Dunya Sağlık Orgutu’nun (DSO) yeni tip koronavirusun neden olduğu COVID-19 hastalığını pandemi, yani kuresel salgın ilan etmesinin uzerinden teknik olarak sadece birkac hafta gecmesine rağmen, sanki yıllardır bu kaosun icindeyiz gibi hissediyoruz. Eminim bu haberi okuyan sizler de benzer bir ruh hali icindesiniz.
Aşırı korku ve stres zamanlarında beynimizin anıları nasıl kaydettiği ile ilgili yapılan bir araştırma, hissettiğimiz bu zaman carpıklığının nedenini ortaya koyuyor. Beynimizin bize oynadığı oyunu gosteren araştırma, Stanford Universitesi'nden Amerikalı sinirbilimci Prof. Dr. David Eagleman tarafından gercekleştirildi.

Prof. Dr. Eagleman, korktuğumuzda zaman algımızın yavaşlayıp yavaşlamadığı sorusunu cevaplamak icin, katılımcıların 150 metrelik bir platformdan atladığı bir deney tasarladı. Unlu sinirbilimci, deneklerden duşuşleri sırasında bileklerine bağlanmış, sayıların inanılmaz bir hızla aktığı dijital bir ekrana bakmalarını istedi. Teoriye gore zaman algıları gercekten yavaşlarsa, sayıları okuyabilecekleri uzerine kuruldu. Fakat hicbir denek, sayıları okumayı başaramadı. Bu da, korktuğumuz anlarda zaman algımızın değişmediğini gosteriyor.

Cevap aslında, beynimizin bu zamanlarda anıları nasıl kaydettiği ve bu anıları nasıl hatırladığında saklı. Beynimiz, korktuğumuzda bizi hayatta tutmak icin her kucuk ayrıntıyı fark etmemizi sağlar. Prof. Dr. Eagleman, ”Beyniniz, hayati tehlikede olduğunuz zamanlarda, hafızayı cok daha ayrıntılı oluşturur. Daha sonra, bir anıyı hatırladığınızda, beyniniz tum bu ekstra ayrıntılarla karıştırılır ve bu olayın gercekte olduğundan daha uzun surduğunu duşunerek kişi kandırılır” diyor.
Aylardır devam eden COVID-19 pandemisi nedeniyle tabiri caizse diken ustunde yaşıyoruz. Bugunlerde sadece bu iki şeye odaklanmış durumdayız: Kendimiz ve sevdiklerimizin sağlığı. Her gun koronavirus salgını nedeniyle dunyanın dort bir yanından uzucu haberler alıyoruz. Bu da, yarınlara dair kaygı duzeyimizi onemli olcude artırıyor. Oyleyse soru(n) şu: Sahip olduğumuz bu his, bizleri carpık bir gercekliğin icine itmiş olabilir mi?