler:

'İnsanlardan Allah ehli olanlar vardır.'

Sahabiler sordular:

'Onlar kimlerdir y Resulallah?'

Resulullah (a.s.m.):

'Kur'Ân ehli olanlar, Allah ehli ve Onun has kullarıdır.' buyurdular.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) her vesileyle Kur'Ân eh-lini one cıkarırdı.
Tebuk seferinde Neccaroğullarının bayrağını Zeyd bin Sabit'e vermiş ve 'Zeyd, Kur'Ân'ı cok iyi bilir, Kur'Ân'ın onceliği vardır' buyurmuştu.

Peygamber Efendimiz (a.s.m.) imam yapacağı kimse-lerde de her şeyden once Kur'Ân'ı iyi bilme vasfını arardı. Bir hadislerinde:

'Cemaate Allah'ın kitabını en iyi okuyanlar ve okuma hususunda en kıdemliler imam olur' buyurmuştu.

Bu konuda genc-ihtiyar, hurkole ayrımı yapmazdı. Ebû Huzeyfe'nin Âzatlı kolesi SÂlim imamlık yapmıştır.

Peygamberimiz (a.s.m.) yeni Musluman olan kabilelere murşid gonderirken, Kur'Ân'ı en iyi bilenleri secerdi.

Dipnot:
FÂtır Sûresi, 29-30
Buharî, FedÂilu'l-Kur'Ân: 21
Feyzu'l-Kadîr, 1:522
Tirmizî, Sevabu'l-Kur'Ân: 2
Nevevî, Şerhu Sahihi'l-Muslim, 6:87
İbni MÂce, Mukaddime: 16
Tecrid-i Sarîh Tercemesi, 8:276
Muslim, MesÂcid:53

Makaleden Alınmıştır


__________________