
"Gunumuz insanı karnını doyurdu ama gonlu ve gozu tok olmadı. Zaten sıkıntı veren¸ dunyayı zindana ceviren de "Karnı tok¸ sırtı pek" insanlar değil mi? Olculer alt-ust olmuş¸ madde ve menfaat endeksli dunyada "Paran kadar konuş" ifadesi slogan haline gelmiştir."
Kur'Ân'ın en onemli vurgularından biri mu'minlerin kalbleri uzerinde titizlik gostermeleridir. Kur'Ân'a gore Allah adı anılınca kalblerin urpermesi¸ mu'min olmanın gereğidir. Mu'min kalbler¸ ancak Allah'ı anmakla mutmain olurlar. Duyarsız¸ kararmış¸ katı ve hissiz kalblerin mu'minde bulunmaması gerekir. Huzûr-ı ilÂhîde mahcup etmeyecek arı duru ve Hakk'a tam teslim olmuş bir kalble Hakk'ın divanına varmak esastır.
Hasta kalblerin acınacak hallerine işaret eden Kur'Ân¸ mu'minlerin kalb hastalığına karşı uyanık olmalarını hatırlatır. Amellerin zÂhirî şartları yanında kalbî niyet¸ ihlÂs, teslîmiyet¸ huşû ve hudû gibi bÂtınî şartlarına da dikkat ceker. NazargÂh-ı ilÂhî olan kalbin uyanık olması istenirken gafletten uzaklaşılması hatırlatılmaktadır.
Gonulden Gonle Seslenenler
İmanın nufuz ettiği gonul; sever¸ sezer¸ hisseder¸ icin icin yanar¸ cevrin ve ayrılığın acısını ceker. Hz. MevlÂn¸ ayrılık derdinin iştiyÂkını şerh etmek icin ayrılıktan parcalanmış sîne ister. Gonul sazını titretenler¸ gonulden gonle seslenenler ve gonulden soylenenler esastır. Kur'Ân'la yoğrulan ve gok kubbede hoş bir sad bırakan kişiler¸ kalblerinin korelmesi¸ perdelenmesi¸ damgalanması¸ kilitlenmesi ve muhurlenmesinden korkan kişilerdir.[ii] Kalbin yumuşaması¸ katılığının giderilmesi¸ guven ve huzur kazanması da ancak zikirle sağlanabilir.[iii]
Sahih bir imana sahip olan kişinin kalbi¸ selîm[iv] ve munîbdir.[v] Selîm bir kalbe sahip olmanın esasları da şunlardır:
1. HelÂl gıda ile beslenmek¸
2. İstiğfÂr ve duÂyı şiÂr edinmek¸
3. Kur'Ân okumak ve ahkÂmına tÂbî olmak¸
4. İbadetleri huşû ile ed etmek¸
5. Geceleri ihy etmek¸ seher vakitlerinde uyanık kalmak¸
5. ZikrullÂh ve murÂkabe ile meşgûl olmak¸
6. Rasûlullah'a muhabbet duymak ve cokca salavÂt-ı şerîfe getirmek¸
7. Tefekkur ehli olmak¸
8. SÂlihler ve sÂdıklarla beraber olmak
9. Guzel ahlÂk sahibi olmak¸
10. Cami ve cemÂate mudÂvim olmak.
Bu niteliklere sahip mu'min kulun kalbi¸ rûhu Hakîkat Okyanusu'na taşıyan bir ırmaktır¸ ilÂhî bilgi ve aşk'ın tahtıdır. Bu aşk da MevlÂnÂ'nın ifadesiyle¸ ‘butun hastalıklarımızın hekimidir.' MÂrifetullaha onunla erişilebilir. MÂnevî gelişmenin yolunu actığı icin¸ Allah onu kendisinin sığdığı yer ola
Gonullerin Alevli Yanışı
Firkat odu ile yanıp tutuşan¸ Hakk'a Âşık olan ve Allah'tan başka hicbir şeyde karar kılamayan gonullerin alevli yanışına su bile fayda veremez. Fuzûlî'nin "Su Kaside"sindeki ilk beyit işte boylesi bir harÂretin ifadesidir:
Sacma ey goz eşkten gonlumdeki odlare su
Kim bu denlu tutuşan odlara cÂre su.[vi]
Nefsine yan cıkıp da Ka'be'yi yıksan dahi
İncitme gonul yıkma ger uslu ger deli ol[vii]
Mekke¸ Medine ve KÂbe icin gonul veren¸ hac ibadetinin ulviyetini dizelerinde canlandıran Yûnuş KÂbe'ye saygıda kusur etmemesi gereken mu'mine Allah'ın haremgÂhı olan kalbi de kazanması gerektiğini şu mısraında dile getirmektedir:
Yûnus Emre dir Hoca gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice bir gonule girmekdur.[viii]
Cunku din¸ ozdur ve samimiyettir¸ kuru merasim ve dış şekilden ibaret değildir. Eskilerin "ehl-i rusûm" tÂbir ettikleri şekilci zihniyet¸ marka Muslumanlığı¸ bizle*re gercek aşkı tattıramaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in ifadesiyle Allah¸ bizlerin suretine değil kalblerinize ve amellerini*ze bakar. Derviş Yûnus da bu gerceği şu şekilde dile getirir:
Biz dahi alırdık otuza kırka".
Bir başka şiirinde ise Yûnuş varlık sebebini gonul yapmak olarak gorur ve şoyle seslenir:
Ben gelmedim dÂvi icun¸
Benim işim sevî icun
Dostun evi gonullerdir¸
Gonuller yapmaya geldim.[ix]
Ak sakallı bir koca¸
Hic bilmez mi ki hÂl nice¸
Emek vermesin hacca¸
Bir gonul yıkarısa.
Gonul Calab'un tahtı
Gonule Calap bakdı
İki cihan bed-bahtı
Kim gonul yıkarısa[x]
Ozetle¸ gunumuz insanı karnını doyurdu ama gonlu ve gozu tok olmadı. Zaten sıkıntı veren¸ dunyayı zindana ceviren de "Karnı tok¸ sırtı pek" insanlar değil mi? Olculer alt-ust olmuş¸ madde ve menfaat endeksli dunyada "Paran kadar konuş" ifadesi slogan haline gelmiştir. Ama kaybedilen gonul adamı yeniden keşfedilmelidir. Sadece cuzdanların değil vicdanların da devreye girdiği zamanları yaşamak zorundayız. MevlÂnÂ'nın ifadesi ile soyleyecek olursak "Aynı dili konuşan insanlar değil¸ ancak aynı duyguyu paylaşan insanlar anlaşırlar."
Kadir OZKOSE
__________________