"Ey insan! Melekler¸ cinler bile senin hizmetine sunulmuşken¸ senin onları sana sunan Rabbine şukretmen¸ O'na yaraşır kul olman gerekmez mi? O'na kullukla¸ gercek ozgurluğe kavuşanlara mujdeler olsun!"


Yuce Yaratıcı¸ her şeyi en guzel bicimde insan icin yaratmış ve onun emrine vermiştir. KÂinatta her şey insan icindir¸ insan da Rabbi icindir. İnsanın yaratılış gayesi Rabbini tanımak ve O'na ibadet/kulluk etmektir. Bu gayeyi gercekleştirmek icin de insanın¸ kendisi icin yaratılan butun her şeyi¸ bir emanet ve imtihan vesilesi gormek ve onların hepsini Yuce Yaratıcının emir ve olculeri doğrultusunda kullanmaktır.

İnsanın dunya ve Âhiret hayatını duzenlemek ve onu iki dunyada mutlu kılmak icin gonderilen din¸ insanı koruyan ilkeler manzûmesidir. Din¸ insanı hem dunyada korur¸ hem Âhirette. Dunyada sağlığını bozulmaktan korur. Onun hem beden sağlığını ve hem de ruh sağlığını korumak icin tedbirler koyar. Dinin koyduğu butun olculer insanın ruh ve beden sağlığını temin icindir. Dinin emrettiği her şey insanın hayrına ve yararınadır; onun yasakladığı her şey de onun aleyhine ve zararınadır. Sonucta insan¸ bu olculer sayesinde dunyada stres ve buhranlardan korunur.

Din¸ Âhirette de insanı azap ve gazaptan korur. Dinin temel gayesi¸ insanın bu dunyada Yuce Yaratıcının olculeri doğrultusunda huzur icerisinde yaşayarak oteki Âlemde ebedî huzuru kazanmasıdır.

Butun varlıklar insana emanet edilmiş onun hizmetine sunulmuştur. Cansız varlıklar insanın emrine verilmiştir. Bitki ve hayvanlar onun emrine amade kılınmıştır. Cinler ve melekler bile insana hizmet ederler. Şoyle ki:

Yuce Allah¸ ilk insanı yaratmış hemen ardından melekleri ona secde ettirmiştir. Meleklerin Hz. Âdem'e secde etmeleri¸ ona ve onun şahsında insanlığa saygı icindir. Melekler Yuce Allah'ın emri ile bu secdeyi itirazsız yerine getirerek bir taraftan ilahî emre uymuşlar¸ diğer taraftan insanın saygınlığını tescil etmişlerdir.

Meleklerin insanın emrine verildiğini soylemek de abartı olmaz. Şoyle ki¸ melekler insanlık icin guzellik ornekleridir. İnsan¸ gunahsız¸ surekli ibadetler icinde olan melekler gibi olmalı¸ onları kendine ornek almalıdır.

Melekler insanlığın hizmetinde cok onemli işler gormuşler ve hÂl da gormektedirler. Sozgelimi meleklerin şÃ‚hı Cibrîl vahiy meleğidir. Yuce Allah'tan aldığı vahiyleri insanlık tarihi boyunca peygamberlere getirmiştir. Peygamberler vasıtasıyla insana ulaşan vahiy ise insanın dunya ve Âhiret mutluluğu icindir.

Diğer buyuk meleklerden MikÂil¸ tabiat olaylarını tanzim eder ki bunlar da oncelikle insan icindir. İsrÂfîl¸ Sûr'a ufurme gorevini yerine getirmekle insanların diriliş olayını¸ ardından mahşerde toplanış ve hesaba cekiliş olayını başlatacaktır.

Olum Meleği AzrÂil¸ insanlara emanet olarak verilen ruhları kabzetmekle yine insanlığa hizmet etmektedir. Zira olum¸ hem onu tadan icin¸ hem başkaları icin aslında bir nimettir. Olum olmasaydı¸ dunya yaşanılmaz hale gelir¸ insan Âhiret beklentilerinden mahrum kalırdı. İyi kotu herkesin yaptığı yanına kalır¸ iyiler ve kotuler yaptıklarının karşılığını alamazlardı.

Dort buyuk meleğin dışında da yine insanların hesaplarını tutmakla gorevli Kiramen KÂtibîn/Şerefli yazıcı melekleri¸ kabir sınavını gercekleştirecek olan Munker-Nekîr/Sorgu melekleri¸ insanları pek cok zarardan koruyan Hafaza/Koruyucu melekleri¸ cihÂd meydanlarında mu'minlere yardım eden yardım melekleri; insanın gonul ve zihin dunyasına iyilikleri aşılayan iyilik melekleri gibi daha pek cok melek vardır. Hepsi insanların hizmetini gorurler.

Âhirette cennet ve cehennem bekcisi olan RıdvÂn-MÂlik isimli melekler¸ hatta kotulere azap edecek olan cehennem zebanîleri bile insanlığın hizmetini gorecek meleklerdir. Nasıl ki dunyada insanların emniyetlerini sağlayan¸ onların kotulerini cezalandıran guvenlik gucleri ve hapishane gardiyanları insanlığa hizmet ediyorlarsa¸ onlar da sonucta insanlığa hizmet edeceklerdir.

Pek cok Kur'Ân Âyeti evrendeki her şeyin insanın hizmetine sunulduğunu hatırlatır bizlere:
"Gormediniz mi Allah¸ goklerde ve yerde bulunan şeyleri size boyun eğdirdi ve size zÂhir ve bÂtın (gorulen¸ gorulmeyen; bildiğiniz ve bilmediğiniz) nimetlerini bol bol verdi?"[1]

"Gormedin mi Allah¸ geceyi gunduzun icine sokuyor; gunduzu gecenin icine sokuyor. Guneşi ve ayı¸ emrine boyun eğdirmiştir. Her biri belli bir sureye kadar akıp gider. Ve Allah yaptıklarınızı haber almaktadır."[2]

"O size yeri boyun eğer yaptı. Haydi¸ onun omuzlarında yuruyun ve Allah'ın rızkından yiyin. Donuş O'nadır (size verdiği nimetlere karşı şukredip etmediğinizi sizden soracak¸ sizi hesaba cekecektir)."[3]

"Allah'tır ki denizi size boyun eğdirdi¸ ta ki gemiler buyruğuyla denizin icinde akıp gitsin de¸ siz bu sayede O'nun lutfundan payınızı arayasınız ve şukredesiniz. Goklerde ve yerde bulunan şeyleri kendisinden bir lutuf olarak size boyun eğdirdi. Elbette bunda¸ duşunen bir toplum icin ibretler vardır."[4]

"Gormediler mi ellerimizin yaptıklarından kendilerine nice hayvanlar yarattık da kendileri onlara sahip olmaktadırlar? Onları kendilerine boyun eğdirdik¸ onlardan bazıları binekleridir ve onlardan bazılarını da yerler. Kendileri icin onlarda daha bircok yararlar ve icecekler var. HÂl şukretmiyorlar mı?"[5]

"DÂvud'a dağları ve kuşları boyun eğdirdik¸ onunla beraber tesbîh ediyorlardı. Biz (bunları) yaparız."[6]

KÂinattaki butun bu varlıkların insana boyun eğdirilmesi¸ onun hizmetine sunulması insana verilen değeri gosterir. Evet¸ onlar insanlığın varlıklarını surdurebilmeleri icin onlara sunulmuş nimetlerdir. İnsanlar onlardan her bakımdan istifade ederler. Onların varlığı insanın yaşadığı cevreyi guzelleştirir¸ canlandırır ve renklendirir. İnsan¸ onları gıda olarak kullanır. Onların duruşu¸ şekli¸ calışması insan icin en temel ve en guzel orneklerdir. İnsan kendisine sunulan bu nimetleri ornek alarak¸ onları geliştirerek¸ daha yeni daha faydalı nimetler¸ hizmet aracları elde eder.
"Suleyman'a cinlerden insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı¸ hepsi bir arada duzenli olarak sevk ediliyordu."[7]

"Suleyman'a da¸ sabah gidişi bir aylık mesafe¸ akşam donuşu bir aylık mesafe olan ruzgÂrı boyun eğdirdik ve onun icin katran/petrol kaynağını da akıttık. Rabbinin izniyle cinlerin bir kısmı¸ onun onunde calışırdı. Onlardan kim buyruğumuzdan sapsa¸ ona alevli azabı taddırırdık. Ona dilediği gibi kaleler¸ heykeller¸ havuzlar kadar geniş leğenler¸ sabit kazanlar yaparlardı. Ey DÂvud ailesi¸ şukredin! Kullarımdan şukreden azdır."[8]

Bu Âyetlerde Kur'Ân bizlere¸ Hz. Suleyman Peygamberin ruzgÂrın yanı sıra cinleri de emrinde ve hizmetinde kullandığını hatırlatırken¸ aslında cinlerin de insanlığa hizmet edebileceklerini soylemek istemektedir. Tabi ki bu konuda Hz. Suleyman Peygamber gibi¸ tevhîd adamı olmak gerekir. Nitekim bir hadislerinde Peygamberimiz¸ "Her insanın şeytanı vardır¸ benim icin de vardır¸ ancak benimki bana boyun eğmiştir."[9]buyurmuştur. Elbette cinlerden istifade etmekten kastımız cincilik yapmak değildir. Ancak insan¸ cinlerin zaman ve mekÂn mefhumlarını cok daha hızlı aşan varlıklar olduğundan yola cıkarak kısa zamanda uzun mesafeleri kat edebilecek vasıtalar geliştirebilir. Cinlerin dua ve mÂnevî desteğini alabilir. Onlardan kotulerinin şerrinden korunabilir. Bugun saatte şu kadar hızlı giden kara¸ deniz ve hava aracları¸ insansız araclar geliştirilebiliyorsa bunların hepsi¸ Yuce Allah'ın insana sunduğu akıl başta olmak uzere diğer ornekler ve nimetler sayesinde gercekleştirilebilmektedir.

Sonuc olarak diyoruz ki: Yuce Yaratıcı insana değer vermiş¸ onu sevmiş¸ ona sayısız lutuflarda bulunmuş¸ evrendeki her şeyi onun emrine sunmuştur.Bu konuda insana duşen¸ sevildiğini bilmesi ve bu sevgiye layık olmaya calışmasıdır. Bu ise¸ insanın yaratılış gayesine uygun hareket etmesi ile mumkun olacaktır. Kendini bilen¸ nicin yaratıldığının farkında olan insan Rabbini bilecek¸ O'na ve butun varlıklara karşı sorumluluklarını yerine getirecek¸ sonucta hem kendi huzur bulup rahat edecek¸ hem de cevresine huzur verecektir. İnsanın bu bilincte olması¸ kendisi icin konulan İlahî yasalara uygun hareket etmesi¸ hem ruh sağlığını¸ hem beden sağlığını koruyacak¸ dunya ve ahrette daha sağlıklı¸ daha huzurlu bir hayat yaşamasına vesile olacaktır.

Kendini bilenlere¸ sevildiğini bilenlere¸ bu sevgiye layık olma gayretinde olanlara ne mutlu!

Ey insan! Melekler¸ cinler bile senin hizmetine sunulmuşken¸ senin onları sana sunan Rabbine şukretmen¸ O'na yaraşır kul olman gerekmez mi? O'na kullukla¸ gercek ozgurluğe kavuşanlara mujdeler olsun!


Ali AKPINAR

__________________