Musluman olan bir kimseye, ilk once (La ilahe illallah, Muhammedun resulullah) kelimesinin manasını bilmek ve inanmak farzdır. Bu kelimeye Kelime-i tevhid denir. Kısaca manası, (Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam da Onun Resuludur) demektir.

Kelime-i tevhidin manasını, Ehl-i sunnet Âlimleri şoyle acıklıyor:
İnsanlar yok idi. Sonradan yaratıldı. İnsanların bir yaratanı vardır. Her varlığı, O yaratmıştır. Bu yaratan birdir. Ortağı, benzeri yoktur. Bir ikincisi yoktur. O, hep var idi. Varlığının başlangıcı yoktur. Hep vardır. Varlığının sonu olmaz. Yok olmaz. Onun hep var olması gerekir. O, yok olamaz. Varlığı kendindendir. Hicbir sebebe ihtiyacı yoktur. Her şeyi var eden, her varı her an varlıkta durduran Odur. O, madde değildir. Hicbir maddede bulunmaz. Şekli yoktur. Olculmez. Nasıldır diye sorulmaz. O deyince, akla hayale gelen her şey, O değildir. O, bunlara benzemez. Bunlar hep Onun mahluklarıdır. O, mahlukları gibi değildir. Akla, vehme, hayale gelen her şeyi, O yaratmaktadır. Yukarıda, aşağıda, yanda değildir. Yeri yoktur. Her varlık, Arşın altındadır. Arş ise, Onun kudreti, kuvveti altındadır. O, Arşın ustundedir. Fakat bu, Arş Onu taşıyor demek değildir. Arş, Onun lutfu ve kudreti ile vardır. O, ezelde, sonsuz oncelerde nasıl ise, şimdi hep oyledir. Arşı yaratmadan once nasıl idi ise, ebedi sonsuz geleceklerde de, hep oyledir. Onda değişiklik olmaz. Onun sıfatları vardır. Sıfat-ı subutiyyesi sekizdir. Hayat, ilm, sem, basar, kudret, irade, kelam, tekvin. Bu sıfatlarında da, hic değişiklik olmaz. Değişiklik olmak kusurdur. Onda kusur, noksanlık yoktur. Hicbir mahlukuna benzemez ise de, dunyada, Onu kendisinin bildirdiği kadar bilmek ve ahirette gormek olur. Burada nasıl olduğu anlaşılamadan bilinir. Orada da, anlaşılamadan gorulecektir.

Allahu teÂlÂ, kullarına, peygamberler gonderdi. Bu buyuk insanlar vasıtası ile kullarına, saadete ve felakete sebep olan işleri bildirdi. Peygamberlerin en yukseği, son Peygamberi olan Muhammed aleyhisselamdır. Yeryuzundeki dinli dinsiz herkese, her yere, her millete Peygamber olarak gonderilmiştir. Butun insanların, meleklerin ve cinnin Peygamberidir. Dunyanın her yerinde, herkesin, o yuce Peygambere tÂbi olması, uyması gerekir. (Kimya-i Saadet)

Tevhid ve iman
Sual:
Tevhid yani Allah’tan başka ilah yoktur diye inanmak hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Tevhid, taze ceviz gibidir. Cevizin iki kabuğunu ve icini herkes bilir. Ozunun ozu de, yağıdır. Munafıklar, yalnız dil ile (La ilahe illallah) der, kalb ile inanmaz. Bu 1. derecedir.

2. derece:
Kelime-i tevhidin manasına, kalbin inanmasıdır. Bu inanış, ya başkasından gorerek, işiterek olur ki, bizim gibi cahillerin inanışı boyledir. Yahut delil ile, aklın ispat etmesi ile inanır. Din Âlimlerinin, kelam ilmi ustatlarının inanması boyledir.

3. derece:
Bir yaratanın, her şeyi yarattığını gormek, her işin, tek bir fail tarafından yapıldığını, başka kimsenin, hicbir şey yapmadığını anlamaktır. Bu anlayış icin, kalbde bir nurun parlaması gerekir. Boyle hasıl olan iman, cahillerin ve kelam Âlimlerinin imanına benzemez. Mesela, bir ev sahibinin, evde bulunmasına inanmak uc turlu olur:
a- Birisinden işiterek inanmaktır. Taklit ile olan iman, bunun gibidir.
b- Ev sahibinin, her gun kullandığı bineğini, elbise ve ayakkabılarını evde gorduğu icin inanmaktır. Bu da kelam Âlimlerinin imanına ornektir.
c- Ev sahibini evde gorerek inanmaktır. Bu, ariflerin tevhidine ornektir. Boyle tevhid, her ne kadar yuksek derece ise de, bunun sahibi, mahlukları gormekte ve bunların Halık [yaratıcı] tarafından yaratıldığını bilmektedir. Mahlukları gorduğu icin, tevhid tam olamaz.

4. derece:
Bir var gorur, birden başka bir şey gormez. Tasavvufta bu hÂle, Tevhidde fena derler.

Bu dort dereceden;
Birincisi: Munafıkların tevhidi olup, cevizin dış kabuğuna benzer. Cevizin dış kabuğu, acıdır. Dış yuzu guzel, yeşil ise de, ic yuzu cirkindir ve yakılınca bol duman yaparak ateşi sondurur ve birkac gun cevizi korumaktan başka, bir işe yaramaz. Munafığın tevhidi de, munafık olduğu bilinmediği icin, halk onu Musluman zanneder.

İkincisi:
Cahillerin ve kelam Âlimlerinin tevhidi, cevizin tahta kabuğu gibidir. Bu tahta kabuk, cevizi birkac zaman korumaktan başka işe yaramadığı gibi, bu derecedeki tevhid de, yalnız insanı Cehennem ateşinden korumaya yarar.

Ucuncusu:
Cevizin ozu gibidir. Yenilecek, yararlanacak kısımdır.

Dorduncusu:
Cevizin ozu yenilip hucrelerine kadar sindirilmiş hÂlidir.


ALINTIDIR.
__________________