Resulullah (s.a.v) buyuruyor: DÂbbetu'l-arz, Musa'nın Âsası, Suleyman'ın muhru yanında olarak cıkacak, muhur ile muminin yuzunu parlatacak, Âsa ile kÂfirin burnunu kıracak, insanlar sofraya toplanacak, mumin ve kÂfir tanınacak."

Kıyametin buyuk alametlerinden biri,. "DÂbbetu'l-Arz"; kıyametin kopmasına yakın, ortaya cıkacaktır.
Cenab-ı Hak buyuruyor:

* "Soylenen başlarına geleceği vakit, bunlar icin yerden bir "dÂbbe" cıkarırız ki bu, onlara insanların Âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını soyler. " (Neml Suresi 82)
* Allah, her hayvanı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı ustunde surunen, kimi iki ayağı ustunde yurur, kimi dort ayak ustunde yurur..." (Nûr, 24/45) Âyetinden anlaşılacağı uzere her hayvan hakkında kullanılır. Hayvan kelimesi ile eşanlamlı gibidir.
* "Yer yuzunde yuruyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'a aittir." (Hûd, 11/6) Âyetinden anlaşılan da budur.

Bundan dolayı hayvan gibi insan icin de kullanılır. Bu Âyette "dÂbbe" diye belirsiz isim olarak geldiğinden bunun bildiğimiz dÂbbelerden bambaşka bir dÂbbe olması akla gelir. "Onlarla konuşan dÂbbe" terkibinde acıkca belirtilen bunun konuşan bir hayvan, yani insan olmasıdır.

Hz. Ali'den naklolundu:

* "Kuyruğu olan bir dÂbbe değil, sakalı olan bir dÂbbedir", demiş bir erkek olduğuna işaret etmiştir. Fakat meşhur olan bir dÂbbe olmasıdır. Şuphesiz Kur'Ân'da denildiği icin bir dÂbbedir. Fakat erkek bir dÂbbedir. "Onlara soyleyen dÂbbe" denilmesi ise, bunun bir insan olmasını belirtmek icin acık bir delildir.

Resulullah (s.a.v) buyurmuştur ki:

* DÂbbetu'l-arz, Musa'nın Âsası, Suleyman'ın muhru yanında olarak cıkacak, muhur ile muminin yuzunu parlatacak, Âsa ile kÂfirin burnunu kıracak, insanlar sofraya toplanacak, mumin ve kÂfir tanınacak."

Bu hadise gore de, dÂbbe, maddî ve manevî normalin uzerinde bir kuvvet ve saltanat ile ortaya cıkıp buyuk bir İslÂm devleti kuracak lider olmuş oluyor. Şuphe yok ki, Musa'nın asasına, Suleyman'ın muhrune sahip olan kimse, buyuk bir şahsiyet olacaktır. Hem de kotulerden değil, iyi ve hayırlılardan olacak, butun muminlerin yuzunu guldurecek, kÂfirlerin burnunu kıracaktır. Âyette "Onlara insanların Âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını soyler" buyurulması da bunu gerektiriyor. Şu halde buna dÂbbe ismi verilmesinin sebebi, onun kÂfirlere karşı acımasız olacağını ve Allah TeÂlÂ'ya gore
onun meydana cıkarılmasının zor bir şey değil, yerden normal bir dÂbbe cıkarmak gibi kolay olduğunu anlatmaktır.

Burada bazı eserleri (haberleri) de kaydedelim:

1- İbnu Cerir'in Huzeyfe b. Esîd'den rivayet ettiğine gore: "DÂbbe'nin uc cıkışı vardı:

* Birisinde bazı collerde cıkar, sonra gizlenir.
* Birisinde de, emirler kan dokerken bazı şehirlerde cıkar, yine gizlenir.
* Sonra insanlar mescidlerin en şereflisi, en buyuğu ve faziletlisi icinde iken yeryuzu kendilerini fırlatmaya başlar. Derken halk kacışır, muminlerden bir grup kalır, bizi Allah'tan hic bir şey kurtaramaz derler. DÂbbe de onların uzerine cıkar, yuzlerini parlak yıldız gibi parlatır. Sonra hareket eder, artık ne takip eden yetişebilir, ne de kacan kurtulabilir. Bir adama varır, namaz kılıyordur, vallahî sen namaz ehli değilsin der. Yakalar, muminin yuzunu ağartır, kÂfirin burnunu kırar" dedi. "O zaman insanlar ne halde olur" dedik. "Arazide komşu, malda ortak, yolculuklarda arkadaş olurlar" dedi.

2- İlim ehlinden bir cokları dÂbbenin ortaya cıkması, emir bi'l-ma'rûf (iyilikleri emir), ve nehiy ani'l-munker (kotuluklerden menetme) terk edildiği vakittir demişler. İbnu Omer (r.a) den rivayet edilir ki, Âyeti emir bi'l-ma'ruf ve nehiy ani'l-munker terk olunduğu vakittir, demiştir. Buna gore "muslumanlar da bozulup aleyhlerinde hukum hak olduğu vakit" demek oluyor.

Kaynak: Elmalı Tefsiri
__________________