Temmuz 1988 (Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan)



1975 yılında Munih’te, multeci, Doğu Turkistanlı yaşlı ve değerli bir hoca efendiden, gercek bir olay dinlemiştim:
Turk işcilerinin calışmak icin Almanya’ya henuz gitmediği daha eski yıllarda, hocanın gorev yaptığı camiye bir gun bir hanımefendi telefon etmiş; vefat eden yaşlı annesinin cenaze işleri icin onu evlerine davet eylemiş. Hoca efendi de;
“PekÂlÂ! Fakat siz cok fasih ve nefis Almanca konuşuyorsunuz, kimsiniz ve bu kadar guzel lisan oğrenimini nasıl sağladınız?” diye sormuş. O hanım;
“Gayet tabii cunku biz aslen Almanız ama musluman olduk.” diye cevap vermiş.
Hoca efendi fevkalade meraklı, hemen bir taksi tutup verilen adrese gitmiş. O sıralar Munih’te musluman sayısı pek az. Girdiği binada bakmış ki ortada bir cenaze, cevresinde akraba ve dostları, 40-50 kadar kadınlı erkekli musluman bir grup!
Kendisine telefonu acan orta yaşlı hanımefendi, hocaya şu bilgiyi vermiş:
“Efendim ben bir sağlık hemşiresiyim. Hollanda (veya Belcika)’da bir hastanede calışıyorken oraya Guneydoğu Asyalı mubarek bir İslÂm alimi, tedavi icin geldi. Ben onun bakımı ile meşgul oluyordum, o da bana İslÂm dini hakkında bilgi veriyordu. Nihayet musluman oldum, cunku İslÂm’ın gercek ve guzel bir din olduğunu anlamıştım. O muhterem alim bana bir gun dedi ki:
“Kızım! İnsanın kendisinin dindar bir kimse olması gerekli ve iyidir, fakat bundan da iyisi başka insanların da hidayete ermesi icin calışmaktadır. Sen bu Avrupa’da cevrende İslÂm’ı yaymak icin de gayret gostermelisin.
“Cok haklı idi, ben o oğudu hic unutmadım. Her fırsattan faydalanarak İslÂm’ı yaymayı ve tanımayı amac edindim. İşte şimdi sizin burada gorduğunuz şu musluman grup, benim naciz calışmalarımın sonucu ve eseridir.”
Değerli okuyucularım! Yeni musluman olan bir Alman Hanım, hıristiyan ve mutaassıp bir ulkede kendisine boyle İslÂmî bir cevre kurabildiğine gore; sizler elbette zaten musluman olan bir ulkede inancınıza uygun bir grup oluşturmayı cok daha rahatlıkla sağlayabilirsiniz. O halde asla kozmopolit ve dejenere olmayın! Elhamdulillah yolumuz haktır, “Zaman sana uymazsa sen zamana uy.” gibi sacma felsefelerle ozbenlik ve inancınızdan taviz vermeyin!
Cevrenizdeki, mÂzisinden kopmuş şuursuz avamın veya şaşkın sosyetenin nasıl sere serpe, keyiflerinin istediği gibi, kontrolsuz yaşadığına bir bakın! Eski guzel torelerimiz, şerefli Âdet ve ananelerimiz, yuce ahlÂk ve ÂdÂb-ı muÂşeretimiz her gun gozumuzun onunde yuzlerce kez nasıl ciğnenip duruyor. Bu cılgın gidişin sonu nereye varacak!
Onlar batıl istikamette, hatalı yolda, kotu sonuclar doğurduğu artık acıkca gorunen ithal malı arsızlıklarını hic utanıp sıkılmadan yapıyorlar da sizler tarihin şerefli derinliklerinden gelme, koklu, asaletli, faydalı, guzel ve mukemmel yaşam tarzınızın gereklerini işlemekten neden cekinecekmişsiniz!
“İnsan dunyada bir murat icin bir de inat icin yaşar.” derler. Siz de sebat edin, şahsiyetinizden, inanclarınızdan, asil ve necip milli hasletlerinizden, hatta yeme icme, giyim kuşam, zevk ve keyf, folklor ve orf, gelenek ve goreneklerinizden asla fedakÂrlık yapmayın! Nicin siz başkasını taklit edecekmişsiniz, cumle cihan sizi taklit etsin!
Musluman olan o Alman bacımız gibi siz de cevrenizde inanclı ve şuurlu bir halka oluşturun; sevdiğiniz, gonuldaşınız kişilerle iş birliği yapın; Allah’ın (cc.) rızasına uygun, tavizsiz, istikrarlı, olumlu, verimli, sevaplı sevimli yaşayın ve calışın! Cunku:
Yabancıların bizi eritmeye calıştığı şu devrelerde milletce kurtuluşumuz buyuk olcude buna bağlı!

__________________