"Ey peygamber! Eşlerine şoyle soyle: Eğer dunya dirliğini ve susunu, refahını istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi guzellikle salıvereyim"


BOLLUK VE ZİYNET İCİNDE OLMAYACAK MIYIZ?

İslam devleti kurulmuş, yıllardır cekilen sıkıntılar yerini feraha, mutluluğa bırakmaya başlamıştı. İslam devletinin sınırları her gecen gun genişliyor, insanlar kitleler halinde İslam'a koşuyorlardı. Arap yarım adasının tamamı İslam devletinin kontrolu altına gecmişti. Yapılan savaşlar kazanılmış, savaşlardan elde edilen ganimetler, muminlerin hayat standardını oldukca yukseltmişti. Diğer tarafta zekat memurları, İslam toprakları uzerine dağılmış, zekat olarak toplanan para ve urunler, fakirlerin sıkıntılarına merhem olmuştu.
Mekke devrinin tamamında, Medine devrinin ilk yıllarındaki durum ile bugunku durum kıyas kabul edilmeyecek kadar farklılık arz ediyordu. O darlık gunlerini Nu'mÂn İbnu Beşîr şoyle anlatıyor:

"Hz. Omer insanların nail oldukları dunyalıktan soz etti ve dedi ki: "Gercekten ben Resûlullah'ın butun gun aclıktan kıvrandığı halde, karnını doyurmaya adi bir hurma bile bulamadığını gordum."(1)

SuleymÂn İbnu Surad de şu haberi veriyor:

"Resûlullah bize geldi ve bir yiyecek ikramına gucumuz yetmeksizin uc gece kaldık."(2)

İşte peygamber ve arkadaşları boyle zor ve sıkıntılı zamanlar gecirmişlerdi.
Herkes huzurlu, mutlu, bolluk icinde bir hayat surerken, Peygamber hanımları icin cok fazla değişen bir şey olmamıştı. Muslumanların iktisadi kalkınmaları meydana gelmiş, Medine'de yaşayan her ferdin, her ailenin hayat standardı gelişmiş, ama peygamber ve ailelerinin hayat standardında gozle gorulur bir gelişme olmamıştı.

Peygamber ve ailesinin sıkıntılı gunlerini İbnu AbbÂs RadıyallÂhu Anhum anlatıyor: "Resûlullah ve ailesi ust uste bir cok gecelerini ac gecirirler ve akşam yemeği bulamazlardı. Ekmekleri coğunlukla arpa ekmeği idi."(3)
Nimetler bollaşıp, rızıklar genişlemişdi ama Resulullah'ın hanesinde değişen bir şey olmamıştı. Şimdi de Enes İbnu MÂlik radıyallahu Anh'a kulak verelim:

"Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm tekrar tekrar buyurdular ki:

"Muhammed'in nefsini elinde tutan Zatı ZulcelÂl'e yemin olsun ki, Âli Muhammed'de hicbir zaman akşamdan sabaha bir sa' miktarında ne zahire ne de kuru hurma bulunmuştur."(4)

Bu vaziyette bulunan hanei saadet sakinleri durumlarını Resulullah'a arz etme kararını aldılar. Hayatımız yokluk icinde geciyor. Yokluk ve sıkıntı yıllarında butun muminlerle birlikte sabrettik, şimdi genişlik ve bolluk yılları geldi. Herkes bolluk icinde hayatını surdururken, bizler Peygamber eşleri olarak hanelerimizde yine sıkıntı cekmeye devam mı edeceğiz? Bizim de hakkımızdır, rahat yaşamak.
Durum Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e arz edilir. Bu durumu Elmalılı

Hamdi Yazır şoyle anlatmaktadır:

"Hanımları Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den ziynet elbiseleri ve daha cok nafaka, yiyecek bedeli, gecimlik istemişlerdi."(5)

PEYGAMBERDE OLMAYAN ŞEYİ ONDAN İSTEMEYİN

O gunlerden biriydi, Ebu Bekir Radıyallahu Anh Resulullah'ın yanına girmek icin izin istedi. O sırada evin onunde kalabalık toplanmıştı. Ebu Bekir'e izin cıkmadı. O sırada Omer geldi, o da izin istedi ona da verilmedi. Aradan kısa zaman gecti. Ebu Bekir ve Omer'e birlikte izin verildi ve Resulullah'ın yanına girdiler. İceri girdiklerinde Resulullah'ın hanımları oturmuş, Resulullah da oturmuş kimse konuşmuyordu. Omer bu sahneyi değiştirmek, ortamı yumuşatmak icin icinden "bir soz etsem de Resulullah'ı guldursem" diye duşunurken o anda aklına geldi:

"Ey Allah'ın Resulu goruyor musun, Zeyd'ın kızı (kendi hanımını kastederek) biraz once benden nafaka istedi. Bende kafasını yardım." Bunun uzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem tebessum etti ve on dişleri gorulunce kadar guldu. Sonra şoyle buyurdular:

"İşte bunlarda benim cevremde oturmuş benden nafaka istiyorlar."
Bunun uzerine Ebu Bekir ayağa kalkarak kızını dovmek istedi. Ebu Bekir'in bu davranışını goren Omer de ayağa kalkarak oda kızını dovmeye niyetlendi. Her ikisi dedi ki:

"Peygamberin sahip olmadığı şeyi ondan istiyorsunuz ha?" Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Bekir ve Omer'i durdurdu. Peygamberin hanımları dediler ki:

"Biz bu meclisten sonra bir daha Allah Resulunden yanında bulunmayan hicbir şeyi istemeyeceğiz."(6)

Bu hadise uzerine şu ayet–i kerime nazil oldu.

"Ey peygamber! Eşlerine şoyle soyle: Eğer dunya dirliğini ve susunu, refahını istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi guzellikle salıvereyim."(7)

Ayet acık bir ifade ile yapılacağı haber veriyordu. Resulullah'a eğer hanımları isteklerinde devam ederlerse, onları boşayacaktı. Bu Rabbinin kesin bir emriydi. Boşandıktan sonra, istediğiniz gibi, dunya nimetlerinden istifade edin, bolluk, bereket, sus ve ziynet icinde yaşarsınız.

BEN ALLAH'I, PEYGAMBERİNİ VE AHİRET YURDUNU TERCİH EDİYORUM

"Ey peygamber! Eşlerine şoyle soyle: Eğer dunya dirliğini ve susunu, refahını istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi guzellikle salıvereyim."

Bu ayet inince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz hanımlarına bu ayet–i tebliğe başladı. İlk once de Hazreti Aişe validemizden başladı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazreti Aişe Radıyallahu Anha'ya şoyle dedi:

"Kuşkusuz sana bir emir hatırlatıyor ve arzu ediyorum ki, anne ve babana danışmadan bu konuda acele etmezsin."

Şurası bir gercek ki Allah Resulu, Hazreti Aişe'ye anne ve babasının kendinden ayrılmasını emretmeyeceklerini biliyordu. Bunun uzerine Hazreti Aişe:
"Ey Allah'ın elcisi! Nedir o emir?" deyince Resulullah ona bu ayeti okudu.

Hazreti Aişe:

"Anne ve babama bu konuda mı danışacağım? Hayır. Ben Allah'ı, Peygamberini ve Ahiret yurdunu tercih ediyorum."

Ardından diğer hanımlar da Hazreti Aişe'nin tercihi doğrultusunda tercihlerini kullanmışlardır. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Selem, eşlerinin kendisini ve ebedi nimeti, gecici olana tercih ettiklerinden dolayı Allah onlara lutuf da bulunmuş ve Resulullah'a başka biriyle evlenmesini haram kılarak daha sonra kaydedileceği şekilde şoyle buyrulmuştur:

"Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler haric, guzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helal değildir. Allah her şeyi gozetler."(8)

Bu ayet–i kerimeden cıkaracağımız derslerin başında, muminlerin dunyaya mesafeli durmalarıdır. Onlar ki, Kainatın en şerefli insanına eş olarak, dunyada kimseye nasip olmayacak bir makama ulaştılar. Onlar bu makama ulaşınca, dunyanın gelip gecici guzelliklerine de uzak olmak zorundadırlar.

PEYGAMBER YAHUDİ VE HIRİSTIYANLAR GİBİ YAŞAMADI

Onlar zaruri ihtiyaclarının dışında, dunyadan bir talepleri yoktu. O tarihlerde Resulullah'ın yanında dokuz kadın bulunuyordu. Hz. Enes RadıyallÂhu Anh anlatıyor:

"Resûlullah'a arpa ekmeği ile kokusu değişmiş erimiş yağ getirmiştim. Bir seferinde şoyle soylediğini işittim:

"Muhammed ailesinde dokuz kadın bulunduğu bir zamanda, ne bir sa' hurma, ne de bir sa' hububat gecelememiştir."(9)

Resulullah'ın hanesinde yaşanan sıkıntıları Hz. Âişe RadıyallÂhu Anh anlatıyor:
"Bazı aylar olurdu, hic ateş yakmazdık, yiyip ictiğimiz sadece hurma ve su olurdu. Ancak, bize bir parcacık et getirilirse o hÂric."(10)

Resulullah ve onun hanımları biz muminler icin ne kadar guzel ornektir. Onların yaşantılarını Ebû Hureyre RadıyallÂhu Anh şoyle anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) şoyle dua ederdi:

"Allah'ım, Âl–i Muhammed'in rızkını belini doğrultacak kadar ver (bir diğer rivÂyette) "yetecek kadar ver."(11)

Bu ayet–i kerimenin bize verdiği mesaja gelince Resulullah'ın yolunu bize gostermektedir. Muminlerin, ozelliklede İslam'ı temsile soyunan zevatın ozelikle uyması gereken bir haberle karşı karşıyayız.

Peygamber varisliğine soyunan zevatın, luks ve israftan kacınmaları gerekir. Cağın modern imkanlarını kullanmak icin ceşitli bahaneler uydurmak boşuna gayretten ibarettir. Cağın en luks ve modern donanımları ile donatılmış luks villalarda, israf icinde oturanların Resulullah'ın yolundan gidiyoruz demelerinden daha abes ne olabilir? Hele hele birde bunu Yahudi ve Hıristiyanlar oturuyor da biz niye oturmayalım, diyenlerin vay haline…
__________________