Not: Bu yazıda bazı noktalarda kişisel yorumlar yapılmıştır bu aciz kardeşiniz o yorumlara katılmamaktadır,sadece genel Filistin Cihadı hakkında bir bilgi olması icin bu yazıyı ekledik inşaAllah...



Filistin Direnisi

Bugun Siyonist Israil rejiminin isgali altinda bulunan ve bir ksminin ozerklestirildigi ileri surulen Filistin topraklari, ortadogu'nun tam ortasinda yer alan 26.350 km2 bir bolgenin adidir

FIlistin'in en onemli ozelligi muslumanlarin ilk kiblesi Kudus'e ev sahipligi yapmasindan ote, tevhid tarihindeki rolu ve statusunden ileri geliyor. Kur'an da adi gecen bircok peygambere yuzyillar suren ev sahipligi yapan Filistin, yuzyillar suren hak-batil savasinin en buyuk gorgu sahididir.

En son 199 yilinda yapilan sayimda Filistinlilerin toplam sayisi 5.447.000 olarak belirtilmistir. Bu nufusun 40 %'i Filistin'de, kalan 60 %'i ise diger Arap ulkelerine dagilmis vaziyette surgun hayat yasamaktadir.

Islam tarihinde Filistin

Medine'de kurulan Islam devletinin kuzeye dgru sinirlarinin genisletmesiyle Muslumanlar, Filistin topraklarina da yonelmislerdi. Ilk defa Hz. Ebu Bekir, Filistin uzerine 633'te iki kucuk birlik gonderdi. Daha sonra 634'te Halid bin Velid komutasindaki Islam ordusunun Remle yakinlarinda Bizans ordusuna karsi kazandigi zaferle Kudus disindaki Filistin topraklarinin onemli bir kismi fethedildi. Kudus'un fethi ise 638'te ikinci halife Hz. Omer doneminde gerceklesti. Hz. Omer, Kudus'un anahtarlarini teslim aldiginda oranin halkina tam bir din hurriyeti ve guven icinde yasayacaklarina dair yazili eman vermisti.

Bu fetihten sonra Filistin 1097'ye kadar sureklil muslumanlarin hakimiyetinde kaldi. Bu tarihte Muslumanlar arasinda suni ihtilaflari iyi kullanan Hacli ordularinin 40 gun suren siddetli kusatmalari sonunda bolge hristiyanlarin eline gecti. Bolgenin haclilarin eline gecmesiyle gunler suren katliamlar da baslamis ve en az 70.000 Musluman gunlerce suren vahsetle oldurulmustu. Bolge insanina kan kusturan Hacli isgali ise 3-4 yil kadar suren bir cihad ve vahdet hazirligindan sonra 1186 yilinda Selahaddin Eyyûbi son verdi.

Yavuz Sultan Selim'in 1516'da gerceklestirdigi Misir seferi sirasinda Filistin Osmanli devletine baglandi ve 1918 yilida Ingilizler tarafindan isgal edilinceye kadar baris ve huzur icinde yasadi.

Emperyalist tezgah

20. yy. gelindiginde, donemin Hicaz Emiri Serif Huseyin'in buyuk bir Arap imparatorlugu kurma hayali onu Osmanli devletine karsi Ingilizlerle isbirligi yapmaya itmisti. Bu isbirligi sonucunda 1. dunya savasi sirasinda Osmanliya karsi Ingilizlerin yaninda savasan Serif Huseyin, Ingilizler'in bolgeyi isgal etmesine yardimici oldu. Ingilizlerin Huseyin'le gizli iliskiler icine girmeleri aslinda 1917 yilinda Balfour deklarasyonu adiyla siyonistlere soz verdikleri 'Bagimsiz bir Yahudi devleti' projesini hayata gecirmenin sadece ilk asamasini olusturuyordu.

Siyonistlerin Filistin'den bir miktar elde etme cabalari ise daha eskilere, Osmanli sultani II. Abdulhamit zamanina kadar uzanmaktaydi. Bolgeyi once parayla almayi dusunen siyonistler, bunun karsiliginda Osmanlinin tum dis borclarini odemeyi taahhut ettiler. Ancak bolgeden yahudilere toprak satmanin ileride nasil sorunlara yol acanbilecegini uzak ongorusu il egoren II. Abdulhamit, teklifi sert bir sekilde geri cevirdi. (Teklifte bulunmak icin huzuruna gelen yahudi heyetini def etti, M.K.)

Osmanlidan (veya Abdulhamit'ten, M.K.) bu yolla birsey koparamayan siyonistler bu kez donemin super gucu Ingilizlerle isbirligine gitmeyi kararlastirdilar. Osmanli devletini yikmak veya zayiflatmak icin her firsati degerlindirem Ingilizler, para babasi siyonistlerin kendilerine yanasmalarini iyi bir firsat olarak degerlendiriyordu. 1916 yilina gelindiginde Fransa, Ingiltire ve Rusya Ortadogu'yu kendi aralarinda paylasmayi ongoren Sykos-Picot anlasmasini imzaladi. Anlasmanin Filistinli ilgili maddesinde soyle deniliyordu: "...Diger ortaklarin ve Mekke Serifinin muvafakati alindiktan sonra bu bolgede uluslararasi bir yonetim kurulacaktir..." Gizli anlasmadaki 'uluslararasi bir yonetim kurulacaktir...' sozunun acilimi aslinda, Ingilizlerle siyonistler arasindaki gizli isbirligini ortaya koyan Balfour deklarasyonu okundugunda daha iyi anlasiliyordu: "Hasmetli Ingiliz kraliyet hukumeti, Filistin'de yahudi halki icin milli bir devlet kurulmasini memnuniyetle karsilamaktadir..."



Ingiliz isgali ve gocler

Bu tur uluslararasi komplolarla, Ingilizlerin denetimine Filistin topraklarinda muslumanlar da Ingiliz isgaline ve onlarin organize etmeye basladigi yahudi gocune karsi muadele etmeye basladilar Bu dogrultuda zaman zaman ayaklanmalar gerceklestirildi. 27 Subat 1920 tarihinde Filistin halkindan 40.000 kisilik bir topluluk Mescid-i Aksa'da gosteri duzenledi. Ayni yilin Mart ayinda ise ilk silahli catismalar basladi. Bu catismada 7 yahudi olduruldu. Kudus'te yahudi gocmenler ve musluman halk arasinda gunlerce suren catismalar yasandi. Bunun uzerine orgutlenmeye baslayan yahudi gocmenler silahli ceteler kurdular. Ilk siyonist teror orgutu 1920 yilinda kurulan Hagana idi. Bunu Irgun, Lahome Herut ve Stern gibi diger ceteler izledi. Bu orgutler oylesine kanliydi ki, Deir Yasin, Sa'sa, Beledi's Seyh gibi koylere duzenledikleri saldirilarda yuzlerce masumu vahsice katletmekten cekinmemis ve sistemli olarak katliamlarini surdurmuslerdir.

Bu sekilde 2. dunya savasinin sonuna kadar 27 yil suren kanli bir surec yasandi. Savas sonunda Ortadogu'daki gucunu ve nufuzunu yitiren Ingiltire kralligi, yerini yukselmekte olan yeni emperyalist guc ABD'ye birakti.

Siyonist rejimin kurulusu

1947 yilinda Filistin'den cekilmeye baslamasi ardindan bolgede kurulacak yonetim icin BM'de oylama yapildi. Genel kurul, 1947'de Filistin topraklarinin Araplarla yahudiler arasinda paylastirilmasina dair 181 sayili karari onayladi. Buna gore Filistin topraklarinin en verimli kesimlerini olusturan 55 %'i yahudilere, verimsiz ve col kesimlerinden olusan 45 %'i de Araplara birakildi. Ingilizlerin 1948 yilinda tamamen cekilmeleri ardindan BM'nin kendilerine verdigi toprakalrin sayisini artirdan yahudilere, Filistin'e ait topraklarin 15 %'i daha isgal etti. 14 Mayis 1948 yilinda son Ingiliz birliklerinin de ayrilmasiyla Israil devleti ilan edildi.

Israil'in kurulus ilanindan bir kac saat sonra Birinci Arap-Isaril savasi basladi. Bolgedeki Arap rejimleinin ozellikle Urdun'un ihanete varan sorumsuz tutumu nedeniyle yahudi isgalciler savas sonunda isgal ettikleri topraklari daha da genisletti.

1956 yilinda Ingiltire ile Misir arasinda patlak veren Suveys bunalimina taraf olan Israil'in Ingiltire yaninda savasa girmesiyle ikinci Arap-Israil savasi yasandi. Savasa daha cok Ingilizlere destek vermek amaciyla girdiklerinden dolayi catismalar, Israil'e ciddi bir toprak kazanimi saglamadi.

Ancak 1967 yilina geldigimizde Israil ile Araplar arasinda yasanan savaslarin en buyugu meydana geldi. Alti gun savasi olarak bilinen savasta, daha once hep birlikte Israil'e saldirma ve uc cephede biren onu mesgul ederek gucunu kirma karari alan Suriye ve Urdun, savas sirasinda sozlerinde durmayinca Misir'in tum hava savunmasinin yok oldugu savas buyuk bir fiyaskoyla sonuclandi. Savastan once yok edilecegi soylenen Israil bir hafta icinde Misir'in tum Sina yarimadasini, Suriye'nin Golan tepelerini ve Urdun'un de Bati yaka (Bati Seria) denilen bolgelerini topraklarina katti.

Bu savasta kaybettikleri yerleri geri almak icin Misir, Suriye ve Urdun tarafindan 1973 yilinda baslatilan savas ise yine Arap ulkelerinin yenilmesiyle sonuclandi.

Israil saldirganliginda 5. buyuk askeri operasyon ise 1982 yilinda gerceklesti. Siyonist rejim, Lubnan'a yerlesmis bulunan Filistin direnis guclerini oradan cikarmak amaciyla bu ulkeyi isgal ederek, Filistin'li sivillerin kaldigi Sabra ve Satilla kampalrinda buyuk bir katliam gerceklestirdi. Halen Israil'de bakanlik yapmakta olan Ariel Sharon isimli teroristin gozetiminde gerceklestirilen katliamda yaklasik 1000 kisi bir gecede olduruldu.

Yilginlik ve tavizler

Filistin'i kurtarmak bir yana Israil'e kaptirdiklari kendi toprakalrini bile geri alamayan Arap rejimleri, careyi siyonistlerle anlasmakta buldu. Bunlardan ilki Misir devlet baskani Enver Sedat oldu. 1978 yilinda, yahudi asilli ABD Disisleri bakani Henry Kissinger'in (dg. 1938, Furth/Almanya, M.K.) arabulucugunda gerceklestirlen Camp David anlamasiyla isgalci rejimi 'devlet' olarak taniyan Misir, Filistin'in satisi anlamina gelen bu siyasi manevra karsiliginda Sina yarimadasini geri aldi. Daha sonraki donemde Misir'in dislanmasiyla sonuclanan bu sureci devam ettirmeye cesaret edemeyen diger Arap ulkeleri, 1991 yilina kadar beklemek zorunda kalacaklardi. Sovyet blogunun cokusu ile birlikte kendini dunyanin tek efendisi olarak ilan eden ABD'nin baskilarina boyun egen diger Arap liderler Ispanya'nin Madrid kentinde bir araya gelerek Ortadogu baris sureci'ni baslattilar. 1993'te Arafat, 1994'de Urdun siyonistlerle baris anlasmasi imzalayarak aralarindaki savasa son verdi. Suriye ise 1967 yilindan beri isgal altindaki Golan'i geri vermeyi taahhut etmedigi ic su ana kadar barisa yanasmis gorunmuyor.

Islami direnis

Suphesiz Arap ulkeleri ile Israil'in masaya oturtan etken savaslarda alinan yenilgilerle olusan kendine guvensizlik ve yilginligin yanisira 1987 yilindan itibaren gelisen Intifada'nin mucadelede kontrolu ele almaya baslamasidir.



Intifada (Ayaklanma) olarak isimlendirilen Filistin ayaklanmasinin ilk kivilcimi 7 Aralik 1987 tarihde ateslendi. Gazze bolgesinde bir yahudinin kamyonetyile Filistin'li isAileri tasiyan bir araca carparak 4'nun olumune neden olmasi Gazze Islam Uniyersitesi'ndeki ogrencileri hareket gecirdi. Ogrenci Meclisi, kamyonet olayinda hayatini kaybeden veya yaralanan kisilerle ilgilenmek uzere tum musluman ahlki Sifa isimli hastanenin etrafinda toplayarak, ayaklanmanin ilk startini verdi.

Filistin halkini yonlendiren bu meclisin butun uyeleri Filistin Islami Direnis Hareketi, kisaca HAMAS olarak isimlendirilen hareketin mensuplariydi. Hareketin ilk temeli, Misir'daki Musluman Kardesler (Ihvan-i Muslimîn) teskilatinin kurucusu Imam Hasan el-Benna'nin 1948 savasi icin Filistin'e gonderdigi mucahitler tarafindan atildi. Bu kisiler ve onlarin etrafinda toplananlar, egitim ve teblig calismalarini devam ettirerek guclu bir taban olusturdular. Seyh Ahmet Yasin liderliginde guclu ve disiplinli bir orgutsel yapiya kavusturulan hareket, 1987 yilindan itibaren kamuoyunun onune cikan hareket baslattigi halk direnisi ile adini duyurdu.

Hamas, direnisin ilk aylarindan itibaren periyodik bir sekilde halk kitlelerine hitap eden ve direnisi yonlendirilen bildirileri yayinladi. Kendinden birilerinin liderligini cabuk benimseyen musluman Filistin halki, o gune kadar batil ideolojilerle yurutulen mucadelenin sonucsuz kaldigini iyi bildiginden yuzlerce evladini sehid verme pahasina Hamas liderligini takip etti. O gune kadar Arafat'i oncelikle tehdit olarak algilayan siyonist rejim ise tarih icindeki tevhid mucadelesinin besigi olan Filistin'de, mucadelenin Islami bir huviyet kazanmasinin ne tur bir sonuc doguracagini iyi bildiginden en cani yontemlerini Islami direnis mensuplarin sindirmek icin gerceklestirdi. Hamas'la mucadele icin ozel bir "Iskence yasasi" cikartan ve her turlu sorgulama yontemini yasal hale getiren siyonist rejim, aralarinda 18 mayis 1989 tarihinde tutuklanan Seyh Yasin'in de bulundugu binlerce Filistin'liyi zindanlara tikti. Su ana kadar Israil zindanlarina atilan Filistin'li sayisinin 5.000'i asti. Yapilan iskencelerde ise 1987 yilindan bu yana sehid olanlarin sayisi 100'u buldu. Iskence disinda, Islami Cihad lideri Fethi Sikaki, Hamas eylemcisi Yahya Ayyas gibi onde gelen kisilerin de bulundugu yuzlerce kisi, siyonist istihbarat orgutlerince faili mechul cinayet susu verilerek sehid edildi.



Filistin halki basta dini, onuru ve topragi olmak uzere tum kutsal bildigi degerleri icin kahraman insanlarin onculugunde savasirken, ayaklarinin altindan bazi mevkilerin kaymaya basladigini farkeden Arafat gibi sahte kahramanlar da, bu kutsal mucadelenin meyvelerini toplama saygisizligini gosterdi. Islami direnisin olusturdugu halk muhalefetinin gucunu pazarlik masasinda iyi kullanan Arafat, siyonist rejimden kendisi icin kukla bir yonetim koparmayi basarirken, kendini oralara tasiyan halkina ise siyonistlerden farksiz bir muameleyi reva gormekten utanmiyor. Su ana kadar 250'den fazla Hamas mensubunu tutuklayan ve su ana kadar en az 10 tane mahkumun iskenceden oldugu Arafat yonetimi, Filistin'lilerin yeni kabusu olacak gibi gorunuyor.

Kaynak: Yuruyus dergisi, sayi 2, Subat-Mart 1999
Resimler: Evrensel mesaj dergisi ve Yuruyus dergisi

Selametle kalınız....
__________________