Gencliğinde ailesini dinlemeyen kızcağızın yaşlılıktaki feryadı!..

Gencliğini Allah’ın lutfettiği guzellik nimeti yuzunden şımarıkca harcayıp aile buyuklerini dinlemez hale gelerek sahnelerde rakkaselik yapan, şimdi ise seksen yaşında tam bir terk edilmişlik hissi icinde bunalımlara giren bir kadıncağızın sorulara verdiği ibretli cevapları ‘Olaylar Konuşuyor’ kitabından ozetleyerek arz ediyorum.

Bakalım siz de ibretli bulacak, okunmaya değer gorecek misiniz?

- Tahrikci bir giyim kuşam icinde sahnelerde herkesin ilgilenmek istediği guzel bir kadın olmak nasıl bir sonuc getirdi hayatınıza? Mazbut bir ailenin kızı olduğunuz halde boyle bir sona nasıl yoneldiniz gencliğinizde?

- Sorma evladım... 1940’lı yılların eğlence dunyasında en guzel sahne sanatcısıydım. Cazibem herkesi buyulerdi. Benim dans ettiğim gazinoya girebilmek bir ayrıcalıktı. O şohretli gunlerin bir gun biteceğini, yaşlanacağımı, hayranlarımın beni terk edip de tek başıma Galata’daki şu dokuntu evde bir kediyle baş başa kalacağımı hayal bile edemezdim. Herkesin bana hayran olduğu o gunlerde azıcık bir tebessumle baktığım erkekler, dunyanın en şanslı erkeği sayalardı kendilerini.

- Şimdi o şohretli gunleri hatırladıkca pişmanlık duyuyor, keşke şımarık bir guzel kız olmasaydım diye pişmanlık duyuyor musunuz?

- Şimdi o kadar pişmanım ki hic sorma. Keşke diyorum ailemin ikazlarını dinleseydim. Keşke oyle guzel bir kız olmasaydım. Vasati bir fiziki goruntu yeterdi mutlu bir yuva kurmam icin. Eğer yeniden dunyaya gelecek olsam, sadece beni seven tek erkeğin dikkatini cekmeyi kafi bulur, başka hicbir erkeğin sevgisine ihtiyac duymazdım. Beni şımartarak, soz dinlemez hale getiren o guzellik, şimdi beni nasıl bir sonuca getirdi; işte perişan akıbetimi siz de goruyorsunuz. Konfucyus: “Guzel kadına kırk gunde doyulur, guzel ahlaklıya ise kırk yılda doyulmaz!” demiş. Bana herkes doymuş olacak ki şimdi yakınımda kimsecikler yoktur.

Evlenemedim, cocuklarım, kocam olmadı. Âşık olanların hicbiri gercekte yuva kurmak niyetiyle değil, bir muddet eğlenmek kastıyla peşimde koşuyorlardı. Şimdi diyorum ki; keşke herkesin peşimde koştuğu o guzel kız olmasaydım. O gunku hayranlarım bugun adımı dahi unuttular. Yeniler zaten bilmezler. Neye yaradı benim guzelliğim, şohretim? Eğer birlikte yaşadığım şu kedim de olmasa kimsesizlikten cıldıracağım. Bir eğlence kulubunden her ay aldığım kuru ekmek parasıyla gecinmeye calışıyorum. Onu da yıllarca suren takipten sonra alabildim.

- Bir kadının tahrikci giyimle yabancıların dikkatlerini uzerine cekmesini faydalı bulmuyorsunuz oyle ise?

- Tahrikci giyimle herkesin dikkatini cekmek bir şey kazandıracak olsaydı, benim boyle ibretlik hale duşmemem gerekirdi. Genclere tavsiyem şu: Sevdikleri ve kendi ozelliklerine uygun buldukları bir namus ehli ile mutlu olmayı tercih etsinler. Dış gorunuşu esas almasınlar. Bu dış gorunuş yağmurla akıp giden kirli boya gibidir. Bir muddet sonra yok olup gidiyor, insan icine duştuğu itibarsızlığıyla baş başa kalıyor. Hatta diyorum ki, insan dinden cıktığı zaman yine ‘Eşhedu’sunu cekip dine donuş yapabilir. Ama namusunu kaybettiği vakit tovbe edip de eski haline tekrar donuş yaptığına kimse inanmıyor. Yakınları utancından bir daha kendisine sahip cıkamıyor. Herkes ona eski haliyle aşağılayarak bakmayı surduruyor. Eğer zamanında aile buyuklerimin ikazlarına uyarak şımarmayıp kendimi korusaydım, ehli namus biriyle mutlu bir yuva kurar, bana sahip cıkmaktan utanmayacak yakınlarımla şimdi ben de mutlu bir hayat yaşardım. Ama artık iş işten gecti. Şimdi tek faydam, benim bu sonumdan genclerin ders almasıdır!..

Ahmed Şahin


__________________