Mehmet ILDIRAR kaleme aldı, Semerkand dergisi

Oyle lokma var ki, insanı kırk yıl ibadetten keser. Oyle soz var ki, adamın kalbini taş eder. Oyle bakışlar var ki, insanın hayatını mahveder, perişan eder. Şunu bilmeliyiz ki, Allah ile kulu arasında aslında perde yoktur. Fakat tıpkı guneş ışığının dunyamıza ve bedenimize gelmesi gibi bir durum vardır. Bizimle guneş arasında dunyanın cevresinde bulunan perdeler guneş ışığının tamamıyla bize ulaşmasına mani olur.

Bu mani oluş insanın iyiliğinedir. Atmosferin guneş ışığını belli olcude engelleyecek ozelliği olmasa ya da tenimiz uzun sure doğrudan guneşe maruz kalsa zarar goruruz. Fakat Allah ile kulu arasındaki durum burada farklılık gosterir. Allah ile kul arasında perdelerin, engellerin olması insan icin iyilik değil, buyuk bir eksiklik olarak ortaya cıkar. Allah TealÂ’nın kuluna yonelişi daha latif, daha kesif ve daha nuranîdir. Ama kulun nefsani kirleri, şeytanın kandırmaları, asrın cirkin işleri Allah’ın rahmetine engel olur, perde olur. Nasıl ki şemsiye yağmura mani olursa bizim cirkin işlerimiz, yirmi dort saat hic kesilmeyen ilÂhi rahmeti, rabbanî feyzi perdeler, bize ulaşmasını engeller. Halbuki Allah’ın feyzi daimidir, nuranîdir, latiftir, eksiksizdir. Ama onu biz kesiyoruz.

Şah-ı Nakşibend k.s. hazretlerinin halifesi Muhammed Parisa k.s. hazretleri şoyle buyuruyor:

“Allah ile kul arasında perde maddi bir şey değildir. Perdeler dış suretlerin nakışlı, suslu goruntuleridir. Dunyada gorup aldandığımız, bize guzel gorunup kalbimizi oyalayan her bir şey Allah ile kul arasında perde olur.”

Harama bakışların, gıybetci, cirkin, zararlı, perişan, bomboş sohbetlerin, lakırdıların, menfaat elde etmek icin yapılan dalkavuklukların, mihnet ve meşakkat dolu, hicbir şeyden memnun olmayan, bir turlu tatmin ve huzur bulmayan binbir itiraz ve şikayetlerin her birisi araya girer, meşgul eder, perdeler. Calgılı cengili eğlenceler, zamanı olduren boş seyirler gibi işler de aslında perde olan işleri guzel gosterip nefsin gıdasını artırır, kalbi nefs karşısında zayıflatır. Şeytanın yemi artar ve Allah’tan gelen feyzi kalbimiz cekemez hale gelir.

İnsanın gunahları, Allah’ın hic bitmeyen feyzine mani olur, Allah’tan uzaklaşmamıza yol acar. Halbuki Allah Teal bize bizden şah damarımızdan daha yakındır. Ne yazık ki biz gafletimizle Allah’tan uzaklaşmış oluyoruz.

Allah yolundaki yolcuya bu perdeleri kaldırmak lazım gelir. Nasıl sabah olunca perdeleri acıyor, ışık ve temiz hava girsin diye pencereleri aralıyorsak, mumin de ilÂhi feyzi cekebilmek icin bu perdeleri kaldırmak zorundadır.

Perdeleri kaldıran en nuranî, en latif hal, yapılan cirkin işlere pişmanlık, yaptığı kotuluklerden utanmaktır. Hay imandandır, hay edildikce perdeler kalkar. Tevbe edildikce Allah’ın lutfu, bereketi, feyzi, rahmeti kalplere iner.

Tasavvuf Allah ile kul arasındaki perdeleri kaldırmaya, gafleti gidermeye calışır. Bir kÂmil murşidin elini tutmakla, tevbe edip terbiye olmak, kalbe zarar veren, perde olan işlerden korunmak mumkundur.
__________________