YAŞAYIŞIMIZA YON VEREN SOZLER...
Bugun sizlere ilahiyatcı yazar Mehmet Dikmen hocanın hazırlayıp istifademize sunduğu 1001 Hadis kitabından bazı hadisleri yorumlarıyla birlikte takdim ediyorum.
Muhtemeldir ki, beni cok etkileyen bu hadisleri siz de buyuk bir istekle okuyacak, sevgi ile değerlendirmeye alacaksınız.
***
1- "Allah bir kulunun hayrını isterse onu istihdam eder!.
Dediler ki:
-Ya Resulallah! İstihdam ne demektir? Allah hayrını dilediği kulunu nasıl istihdam eder?
Buyurdu ki:
-İstihdam, o kulunu hayırlı işlerle meşgul etmesi, omrunu İslami hizmetlerle değerlendirme aşk ve şevkini duyurmasıdır."
Anlaşılan odur ki, insanın hayatında kusurlu, yanlışlı devreleri olabilir. Hatta gecmiş bir devrede ileri derecede hatalara da duşmuş olabilir. Ama bir gun olur da niyetini duzeltirse, Allah o kulunu bu niyeti hurmetine yanlışlarından dondurur; hayırlı ve faydalı işlerde calışma aşk ve şevki duymaya başlar. Hayatını boylesine hayırlı hizmetlerle surduruşu, o kulun istihdam edildiğine işaret sayılır.
Oyle ise gecmişteki yanlışlarınıza bakıp da umitsizliğe duşmeyin, her şeyden once niyetinizi duzeltin, hayırlı hizmetlerle hayatınızı değerlendirmeye bakın, istihdam edilenlerden olmayı dileyin ki, istihdam lutfu sizde de tecelli eylesin.
2- "İnsanların arasında kalarak eziyetlerine tahammul eden Musluman, insanlardan uzaklaşarak tek başına yaşayan Musluman'dan hayırlıdır!"
Evet, İslam'da Allah'a kulluk niyetiyle de olsa insanların arasından uzaklaşıp tek başına yalnızlık hayatını tercih etmek daha hayırlı gorulmemiştir.
Cunku Allah'ın rızasını kazandıracak pek cok ibadet ve hizmetler insanların arasında bulunarak yapılabilir. İnsanlardan koparak yapılacak ibadet ve hizmetler sınırlıdır. Halbuki toplumun icinde kalarak yapılacak hizmetler ve salih amellerle topluma ornek olmaya, moral vermeye ihtiyac vardır. Toplumdan kacarak onları orneksiz ve moralsiz bırakmakta fayda yoktur.
3- "Comert insanın ayağının kayıp duşmesine takılıp kalmayınız. Cunku Allah, ayağı kayan comert insanın elinden tutar, duştuğu yerden kaldırır, yine istikametine yonlendirir!"
Demek ki comertlik Allah'ın cok sevdiği ozel bir vasıftır.
Allah, comert kulunun maruz kaldığı irade dışı musibet ve hatalarını sahip olduğu comertliği hurmetine kaldırır, comert kulu icin ozel bir lutuf ve merhameti soz konusu olur. Yeter ki o comert insan, hatasından hemen donsun, tovbe istiğfarında gecikmeye maruz kalmasın.
4- "En buyuk hıyanet, kendisini doğru gosterip de itimadını kazandığı insanlara yapılan hıyanettir!"
Evet, insanlara once durust biri gibi gorunup itimadını kazandıktan sonra beklenmedik bir anda ihanet edip, aldatmaya yonelmek, tam manasıyla bir munafıklık alameti ve mu'minlikle izah edilemeyen bir ihanet orneğidir.
Halbuki mu'min, ici dışı aynı olandır. Onun, dıştan guvenilir biri olarak gorunup icten gizli niyet ve hesaplar peşinde olması, mu'minliğine yakışmayan bir aldatmadır. Efendimiz (sas) ise, "Aldatan bizden değildir!" buyurmuştur.
5- "Birlik, beraberlikten ayrılmayın. Kurdun topluluktan ayrılan koyunu kaptığı gibi şeytan da birlikten ayrılan insanı kapar, vesveseye atar. Unutulmamalı ki, Allah'ın ikram ve ihsanı, birlikte olanların uzerinedir, ayrılıp dağılanların uzerine değil."
* * *
Bir ulke halkı komşulardan oluşur. Komşular birbirleriyle sevgi, saygı ve yardımlaşma icinde iseler ulke halkı da aynı şekilde karşılıklı sevgi, saygı ve dayanışma icinde olurlar, birlik beraberliklerini korurlar.
Komşularda birlik beraberlik zedelenmiş, yardımlaşma zaafa uğramışsa ulke halkında da aynı tezahurler gorulur, birlik beraberlikte gevşeme ve zaafa uğramalar soz konusu hale gelir.
Bunun icindir ki Allah Resulu Efendimiz, komşu hakkına buyuk onem vermiş, komşunun komşusu ile iyi gecinmesi, hakkını gozetmesi, sevgi ve saygının korunması konusunda yeminli uyarılarda bulunarak buyurmuş ki:
Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, kul tam Musluman olmaz, cevresindeki insanlar onun elinden ve dilinden emin olmadıkca ve yine kul tam iman etmiş sayılmaz, komşuları onun kotuluğunden selamette bulunmadıkca!..
Bu neden boyle?
Cunku komşular birbirinden emin olursa ulke halkı da birbirinden emin olur. Birbirine kenetlenmiş insanlardan oluşan ulke halkı meydana gelir. Komşular arasında bu birlik sağlanmazsa komşulardan oluşan ulke halkı arasında da istenen gonul birliği sağlanamamış sayılır...
Bundan dolayı komşu haklarını, ana-baba haklarına benzeten Efendimiz buyurmuş ki:
Komşunun komşu uzerindeki hakkı, annenin evlatları uzerindeki hakkı gibidir. Anne ile evlat nasıl birbirilerini sevmeleri, saymaları, haklarına dikkat etmeleri, kırıp incitmemeleri gerekiyorsa, komşular da birbirlerini boyle sevmeli, saymalı, karşılıklı haklarına dikkat etmeliler ki, ulke halkı da benzeri sevgi, saygı ve beraberlik icinde olsunlar, gevşeyip cozulmeler soz konusu olmasın..
Efendimiz (sas) komşu hakkı konusundaki uyarılarından birinde de şoyle buyurmuştur:
Komşu hakkına dikkat edin. Ben komşu hakkı konusunda Cebrail'den o kadar ısrarlı tembih aldım ki, neredeyse komşunun komşuya mirascı olacağını dahi zannettim!.
Bundan dolayı meşhur sahabi Abdullah bin Amir bin As, kestiği kurbanın etinden Yahudi komşusuna da vermesi icin oğluna ısrarla tembihte bulunurken şoyle demiştir:
Yahudi de olsa komşumuza yardımda bulunmalıyız. Allah-u Teala komşuya yardım konusunda o kadar sık ikazda bulundu ki, neredeyse komşuyu komşuya mirascı kılacak zannettik biz.
Bu yuzden sahabeler komşuyu uzen bir tutum icinde olmaktan oylesine cekinmişler ki, evindeki fareler komşusuna kacar da komşuyu rahatsız etmiş olurum endişesiyle evine kedi getirmekten vazgecenler bile olmuştur.
Bir başka sahabi de, komşunun avlusundaki ağacın dallarından kendi avlusuna gece dokulen hurmaları sabah kalkan cocuklar alıp da komşu hakkını yemiş olurlar endişesiyle sabah namazını mescitte kılar kılmaz evine koşup avluya dokulen hurmaları toplayarak komşusunun avlusuna atmış, cocuklarına komşu hakkı yedirmiş olma tehlikesinden boylesine kacınma dikkati gostermiştir.
Fıkıhta komşu hakkı, birinci derecede kapı komşuluğuyla başlar, bundan sonrası duvar komşuluğuyla cevreye doğru genişleyip gider.
Kapı komşusundan şikÂyetci olan aceleci bir komşuya Efendimiz'in ilk yol gostermesi şoyle olmuştur:
İlk olarak sen komşunu incitmekten sakın, sonra ondan gelecek olan incitmelere de birazcık sabırlı ol, bundan sonra konuşup anlaşarak yanlışı duzeltip, helalleşmeye bakın.
Komşu hakkı, kul hakkından sayıldığından dolayı sahabeler komşu hakkından hep titremişlerdir. Bunun icin imkÂn sahibi komşular yoksul komşularının ihtiyaclarını karşılayıp dualarını almak icin yardımdan asla geri kalmamışlardır. Boylece ulke halkının birlik beraberliğini de, kendi aralarındaki komşu haklarına riayetle sağlamışlardır.
Bu konuda uzun soze hacet yoktur. Sadece şu soz komşu hakkının onemini anlatmaya yetmektedir:
Komşunun komşuya olan saygısı, evladın annesine olan saygısı gibi olmalıdır. (Tenbih-ul'gafilin)
Ahmet ŞAHİN
__________________
Yaşayışımıza Yon Veren Sozler...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Yaşayışımıza Yon Veren Sozler...