“Papa”nın Ayasofya’da Ne İşi Var?

Resûlullah AleyhisselÂm’ın sancaktÂrı olan Ebû Eyyûb el-EnsÂrî -radiyallÂhu anh- Hazretleri; “Ayasofya’da iki rekÂt namaz kılan hulde (cennete) dÂhil olur.”(1) Hadîs-i şerîf’inin mujdesine ermek icin bir avuc sahÂbe ile birlikte İstanbul’a gelerek, imparatora Ayasofya’da namaz kılmak istediğini soylemiş, imparator da bunda herhangi bir sakınca gormemişti.(2) Ancak, muslumanlara verilen izni haber alan papa apar-topar imparatorun huzûruna koşup; “Bu sizuñ itduğiñuz ne rusvaylıkdur ki, bir boluk muslimÂnları ma‘bedimize koduñuz? Temiz ibÂdethÂnemuzi nÂ-pak itdiñuz! E gerci olan oldı... LÂkin bunlaruñ sağlığla cıkması ırz-u nÂmûsumuza haleldur!” diyerek,(3) imparatoru sahÂbeleri oldurtmeye tahrik etti. İmparatorun gonderdiği askerler tarafından pusuya duşurulmek istenen Ebû Eyyûb el-EnsÂrî -radiyallÂhu anh- Hazretleri, sahÂbelerle birlikte surların onunde carpışırken, alnına isÂbet eden bir okla şehîd edildi.(4)

Bu hÂdise gercek muslumanlar icin cok buyuk bir ibrettir. O kÂfirler mu’minleri hakir gorup bu mÂbede sokmak istememişti, şu hÂlde “papa”nın Ayasofya’da ne işi var?

Gecimlerini kuffÂra yaltaklık ve *********la sağlayan munÂfıklar, Ayasofya’yı “ozelleştirme” adı altında utanmadan kuffÂra peşkeş cekmeye kalkışırken, bir de sanki dalga gecer gibi; “Aşırıya kacmamak şartıyla papa Ayasofya’da Âyin yapabilir!” diyorlar. “Papa” Ayasofya’nın icine girdikten, maksadını icr ettikten sonra, aşırıya kacsa ne olacak, kacmasa ne olacak? Sana bu hakkı, bu yetkiyi kim verdi?

Onlar bu icraatlarıyla Allah’ın, Resûl’unun, meleklerin ve onu İslÂm mÂbedine ceviren FÂtih’in lÂnetini yemekten başka hicbir şey yapmıyorlar!

Zîr Peygamberî ovguye mazhar olan cihan sultÂnı, fethin mÂnevî timsÂli olan Ayasofya’yı, kıyÂmete kadar cÂmii olması şartıyla İslÂm’a ve muslumanlara vakfederek şoyle soylemişti:

“Benim bu mÂbedim, dunya durdukca cÂmi’ olarak kalacaktır. Her kim benim bu mÂbedimi cÂmi’likten cıkarıp başka bir şeye cevirirse; Allah’ın, meleklerin ve butun insanların lÂneti onun uzerine olsun! Onlar hic hafiflemeyen bir azÂbın icinde kalsınlar! Oyle ki, yuzlerine bakan ve kendilerine şefaat eden hic kimse bulunmasın!..”(5)

Onlar gercekten de boyle bir cezÂya lÂyık ve mustehaktırlar!

Şurası cok iyi bilinmelidir ki; İstanbul fethedilen hicbir kuffÂr beldesine benzemez. İstanbul’un fethi, tÂrih boyunca kuffÂrın Musluman Turkler’den yediği en acı ve en ağır darbedir. KuffÂr bu şehri istil niyetinden asırlardır vazgecmemiş, dÂim plÂnını tatbike koyacağı Ânı beklemiştir. Bugun papanın Ayasofya’da ayin yapmak istemesi ve rum patriğinin ruhban okullarının acılmasını talep etmesi de, şimdiden kufre zemin hazırlamak icindir!..

(1-2) Gelibolulu Mustafa Âlî, “Kunhu’l-AhbÂr”, c. 2, s. 42, haz.: M. HudÂi Şenturk.

(3-4) Gelibolulu Mustafa Âlî, a.g.e., c. 2, s. 42-43.

(5) A. Akgunduz - S. Ozturk - Y. Baş, “Ayasofya Vakfiyesi” (“Uc Devirde Bir MÂbed: Ayasofya” kitabı icinde), s. 310-311.

alıntı: www.hakikat.com
__________________