LUTFEN BU MAİLİ TUM İNSANLARA DUYURALIM )
Guantanamo Siyon ussu
Guantanamo esiri İbrahim Şen, yaşadıkları insanlık dışı işkenceleri Vakit’e anlattı... Şen, kampta, “Yahudi komutanlar ve hahamlar bulunduğunu” soyledi
SIRA SİZE DE GELECEK
“İşte, işkence saati yine başladı... İsmi Yasef olan Yahudi komutan, bir taraftan vucuduma elektrik veriyor, diğer taraftan da; ‘Turk terorist, merak etme az kaldı. Irak, İran ve Suriye’den sonra sıra Turkiye’ye de gelecek. Kadınlarınız hizmetcilerimiz, erkekleriniz de kolelerimiz olacak. İstanbul’a geldiğimizde ilk olarak dedeniz Abdulhamid’in mezarını ateşe vereceğiz’ diyordu.
90 ESİR DELİRDİ
Yaşadıklarını, muhabirimiz Adem Ozkose’ye anlatan İbrahim Şen, Guantanamo’da “Delirtme odası” denilen bir bolum bulunduğunu ve burada, insanlık dışı işkencelere maruz kalan 90 esirin delirdiğini soyledi.
KAMP, YAHUDİ KAYNIYOR
“Guantanamo’daki askerlerin yuzde 90’ının başında kippa vardı. İsimleri de hep Yahudi isimleriydi. Guantanamo’da bizim tesbit ettiğimiz 15 Yahudi haham vardı. Esir Âlimlerin sorgularında, en az bir haham bulunuyordu.” •SUNUŞ
İbrahim Şen.... Van nufusuna kayıtlı ve şu an 25 yaşında... Fıkıh ilmine olan yoğun ilgisi sebebiyle Van’dan Afganistan’a giden Şen, Kandahar’da eğitim gorduğu medresenin bombalanması uzerine Turkiye’ye donmek icin yola cıkarken, Guantanamo ussune doğru uzanacak gunlerin başlangıcında olduğundan habersizdi. 2 yıl 3 ay Guantanamo’da tutulan Şen’in yaşadıkları, ozelde İslÂm dunyasının, genelde dunya halklarının nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduklarını en carpıcı şekilde gozler onune seriyor. Şen’in anlattıkları, insanı dehşete duşuruyor. Ya anlatamadıkları!.. 2 gun surecek olan roportajımızda, başta Guantanamo’daki direniş olmak uzere bircoğu ilk defa kamuoyuna yansıyacak olan bilgi ve olaylarla karşılaşacaksınız. İşte, Guantanamo tutuklusu İbrahim Şen’in soluk kesen hikÂyesi...
“Sorgu odasına girer girmez yerlere atılmış Kur’an-ı Kerim’ler dikkatimi cekti. Kadın askerler, uzerimdeki elbiseleri yırtıp, bana fiziksel ve sozlu tacizde bulunmaya başladılar. Bir taraftan İslÂm’a ve Peygamberimiz’e hakaretler ediyor, diğer taraftan da benim cıplak haldeki fotoğraflarımı cekiyorlardı. O an oyle utandım ki, Rabbime canımı alması icin dua etmeye başladım.”
“Hele bir de işkence gorurken yaralanırsanız, asıl o zaman azabın buyuğu başlıyordu. Orneğin; işkence esnasında kolunuz bir yerden kırılırsa, kolunuzu kesip atıyorlardı. Bu şekilde 30’a yakın tutuklunun kolunu herkesin gozu onunde kestiler. Yaralı tutukluların kollarını kırarken bir amacları da bizi korkutmaktı.”
-Oncelikle gozaltına alınışınızdan başlayalım. Nasıl gozaltına alındınız?
2001 yılında fıkıh alanında eğitim gormek icin Afganistan’a gitmiştim. Afganistan’a gittikten 6 ay sonra ben ve bir grup arkadaşımın fıkıh eğitimi gorduğu koy, ABD savaş ucakları tarafından bombalandı. Bombalama esnasında bircok Afgan sivil hayatını kaybetti. Bizim bulunduğumuz bolgeye yonelik ABD bombardımanı artınca, Turkiye’ye donmek icin Afganistan’dan ayrılmaya karar verdim. Pakistan-Afganistan sınırını 300’e yakın medrese oğrencisiyle gecerken, Pakistan istihbarat birimleri tarafından gozaltına alındık.
-Nicin gozaltına alındınız? Size, gozaltına alınışınızla ilgili herhangi bir sebep soylediler mi?
Pakistan istihbaratının bizi Amerikalılara satmak icin gozaltına aldığını oğrendik. Hatta istihbaratcılardan biri; “Amerika kÂfir, fakat dolar guzel” dedi. Zaten Guantanamo’da Amerikalılar tarafından sorgulanırken, Pakistanlı istihbaratcıların beni 5 bin dolar karşılığında Amerikalılara sattıklarını oğrendim.
-İnsan ticareti bu bolgede yaygın bir şekilde yapılıyor mu?
Hem de cok yaygın... Hatta Pakistan istihbaratıyla calışan bolgedeki bazı koyluler, gecimlerini insan ticaretiyle sağlıyor. Hic ilgileri olmadıkları halde bircok medrese oğrencisi, El Kaide savaşcısı oldukları yalanıyla Amerikalılara satılıyor.
-Gozaltına alındıktan hemen sonra mı Amerikalılara teslim edildiniz?
Hayır. İlk once 2 gun Peşaver’de tutulduk. Daha sonra Pakistan ordusuna bağlı Kuart Cezaevi’ne goturulduk.
BM YETKİLİLERİ SORGULADI
-Kuart Cezaevi’nde daha cok kimler tutuluyordu? Ayrıca bu cezaevinde herhangi bir sorgu veya işkenceyle karşılaştınız mı?
Kuart’ta daha cok Amerikalılara satılmak icin gozaltına alınan kişiler tutuluyordu. Pakistanlı askerler bizi ABD ordusuna teslim edecekleri icin herhangi bir sorguya tabi tutmadılar. Yalnız 1 ayın sonunda hucrelerimize BM yetkilisi olduklarını soyleyen Amerikalı bir heyet geldi. El Kaide’ye bağlı olduğumuzu itiraf etmemiz durumunda, bize yardımcı olabileceklerini soylediler. Bu teklifi hicbirimiz kabul etmedik. Kuart’ta herhangi bir işkence gormedik. Fakat ellerimiz ve ayaklarımız prangalı durumda, bir ay boyunca hucrelerde tutulduk. Bu sure zarfında 10 saniyelik bile olsa prangalarımız cıkarılmadı.
-Kuart Cezaevi’nden sonra nereye goturuldunuz?
Amerikalı askerler Kuart Cezaevi’nden bizi alıp, Afganistan-Kandahar’daki ABD ussune goturmek uzere kargo ucaklarına bindirdiler. Ucakta her birimizi iplerle birbirimize bağladılar. Zaten başımıza cuval gecirip, ağızlarımızı da bantlamışlardı. Bu yolculuğumuz ipler sebebiyle bizim icin tam bir azap oldu.
-Nasıl yani? Biraz acar mısınız?
Elleri arkadan kelepceli 300 kişiyi iple birbirlerine bağladıkları icin, ucak sallandıkca herkes cektiği acı sebebiyle ipi bir tarafa cekiyor, bu nedenle kollarımız kırılacak gibi oluyordu. Hatta 10 kadar arkadaşımızın bu esnada kolu kırıldı. O oyle bir acıydı ki anlatamam...
-Kandahar’daki ABD ussunde neler yaşadınız?
Askerî usse girer girmez ABD askerleri bize demirlerle saldırdılar. 5’er kişilik gruplara ayırıp, betonun uzerine yatırarak dovmeye başladılar. Her birimizi yarım saate yakın dovduler. Yarım saatin sonunda 10 kadın Amerikalı asker, beni
alıp sorgu odasına goturdu. Tabii bu arada ellerimiz ve ayaklarımız zincirli... Askerlere karşı koymak icin en kucuk bir mukavemette bulunsan, zincirler sebebiyle ayakların ve kolların kopacakmış gibi oluyordu. Sorgu odasına girer girmez yerlere atılmış, uzerine kufurler yazılmış Kur’an-ı Kerim’ler dikkatimi cekti. Kadın askerler uzerimdeki elbiseleri yırtıp, bana fiziksel ve sozlu tacizde bulunmaya başladılar. Surekli demirlerle vurdukları icin, başım ve yuzum kanlar icinde kaldı. Bir taraftan İslÂm’a ve Peygamberimiz’e hakaretler ediyor, diğer taraftan da benim cıplak haldeki fotoğraflarımı cekiyorlardı. O an oyle utandım ki, Rabbime canımı alması icin dua etmeye başladım. Askerlerin saldırı ve tacizleri 1 saat kadar surdu. Yaşadıklarım tam bir kÂbus gibiydi.
-Daha sonra ne oldu?
Kadın askerler bana mavi bir tulum giydirip, erkek askerlere teslim etti. Erkek askerler de zorla saclarımı ve sakallarımı kestiler. Bu arada gorduğum işkencelerin etkisiyle devamlı bayılıyordum. 1 hafta boyunca bana ve arkadaşlarıma ara vermeden işkence yaptılar.
UYKUSUZ GECEN 40 GUN
-1 haftanın sonunda nereye goturuldunuz?
Hepimize bir numara verdiler ve sorgu odalarından cıkarıp hucrelere attılar. Benim numaram 274’tu. Bundan sonra hucre işkenceleri başladı. Kandahar’daki ABD ussunde 40 gun kaldık. İnanın bu 40 gun icinde toplam yarım saat uyutulmamıza izin verilmedi. Birkac dakikalığına uykuya dalsanız, hemen ABD askerleri kopeklerle hucrenize gelip saldırıyorlardı. Hele bir de işkence gorurken yaralanırsanız, asıl o zaman azabın buyuğu başlıyordu. Orneğin işkence esnasında kolunuz bir yerden kırılırsa, kolunuzu kesip atıyorlardı. Bu şekilde 30’a yakın tutuklunun kolunu herkesin gozu onunde kesip attılar.
-Guantanamo yolculuğunuz nasıl başladı?
40 gun Kandahar’daki ABD ussunde kaldıktan sonra, aramızdan 300 kişiyi sectiler ve tekrar başlarımıza cuvallar gecirip, kargo ucaklarına bindirdiler. Tutuklu arkadaşlar, muhtemelen Guantanamo’ya goturulduğumuzu soylediler. Zaten Amerikalı askerler bize nereye goturulduğumuz hakkında en ufak bir bilgi vermiyorlardı.
-Afganistan’dan Guantanamo’ya Musluman tutukluları goturen ucakların İncirlik ussune ikmal icin uğradıkları iddia ediliyor. Sizin bu hususta bir tanıklığınız oldu mu?
Kargo ucağına bindirilen bu 300 kişinin icinde biz 6 Turk’tuk. Bizi ozellikle ucağın kapısına en uzak yere oturttular. Bu durum bende birtakım şuphelere yol acmıştı. Guantanamo’ya ulaşmadan once bir yerde 2 saatliğine mola verdik. Ben, kapıya uzak oluşum ve başımdaki cuval nedeniyle mola verilen bu yerin neresi olduğu hakkında bir tespitte bulunamadım. Fakat Guantanamo’ya vardıktan 3 hafta sonra cat pat Turkce bilen bir Arap tutuklu, ucağımızın mola verdiği yerde Turkce konuşmalar duyduğunu soyledi.
YARIN: Siyonist komutandan şok sozler
Siyonist komutandan şok sozler
İşkence mağduru İbrahim Şen yaşadıklarını anlatıyor-2 Guantanamo’daki tutukluları sorgulayan işkenceci askerlerin yuzde 90’ı Yahudiydi
“İsmi Yasef olan Yahudi komutan bir taraftan vucuduma elektrik veriyor, diğer taraftan da; ‘Turk terorist, merak etme az kaldı. Irak, İran ve Suriye’den sonra sıra Turkiye’ye de gelecek. Kadınlarınız hizmetcilerimiz, erkekleriniz de kolelerimiz olacak. İstanbul’a geldiğimizde ilk olarak dedeniz Abdulhamid’in mezarını ateşe vereceğiz’ diyordu. Ben bu arada vucuduma verilen elektriğin etkisiyle tekrar bayıldım.”
“Delirtme odası”nda sizi yalnız başınıza bırakıyorlar. Bir sandalyeye oturtup, vucudunuzun farklı yerlerine ceşitli kablolar yerleştiriyorlar. Vucudunuza yerleştirilen kablolar calıştırılınca, ceşitli halusinasyonlar gormeye başlıyorsunuz. Kulağınıza ilginc ve urkutucu sesler geliyor ve bir an once olmek istiyorsunuz. Guantanamo’da bu odaya giren esirlerden en az 400’u intihar girişiminde bulundu. 90’ı da delirdi.”
ALLAH RASÛLU’NDEN GELEN MUJDE
- Genel olarak esirlerin moralleri
nasıldı?
- Guantanamo esirleri yaşadıkları işkencelere rağmen, moral olarak diriler. Ayrıca gorulen salih ruyalar, butun esirlere muthiş moral veriyordu.
- Bu ruyalardan bahseder misiniz?
- Bir sabah Afganistanlı bir kardeş, Kuveytli bir Âlime seslenerek; “Hocam, bu gece ruyamda Allah Rasûlu’nu gordum. Bana; Kuveytli Âlim bir ruya gordu, onu size anlatsın
diye buyurdu” dedi. Kuveytli Âlim gozyaşları icinde; “Kardeşler, vallahi Afganlı arkadaşımız doğru soyluyor. Ben ruyamda Allah Rasûlu’nu gordum. Fakat ruyamı anlatıp anlatmamam hususunda tereddut ediyordum. Artık anlatacağım. Rasûlullah bana ruyamda dedi ki; “Nefsimin yedi kudreti elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah Guantanamo ehlini unutmadı. Guantanamo’daki esirler, Bedir ehline benziyorlar. Melekler onları gıpta ile seyrediyorlar. Onlara mujde ver...”
- Guantanamo’da nasıl karşılandınız?
- Guantanamo’da da aynı Kandahar’daki askeri ustte olduğu gibi, ABD askerlerinin saldırılarıyla karşılandık. Ellerimiz ve ayaklarımız prangalı, başımızda cuval olduğu halde devamlı vuruyorlardı. Her yerim kan icinde kalmıştı. Dayak sebebiyle bayılmışım. Ayıldığımda kendimi sorgu odasında buldum. Başımdaki cuvalı cıkarmışlardı. Karşımda, başlarında Yahudilerin taktığı kippalardan bulunan 4’u bayan, 6’sı erkek 10 asker, bir de Turk tercuman vardı. Baygınlığımın gectiğini fark eden askerlerden biri, hemen kadın askerlere beni soymalarını soyledi. Kadın askerler de ellerindeki makaslarla beni anadan uryan bir şekilde soydular. Tekrar işkence seansı başladı. İsmi Yasef olan Yahudi komutan bir taraftan vucuduma elektrik veriyor, diğer taraftan da; “Turk terorist, merak etme az kaldı. Irak, İran ve Suriye’den sonra sıra Turkiye’ye de gelecek. Kadınlarınız hizmetcilerimiz, erkekleriniz de kolelerimiz olacak. İstanbul’a geldiğimizde ilk olarak dedeniz Abdulhamid’in mezarını ateşe vereceğiz” diyordu. Ben bu arada vucuduma verilen elektriğin etkisiyle tekrar bayıldım.
ASKERLERİN % 90’I KİPPALI
- Kippalı Yahudi askerlerden bahsettiniz. Bu askerlerden Guantanamo’da cok var mıydı?
- Size şunu soyleyebilirim. Guantanamo’daki askerlerin % 90’ının başında kippa vardı. İsimleri de hep Yahudi isimleriydi. Guantanamo’da bizim tesbit ettiğimiz 15 de Yahudi haham vardı. Esirler icindeki Âlimlerin sorgularında, en az 1 haham bulunuyordu.
- Sorgu odasından kac gun sonra cıkabildiniz?
- 10 gun boyunca devamlı işkenceye tabi tutuldum. Devamlı olarak, Usame bin Laden ve Molla Omer’in nerede olabileceğini soruyorlardı. Ben ise bu kişileri hayatımda bir kere bile gormemiştim. İşkence gorduğum 10 gunun son 3 gunu beni başka bir odaya goturduler. Bu oda, diğer sorgu odasına gore daha duzenliydi. İlk once odadaki televizyonu actılar ve benden televizyondaki ahlaksız filmi seyretmemi istediler. Ben seyretmemek icin başımı aşağı eğdikce, onlar vucuduma daha fazla elektrik veriyorlardı. Bu durum yaklaşık 45 dakika surdu. Daha sonra iki asker herkesin gozu onunde birbirleriyle ilişkiye girmeye başladı. Ben utancımdan ne yapacağımı şaşırdım. Devamlı olarak icimden, “Hasbunallahu ve ni’mel vekîl” diye duada bulunuyordum. Kadın askerlerden biri eğer kabul edersem, bir kadınla ilişkiye girebileceğimi soyledi. 3 gun boyunca beni ikna etmeye calıştılar. Tekliflerini kabul etmeyince, bu sefer diğer sorgu odalarına hic benzemeyen farklı bir odaya goturduler.
DELİRTME ODASI
- Bu odanın diğer sorgu odalarından farklı olan yonu neydi?
- Odanın her tarafı ceşitli elektromanyetik Âletlerle kaplıydı. Bu odaya Guantanamo’daki esirler kendi aralarında “Delirtme odası” diyorlar. Ben oradayken deliren 90 kadar Musluman esir, bu odada fazla bırakılmaları sebebiyle delirdi. “Delirtme odası”nda sizi yalnız başınıza bırakıyorlar. Bir sandalyeye oturtup, vucudunuzun ceşitli yerlerine ceşitli kablolar yerleştiriyorlar. Once odanın ısısı duşuruluyor, daha sonra da yukseltiliyor. Mesela odanın ısısı -20 derece soğuktayken, birden 60 derece sıcağa cıkarılıyor. Vucudunuza yerleştirilen kablolar calıştırılınca, ceşitli halusinasyonlar gormeye başlıyorsunuz. Butun dengeniz bozuluyor. Kulağınıza ilginc ve urkutucu sesler geliyor ve bir an once olmek istiyorsunuz. Oyle bir acı cekiyorsunuz ki, tarifsiz... Guantanamo’da bu odaya giren esirlerden en az 400’u intihar girişiminde bulundu. 90’ı delirdi. Deliren esirleri Delta D Bloğu’na goturuyorlardı. Bircok esir bileklerini kesti. Ben de o “Delirtme odası”na girdikten sonra cok kotu gunler yaşadım. Kendimi tanıyamıyordum. Sanki icimde başka bir insan vardı. Surekli onunla mucadele etmek zorunda kalıyordum. Kulağıma gelen uğultular, benden surekli intihar etmemi istiyorlardı. Fakat Allah’ın yardımıyla yavaş yavaş kendime geldim. Bu odadan cıkarıldıktan sonra da 2 sene boyunca kalacağım hucreme goturuldum.
- Hucrede gunlerinizi neler yaparak geciriyordunuz?
- Hucrelerde surekli olarak Kur’an’ı Kerim okuyorduk. Guantanamo’daki esirlerin % 90’ı hafız oldular. Aramızdaki Âlimler; “Allah’ın kuluna kaldıramayacağı yuku yukleyemeyeceğini” ve her şartta İslÂm’ın izzetini ayakta tutmamız gerektiğini soyluyorlardı. Biz de askerlerin morallerini bozmak icin ceşitli eylemler yapıyorduk.
- Ne tur eylemler?
- Her gece mutlaka Usame bin Laden’i oven marşlar soyleniyordu. Cunku Amerikalı askerlerin en cok nefret ettikleri insan, Usame bin Laden’di. Ayrıca hucrelerin demirlerine vurarak, İslÂm’ın zafer kazanacağına, ABD ve İsrail’in yıkılacağına dair sloganlar atıyorduk. Hucrelerdeki arkadaşlarla Amerikalı askerler geldiği zaman, silah sesi cıkarmaya karar verdik. 1 gun sonra askerler bizim bulunduğumuz bloğa geldiklerinde, ağzımızla silah sesi cıkarmaya başladık. Askerler birden paniğe kapılıp yere yatarak; “Saldırıya uğruyoruz. El Kaide Guantanamo’ya saldırıyor” diye bağırmaya başladılar. Herkes bir tarafa kacışmaya başladı. Askerlerin duştukleri komik duruma dakikalarca gulduk. Bazı esirler de, ellerine fırsat gecirdikleri an, ABD askerlerini esir alıyorlardı.
SUUDİ TUTUKLUNUN
CEVİK GİRİŞİMİ...
- Hucrelerde ABD askerlerini esir almanız imkansız değil mi?
- Normalde hucrelere 15 kişi birlikte ve yanlarında bir kopek bulundurarak geliyorlardı. Bir gun başında kippa olan Yahudi askerler; “Biz 3 kişi sizi odanızdan alıp, sorguya goturebiliriz” diye hava atmak icin bir Suudi Arabistanlı esirin hucresine girdiler. Hucre kapısı acılır acılmaz, bu Arap kardeş askerlere saldırdı. 5 dakika icinde 3 askeri hucreye sokup, uzerlerine hucrenin kapısını kapattı. Bizim kaldığımız blokta askerlerin ilan yaptıkları bir mikrofon vardı. Bu mikrofondan cıkan sesi Delta Kampı’ndaki butun asker ve esirler duyabiliyordu. Arap esir daha sonra bu mikrofonu eline alıp, “Ey Amerikalılar, ey İsrailliler, 3 askerinizi hucreye tıktım. Bir gun Bush ve Şaron’u da bu hucrelere sokacağız. Allah’ın vaad ettiği zafer cok yakında gelecektir. İzzet mucahidlerindir” diye bağırdı. Hucrelerin her birinden “Tekbir” sesleri gelmeye başladı. Guantanamo’yu ele gecirmiş gibi sevindik. Daha sonra gelen askerler, bu Arap kardeşi kelepceleyip, goturduler. Ona 40 gune yakın işkence yaptılar. Vucudu yara bere icinde hucresine donduğu zaman bile ABD askerlerine; “Bir daha 3 kişi hucrelerimize gelmeye cesaret edin bakalım.Yine sizi, buraya tıkacağım” diye tehditlerde bulunuyordu. Bir başka olay daha anlatayım. Rustem isimli bir Cecen esir vardı. Kucuk boyluydu, fakat cok iyi doğuşebiliyordu. O da bir sayım esnasında 4 ABD askerini dovup, onları kaldığı hucreye kapattı. Daha sonra da gidip ABD askerlerine; “Bakın sizin arkadaşlarınızı hucreye kapattım. İslÂm’ın hayırlı evladları bir gun Guartanamo’ya gelip, hepinizi, bizi kapattığınızı hucrelere tıkacaklar” diye tehditte bulundu. ABD askerleri Rustem’in ellerini kelepceyip, onu goturduler. Rustem’den bir daha haber alamadık.
“90 KİŞİ İŞKENCEDEN DELİRDİ”
- Guantanamo’daki esirlerin aclık grevi yaptıklarına dair haberler geliyor. Butun esirler bu aclık grevine katılıyor mu?
- Gordukleri işkenceler ve kendilerine verilen ilaclar sebebiyle deliren esirlerin dışında herkes katılıyor. Yeni bir ilac cıktığında ilacı kontrol etmek icin kobay olarak bizi kullanıyorlardı. Ben Guantanamo’da kaldığım 2 sene icinde, 90 esirin delirdiğine şahid oldum. Fakat 1300’e yakın esir, aclık grevi yapıyordu. Aclık grevi Guantanamo’da haklarımızı almak icin en iyi yontemdi. Bircok isteğimizi aclık grevi sayesinde Amerikalılara kabul ettirdik.
- Kabul ettirdiğiniz istekler nelerdi?
- Mesela kadın askerlerin sayım icin hucrelerimize gelmelerini istemiyorduk. İlk once bu isteğimize karşı cıktılar. Fakat biz eyleme başlayınca kabul etmek zorunda kaldılar. Kadın askerlere; “Cirkin, cop tenekesi” diye isimler takmıştık. Onlara bu şekilde seslendiğimiz de, sinirden kopuruyorlardı. Her hucreden bir kişinin ezan okumasına izin vermelerini de yine aclık grevi eylemiyle sağladık. Ayrıca Kur’an-ı Kerimler’in yere atılmasını da, aclık grevleri yoluyla engelledik. Guantanamo’da işkence ve saldırı olduğu kadar, direniş de var. Fakat, Guantanamo’nun bu yonu surekli olarak kamuoyundan saklanıyor.
- Amerikalılar, Guantanamo’ya surekli yeni esirler getiriyorlar mıydı?
- Evet, hem de her hafta. Zaten mevcud bloklar, getirilen esirlere yetmediği icin Guantanamo’ya devamlı yeni bloklar inşa ediyorlardı.
- Serbest bırakılmanız nasıl gercekleşti?
- Guantanamo’da kimin, ne zaman serbest bırakılacağı belli olmuyordu. Bir gun yine kaldığım hucreye gelip, beni sorgu odasına goturduler. Yalan makinasına bağlayıp tekrar sorguladılar. El Kaide militanı olmadığıma kanaat getirdiklerini soyleyip, serbest bırakılacağımı soylediler. Daha sonra da, Turkiye’ye gonderilmek uzere bir ucağa bindirildik. Bu ucak Adana-İncirlik Hava Ussu’ne indi. Amerikalı yetkililer, burada da bizi Turk polisine teslim ettiler. Tuk polisi de bir gun şubede tuttuktan sonra, serbest bıraktı.
__________________
Guantanamo Siyon Ussu (lutfen bu yazıyı tum insanlara duyuralım)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Guantanamo Siyon Ussu (lutfen bu yazıyı tum insanlara duyuralım)