Eşariye gore, Allah’ın vahiy mesajını alamayan, peygamberlerin tebliğlerine muhatap olamayan bir kimsenin sorumluluğu yoktur.
“Biz bir peygamber gondermeden kimseye azap etmeyiz.” (İsra, 17/15).
Maturidiye gore ise, Allah’ın varlığına inanmak, -peygamber gonderilmeden de- gereken bir gorevdir. Buna gore, bu insanlar da Allah’a iman etmekle imtihan edilmektedir.
Ayrıca, bu insanların yaratılması, din, ekonomi ve benzeri yonlerden diğer insanlar icin bir imtihan olabilir.
Ancak her şeyin en onemli gayesi ve neticesi onu yaratanına bakar.
Varlıklar, Allah’ın sonsuz kudretini, ilmini ve diğer sıfatlarını gostermektedir. İmtihana katılamamış olanların bu acıdan varlıkları onemlidir.
Her eser sahibi kendi eserini once kendisi temaşa eder ve sanatını kendisi takdir eder. Sonra da başkalarına gostererek onların takdir ve tebriklerini alır. Misalde hata olmasın, Allah Teala Hazretleri yarattığı her mahlukunu, yazdığı her mektubu once Kendisi Zatına uygun olarak temaşa etmektedir. Ayrıca bu eserini ve sanatını diğer şuurlu varlıklara da gostermektedir.
Bu acıdan İslamiyet'ten haberi olmayan ve akli dengesi bulunmayan insanlar da aynı şekilde boşuna yaratılmamıştır.
"Her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini gormek ve gostermek istemesi sırrınca." ifadeleri de bize her sanatkarın, her ustanın ruh halini yansıtır. Demek ki insana bu duyguyu veren Allah da kendi sanatını gormek ve gostermek istiyor.
"Huner sahibi her sanatkÂr, sanatını teşhir etmekle ve sanatının tasavvur ettiği tarzda işlemesiyle ve istediği neticeleri vermesiyle iftihar eder." (Nursi, Otuzuncu Lem'a)
Yine "Malumdur ki, her bir cemal sahibi, kendi hunerini teşhir ve ilan etmekle nazar-ı dikkati celb etmek ister ve sever. Ve huneri gizli kalmış bir guzel hakikat ve guzel bir mana, meydana cıkmak ve muşterileri bulmak ister ve sever."
İşte İslamiyetten haberi olmadığı icin sorumlu olmayan o insanlar, buyuk bir sanat eseridir. Bu yonuyle onun Yaratıcısı o sanatını kendine layık mukaddes ve munezzeh olarak temaşa ediyor, seyrediyor. Ayrıca melaike gibi şuurlu varlılara da seyrettiriyor.
Diğer taraftan her varlığın iki yonu vardır. Biri yaratıcıya diğeri ise yaratılana bakar. Var olmak yaratılan hakkında tam bir rahmettir. Zira varlık mutlak hayırdır. Yaratılan her şey, bu varlık nimetini tadıyor. Cunku yoklukla mukayese ettiğimizde var olmanın bir rahmet olduğu muhakkaktır.
Allah'ın, sonsuz nimetlerinden bir tanesi de akıldır. Bu nimetin verilmemesi, varlık nimetini anlamsız kılmaz. Camit olan bir taşın dahi varlığı yokluğuna tercih edildiği icin, sadece var olması bile buyuk bir nimettir. Akli melekesi olmayan bir insana hidayet nimeti tattırılmasa bile, Allah'ın ona varlık mimetini, hayat nimetini, yaşama nimetini tattırmak icin onu yaratması hikmet ve rahmetin gereğidir. Zira o insanın vucudu, hucreleri yine lisanı halle rablerine ibadet edeceklerdir. Nitekim butun hayvanların ibadetleri de boyle değil midir?
Bir ciceğin, bir hayvanın varlığını gereksiz gormuyorsak, akli melekesi olmaya bir insanın da yaratılışını anlamsız gormemek gerekir. Ayrıca bu insanlar ahirette cennete ehli olmaları hasebi ile bu dunyada yaratılmaları da ayrıca bir rahmettir.
Kaynak
__________________
Akıl sağlığı bozuk olanların sınav dunyasında ne işi var? [ISLAM TIM]
Dini Bilgiler0 Mesaj
●9 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Akıl sağlığı bozuk olanların sınav dunyasında ne işi var? [ISLAM TIM]