Biz;
deger vermedigimiz icin, Islam, bize
zorlastiriliyor, biz Islamin kiyisindan kosesinden
tuttugumuz icin, bize de ancak kiyisi kosesi
yasattiriliyor. suc kimsenin degil, suc hakkiyla
Islami yasamayan biz gafillerindir. Asr-i Saadette
Mevlamiz Islami gonderdi. Sahabe Islami, peygamberini
cok guzel tanidi, bagrina basti, malini, canini,
esini, cocuk ve diger yakinlarini Islam ve
peygamberleri ugruna feda ettiler. Oysa bizler birakin
mali cani evladi, daha nefsi feda edemezken, nasil
diger saydiklarimizi feda ederiz. Hz. Sıddıyk-i Ekber
butun malini Efendimiz(s.a.v)’e getirdi dagitilsin
diye. Efendimiz(s.a.v) sordu, ailene ne biraktin diye.
Sıddiyk buyurdu: “ Allah ve Rasul Askini”
ne buyuk mirasti ki o, Sıddik’a ve ailesine; ALLAH’a
ve Peygamberi’ne yakinlik, dostluk kazandirdi. Allah
sevdi ve asirlardir, onlarin sevgisini, layik olan
gonullere naksetti. Hz. Ali Efendimiz(s.a.v)’e suikast
duzenlenecegini ogrenince , Efendimiz(s.a.v)’in yerine
yatagina girdi, ortuyu kafasina kadar cekti. dusunun
bir defa, caniler ortuyu acmasa Hz. Ali’yi gormeyecek,
Efendimiz(s.a.v) diye oldureceklerdi ve bunu Hz. Ali
de cok iyi biliyordu, o yataga Efendimiz(s.a.v)’in
yerine oldurulmek icin girmisti. Yine Ashabtan birisi
kole iken, Efendimiz ugruna gozlerini feda etmis,
caniler dini icin gozlerine mil cekmislerdi. Asr-i
Saadete bakarsak, hemen hemen 124 bin sahabede bunun
gibi din Islam ugruna yapilmis fedakarlik
goreceksiniz.
yanlis anlamayin sozum nefsime. daha ben avrupanin
medeniyet, orf ve adetlerini birakip nefsime; Islamin
orf ve adetlerini telkin edememisken , nasil derim ki
sizlere, gelin biz de Sahabeler gibi, malimizi,
canimizi feda edelim. herhalde bana deli der,
gulersiniz. mali, cani, evladi feda edemeyiz. onlar
bizim ilahimiz olmus. boyle bir sinavdan gecsek
herhalde sinifta kaliriz. ama dusunuyorum, ALLAH icin
cani vermek zor, peki nefsimizi de mi feda edemeyiz?
Islam dini zevksiz mi ki, kendimize baska zevk
alanlari acmisiz. Misal, bir kadinin guzel, gosterisli
olmasi icin body mi, pantolon mu giymesi gerekiyor.,
hadislerde Efendimiz(s.a.v)’in ve Allah’in lanet
ettigini bile bile...bayanlarimiza; Islama gore
giyilmis etek, elbise şiklik ve zerafet vermez mi.
Esarp yasagindan bahsederiz, bayanlarin pantolon
giymesi helal mi. bacak hatlarini gostermesi, basini
ortse bile, makyaj yapip erkek yanina cikmasi helal
mi.Islam; tozlu raflara kaldirilsin diye gonderilmedi.
Sahabe Islama hakkiyla sahip cikti, kisa suren bir
zulum devresinden sonra, Allah(c.c) onlara muzafferlik
nasip etti. Islami, her yerde, her sekliyle layik
olduklari bir sekilde rahat yasadilar. Herkes layik
oldugunu ceker. Biz bu yasaklara layigiz ki,
cekiyoruz. Islam oyun isi degildir. Biz isimize gelen
emri yapar, isimize gelmeyeni yapmazsak, ALLAH(c.c) da
boyle insanlarin isine gelecek yerde yasatir, gelmeyen
yerde yasak koydurur.
gelin isterseniz,biz, Kur’an ve Efendimiz(s.a.v)’in
sunnetlerine tekrar donelim ve bakalim helal ne imis,
haram ne imis, ogrenelim ve ogretelim. kariyerimizi
dusunerek, makam mevkimizi korumak icin hakikatleri
gizlemeyelim ki, o aldigimiz ilim bizi kurtarsin. Aksi
takdirde okudugumuz her kelime bize azap olacak, keske
okumasaydik diyecegiz.
o donem saadet asriydi cunki onlar itaat ve ibadetle
hakiki saadete ermislerdi. oysa gunumuz oyle mi. onlar
saadeti Allah’ta aramis ve saadete ermislerdi.
gunumuzde saadet parada araniyor, makam, mevki,
sohrette araniyor. ne yazik ki saadet bulunmuyor.
sorum su ki, kadinin da erkegin de dar kiyafet
giymesi, nikah dusen erkek olsun kadin olsun kisilerin
yaninda alakasiz konusmasi, gulmesi, bulunmasi, haram
degil mi. yalniz kalbe dunyayi koymak haram degil
mi.alkollu davetlerde, icki masalarinda bulunmak haram
degil mi. hic sahabelerden dogum gununu eglence ile
kutlayani duydunuz mu ya da Efendimiz(s.a.v)’in
evlilik ve dogum gununu kutlayin diye bir hadisini,
sahte dahi olsa, okudunuz mu. belki bana bir arada
bulunmaya mecburuz, okul, is ne olacak dersiniz. ben
de size kabir ne olacak derim. olum ne olacak.
kabirdeki yilanlardan, ciyanlardan; okul, is,
cagimizin modern hayati kurtaracak mi
bizi.medeniyetin; kabirden korudugu, curumekten yok
olmaktan kurtardigi bir kisiyi gosterin, ben de size
katilayim. insanlari medeniyet sarhos etmis.illa ki
uyanmak icin olmek mi lazim, acaba bize kabirde
kiyamete kadar surecek bir hayatta; yemek, icmek,
giysi lazim degil mi. orada bizim bu gibi
gereksinimlerimiz olmayacak mi. azapta isek zaten
bunlari gorecek halimiz olmayacak.
insanlar neden yaratilmistir. eger yalniz dunya
icinse, o zaman insanlara cok buyuk haksizlik yapilmis
cunku dunya, yokluk, calisma, cile, sıkıntı, bela,
musibet yurdu. insanlarin hayati onda biri gulmek,
dokuzu aglamakla geciriliyor.
cocuk hayati tanima yasi gelince okula veriliyor. en
guzel, oyun, eglence ile gecirecegi yillarini baski,
ders, okul, disiplin ile geciriyor. eger cocuklara sen
sirf bunun icin yaratildin, deseler, yok istemem ben,
dayak, baski, disiplin, ders, okul olmayan bir yerde
yasamak isterim. her istedigim aninda olsun, hic bir
sıkıntım olmasin. o cocuk haliyle bile farkina
varmadan bir cennet ozleminden bahseder. cunku o
saydiklari ancak cennette verilir.
genclik donemi gelir, yine baski ders vardir. kimi,
tatillerde calismak zorunda, kimi okuma imkanini
bulamamakta, okuyan zengin aile cocuklari da
tatminsizligi giderebilmek icin cilgin partiler,
sigara, uyusturucu, alkol, bunlara hep ruhu tatmin
icin yonelirler. onlara sorsaniz sen bu hayat icin
yaratildin, onlar diyecek ki, yok istemem, ben; ic
huzuru olan, ruhumun hic daralmadigi, kotu duygularin
olmadigi, calismanin, huzursuzlugun olmadigi,
kavgalarin, haksizliklarin, savaslarin, dogal
afetlerin olmadigi ve asla kotulugun, suclarin
olmadigi, hic bir sey icin yasaklarin, kisitlamalarin
olmadigi ve olumun dahi olmadigi ebedi bir zenginlik;
icinde bitmeyen bir zevkin sefanin oldugu bir yer
isterim. onlar da hal diliyle cennet ozleminden
bahseder.
kisi orta caga gelmis, evlenmis, sorumlulugu
artmistir. coklarindan duyarsiniz, hayat mi, yasamak
mi bu. ona deseniz, sen bunun icin yaratildin, feryat
eder.
okulu bitmis, ise baslamis, kiminin isi de yok, hayat
yuku sirtinda kayalar gibi, isin sorumlulugu cok, yuku
cok, hirsi uzun, emelleri cok...isci olsa memur olmak
ister, memur olsa amir olmak, amir olsa mudur olmak,
mudur olsa baskan olmak ister, cunki fitratina
yerlestirilmis; cennetle ve Cemalullah ile tatmin
olacak ruhunda bir hirs yaratilmis. kimi bu hirsi
kotuye kullanir, baskalarini al asagi etmeye calisir,
kimi mesleginde ilerlemeye kullanir ama hic bir makam
onu tatmin etmez. hep o da diyecek ki, “ben de
istemem...dunyada ne var ki, hep ayni, evden ise,
isten eve, esin, cocuklarin sorumlulugu belimi buktu,
hayatin yuku sacimi, dislerim doktu, anlamadim ki,
gencligim ne cabuk gitti, en guzel yillarim
calismayla, okumayla gecti. ben; esin, cocuklarin
olup, sorumlulugun olmadigi luksun, konforun olup,
calismanin olmadigi, asla gencligin gecmedigi,
hastaligin, uzuntu, kederin, aile, komsu, arkadas
kavgalarinin yapilmadigi, insanlarin birbirini
aldatmadigi, meftun oldugumuz fiziksel ve ruh
guzelligimizin artip, solmadigi, yokluk, sefaletin
bulunmadigi, yarinin endisesini duymadan yasayacagimiz
bir yer isterim... “ iste ortayas doneminin insanlari
da haliyle cenneti arzular.
yaslilara sorsak zaten diyecekleri sey, dunyada ne
var. arti, onlar her halleri ile cenneti arzular.
koskoca bir omur yasamislar ama hayat ne cabuk bitti
derler. peki onlar, biten bir hayat icin mi
yaratilmistir. dunyada numunelerini gordukleri
guzelliklerin asillarina erememek, onlara karsi
haksizlik degil mi. genclik gibi guzel bir ruya gordu.
yaslilik uykusu onu cabukca uyandirdi, o gencligine
doyamadi. okuma, calisma derken bir de bakti beli
bukulmus, takati sokulmus,hastalik onu sarmis. bunlar
haksizlik degil mi.
bu saydiklarimiz; yine dunyayi iyi yasayanlar...
hic okumayanlar, savaslarda, hapishanelerde,
hastanelerde, cile cekenler, zalimlerin baskisi
altinda eziyet gorenler...acaba butun bunlar sirf
dunya icin yaratilmis olsa, bunlara ve bize yazik
degil mi. kisi 1 ay niye calisir, aybasinda maasini
almak icin. maassiz calisanin haline acimazmisiniz,
yazik sunlara bosu bosuna calisiyorlar demez misiniz,
peki eger bizim cennet gibi bir maasimiz olmazsa,
cehennem gibi bir hapiste zalimleri hapsedecek,
ahirette bir mahkeme-i kubra olmazsa, soylermisiniz,
Afganistan’da, Filistin, Irak, Cecenistan,
Bosna-Hersek ve yurt ici, yurt disinda, dunyanin dort
bir bucaginda zulum goren mazlumun hakkini kimler
savunacak. zalim zulmunu yapip, gocup gidecek,
yaptiklari yanina kar mi kalacak. peki mazlumun ne
sucu vardi ki, o zulmu cekecek, cennet gibi bir
mukafaat olmadan gecip gidecek. bunlari hangi kanuna,
hangi akla ve felsefeye baglayabilirsiniz. ahiret
yoksa cennet ve cehennem de yok demektir, zalim
zulmunde mazlum zilletinde kalacak, dunyada islenen
suclarin kacta kacinin cezasi tam veriliyor, soyler
misiniz, demek ki, burada verilmeyen cezalar ahirette
bir mahkeme-i kubra’ya birakiliyor. diger taraftan
cennet gibi guzel bir yer icin yaratilan duyu
organlarimizin dunyadan aldigi cennete nispeten
lezzetler, binde bir dahi degildir. o sonsuz lezzet ve
ikramlardan mahrum olmak ve cennet kapisini kapatarak,
“yok canim, her sey dunyadir, dunya lezzetleri icin
biz yaratildik “ demekle; kendimizi; o gozlerin
kamasacagi, gonullerin bile o zevki tatmaya guc ve
takatte aciz kalacagi, o sonsuz ebedi saadet ve
muhtesem guzelliklerden mahrum birakmamiz, dogru mu.
insan akli herseyin en iyisi, en dogrusu, en guzelini
bulmak icin yaratilmistir. orasi da cennettir, yolunu
adresini Kur’an tarif eder, ancak ruhlar orada, butun
zevk ve lezzetler ile tatmin olur, yetinir.
Cemalullahi gorunce artik baska bir sey arzulamaz.
__________________
Biz
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme