Namazda Tadil-i Erkan

Tadil-i Erkan; rukûnları duzgun yapmak anlamına gelir. Namazla ilgili bir terim olarak Tadil-i Erkan; rukûnların hakkını vermek, itminan halinde bulunmak, hareketten sonra durmak yahut kalkması eğilmesinden ayrılacak şekilde iki hareket arasında sukunet bulmaktır.

Namazda Tadil-i Erkan; rukûda, rukûdan doğrulmada, secdede iki secde arasındaki oturuşta soz konusu olur. Mesela rukûdan kıyam doğrulurken vucut dimdik bir hale gelmeli ve sukunet bulmalı, en az bir kere "SubhÂnallahi'l azîm" (Yuce olan Allah'ı her turlu eksiklikten tenzih ederim) diyecek kadar ayakta durup sonra secdeye varmalıdır. Her iki secde arasında bu şekilde bir tespih miktarı durmalıdır. Nitekim Hadîs-i Şerîfte;

"Sizden biri, rukû ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkca namazı yeterli olmaz" buyurudur (Ebu Davud, Salat, 148 )

Diğer bir Hadîs-i Şerîfte de rukû ve secdelerin tadil-i erkana uygun olarak yapılması emredilmekte ve şoyle buyurulmaktadır:

"Rukû ve secdeleri yerine getirin, Allah'a yemin olsun, siz secde ve rukû ettikce ben arkamda olanları da goruyorum" (Buhari, Eyman, 3).

Tadil-i Erkan İmam-ı Azam ve İmam-ı Muhammed'e gore vaciptir. Bu iki ayrı goruşten birincisine gore, tadil-i erkan yapılmaksızın kılınan bir namazı yeniden kılmak (iade etmek) gerekir. İkinci goruşe gore ise, Bu durumda yalız sehiv secdesi etmek yeterlidir. Fakat boyle bir namazı yeniden kılmak daha uygundur. Boylece insanlar itilaftan kurtulmuş olur.

Namazdan manevi feyiz ve zevk almak isteyenler, namazda tadil-i erkana riayet ederler, acele etmekten sakınırlar. Acele etmeyi saygıya ve edebe aykırı gorurler.

Ebu Hureyre -radıyallahu anh- 'den rivayet edildiğine gore;

Bir adam mescide gelip rukû ve secdelerinde tadil-i erkana riayet etmeden bir namaz kıldı. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- de onu gozetliyordu. Adam namazını bitirip geldi, selam verdi ve Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- :

"Git tekrar kıl, cunku sen namaz kılmadın." buyurdu.

Adam gidip tekrar kıldı. Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- tadil-i erkana riayet edinceye kadar, onu uc defa geri cevirdi.

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- , bu adama sonunda şoyle demiştir:

"-Namazı kalktığın zaman, guzelce abdest al, sonra kıbleye ve tekbir al, sonra Kur'an'dan bildiğin sonra kolayına gelen bir yeri oku, sonra rukû et ve organların yatışıncaya kadar rukûda kal, sonra başını kaldırarak iyice doğrul! sonra secdeye git ve organların yatışıncaya kadar secde halinde kal, sonra başını kaldır ve organların yatışıncaya kadar otur! sonra tekrar secdeye git ve organların yatışıncaya kadar secde hakinde kal, sonra butun namazlarda aynen yap." (Muslim, Salat, 45)

Tirmizi'nin rivayetinde şu ifade vardır:

"Bunu yaptığın zaman, namazın tamam olur; eğer bunlardan noksan yaparsan, namazını da noksan yapmış olursun. " (Tirmizi, Mevakit, 110)

Bir gun Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin yanında hırsızlıktan soz edildi, Efendimiz sordu;

"-Hırsızlığın hangi ceşidi daha cirkindir?" Sahabeler:

"-Allah ve Resulu daha iyi bilir. " diye cevap verdiler. Bunun uzerine İki Cihan Guneşi Efendimiz şoyle buyurdu: "-Hırsızların en kotusu namazdan calandır. Yani rukûunu, secdesini, hûşu ve kıraatini tam yapmayarak calandır. "

"Bu hırsızın eli kesilir mi? " dediler.

Efendimizin -sallallahu aleyhi ve sellem- de:

"-Bilakis kesilir." Buyurdular, orada hazır bulunanlar gulduler. (Darimi, Salat, 78)

Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- , namaz kılan fakat kıyam rukû ve celsesinin ahkamını yerine getirmeyen birini gorduğunde şoyle buyurmuştu:

"-Eğer bu hal uzere olursen, kıyamet gununde sana Ummet-i Muhammed demezler."

Rukû ve secdeleri duzgun yapılmayan namaza Allah değer vermez. Nitekim Fahr-i Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz bir hadis-i şerifte şoyle buyuruyor:

"-Altmış sene namaz kıldığı halde bir tanesi kabul olmaz. Cunku guzel rukû etse de, secdesini guzel etmez. Secdesi duzgun olsa, Rukûu duzgun olmaz."

Zeyd Bin Vehb anlatıyor:

Huzeyfe -radıyallahu anh-namaz kılarken Sucut ve rukûunu yerine getirmeyen bir kimseyi gordu ve onu cağırıp:

" -Ne vakitten beri bu şekilde namaz kılarsın?" dedi. O kimse de:

" -Kırk senedir" dedi. Huzeyfe -radıyallahu anh- Buyurdu ki:

"-Oyleyse sen kırk senedir namaz kılmadın, eğer vefat edersen Muhammed Rasulullah sunneti uzere olmezsin " (Buhari, Ezan, 119)

Musluman tadil-i erkana riayet etmeli, namazını acele etmeden ağır ağır, Ruhuna sindirerek, huzur sukun ve hûşu icinde kılmaya calışmalıdır.
__________________