Musluman sanatkÂrlar, İslÂm anlayışıyla bağdaşmadığına inandıkları icin, kutsal kimselerin tasvirlerini yapmaktan kacınmışlardır. Bu nedenle birkac onemsiz minyatur dışında, Hz. Muhammed�in resmini yapmaya hicbir sanatkÂr cesaret edememiş ve gerek duymamıştır. Bu yuzden, Hz. Peygamber�i tanıyanların ve gorenlerin tariflerinden yararlanarak Hz. Muhammed�in ozelliklerini yazıyla anlatma yoluna gitmişlerdir.
Arapca bir kelime olan hilye, �sus, ziynet, cevher, guzel sıfatlar, guzel yuz� gibi anlamlar taşımaktadır. Hilye-i Şerîf, hilye-i saÂdet ve hilye-i nebevî gibi isimlerle de anılan hilye, İslÂm edebiyatı ve Husn-i Hat sanatında Hz. Muhammed�in fiziksel ozelliklerini, karakterini, insanî ve ahlÂkî niteliklerini, tavır ve hareketlerini anlatan eserlere verilen genel isimdir. Ayrıca, kadrini yuceltmek amacıyla Hilye-i Şerîfe de denir.
Hilyeler, Hz. Peygamber�in vefatından sonra onun nasıl biri olduğunu oğrenmek ve onu tanımak isteyenlerin coğalması, onu tanıyanların, ona yetişenlerin bildiklerini anlatmasıyla oluşmuştur. Rivayete gore, hastalığı sırasında kızı Hz. FÂtıma�nın, bir daha yuzunu goremeyeceği endişesini dile getirmesi uzerine Hz. Muhammed, damadı Hz. Ali�ye �Hilyemi yaz, benden sonra onu goren, beni gormuş gibi olur� demiştir.
Hilyelerin esasını, coğunu Hz. Ali, Hz. Ayşe ile Hz. Hasan�ın, kimilerini de AbdullÂh bin Omer, Enes bin MÂlik, Ebû Hureyre, İbn-i HÂlid, Ebû Tufeyl gibi guvenilir hadis rivayetcilerinin ifadeleri ve aktardıkları hadisler oluşturur. Bu bilgiler bağımsız bir eser durumuna gelmeden once, kişilerin belleğinde saklanır veya hadis ve siyer kitaplarında parcalar halinde bulunurdu.
Hz. Muhammed�in hilyesi hakkında bilgi sahibi olmanın sağlayacağı faydalara dair teşvik edici rivayetler nedeniyle, Muslumanlar arasında once bir saygı gostergesi olarak goğus cebinde taşınmak uzere nesih hattıyla yazıldığı bilinen hilye metinlerinin, ilk defa 17. yuzyılın en meşhur hattatı HÂfız Osman (1642-1698) tarafından levha şeklinde yazıldığı kabul edilmektedir. Levha olarak hilyeyi yazan ilk hattatın Buyuk Derviş Ali (O.1673) olduğu soylense de bunu doğrulayan bir orneğe rastlanmamıştır. HÂfız Osman tarafından levha şeklinde tasarlanmış olan klasik hilye formu her donemde vazgecilmez olmuştur. Zaman zaman, hattatlar yeni arayışlar icerisinde olup farklı tasarımlar yapsalar da, yeni tasarımların coğu klasik forma yapılan eklemelerden oteye gidememiştir. HÂfız Osman, hilyelerinde besmele, Âyet ve Dort Halife�nin isimlerini �sulus�, hilye metnini nesih, imzayı �nesih� veya �icÂze-rika� hatlarıyla yazmış, bazen besmele icin �muhakkak� hattını kullanmıştır.
Hattatlar hilye yazmaktan onur duymuşlar, muzehhipler hilye tezhiplemeyi şeref kabul etmişler, adeta sanatlarının sınırlarını zorlamışlardır. HÂfız Osman�dan sonra guzel hilye yazan hattatlar arasında ilk akla gelenler, Yedikuleli Seyyid Abdullah (1670-1731), Mahmud CelÂleddin (O. 1829), YesÂrîzÂde Kazasker Mustafa İzzet Efendi (O. 1849), Kazasker Mustafa İzzet Efendi (1801�1876), Mehmed Şefik (1819-1880), Mehmed Şevki (1829-1887), Yahy Hilmi (1833-1907), Hasan Rız (1849-1338/1920), Ahmed KÂmil Akdik (1861-1940) ve HÂmid Aytac (1891-1982)�dır.
Ozellikle 18. yuzyıl sonu ile 19. yuzyıl başlarında, kimi hilyeler tahta uzerine yapıştırılmış ve kÂğıtlara yapılmıştır. Bu tur hilyelerin coğu, ağac kurtları tarafından delik deşik edilmiş ve pek coğu camsız, cercevesiz muhafaza edildiği icin, kimi yerleri bozulup dokulmuş ve islenmiş olarak karşımıza cıkarlar. Ahşap uzerine yapıştırılan eski hilyelerin ust kısımları tepelik oluşturacak şekilde oyulup kesilmiş; buralara tac şeklinde zengin bir tezhibin yanı sıra Medîne-i Munevvere ve Ravza-ı Mutahhara, bazen de KÂbe minyaturleri ayrı ayrı ya da birlikte yapılmıştır.
HÂfız Osman tarafından geliştirilen klasik hilye formunda şu bolumler yer almaktadır: �Başmakam�, �Gobek�, �HilÂl�, �Hz. Ebûbekir�, �Hz. Omer�, �Hz. Osman�, �Hz. Ali�, �Âyet�, �Etek�, �Koltuklar�, �İc Pervaz�, �Dış Pervaz�.
Hz. Ali�nin (O. 661) rivÂyeti olan metnin duzenlenme şekline gore tercumesi şoyledir: �Hz. Ali (Allah ondan rÂzı olsun), Hz. Peygamber�i (Allah�ın salÂt ve selamı onun uzerinde olsun) vasfettiği zaman şoyle buyurdu. Hz. Peygamber�in boyu ne cok kısa ne de cok uzundu, orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa, ne de duz uzun saclıydı; sacı kıvırcıkla duz arasında idi. Değirmi yuzlu, duru beyaz tenli, iri siyah gozlu ve uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Goğsu ortadan karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu, yuruduğu zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla giderdi. Sağına ve soluna baktığında butun vucuduyla donerdi. İki omuzu arasında �nubuvvet muhru� vardı. Bu, onun son peygamber oluşunun nişÃ‚nesi idi. O, insanların en comert gonullusu, en doğru sozlusu, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın gorenler, heybeti karşısında sarsılırlar, fakat ustun ozelliklerini bilerek sohbetinde bulunanlar O�nu her şeyden cok severlerdi. O�nun ustunluklerini ve guzelliklerini tanıtmaya calışan kimse: �Ben gerek ondan once ve gerekse ondan sonra, Resûlullah gibi birisini gormedim...� diyerek onu ovmek konusundaki yetersizliğini itiraf ederdi. Allah�ın salÂt ve selÂmı onun uzerine olsun�.
Hilye levhaları her zaman ilgi gormuş ve koleksiyonların vazgecilmezlerinin başında gelmiştir. Bu gun HÂfız Osman, YesÂrîzÂde Mustafa İzzet, Kazasker Mustafa İzzet, Mahmud Celaleddîn, Hasan RızÂ, Kamîl Akdik ve HÂmid Aytac gibi hattatların yazdığı hilyelere sahip olmak, her koleksiyonerin hayalini susler. Guzel yazılmış ve tezhiplenmiş bir hilye adeta seyredeni buyuler, kendine ceker ve sanatsever ne yapıp ne edip o hilyeyi evinin duvarına asmayı arzular. Bilinen en zengin hilye koleksiyonu 2003�de kaybettiğimiz merhum Sevgi Gonul�e aittir. 1987�de Sadberk Hanım Muzesi�nde actığı �Hilye-i Şerîfler� sergisinden sonra, vefatına kadar sevgi ve coşkuyla topladığı yirminin uzerinde hilye-i şerîf, bugun kendisinin arzuladığı gibi Sadberk Hanım Muzesi�nde sergilenmektedir.
Hilyelerin gerek yazan ve tezhipleyenlerin gerekse sanatseverlerin ilgisini cekmesinin nedenleri, hic kuşkusuz Hz. Muhammed�in ozelliklerini anlatıyor olmaları, insan ruhunu ve gonlunu doyuran muhteşem bir tasarıma sahip olmaları ve bulundukları yeri kotuluklerden korudukları, o yerlere bolluk, bereket ve huzur getirdikleri inancıdır. �İnsan Âlemde hayal ettiği muddetce yaşar�... Dolayısıyla hilyelere olan ilginin her gecen gun artması son derece mutluluk vericidir.
Antik A.Ş. Kultur Yayınları�nın 7. kitabı olarak yayımlanan �Hilye-i Şerîfe� isimli kitap, Mimar Sinan Guzel Sanatlar Universitesi Oğretim Uyeleri�nden Doc. Dr. Faruk Taşkale ve Yrd. Doc. Dr. Huseyin Gunduz tarafından titiz ve programlı bir calışma sonucu hazırlanmıştır. 300 sayfalık eser, İslam Sanatları icerisinde onemli bir yer tutan Hilye-i Şerîfe�lerin doğuşunu, gelişimini, iceriğini ve sanat ozelliklerini kapsamaktadır. Metinler bol ve değişik gorsel malzemelerle orneklendirilmiştir. Hat dehası HÂfız Osman�dan eserin yazarı Huseyin Gunduz�e kadar bircok hat ustadının yazdığı yaklaşık 200�e yakın hilye resmini iceren kitapta, Antik Dekor�un 2005 yılında duzenlediği Hilye-i Şerîfe Hat Yarışması�nda dereceye giren eserler de yer almaktadır. Turkce ve İngilizce olarak hazırlanmış olan eser dort bolumden oluşmaktadır. Birinci bolumde, hilyenin tanımı ve oluşumu, Hz. Muhammed hakkında yazılmış hilyeler, diğer peygamberler hakkında yazılmış hilyeler ile dort halife hilyelerinden bahsedilmektedir. İkinci bolumde, hat sanatında hilyeler, hilye levhaları ve bolumleri ile hilye metinleri, ucuncu bolumde ise hilye formları ile hilye levhalarının yazımında kullanılan yazı ceşitleri ele alınmaktadır. Eser birbirinden kıymetli ve değişik ornekler ile hilyeleri yazan hattatlar hakkında bilgilerin yer aldığı katalog bolumu ile sona ermektedir.
Kitapta yer alan hilyeler, başta Sadberk Hanım Muzesi olmak uzere, Sabancı Universitesi Sakıp Sabancı Muzesi, Topkapı Sarayı Muzesi, Turk ve İslam Eserleri Muzesi ile ozel koleksiyonlardan alınmıştır. Kitapta, Sadberk Hanım Muzesi, İstanbul Universitesi Kutuphanesi ile Topkapı Sarayı Muzesi�nde bulunan ve Turk kulturunde Hz. Muhammed�in sembolu olarak kabul edilen gul resimleri susleyici unsur olarak bolca kullanılmıştır. Turkce ve İngilizce olarak hazırlanmış olan eser Hilye-i Şerîfe konusunda buyuk bir boşluğu dolduracak nitelikte olup, hat sanatında Hilye-i Şerîfe�ler konusunda geniş kapsamda hazırlanmış ilk eser olma ozelliğini de taşımaktadır. Tasarımı ve iceriği ile sanatseverler icin adeta bir gorsel şolen olacak olan kitap, kısa zamanda kutuphanelerin vazgecilmezleri arasında yer alacağa benziyor.
__________________
HiLYe
Dini Bilgiler0 Mesaj
●34 Görüntüleme