Allah'ın uc ceşit sıfatları vardır:

1 - Celali sıfatlar.

2 - Cemali sıfatlar.

3 - Kemali sıfatlar.

Bunların ilki olanları, azap, ceza, gibi durumları iktiza eder. İkinci gurupta olanlar ise, guzelliği, affediciliği ve letafeti gerektirir. Ucuncu ceşit sıfatlar ise, buyukluğu azameti ister ve gerektirir. İşte Allah'ın sonsuz merhameti olduğu gibi, sonsuz azap ediciliği de vardır. Biz bunu ihmal ediyoruz. Oysa Allah butun bu sıfatlarla muttasıftır. Aşağıda mahşerdeki sıkıntılarla ilgili bir kac madde mevcuttur. İnsanlar işledikleri suclarının cezasını, bu sucu işledikleri zaman suresi kadar cekmiyorlar. İşledikleri sucun sonuclarına gore cezasını cekiyorlar. Bir adamı bir saniyede olduren bir katilin bir saniye ceza cekmesi adalet olur mu? KÂfirin kısa gibi gorunen bir zamanda işlediği cinayet cok buyuktur. Bu nedenle ebedi ve sonsuz olarak cehennmede kalması gerekir ki işlediği sucuna karşılık bir ceza olsun.

Esasen kufur oyle buyuk bir cinayettir ki affedilmemesi gerekir. Ancak Allah’ın rahmeti gazabını gectiği icin o kÂfirleri yok olmaktan kurtarıp hayatta kalmalarına musaade ediyor. Nitekim bir tek adamı olduren birisini idama mahkum etseler, tam idamını beklerken cezasının muebbet, yani omur boyu hapse cevrildiğini duysa elbette sevinecektir. Bunun gibi yok olmayı hak etmiş bir kÂfirin cezasının muebbete, yani ebediyen cehennemde kalmaya cevrilmesi de bir ikramdır. Kafirin işlediği cinayet nedir? KÂinatta bulunan butun varlıklar Allah’ın varlığına ve birliğine şahittirler. Bunları inkÂr eden bir adam, kÂinat kadar cinayet işlemiş demektir. Ayrıca o varlıkların hukukuna bir hurmetsizlik ve saygısızlık olduğundan nihayetsiz bir cinayettir.

Sizin de bildiğiniz gibi, elmasla komurun aslı karbondur. Ancak diziliş farklılığından dolayı biri elmas diğeri komur oluyor. Şimdi komur olmuş bir şeyin artık elmas olma ihtimali kalmamıştır. Ne kadar kalırsa kalsın o komurdur. İşte insanın aslı da birdir. Babası Adem (as), yapısı topraktır. Ama diziliş farklılığından biri elmas gibi, diğeri de komur gibi oluyor. İşte kÂfirliği secip kÂfir olarak olen birisinin mayası bozulduğundan ne kadar yaşarsa yaşasın elmas, yani iman sahibi olma ozelliğini kaybetmiştir. Bu nedenle ebedi de kalsaydı kÂfir olarak yaşayacaktı. Demek ki kÂfirin cinayeti sonsuzdur. Allah insana sonsuz nimetler vermiştir. Orneğin bunlardan birisi sonsuzluk duygusudur. Bu duygu sonsuz olan Allah’ı ve ebedi yaşayacağımız ahiret alemlerinin varlığını anlayalım diye verilmiştir. Boyle sonsuz bir duyguyu inkÂr etmek ve bu nimete gerekli şukru yapmamak sonsuz bir cinayettir. Allah’ın zatı, sıfatları ve isimleri sonsuzdur. Sonsuz bir zatı ve sıfatlarını inkÂr etmek sonsuz bir cinayettir. Bunlar gibi sonsuz cinayetleri işleyen birisine sonsuz bir cazanın verilmesi adalettir. Yok etmeyerek muebbete cevirmesi ise Allah’ın bir ikramı ve lutfudur.

Bediuzzaman bir cok risalede bu konuyu ceşitli yonleriyle ele almış ve aklı ikna, kalbi tatmin edecek izahlar getirmiştir. Bir kafir inkarıyla sonsuz cinayet işler. Cunku:

Vahdaniyet delillerine karşı kufur ile mukabele,

Nimetlere karşı kufran ile mukabele,

Mevcudatı kıymetsizlikle kÂfirane ittiham ve tahkir,

EsmÂ-i İlÂhiyenin tecelliyatını red ve inkÂr.

Bunların her biri sonsuz bir cinayettir.

Şoyle ki:

- Allah’ın varlığının ve birliğinin delilleri sonsuzdur. Bu kadar delilin inkÂr edilmesi sonsuz bir cinayettir.

- Allah’ın nimetleri de sonsuzdur. “Organlarından, onları teşkil eden hucrelerinden, ruhuna ve ona takılan sayısız hissiyatına kadar; ote yandan, uzerinde surekli seyahat ettiği dunyadan, her an icine cektiği havaya, geceden gunduze, guneşten aya kadar; diğer taraftan beslenmesi icin onune konulan sebzelerden, meyvelerden, sute, bala, helal etlere kadar uzanan sayısız nimetlere mazhar olan bir insan”, butun bunları inkÂr edercesine, Allah’a isyan ederse, butun nimetlere karşı kufran ile mukabele etmiş ve sonsuz bir cinayet işlemiş olur.

- Gerek kendi vucudumuzda gorev alan varlıklar, gerekse bizi kuşatıp her yonden yardımımıza koşan mevcudat cok kıymetli eserlerdir. Hicbirini yapmak beşer takati dahilinde değildir. Bu kadar mucizeleri ve onlara takılan hikmetleri, manaları, ihsanları hic dikkate almamak, duşunmeye değer bulmamak yine sonsuz bir cinayettir.

- Her varlığın hakikati bir veya daha cok esmaya dayanır. Varlık Âlemi İlÂhî isimlerin tecellileriyle doludur. Bu varlıkları dikkate almamak, onlarda tecelli eden esmÂyı isimleri dikkate almama manasına gelir. Bu ise CenÂb-ı Hakk’ın nihayetsiz izzetine karşı bir isyan mahiyeti taşımakla yine nihayetsiz bir cinayet olur. Bu varlıklardan en onemlisi insanın kendisidir. Allah’ın butun isimlerine ayna olma şerefine eren, onun misafiri ve cennetine davetlisi olma lutfuna eren, taşıdığı istidadın ulviyetiyle arza halife olan insan, bu ustun mahiyetini ve kabiliyetini kufur ve isyan yolunda harcarsa, kendinde tecelli eden butun isimlerin tecellilerini şer ve isyan yolunda kullanmış ve boylece o isimlere karşı buyuk bir edepsizlik etmiş olur. Bu ise tek başına buyuk ve sonsuz bir cinayettir.

Bediuzzaman'ın, kafir olarak olen kimsenin neden ebediyen cehenemde kalması gerektiği ile ilgili acıklamalarıdan biri şoyledir:

"Sual: Bir kÂfirin masiyet-i kufriyesi mahduddur, kısa bir zamanı işgal ediyor. Ebedî ve gayr-ı mutenahî bir ceza ile tecziyesi, adalet-i İlahiyeye uygun olmadığı gibi, hikmet-i ezeliyeye de muvafık değil. Merhamet-i İlahiye musaade etmez?

Cevab: O kÂfirin cezası gayr-ı mutenahî (sonsuz) olduğu teslim edildiği takdirde, kısa bir zamanda irtikÂb edilen o masiyet-i kufriyenin, gayr-ı mutenahî bir cinayet olduğu altı cihetle sabittir:

Birincisi: Kufur uzerine olen bir kÂfir, ebedî bir omur ile yaşayacak olursa, o gayr-ı mutenahî omrunu behemehal kufur ile gecireceği şubhesizdir. Cunki kÂfirin cevher-i ruhu bozulmuştur. Bu itibarla o bozulmuş olan kalbin gayr-ı mutenahî bir cinayete istidadı vardır. Binaenaleyh ebedî cezası, adalete muhalif değildir.

İkincisi: O kÂfirin masiyeti; mutenahî bir zamanda ise de, gayr-ı mutenahî olan umum kÂinatın vahdaniyete olan şehadetlerine gayr-ı mutenahî bir cinayettir.

Ucuncusu: Kufur, gayr-ı mutenahî nimetlere kufran olduğundan, gayr-ı mutenahî bir cinayettir.

Dorduncusu: Kufur, gayr-ı mutenahî olan zÂt ve sıfat-ı İlahiyeye cinayettir.

Beşincisi: İnsanın vicdanı, zahiren mutenahî ise de, bÂtınen ebede bakıyor ve ebedi istiyor. Bu itibarla, gayr-ı mutenahî hukmunde olan o vicdan, kufur ile mulevves olarak mahvolur gider.

Altıncısı: Zıd zıddına muanid ise de, cok hususlarda mumasil olur. Binaenaleyh iman lezaiz-i ebediyeyi ismar ettiği gibi, kufur de ÂlÂm-ı elîmeyi ve ebediyeyi Âhirette intac etmesi şe'nindendir. Bu altı cihetten cıkan netice ve gayr-ı mutenahî olan bir ceza, gayr-ı mutenahî bir cinayete karşı ayn-ı adalettir." (bk. Nursi, İşaratu'l-İcaz)

İnsan yok olmak ister mi?

1 - İnsan şuurlu ve bilincli duşununce, sonsuz duygu ve duşuncelere sahip olduğunu gorecektir. Yani ruhunda, ebedi ve sonsuz kalmak ve dostlarıyla devamlı beraber olmak arzusunu taşımaktadır. Bu nedenle şuurlu ve bilincli olarak yok olmayı istemesi mumkun değildir. Nitekim idamı istenen bir adam, muebbet cezası verilmesini bir ikram olarak grmektedir. Nasıl ki uyku hissi gelince istemediği halde uyuyup kalıyor ve sorsanız uyumak istemediğini ve şofor ise kaza yapacağını bilir. Ancak o hisse dayanamayıp uyur ve kaza yapar. Yapacağı iş arabayı durdurup dinlenmek ve sonra yola cıkmaktır. Bunun gibi olumu isteyen insanlar bir hastalık veya musibete dayanamadıkları icin sanki yok olmak istediklerini zannederler. HÂlbuki, biraz manen dinlenseler ve istirahat etseler, yokluğun ismini bile akıllarına getirmeyeceklerdir. Ayrıca yokluğu isteyenler sadece dunya hayatı acısından duşunuyorlar. Nasıl olsa ebedi bir hayat var diyerek icten ice bir ebedi ve sonsuz alemin hasretini cekerek bunu yapmak istiyorlar.

2 - İnansın inanmasın hicbir kimse yok olmayacaktır. Cennete veya cehenneme giden her insan ve cin ebedi olarak var olacak ve kendine verilen sonsuz duyguların karşılığını gorecektir.

3 - İnsan şuurlu duşununce yok olmak istemeyecektir ki, Allah yok etsin. Her cekirdekte bir ağac olma ozelliği vardır. Buna rağmen bir cekirdeğin torbada dururken toprağa girip ağac olmayı istememesi gorunuşte normal gorulebilir. HÂlbuki, ağacı gorunce ne kadar yanlış duşunduğunu anlayacak ve ozur dileyecektir. Burada dunya torbasında cekirdek gibi olan insanın, ebediyette ağac olduğunu gorunce nasıl ozur dileyip yalvaracağını şimdiden anlamak zor değildir.

KÂfirlerin haşirde toprak olmak istemeleri: Bir insan akıl ile değilde, his ile hareket ettiği zaman ne yapacağını bilmemekte, kendi lehinde ve aleyhinde bulunan bir şeyin farkına varamamaktadır. Bu nedenle ehl-i kufur olduğu halde, ahireti bilmediği halde, intihar edenlerin durumunun izahını bu şekilde yapmak mumkundur. Cunku, bir hayvan bile hayatından memnun olsa, - mesela onu doveceğini ya da oldureceğini bilse, kacmaya calışır. Demek hayatını sever- elbette insanların hayatından memnun olmaları daha cok beklenmektedir. Olumu isteyen akıl ve idrak değil, aksine akibeti gormeyen his ve hevestir. Amme Suresi'nde kÂfirlerin toprak olmayı istemeleri yok olmayı istemek değil keşke toprak gibi olaydık da bu duruma duşmeseydik anlamındadır. Nitekim yok olaydık değil, toprak olaydık diyecekler. Toprak olmak da bir var olmaktır. Toprak olmayı istemeleri ikinci bir mana olarak, tevazu olmayı arzulamak anlamında da olabilir. Yani: Keşke dunyada gururlanmasaydım, azgınlıkla kafa tutmasaydım, alcakgonullu olup Allah'a iman ve itaat etseydim.

Kaynak
__________________