Dinimizdeki dort delil ve dort mezhep

Sual: Dort hak mezhebe uymanın farz olduğu soyleniyor. Bunun delili nedir?
CEVAP
Kitaplarda, (Dort hak mezhepten birine uymak vacibdir) deniyor. Buradaki vacib, farz anlamındadır. Hadis-i şeriflerde bildirilen vacib kelimesi de, genelde farz anlamındadır. Diğer uc mezhepte de, vacib denince farz anlaşılır. Hanefî’deki vacib hukmu, bu uc mezhepte yok gibidir.

Dinimizde dort delil vardır:
1- Kitab [Kur’an-ı kerim].

2- Sunnet [Resulullah efendimizin bildirdiği sahih hadisi şerifler].

3- İcma [Eshabı kiramın veya TÂbiînin yahut Tebe-i tÂbiînin sozbirliği].

Eshab-ı kiramın sozbirliğine icma denir. Bir şeyi, Eshab-ı kiram, sozbirliğiyle bildirmediyse, Tabiînin sozbirliği bu şey icin icma olur. Tabiîn de bu şeyi sozbirliğiyle bildirmediyse, Tebe-i tabiînin sozbirliğiyle bildirmeleri, bu şey icin icma olur, cunku bu uc asrın Âlimleri yani muctehidleri, hadis-i şerifle ovulmuştur. Bunlara Selef-i salihin denir. İcma’a uymak farzdır. İcma’ı inkÂr ise kufurdur. (Redd-ul-muhtar, S. Ebediyye)

İmam-ı Rabbanî hazretleri, (Bir hukum uzerinde, dort hak mezhebin hukumleri arasında icma hÂsıl olursa, bu icmaya da inanmak lazımdır, inanmayan kufre girer) buyuruyor. (2/36)

4- Kıyas [Ehl-i sunnet Âlimlerinin Kur’an-ı kerim ve hadisi şeriflerden cıkardıkları hukum].

Dort mezhepten birine uymak, bu dort delilde de bildirilmiştir:

1- İcma olduğu icin vacibdir:

İmamı azamdan beri 14 asırdır, butun Muslumanlar, bilinen dort imamı taklit etmişler. Bunlara itaat etmekte, mezheplerine uymakta icma hÂsıl olmuştur. İcma’ya uymak ise vacibdir. Buradaki vacib farz demektir.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Ummetim[in Âlimleri] dalalet olan bir şeyde icma yapmaz!) [İ. Ahmed]

(Allahu teÂlÂnın rızası, icmadadır. Cemaatten ayrılan, Cehenneme gider.) [İbni Asakir]

(Ummetim[in Âlimleri], hic bir zaman dalalette icma yapmazlar. İhtilaf olunca sivad-ı a'zama [Ehl-i sunnet Âlimlerinin ekseriyetinin bildirdiği yola] tÂbi olun!) [İbni Mace]

Dort mezhepten başkasıyla amel etmek caiz değildir, bunda icma hÂsıl olmuştur. (El-Mesail-ul-muntehabatu fir-risaleti vel vesileti)

2- Tefsirlerde bildirildiği icin vacibdir:

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(O gun, her fırkayı imamları ile cağırırız!) [İsra 71]

Kadi Beydavi hazretleri, bu Âyeti (Her ummeti peygamberleri ve dinde uydukları imamları ile cağırırız) şeklinde acıklamıştır.

Ruh-ul beyan ve Tefsir-i Huseyni’de ise, (Herkes mezhebinin imamı ile cağırılır. Mesela "Ya Şafii" veya "Ya Hanefi" denir) şeklinde acıklanmaktadır. Bu acıklamalar da, dort hak mezhepten birine uymanın vacib olduğunu gostermektedir. Yine Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Muminlerin [itikad ve ameldeki] yolundan ayrılan Cehenneme gider.) [Nisa 115]

Medarik tefsirinde bu Âyetin acıklamasında, (Kitab ve Sunnetten ayrılmak gibi icmadan da ayrılmak caiz değildir) buyuruluyor.

Beydavi tefsirinde ise, aynı Âyet-i kerimenin acıklamasında (Bu Âyet, icmadan ayrılmanın haram olduğunu gostermektedir. Muminlerin yolundan ayrılmak haram olunca, bu yola uymak da vacib olur, şart olur) buyuruluyor. İmam-ı Şa’ranî hazretleri buyuruyor ki:
(Tasavvuf buyukleri ve fıkıh Âlimleri, kendilerine uyanlara şefaat ederler. Ruh teslim ederken, kabirde Munker ve Nekir sual ederken ve Haşrda, Neşirde, Hesapta, Sıratta yanında bulunurlar. Onu unutmazlar. Tasavvuf buyukleri, kendilerine uyanları, butun korkulu yerlerde kolladıkları gibi, muctehid imamlar da korurlar. Bunlar, mezhep imamlarıdır. Bu ummetin bekcileridir. Sevin ey kardeşim! Dort mezhep imamlarından dilediğini taklit et de saadete kavuş!) [Mizan-ul-kubra]

Goruluyor ki, kıyamette, herkes mezhep imamının ismi ile cağrılacaktır. İmam, kendisini taklit edene, şefaat edecektir. Dort mezhep imamlarının her biri boyle yuksek idi. Bir Âyet meali şoyledir:
(Bana inabet edenin yoluna uy!) [Lokman 15 ]

Bu dort buyuk imamın, bu inabet yolunda oldukları icma ile bildirilmiştir.

3- Muminleri yolu olduğu icin vacibdir:

Bir Âyeti kerime meali şoyledir:
(Hidayet yolunu oğrendikten sonra, Resule uymayıp muminlerin yolundan ayrılanı, saptığı yola surukleyip cok kotu bir yer olan Cehenneme sokarız!) [Nisa 115]

İmam-ı ŞÃ‚fiî hazretleri, (İcmaın delil olduğunu gosteren bu Âyet, muminlerin yolundan ayrılmayı haram ettiği icin, bu yola uymak vacib olur) buyuruyor. Mufessir Abdullah Nesefî hazretleri, bu Âyeti acıklarken, (İcmaın delil olduğunu ve icmadan ayrılmanın da caiz olmadığını bu Âyet gostermektedir) buyuruyor. (Medarik)

İmam-ı Kadi Beydavi hazretleri, (Bu Âyet, icmadan ayrılmanın haram olduğunu gosteriyor. Muminlerin yolundan ayrılmak haram olunca, bu yola uymak vacib olur) buyuruyor. (Tefsir-i Beydavi)

Gercek Âlimler, (Bir mezhebi taklit etmek vacibdir. Mezhepsiz olmak buyuk gunahtır) buyuruyor. Âlimlerin bu ittifakından ayrılmak, bu Âyetten ayrılmak olur) dediler. Bir Âyette de mealen, (Siz, insanlar icin en hayırlı ummetsiniz. İyiyi emreder, kotuyu men edersiniz) buyuruldu. (Âl-i İmran 110)

4- Âlimlere uymak gerektiği icin vacibdir:

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Bilmiyorsanız, zikir ehline [Âlimlere] sorun!) [Nahl 43]

Bu Âyet, ibadet ve işlerin nasıl yapılacağını bilmeyenlerin, bilenlerden sorup oğrenmelerini emretmektedir. Herkesten değil, Âlimlerden sorup oğrenmek emir olunmaktadır. Bunun icin, bir kimse, yapacağı şeyi, Kur'an ve hadiste arayamaz, taklit ettiği mezhebin muctehidinden sorup oğrenmesi lazım olur. Yahut mezhebinin Âlimlerinin kitaplarından okuyup oğrenir. Sorup, oğrendiğine gore yapan, o muctehidi taklit etmiş olur. Muctehidin sozune uymayıp inkÂr ederse, mezhepsiz olur. Âyetteki zikir ehli mezhep imamı demektir. Cunku hadis-i şerifte bildiriliyor ki:
(Cihad, oruc, namaz, zekÂt ve hac ibadetini yapanlar icinde ecri daha buyuk olan zikir ehlininkidir.) [İ. Ahmed] İbni Merdeveyh Ebu Bekr Ahmed’in bildirdiği ve Enes bin Malik’in haber verdiği hadis-i şerifte, (Namaz kılan, oruc tutan, hac ve gaza eden; eğer imamını beğenmezse, o munafıktır. Onun imamı, zikir ehlidir) buyuruldu. Demek ki, Âyetteki Ehl-i zikir, ulema-i rasihin ve dort mezhebin imamlarıdır. (Ancak Âlim olanlar anlar) ve (Ey akıl sahipleri, ibret alın!) mealindeki Âyetler, dort mezhep imamlarının ustunluklerini gostermektedir.

Ahmed bin Muhammed Tahtavi hazretleri buyuruyor ki:
Kur'an-ı kerimdeki (Allahın ipi)’nden maksat, cemaattir. Cemaat da, fıkıh ve ilim sahipleridir. Fıkıh Âlimlerinden bir karış ayrılan dalalete duşer. Sivad-ı a'zam, fıkıh Âlimlerinin yoludur. Fıkıh Âlimlerinin yolu da, Resulullah’ın ve Hulefa-i raşidinin yoludur. Bu yoldan ayrılanlar, Cehenneme gider. Allahu teÂlÂnın rahmeti, Ehl-i sunnet vel cemaat fırkasında bulunanlara, gazabı da bu yoldan ayrılanlaradır. Fırka-i naciyye, bugun dort mezhepte toplanmıştır. Bu dort mezhep, Hanefî, MÂlikî, ŞÃ‚fiî ve Hanbelî’dir. Bu dort hak mezhepten birine uymayan, bid'at ehli olup Cehenneme gider. (Tahtavi)

Bugun dort mezhepten başkasına uymak caiz değildir. (Hadika)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Dort Mezhebin birinden ayrılmak, mezhepsiz olmak ilhaddır. (Mebde ve Mead)

Kitap, sunnet ve icma
Sual: Din kitaplarında bir hukum bildirilirken, (Kitap, sunnet ve icma-ı ummet ile sabittir) deniyor. Kitap ve sunnet, başlı başına bir delil değil mi de, ne diye ucu birden soyleniyor?
CEVAP
Elbette Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerifler başlı başına delildir. Ancak farklı teviller yapılmışsa, o Âyet-i kerimeyi Resulullah efendimiz nasıl uygulamıştır, muctehidler ona bakar. Mesela namazın beş vakit olduğu kesindir. Ama uc vakit diyenler var. O zaman Resulullah efendimizin uygulamasına bakılır. İcma hangi yonde ona bakılır. Kur’an-ı kerimde namaz yerine kullanılan salÂt kelimesi icin bazı sapıklar, (SalÂt, dua demektir. İslamiyet’te, şimdi yapıldığı şekilde bir ibadet yoktur. Allah’ı anan, dua eden, namaz kılmış sayılır) diyorlar. SalÂt’ın bunların dedikleri gibi olmadığı, gunde beş vakit kılınan namaz olduğu sunnet ile acıklanmış ve icmayla da uygulandığı gosterilmiştir. Demek ki, Kur’an-ı kerimde bildirilen bir hukum, Sunnet ile ve İcma ile de uygulanarak farz olduğu inkÂr edilemez hale geliyor.

Aklın yolu
Sual: Bir ders kitabında, (Vahiyle yani Kur’anla bildirilen dînî ilkelerin anlaşılıp uygulanması, sunnetle, icma ve kıyasla değil, akılla gercekleşir) deniyor. Akıl tek başına dinde olcu olur mu?
CEVAP
Elbette, olcu olmaz. Kur’an-ı kerimi acıklayan sunnettir. Peygambersiz din, dinsizlik olur. İcma ve kıyas da sunneti acıklar. Sunnet, icma ve kıyası bir kenara bırakarak, (Akılla her şeyi buluruz) demek dinimize aykırıdır. Seyyid Abdulhakîm-i ArvÂsî hazretleri buyuruyor ki:
Din işleri, akıl uzerine kurulamaz, cunku akıl, bir kararda kalmaz. Herkesin aklı, birbirine uymadığı gibi, bir adamın selim olmayan aklı da bazen doğruyu bulur, bazen de yanılır ve yanılması daha cok olur. En akıllı denilen kimse, din işlerinde değil, uzman olduğu dunya işlerinde bile cok hata eder. Cok yanılan bir akla nasıl guvenilebilir? Devamlı, sonsuz olan Âhiret işlerinde, nasıl olur da akla uyulur? (S. Ebediyye)

İman bilgileri, namaz, oruc, zekÂt ve diğer din işlerinin hicbiri akılla bulunamaz. Hepsi nakle dayanır. Akıl, nakli anlamakta kullanılır. Akıl doğru kullanılmazsa gerceği bulamaz. İslamiyet, selim akla dayanan nakil dinidir. Nakil olmazsa, akıl, tek başına doğruyu yanlışı bulamaz.

Geri don

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=719
__________________