İnsanî ilişkilerimizde ortaya cıkan pek cok problemin temelinde gıybetten ve koğuculuktan bir iz vardır. Dargın olduğumuz, incindiğimiz, soğukluk duyduğumuz kimselerle aramıza giren genellikle iki cift soz olmuştur. Ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla, tanıdıklarımızla yaşadığımız sorunların altında da neredeysa hep aynı neden yatmaktadır.

Allah TeÂlÂ'nın lutfettiği her nimetin bir veriliş hikmeti vardır. Kulun verilen nimetlerle Allah'ın rahmetine vesile olacak hayırlı amellere yonelmesi şukrun bir ifadesidir. O'nun verdiği nimetlerle Hak TeÂlÂ'ya isyan etmek ise, hem aklın hem de vicdanın kabul etmeyeceği bir nankorluktur.

İnsan tefekkur edince anlar ki, kendisine ait olduğunu duşunduğu eli ayağı, gozu kulağı dahi Allah'ın ihsan ettiği nimetlerdir. Bu nimetin şukru de verilen azalarla hayırlı amellere yonelmeyi gerektirir. İhsan edilen azaları Allah'ın yasakladığı yollarda kullanmak ise verdiği nimetlerle Allah TeÂlÂ'ya isyan etmek demektir.

Hak TeÂl insana bahşettiği azalar icin emrettiği veya yasakladığı amelleri acıkca bildirmiştir. Bu da O'nun bir başka rahmetidir. O halde vucut azalarını emrolunan işlerle meşgul etmeli, yasaklanan amellerden sakınmalıdır.


Gizli tehlike

İnsana verilen konuşma ozelliğinin olculeri Allah TeÂl tarafından belirlenmiştir. Fakat surekli olarak iletişim halinde olan insanın en kolay duştuğu gunah konuşarak işlediği gunahlardır. Konuşmanın gunluk hayatın ayrılmaz bir parcası olması sebebiyle dil ile işlenen yalan, gıybet, soz taşıma, iftira gibi gunahlara duşmek daha kolaydır. Belki bunlar arasında en yaygın olanı da gıybettir.

Beraber olduklarında kardeşce sohbet eden, iyi anlaşan iki kişi, başkalarının yanında birbirinin arkasından rahatlıkla olumsuz konuşabilmektedir. Bu durum hem ferdî maneviyatımız acısından hem de toplumsal huzur ve guven bakımından tam bir felakettir. Daha kotusu de yapılan gıybetin, hakkında konuşulan kişiye taşınmasıdır. "Benden duymuş olma..." diye başlayan soz taşımalar insan ilişkilerinde, aile ve akrabalık bağlarında ciddi problemlere yol acmaktadır.

Efendimiz s.a.v. "Soz gezdirenler cennete giremez."(Buhar&#238 buyurarak muminleri uyarmıştır. Hadis-i şeriflerde ancak cok hassas konularda rastlanan bu denli keskin bir uyarı, soz taşımanın tehlikesini acık bir şekilde gosterir. Soz taşıyan bir mumin boyle kuvvetli bir ihtar karşısında derhal bu curmu terk ederek tevbe etmelidir. Aksi halde o kirlerin azapla temizlenmesiden korkulur.

Asr-ı Saadette şoyle ibretli bir olay yaşanmıştır: Allah Rasulu s.a.v. bir grup sahabiyle yururken yeni defnedilen iki kabrin başında durur ve buyurur ki:

- Şu anda bu kabirdekilere azap ediliyor. Onların bu azabı işledikleri buyuk gunahlar sebebiyle değil. Biri (ihtiyacını gorurken) uzerine idrar sıcramasına dikkat etmezdi, diğeri de insanlar arasında soz taşırdı.

Âlimlerimiz hadiste gecen "buyuk gunahlar sebebiyle değildir" ifadesini şoyle izah etmiştir: "Burada kast edilen mana, insanlar bunları kucuk gorur. Oysa Allah katında soz taşımak ve ibadetlere mani olan necasete dikkat etmemek buyuk gunahlardandır."

Gunumuzde de insanlar soz taşımakta neredeyse bir kotuluk gormuyor, gunah olarak duşunmuyor. O kadar ki dinî hassasiyet sahibi kimselerin bile soz taşıdığına şahit oluyoruz. Fakat bu yaygınlık gunahın ağırlığını hafifletmiyor. Yahya b. Eksem rh.a. soz taşımanın kotuluğunu şoyle izah eder: "Soz taşıyanlar sihirbazlardan daha şerlidir. Soz taşıyan bir kişi fitne ve fesada yol acarak sihirbazın bir ayda veremeyeceği zararı bir saatte verir."


İki cift soz

Buyukler, "Soz taşımak (koğuculuk) şeytanın vesvesesinden daha tehlikelidir." demişlerdir. Cunku şeytana kulak veren kişi etkilenirse gunah işler ya da onu başından kovar. Boylelikle şeytanın vesvesesi bazen başarılı bazen başarısız olur. Halbuki insanların kendisi hakkında soylenen sozleri duyduğunda etkilenmemesi neredeyse imkansızdır. Bu sebeple insanî ilişkilerimizde ortaya cıkan pek cok problemin temelinde gıybetten ve koğuculuktan bir iz vardır. Dargın olduğumuz, incindiğimiz, soğukluk duyduğumuz kimselerle aramıza giren genellikle iki cift soz olmuştur. Ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla, tanıdıklarımızla yaşadığımız sorunların altında da neredeysa hep aynı neden yatmaktadır.

Evet, insanlar bazen şahsî bir menfaat gereği, bazen de "iyilik yapıyorum" duşuncesiyle bu gunaha duşebiliyor. Oysa soz taşıyanlar, Allah TeÂlÂ'nın katında ve kalbi uyanıkların nezdinde arabozucu, sevimsiz ve guvenilmez kimselerdir. Bu kotu huyu taşıyan kişi hem dunyada itibarını kaybeder, hem de kabirde azabı, ahirette husranı yaşar. Bu hicbir muminin goze alamayacağı bir badiredir.


Biri soz getirirse

Soz taşımak fitne kapısını acan kotu bir ahlÂk olduğu gibi, kendisine soz getirilen kimsenin ortaya koyacağı tavır da bir gunah ateşini koruklemesi veya sondurmesi bakımından onemlidir. Doğru tavır kişinin kendisi hakkında soylenmiş bir soz kendisine getirildiğinde ona yuz vermemesidir. Soz taşıyan kimse bu yaptığı ile gunahkÂr olmuştur. Bir kişinin gunahı hicbir zaman mumin icin iyilik olamaz.

Bu sebeple mumin kimse kendisi hakkında haber aldığı sozleri hoş karşılamamalı, "İyi ki haber aldım!" dememelidir. Aksine, bunu yapana yaptığı işin caiz olmadığını, koğuculuğun buyuk gunah olduğunu usûlunce hatırlatmalıdır. Ayrıca soz taşıyan kimse duşmanca duygularla hareket etmiş, gercekleşmeyen bir konuşmayı anlatmış da olabilir.

Kur'Ân-ı Kerîm'de şoyle buyrulmuştur: "Ey iman edenler! Eğer bir fÂsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kotuluk edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz." (Hucurat, 6). Bu ayet ile gunahkÂrlardan gelen bir habere hemen inanmamamız ve getirilen haberin doğruluğunu araştırmamız emredilmiştir. Getirilen haber doğru olsa ve getiren sırf dostluk icin o sozleri bize taşımış olsa bile, bunu yapan soz taşımanın gunahını yuklenmiştir.

İyilik gibi gorunen bu davranış İslÂm ahlÂkına uymadığı gibi, esasında dostluk hukukuna da aykırıdır. Guya iyilik icin kendisiyle ilgili sozlerin bir kişiye taşınması, gonul huzuru gibi bir nimeti kaybetmesine sebep olabilir. O kişiyi duşmanlık ve intikam alma gibi İslÂm ahlÂkına uymayan davranışlara surukleyebilir. Kişinin iyilik duşuncesiyle de olsa bir yakınını boyle bir tehlikeye atması elbette yanlıştır.

Soz taşımak bir ahlÂk problemi, bir davranış bozukluğudur. Birinin bizim hakkımızda soylenen sozleri bize getirmesi nefsimize hoş gelebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bize başkalarının sozlerini getiren kimse, bizim bilerek bilmeyerek soylediğimiz sozu de karşı tarafa ulaştıracaktır. İmam Zuhrî rh.a. bu hali veciz bir ifadeyle ozetlemiştir: "Soz taşıyan kimse sadık olamaz." Kaynak: Serhaber
__________________