
Burası Almanya’nın bence en guzel şehirlerinden birisi. Her şeyden once canlı. Saat 7 deyince hayat durmuyor.
NRW ( Kuzey Ren Vestfalya) eyaletinin başkenti olan Dusseldorf ismini Ren Nehrine dokulen ufak bir dereden almış.
Dusseldorf’ta her yere metro (U Bahn) ya da tramvayla (S Bahn) gidebilirsiniz. Gunluk ya da haftalık alacağınız kartla ulaşım araşlarını limitsiz kullandığınız gibi ayrıca bazı muzelere indirimli hatta ucretsiz de girebilirsiniz.
Eski şehir (Altstadt) şehrin en hareketli yeri. Nehre paralel sıralanmış yuzlerce restoran, birahane ve meyhaneler burayı dunyanın en uzun barı "longest bar in the world" haline getirmiş. Sokağa taşan insanlar ozellikle yoreye ozgu Altbier iciyorlar. Hava nisan ayının sonu olmasına rağmen hala serin ve ben uşuyorum. Gerci insanlar yaka bağır acık gomlekle dışarda biralarını icerlerken hic uşuyor gibi gorunmuyorlar ama.
Altstadt Dusseldorf’un en canlı yeri olduğu kadar en tarihi yeri de ayrıca. Marktplatz’da, eski vilayet binası ve onundeki şehrin genişlemesinde ve bu hale gelmesinde katkıları olan Avrupa’nın en guzel atlı heykellerinden biri olan Jan Willem heykeli gormeye değer. Tabi yine gotik tarzdaki katedral Andreaskirche de şehre guzellik katan binalardan biri.
Markplats:
Şehrin en keyifli yerlerinden birisi de Burgplatz. Ren Nehri kıyısındaki bu guzel meydanı şu anda Gemicilik Muzesi olarak kullanılan guzel bir kule “Schlossturm” susluyor.
Ren Nehri kıyısı arac trafiğine kapalı hale getirilerek bir promenad haline getirilmiş. Trafik ise bir tunel vasıtasıyla nehre paralel olarak alttan gidiyor. Burası bisiklete binenler, yuruyenler ya da yeşil alanlara kendini atıp yılın ilk guneşinden faydalanlarla dolu. Kıyısındaki gezinti tekneleriyle şehrin belli bir bolumunu tekneyle gezmek mumkun. Bu teknelerle fuar alanından Basın Limanına (Media Harbour – Medienhafen) kadar gidip şehri kıyıdan da gorebilirsiniz.
Basın Limanı şehrin en modern binalarının bulunduğu bolge. Tanınmış mimarlar tarafından projelendirilen bu yerde Alman WDR ( Westdeutsche Rundfunk) ve CNN ofisleri de bulunuyor. Ayrıca eyalet parlamento binası ve TV kulesi de bu bolgede.
Yaklaşık 1 saat kadar suren bu tur oldukca keyifli ve dinlendirici. Ren Nehri bolge icin cok onemli bir nehir. Kuzeyden guneye taşımacılığın buyuk bir kısmı nehir gemileriyle yapılıyor. Onden veya arkadan cekilerek ya da itilerek hareket ettirilen buyuk bir konteynır dubasında aklınıza gelen her şey taşınıyor. Bu sayede taşımacılıkta karayolu taşımacılığına gore % 70 tasarruf sağlandığını soyluyor gemideki rehber.
Eski şehrin labirent gibi sokaklarını dolaştıkca karşınıza cok hoş binalar, parklar ve bahceler cıkıyor. Ara sokaklardaki bu binaların bazılarında cok guzel resim ve heykel galerilerindeki eserler yeni sahiplerini bekliyor. Yolda yururken bir cok yerde karşınıza ufak bronzdan heykeller cıkıyor. Ozellikle vakti zamanında para toplamak icin amuda kalkarak elleri uzerinde yuruyen cocukları tasvir eden heykel şehrin simgesi olmuş.
Dusseldorf’un en can alıcı yeri kısaca Ko diye anılan dunyanın en guzel caddelerinden biri olan Konigsalle olsa gerek. Burası Dusseldorf’u Almanya’nın Paris’i yapan moda merkezi. Ortasından Dussel deresinin gectiği bu muhteşem cadde sağlı sollu cok şık binalarda bulunan mağazalara ev sahipliği yapıyor. Derenin her iki kenarı kestane ağaclarıyla donatılmış derenin uzerindeki kopruler ve derenin icinde bulunan fıskiye heykellerin hepsi birer sanat eseri. Bir baştan diğer başa bu caddeyi gezmek cok keyifli. Ben bu caddeyi birkac saatte gezebiliyorum.
]

__________________