Ziyaretcilere ait bazı dostlar tarafından ihtar ile bir dustur izah edilmek istenilmiştir. Onun icin yazılmıştır.

Malûm olsun ki, bizi ziyaret eden, ya hayat-ı dunyeviye cihetinde gelir; o kapı kapalıdır. Veya hayat-ı uhreviye cihetinde gelir. O cihette iki kapı var:

Ya şahsımı mubarek ve makam sahibi zannedip gelir. O kapı dahi kapalıdır. Cunku ben kendimi beğenmiyorum; beni beğenenleri de beğenmiyorum. CenÂb-ı Hakka cok şukur, beni kendime beğendirmemiş.

İkinci cihet, sırf Kur'Ân-ı Hakîmin dellÂlı olduğum cihetledir. Bu kapıdan girenleri ale'r-re'si ve'l-ayn kabul ediyorum. Onlar da uc tarzda olur:

Ya dost olur,

ya kardeş olur,

ya talebe olur.

Dostun hassası ve şartı budur ki: Katiyen Sozlere ve envÂr-ı Kur'Âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bid'alara ve dalÂlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye calışsın.

Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sozlerin neşrine ciddî calışmakla beraber, beş farz namazını ed etmek, yedi kebÂiri işlememektir.

Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sozleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip cıksın ve en muhim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin.

İşte bu uc tabaka, benim uc şahsiyetimle alÂkadardır: Dost, benim şahsî ve zÂtî şahsiyetimle munasebettar olur. Kardeş, abdiyetim ve ubudiyet noktasındaki şahsiyetimle alÂkadar olur. Talebe ise, Kur'Ân-ı Hakîmin dellÂlı cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetimle munasebettardır. Şu goruşmenin de uc meyvesi var:

Birincisi: DellÂllık itibarıyla mucevherÂt-ı Kur'Âniyeyi benden veya Sozlerden ders almak; velev bir ders de olsa.

İkincisi: İbadet itibarıyla uhrevî kazancıma hissedar olur.

Ucuncusu: Beraber dergÂh-ı İlÂhiyeye muteveccih olup rapt-ı kalb ederek, Kur'Ân-ı Hakîmin hizmetinde el ele verip tevfik ve hidayet istemek. Eğer talebe ise, her sabah mutemadiyen ismiyle, Bazen hayaliyle dahi yanımda hazır olur, hissedar olur. Eğer kardeş ise, birkac defa hususî ismiyle ve suretiyle dua ve kazancımda hazır olup hissedar olur. Sonra umum ihvanlar icinde dahil olup, rahmet-i İlÂhiyeye teslim ediyorum ki, dua vaktinde "ihvetî ve ihvÂnî" dediğim vakit onlar icinde bulunur. Ben bilmezsem, rahmet-i İlÂhiye onları biliyor ve goruyor. Eğer dost ise ve ferÂizi kılar ve kebÂiri terk ederse, umumiyet-i ihvan itibarıyla duamda dahildir. Bu uc tabaka dahi beni mÂnevî dua ve kazanclarında dahil etmek şarttır.

Risale-i Nur /Onuncu mesele
__________________