Alıntı:
Toplu Halde Cehri Zikrin Delili İddiasındaki Hadisin Şerh ve Sıhhati Nedir? Ashabtan Şeddad b. Evs ile UbÂde b. SÂmit der ki: “Peygamber aleyhissalatu vesselamın yanında bulunuyorduk. Peygamber aleyhissalatu vesselam: ‘İcinizde garîb (Ehl-i Kitab) var mı’ diye sordu. ‘Hayır, y RasûlallÂh’ dedik. Bunun uzerine kapıların kapatılmasını emretti. ‘Ellerinizi kaldırınız ve L ilÂhe illallÂh deyiniz.’ buyurdu. Ellerimizi kaldırdık ve bir saat boyunca birlikte ‘L ilÂhe illallÂh’ dedik. RasûlullÂh aleyhissalatu vesselam, elini indirdi. Sonra da: ‘Allah’a hamdolsun. Allah’ım! Sen, beni bu kelime ile gonderdin ve beni bununla memur kıldın. Cenneti de, bana bu soz uzerine vaat ettin. Şuphe yok ki sen, asla vaadinden donmezsin’ diyerek dua etti. Sonra da: ‘Sevininiz! Hic şuphesiz Aziz ve Celil olan Allah, sizi bağışladı.’ buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 124; Heysemî, Mecmau’z-ZevÂid, I, 19; HÂkim, Mustedrek, I, 501)

Değerli kardeşimiz;
Ashabtan Şeddad b. Evs ile UbÂde b. SÂmit der ki:

“Peygamber aleyhissalatu vesselamın yanında bulunuyorduk. Peygamber aleyhissalatu vesselam: ‘İcinizde garîb (Ehl-i Kitab) var mı’ diye sordu. ‘Hayır, y RasûlallÂh’ dedik. Bunun uzerine kapıların kapatılmasını emretti. ‘Ellerinizi kaldırınız ve L ilÂhe illallÂh deyiniz.’ buyurdu.

Ellerimizi kaldırdık ve bir saat boyunca birlikte ‘LÂ ilÂhe illallÂh’ dedik. RasûlullÂh aleyhissalatu vesselam, elini indirdi. Sonra da:

‘Allah’a hamdolsun. Allah’ım! Sen, beni bu kelime ile gonderdin ve beni bununla memur kıldın. Cenneti de, bana bu soz uzerine vaat ettin. Şuphe yok ki sen, asla vaadinden donmezsin’ diyerek dua etti. Sonra da: ‘Sevininiz! Hic şuphesiz Aziz ve Celil olan Allah, sizi bağışladı.’ buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 124; Heysemî, Mecmau’z-ZevÂid, I, 19; HÂkim, Mustedrek, I, 501)

Bu hadis rivayeti ve verilen kaynaklar doğrudur: (bk.Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 124; Heysemî, Mecmau’z-ZevÂid, I, 19; HÂkim, Mustedrak, I, 501)

Hakim bu hadis rivayetinde yer alan İsmail b. Ayyaş’ın hıfz /hafıza yonunden iyi olmadığını, fakat yine de kendi şartlarına uygun olduğunu belirtmiştir. (Hakim, a.g.y)

Zesehbi ise, bu hadis rivayetinde yer alan Raşid b. Davud’un Darekutni tarafından zayıf gorulduğunu, fakat, Dahim tarafından ise sika kabul edildiğini belirtmiştir. (bk. Zhebi Talhis-Hakim/Mustedrek ile birlikte- a.g.y)

Oyle anlaşılıyor ki, bu hadis rivayeti senet bakımından sahih kabul edilebilir bir konuma sahiptir.

Nitekim Hafız Heysemi de, bu hadis rivayetinin Ahmed b. Hanbel, Taberani ve Bezzar tarafından nakledildiğini ve rivayetin senedinde bulunan ravilerin sika olduğunu bildirerek hadisin sahih olduğuna hukmetmiştir. (bk. Heysemi, Mecmau’z-Zervaid, 1/19-h. no: 23)

- Bu hadiste bir kac nokta dikkat cekmektedir:

Birinci nokta: Hz. Peygamberin “‘İcinizde garip (Ehl-i Kitab olan) kimse var mı?” diye sorması.

Burada sanki Hz. Peygamber kendi oz kardeşleri gibi gorduğu ashabına hususi bir şey soylemeye calışmış ve namahremlerin/Musluman olmayanların bunu duymalarını istememiştir. Medine’de bu kutsi meclise gelen yabancılar genellikle ehl-i kitap olduğundan, hadisciler efendimizin “garib”ten maksadının ehl-i kitap olduğunu belirtmişlerdir.

Buna gore, Hz. Peygamber halis tevhid inancının simgesi olan “LÂ ilÂhe illallÂh”ın faziletini anlatırken, ehl-i kitabın orada olup olmadığına dikkat etmesi, onları “‘Ellerinizi kaldırınız ve LÂ ilÂhe illallÂh deyiniz” şeklindeki İslami tevhid akidesine zorlamak uzere bir şey soylemek istememesinden kaynaklanabilir. Cunku orada olanlar yabancı da olsa kendilerini efendimizin bu emrine uymak zorunda hissedebilirlerdi. Bu ise, Kur’an’ın “Dinde zorlama yoktur” (Bakara, 2/256) şeklindeki prensibine aykırı duşecekti.

İkinci nokta: “kapıların kapatılmasını emretmiş olması”.

Bu tedbir de yabancıların olup olmadığını soruşturmanın bir teyidi mahiyetindedir. Bu tedbir, iceride bir yabancının olmaması yanında, dışarıdan da bir yabancının gelme ihtimalini tamamen ortadan kaldırmaya yoneliktir. Peki neden?

Kuvvetli bir ihtimalle, Hz. Peygamber orada bulunan sahabelerine Allah tarafından bağışlandıkları mujdesini vermek istiyordu. Bunun bir hazırlık safhası olarak da onlara “LÂ ilÂhe illallÂh” zikrini yaptırmıştı. Boyle onemli bir mujdenin hususi olması, -belki de musluman da olsa- dışarıdan yeni gelenleri kapsamayacağını bildiği icin bu tedbiri on gormuştur.

Ucuncu nokta: “Ellerimizi kaldırdık ve bir saat boyunca birlikte ‘LÂ ilÂhe illallÂh’ dedik.” manasındaki ifadeden anlaşılıyor ki, ehl-i tarikın evradı arasında yer alan “LÂ ilÂhe illallÂh” zikri sunnet ile de sabittir. Ancak hadis metninde olduğu gibi tercumede aynen yer alan “bir saat” ifadesi, bildiğimiz bir saatten ziyade “bir sure” manasında kullanıldığını kabul etmek daha isabetli gorulmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
__________________