Yaradanımız, insanı ve kainatı nicin yarattığını, insanın vazifesinin ne olduğunu kitaplar gondermek suretiyle tarif etmiş, bu kitaplarını gonderdiği peygamberleri, o tarifleri hayatlarına birebir uygulayarak bir nevi yaşayan kitap olmuşlardır. En son gonderilen kitap olan Kur’Ân-ı Kerîm’in gonderildiği son peygamber Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’den sonra, onun gorevlerini, onu model, onder ve lider olarak butun benliğiyle benimsemiş olan tasavvuf yolunun liderleri devam ettirmek suretiyle mesajın guncelliğini surdurmuşlerdir.

Tasavvufu, Yaratıcımız’ın en son mesajı olan Kur’Ân-ı Kerîm’in tarif ettiği ve Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in hayatına uyguladığı yaşam tarzını, yine Yaratıcımız’ın hoşnutluğunu kazanma gayesiyle tum benliğimizle uygulamak ve yaşamak yuksek eğitimi olarak tarif etmek mumkundur.

Her tasavvuf okulunun ferdî olduğu gibi bir de toplu olarak icra ettikleri zikir ceşidi vardır. Buna Yeseviyye’de zikr-i erre, Halvetiyye’de devran, Mevleviyye’de semÂ, Nakşibendiyye’de hatme, hatm-i hÂce veya hatm-i hÂcegÂn... denir.
Başında ve sonunda okunan FÂtiha sûresi Kur’an’ın ozeti ve hatmedilmesi gibi sayıldığı icin bu zikre, hocaların hatmi mÂnasına, hatm-i hÂcegÂn denilmiştir.
Cok sayıda sûre ve salavÂtın okunması fazla zaman alacağından bunlar zikre katılanlara belli miktarlarda taksim edilir. Hatmeyi idare eden, virdleri sırası geldikce yuksek sesle bildirir. Katılanlar bunları alcak sesle okurlar. Nakşibendiyye’deki vukûf-ı adedî ilkesine gore tespit edilen sayılara titizlikle uyulur. Ayrıca zikir boyunca rÂbıtaya ve vukûf-ı kalbî ilkesine de riayet edilerek gozler kapalı tutulur, silsilede bulunan meşÃ‚yihin rûhÂniyyetlerinin zikre katıldığı duşunulur. Sonunda bir kişi aşr-ı şerîf okur, dua yapılır. HÂsıl olan sevap Hz. Peygamber’in, sahÂbe-i kirÂmın, butun nebîlerin ve velîlerin, ozellikle BahÂuddin Nakşibend hazretlerinin rûhu ve silsile-i aliyye’de yer alan meşÃ‚yihin ve diğer tasavvuf pîrlerinin ruhlarına bağışlanır. Duada Nakşî silsilesinin isminin vasat bir sesle okunması uygundur.

Toplu olarak yapılan hatm-i hÂcegÂn munferit olarak da icra edilebilir. Hatm-i hÂcegÂnı tek başına yapmak isteyen kimse abdest alıp temiz bir mahalde kıbleye doğru donerek diz coker ve belirtilen şekliyle hatm-i hÂcegÂn yapar.
Kitaplarda, “hatm-i hÂcegÂn halkasında bulunanların sayısı on kişiden fazla ise yapılan hatmeye hatm-i hÂcegÂn-ı kebîr (buyuk hatm-i hÂcegÂn), şayet on kişiden az ise hatm-i hÂcegÂn-ı sağîr (kucuk hatm-i hÂcegÂn) adı verilir” denilerek genel bir tarif yapılmaktadır. Ancak sayıları on kişiden az olup zamanları musait olanlar buyuk hatm-i hÂcegÂn yapabilecekleri gibi sayıları on kişiden fazla olup kucuk hatm-i hÂcegÂn yapmak isteyenler icin de bir mÂni yoktur. Kucuk ve buyuk hatme arasında icr bakımından farklı iki nokta bulunmaktadır:

Buyuk hatm-i hÂcegÂnın icra ediliş tarzı:
Once hatmeyi idare edenin işareti ile istiğfar edilerek zikre başlanır. (3-5-15-25 adet istiğfar cekilebilir.)
Zorunlu olmamakla birlikte, ortam ve zaman musait ise gozler kapatılarak, rÂbıta ile birlikte kalbe nazar edilir.
7 adet FÂtiha sûresi okunur.
100 adet salavÂt-ı şerîfe okunur.
79 adet Elemneşrahleke sûresi okunur.
1001 adet İhlas sûresi okunur.
7 adet FÂtiha sûresi okunur.
100 adet salavÂt-ı şerîfe okunur.
Katılanlardan birisi bir aşr-ı şerîf okur.
Hatm-i hÂcegÂnı icra ettiren tarafından dua yapılır.

Kucuk hatm-i hÂcegÂnın diğerinden farklı iki noktası şunlardır:
1. 79 adet İnşirah sûresi okunmaz.
2. 1001 adet okunan İhlas sûresi yerine 500 adet L havle ve l kuvvete ill billÂhi’l-aliyyi’l-azîm denilir.

HÂlid-i BağdÂdî hazretleri tarafından, sabah ve akşam olmak uzere gunde iki defa yapılması, bu mumkun değilse Salı ve Cuma gunlerinin geceleri, haftada iki kez yapılması tavsiye edilmiştir.
Bulunulan ortamda merasime yer vermeden, sayılara dikkat edilerek yapılması/yaptırılması, uzatılmaması, gizem katılmaması kaydıyla icra edilmelidir.

Hatm-i hÂcegÂn yaptırmak onu icra ettirene herhangi bir statu kazandırmaz. Namaz kılarken cemaat olunacağında nasıl en ehil bir kimse imamete gecmekte ise ve bu durum da kendisine bir ayrıcalık, statu kazandırmıyorsa hatm-i hÂcegÂn’ı icra ettirenin durumu da aynı şekildedir.

Hatm-i hÂcegÂn beyler ve hanımlar tarafından ayrı ayrı icra edilir. Beylerin yaptığı hatm-i hÂcegÂn’a ayrı bir bolumde hanımlar da iştirak edebilirler.
Ecir ve faydasından istifade etmek isteyen her musluman hatm-i hÂcegÂn’a iştirak edebilir.

Hatm-i hÂcegÂn’dan sonra cehrî (acıktan) zikir de ilave edilebilir. Bunlar hatm-i hÂcegÂn’ın unsurlarından değildir.

İkinci defa okunan yuz adet salavÂt-ı şerîfeden sonra, on adet -medleri uzatmak suretiyle- kelime-i tevhid topluca ve cehrî olarak okunur. Ardından bir muddet kelime-i tevhid (LÂ ilÂhe illallah) ve sonra da lafza-i celal (Allah) zikri toplu olarak ve hafif ses tonuyla icra edilir. Aşr-ı şerîfden sonra dua yapılır.
__________________