ـ وعن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]كَانَ رسوُلُ اللّهِ # يَقُولُ: اللَّهُمَّ إنِّى أعُوذُ بِكَ مِنْ قَلْبٍ َ يَخْشَعُ، وَمِنْ دُعَاءٍ َ يُسْمَعُ، وَمِنْ نَفْسٍ َ تَشْبَعُ، وَمِنْ عِلْمٍ َ يَنْفَعُ، أعُوذُ بِكَ مِنْ هؤَءِ ا‘رْبَعِ[. أخرجه الترمذي والنسائى .


Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallÂhu anhumÂ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) şu duayı okurlardı: "Allah'ım, huşû duymaz bir kalbten sana sığınırım, dinlenmeyen bir duadan sana sığınırım, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden, bu dort şeyden sana sığınırım." [Tirmizî, Da'avÂt 69, (3478); NesÂî, İstiÂze 2, (8, 255).]

ACIKLAMA:

1-Hadis birbirinden ayrı gibi gorunen dort meseleye temas etmektedir:
* Huşû, saygıya goturen korkudur. Kalbin huşû duyması, Allah'tan korkup saygıyla dolmasıdır. ŞÃ‚rihler, zikrullahla sukûnet ve itminana ermesi olarak acıklarlar. Şu halde huşû duymayan kalp, Allah'ı zikretmekten zevk almayan, itminan bulamayan kalptir.* Dinlenmeyen dua, kabûl gormeyen, icÂbete mazhar olmayan duadır. Bu ise Allah'ın rahmet nazarını kestiği kimselere mahsus bir durumdur, el-iyÂzu billah.

* Doymayan nefis: Allah'ın kendisine verdikleriyle yetinmeyen, nasibine duşen rızka kanaat etmeyen, mal toplamaktan usanmayan, hırsına zebûn olmuş kimse demektir. Cok yemekle doymayan da denmiştir. İbnu Melek mevkî ve makama doymayanı da buraya dÂhil etmiştir. Kısacas nefsin maddî ve dunyevî hevesÂtının peşinde koşan, durak bilmeyen nefisler bu gruba girer.* Faydası olmayan ilim: Amel edilmeyen, halka oğretilmeyen, ahlÂkın, ef'Âlin, konuşmanın guzelleşmesinde işe yaramayan bilgilerdir.

İhtiyac duyulmayan veya oğrenilmesi icin şer'î izin vÂrid olmayan ilimler de buraya girer. Gerek dunyanın ve gerek Âhiretin kazanılmasında ilme buyuk yer veren, ilk emri "oku" olan dinimizin "faydasız ilim" diye bir mefhum getirmesi ve bu nefhuma giren ilimleri yasak etmesi, uzerinde durulması gereken bir husustur.Şunu hemen belirtmek isteriz: Ne faydasız ilmi kınayan hadisler, ne de bunları şerheden Âlimler herhangi bir ilmin ismini zikrederek ornek gostermezler. Demek ki bu, izÂfi bir durumdur. YÂni, dinimiz acısından hicbir ilim "faydasız" değildir. Ancak zemine, zamana ve ferdlere gore baz ilimler faydasız olabilir. Kişi ferasetiyle bunu tÂyin edecektir.

Âyet-i kerime'de: "Senin icin, hakkında bir bilgi hÂsıl olmayan şeyin ardına duşme. Cunku kulak, goz, kalb bunların her biri bundan mes'uldur" (İsr 36) buyurulmuştur. Kişi dunyevî ve uhrevî meselelerine veya meslekî ihtisasına girmeyen şeylerle meşgul olurken, ilmini yaparken faydalık, gereklilik suzgecinden gecirmekle mukelleftir.

Dunyevî ve uhrevî sorumluluklarına giren mevzûlarda eksiklikleri varken ihtisasına giren sahÂlarda oğrenmesi gereken bilgiler varken, luks bilgiler, afakî mÂlumÂt ve meşguliyetler bu luzumsuz sınıfa girebilir.Kendi tarih ve coğrafyamızın cÂhili iken diğer millet ve coğrafyalarda teferruat bilgiler, hayata hazırlanma safhasında (buluğdan onceki devrede) din bilgisi, meslek bilgisi gibi zarûrî bilgiler varken bunları bırakıp genel kultur diye oğretilen, oğrenilen Âfakî ve luks bilgiler hep bu "faydasız ilim" sınıfına girer.

2-Hadisle ilgili olarak şÃ‚rih Tîbî'nin yaptğı acıklama bu dort şeyi belli esaslar cercevesinde birleştirmektedir. Der ki: "Bu dort arkadaşa yakından bakacak olursak, herbirinin, belli bir gÂye icin mevcut olduğunu goruruz. YÂni o şey bu gÂye icin vardır, varlığı, ona dayanmaktadır. Sozgelimi, ilimlerin tahsili, onlardan istifÂde icindir.

Eğer bu ilimden istifÂde edilmezse bu bir ihtiyac olmaz, bilakis vebal olur ve dolayısiyle ondan istiÂze gerekir.Kalbe gelince, o yaratıcısından korkup O'na karşı saygı duymak icin yaratılmıştır. Goğus bu haşyete acılmalı, icerisine haşyet nuru girmelidir. Kalb boyle değilse katılaşmış demektir. Katı kalpten Allah'a sığınmak gerekir. Zîra Âyet-i kerime: "...Kalpleri Allah'ın zikrinden (başıboş ve) kaskatı kalmış olanların vay hÂline! Onlar apacık bir sapıklık icindedirler" (Zumer 22) buyurulmaktadır.

Nefse gelince, aldanma evi olan dunyadan uzaklaşıp, ebediyet evi Âhirete meylettiği olcude îtibar edilir. Eğer nefis dunyaya duşkun ve maddiyata karşı doymak bilmez bir hırs icinde ise kişinin en buyuk duşmanı demektir. Onun istiÂze etmesi gereken yegÂne şey artık nefsidir.Duanın icÂbet gormemesine gelince, bu hal, dua eden kimsenin ilim ve amelinden istifÂde etmediğini, kalbinin Allah'a karşı haşyet duymadığını ve dahi doymak bilmez, harîs bir nefse sahip olduğunu gosterir."

Kutub-u Sitte Şerhi, Prof.Dr. İbrahim Canan Cilt 16-17

__________________