Arkadaşlar; tum Musluman,ateist ve her ceşit dinleri tabi olan arkadaşlara faydalı olabilecek cok guzel bir yazı. Bazı olaylara farklı bakmanızda buyuk onem taşıyor. Beğenilirse yazı dizisinin hepsini ekleyeceğim. Sevgilerle...
Not:Tum Yazı Ecrailden alıntıdır.


Ego
İcimizdeki en buyuk duşmandır. Onun icin basit olayların hicbir onemi yoktur. Her zaman buyuk oynar ve her zaman kazanır. Hedefinde her zaman basit insanlar vardır. Elinde her zaman sizin hayatınızı kotu durumu sokacak bilgiler vardır. Ondan hicbir şey kacmaz! Bize gore onun tanımı; sahte kişiliktir,yani kendimiz sandığımız fakat bizle alakası olmayan tamamen farklı bir varlık. Dini kitaplarda Ego yerine Şeytan ismi kullanılır. Şimdi olayı sorularla biraz daha acıklayalım…
Ego Nedir?
Her insan doğduğunda saf ve ozgur olarak doğar. Fakat bulunduğu cevreye gore bazı davranışlar kazanır. Bu davranışlar aslında bizim kendi ozelliğimiz değillerdir. Toplum tarafından bize dayatılan baskılarla kabul gormuş kurallardır. Fakat belli bir sure sonra biz bunları kendimize ait bir davranış gibi algılayarak tamamen kendimizle ozdeşleştiririz ve ortaya kendimizin dışında oluşan farkı bir kişi oluşur. Bu kişiliğin adı Ego dur. Ego bizim kontrolumuzden her zaman cıkar cunku onu biz yaratmadık. O toplumun bize yansıttığı olaylarla doğdu ve Farkındalığımızı kazanmadan onu yenmemiz imkansızdır. Ego bizim yerimize kararlar verir, duşunur ve ilişkiler kurar. O kadar karmaşık bir durumdur ki,biz bunun farkına varamayız ve bu olayları kendi bilincimizle yaptığımızı duşunuruz. Orneğin;Turkiye de doğan bir cocuk,tamamen Turk Kulturunun etkisiyle kişiliğini belirler. Bu yuzden sevdiği kızın daha onceden başkasıyla opuşmesi onun icin sıkıntı yaratacak hatta ilişkisini etkileyecektir. Fakat aynı kişi Avrupada doğmuş olsaydı,bu durum ona normal gelecek ve ilişkisinde hicbir sorun olmayacaktı. Bu ornekte anlatıldığı gibi,Ego her zaman bizim ozumuz dışında ve cevrenin etkisiyle hareket eder. Ve amacı her zaman bizi zarar vermektir. Yukarıda durumla karşılaşan, ve egosunu kontrol edebilen bir insan bu olaylar karşısında her zaman mantığını kullanır ve egoya duşunme şansı vermez. Durumu incelerken cevresinin ona dayatmış olduğu Ahlak kurullarını onemsemez, kendi mantığına yatan kurallarla kendi ahlak yapısını oluşturur. Sabit kuralları kişiliğiyle ozdeşleştirmez. Fakat bu durum Kulturun onemsiz olduğu anlamına gelmez. Kulturun bize dayattığı Ahlak kuralları cok mantıklı ve geleceğimiz icin bize mutluluk yaşatacak kurallarda olabilir. Bizim burada altını cizdiğimiz nokta; Bu kuralların sizin isteğiniz dışında sizle ozdeşleşmemesi. Sizin bu durumu kendi bilincinizle farkına vararak kabul etmelisiniz.
Ego ve Kultur
“Her ne istiyorsan kendinde ara!
Senin canının icinde bir can var,o canı ara!
Dağının icinde bir hazine var,o hazineyi ara!
Eğer yuruyen dervişi arıyorsan;
Onu senden dışarıda değil,kendi nefsinde ara!” MEVLANA

Ego; Kultur ile size acı verebilir, ırk ve dini yapınızla sizi kullanabilir. Bunların hepsi oyunun bir parcasıdır. Oyunun adı Huzundur. Huzun adlı bu oyunda Ego bize oyunun adına yakışacak şekilde durumlar oluşturur.
Kultur; Coğunlunun aynı kuralları uygulamasından dolayı ortaya cıkan sabit kurallardır. Bizim kulturumuze gore; Musluman olmayan kız alınmaz derler. Şimdi bu kuralla yaşayan bir toplumun cocukları da aynı duşuncelere katılacak ve ortaya belli kurallar cıkacaktır. Kulturun onemi o kadar buyuktur ki tum hayatımızı etkiler. Geleceğimiz, kulturumuzle yonetilir. Alevi den Kız alınmaz diyen bir Kultur ile yetişen bir erkek, ileride Alevi bir kıza sevdalandığı vakit bu durum tum ilişkilerini etkileyecektir. Kişi;Bu kulturu sorgulamadan direk kabul edebilir ve ilişkisini bitirebilir. Bazıları ise bu durumun sacma olduğunu duşunerek Kulturu kabul etmeyebilir. Tum soruların cevabı icimizde saklıdır. Yukarıdaki Mevlananın sozunu tekrardan okuduğunuzda olayı anlayacaksınız. Kulturlerle bizi aynı standartlara sokmak isteyen zihniyetler, gecmişten beri vardır, halende olacaktır. Onlar, hayatın ve Egonun gercekliliğinden habersiz Robotlardır. Tum cevaplar icimizde saklı. Tum kuralları yıkıp atın! Sadece kendiniz olun. Cevrenizin ne dediğinin hicbir onemi yoktur. Siz kendi doğrularınızda ilerleyin. Kulturunuzle sizin duşuncelerinin uyuşabilir ve mantıklıda bulabilirsiniz. O zaman o şekilde yaşayın. Asla bu kotudur demiyorum. Kotu olan durum Kulturun bizim kişiliğimizi oluşturması ve bu durumdan dolayı gercek kişiliğimize ulaşamamamız. Kişi; sevdiği kişiye Kulturunden dolayı ulaşamıyorsa, seviyor ama icinde acı varsa, bu tamamen Kulturun etkisidir. Gercek kişiliği ile kultur catışması arasındaki boşlukta acıyı hissetmek doğaldır. Gercekler sadece icimizde saklı. Secim bizim elimizdedir. Ust kultur alt kulturu her zaman yener. Gercek kişiliğiniz nasılsa oyle hareket edin. Sizin kucumseyenler, yanlış yaptığınızı soyleyenler hatta dışlayanlar olabilir. Onların doğrularıyla yaşamaktansa kendi bildiklerinizle geleceğinizi oluşturun. Hata da,doğru da sizin secimizin olsun…
Hangisi Gercek Kişiliğiniz?
Bir masada oturuyorsunuz, karşınızda babanız,sevgiliniz ve arkadaşınız oturuyor. Yemek yiyorsunuz ve yemek sırasında sohbet ortamı oluşuyor. Şimdi kendinizi iyi inceleyiniz, 3 tane kişiliğe buruneceksiniz ve bunlardan hicbirisi aslında kendiniz değil! Babanızla konuştuğunuz vakit
konuşmalarınız biraz daha değişecek fakat arkadaşınızla konuşurken dahada farklı bir kişilikle konuşacaksınız ve sevgilinizle konuşurken de tamamen farklı bir kişilik daha! Peki gercek kişiliğiniz nerede? Siz kimsiniz? Bu 3 adet sahte kişilik nasıl oluşuyor?
Kontrol Altındayız!
Egomuz bizi kontrolune aldı ve istediği şekilde kullanıyor. Kendi ozumuzu kaybettik ve sahte kişiliklerle kendimizden tamamen uzaklaştık. Şimdiki goruntumuz fiziksel olarak bizi yansıtabilir, peki ruhsal olarak o kişi kendimiz miyiz? Yoksa kulturler,alışkanlıklar ve cevrenin bize katmış olduğu ozelliklerle tamamen belli bir kalıba mı girdik?
Cevrenizi izleyin,herkes kendi kişiliğinin dışında hareket ediyor. Ego herkese bulaştı ve hızlıca yayılıyor. Kimse kendisi değil ve bu durumun farkında değiller. Ego durumu gulerek izliyor ve hızlıca genişliyor. Negatif gucler dunyanın her tarafını sardı. Basit insan kalıpları, acılar ve hayat koşulları Egoyu surekli olarak guclendirmeye devam ediyor.
Onun İstediği Senaryo Oynar!
Ego kontrolu ele aldıktan sonra istediği şekilde bizi yonetebilir. Bizim bu durumu anlamamız neredeyse imkansızdır. Surekli olarak onun istediklerini yaparız,bu yuzden hep uzuntu ve acı olur. Cunku mutlu olmamızı istemez,sadece bizden uzuntu bekler. Bu sayede Negatif enerji dunyaya yayılır ve cevremizde etkilenir. En basit ornekle; Sevdiğimiz bir kişinin başına kotu bir olay gelirse onunla birlikte bizde uzuluruz. Yani ufak bir negatif guc,milyonlarca kişiyi etkileyebilir. Olayı orneklerle anlatalım; Sevdiğiniz bir kız var, cok havalı bir kız ve bu kızı sizin ayarlamanız pek mumkun gorunmuyor. Boyle bir durumda tamamen kızın hoşuna gidebilecek olan bir kişiliğe burunuyorsunuz ve kendimizi tamamen farklı bir şekilde tanıtarak yakınlaşmaya calışıyorsunuz. Bu yakınlaşmayı başarıp sevgili oldunuz diyelim fakat unuttuğunuz bir nokta var. Sevginin gucu Ego dan fazladır! Ego tamamen devre dışı olur ve gercek kişiliğiniz ortaya cıkar ve ilişkiniz hemen bozulur. Cunku siz kız’a tamamen farklı bir kişilikle yakınlaşmıştınız fakat işin icine sevgi girdi ve Ego piyasadan cekildi. Sonra ne olur? Sizin ilişkiniz bozulur bozulmaz Ego yine devreye girer, ve sizin uzulmeniz icin milyonlarca neden sayabilir. Kafanızı karıştırır, senaryolar uretir ve sizin uzulmeniz icin surekli karşınıza kanıtlar sunar. Egonun elinde eğer bir koz varsa, bilin ki o koz’u oynayacaktır.
Egonun En Buyuk Hazinesi
“Acı,pişmanlık,nefret ve intikam! Bu duyguları sana kim oğretti? Baksana arkana, o gulen adam kim! Sırrı duymadın mı? Halen mi değişen Bir şey yok… Gozunu kapat ve o icindeki adama ondan akıllı olduğunu soyle. Sana daha da fazlasınımı gonderiyor? Gulmeye devam et; Cunku yenilen birisi asla gulmez! Sadece farkındayım, yıkılmadım der!” ECRAİL
Ego boş durmaz, onun icin boşa gecen zaman yoktur. Surekli olarak bizim uzulmemizi bekler. Bu yuzden en yuzuk hazinesi pişmanlıklardır. Gecmişte olmuş biten olayları her zaman aklımıza gelmesini sağlar ve bizim olaylar karşısındaki tepkimizi bekler. Eğer uzulmezsek dahada ileri gider, kanıtlar sunar ve olaylarla desteklemeye calışır. Onun başarısı bizim pişmanlık duymamız olacaktır. Bunun icin her şeyi yapar. Hic olmadık yerde aklımıza bir şey getirir ve uzaktan sırıtarak bizi izler. Oyuna geliriz fakat farkına varamayız. O kadar etkilidir ki, onun duşuncelerini kendi duşuncemiz sanarız ve onun duşunceleriyle hayatımıza yon veririz. Senaryoyu o yazar. Onun kuralları işler ve mutlu olmamız onun keyfine kalmıştır. Bazı durumlarda yaşadığımız mutluluk ise Vezire cıkacak olan piyonun, feda ettiği fili yerken duyulan mutluluk dan farkı yoktur..
“Gecmiş ve gelecek Tanrıyı bizim gozumuzden saklar; her ikisini de ateşe atıp yakın” Mevlana
Duşunelim gecmişimizi; O kadar buyuk acılar var ki, her gun bunları duşunerek bile hayatımızı bitirebiliriz. Ama faydası ne? Bize ne cıkar sağlayacak? Hicbir faydası yok. Sadece uzuntu ve hayal kırıklıkları. Peki biz ne diye gecmişi duşunuyoruz ki? İşte Ego burada bize bir gulucuk gonderiyor. O bizim mutlu olmamızı istemiyor! O bizim gecmişten uzuntu duymamızı bu sayede beynimizi tamamen ele gecirmek istiyor. Zayıf ve caresiz bir insan her zaman kolay teslim olur. Ego bu durumu biliyor. Gecmişi surekli kullanıyor. Fakat biz, gecmişten uzuntu duymayı bırakırsak ve gecmişteki olayların bize hayat tecrubesi kazandırdığına ve bazı şeylerimi anlamamız da fayda sağladığını duşunursek işte o zaman Ego kontrolu kaybedecektir. Cunku siz artık ozunuze donuyorsunuz ve mantığınız devreye giriyor. Gecmişteki olaylara uzulerek fayda sağlayamıyazağınızı gordunuz. Mantığınız Egoyu bastırıyor. Ve icinizde bir rahatlama ve huzur hissediyorsunuz. Kendimizi uzmenin hicbir mantığı olmadığını biliyorsunuz. Yaşam kısa, dunyada o kadar cok uzulecek şey var ki! Fakat bizim bu kadar zamanımız yok. Bizim amacımız geleceğe şekil vermek ve daha iyi bir yaşam icin hazırlanmak. Ancak bu şekilde bir şeyleri duzenleyebiliyoruz. Farkına varın! Ego size guluyor! Yem olmak istiyorsanız, bu sizin seciminizde…
Bazen duşunuyoruz;Hayatın Amacı nedir? Nicin yaşıyoruz, biz nicin varız, oldukten sonra ne olacak? İşte tum bu sorularının cevaplarını bu kitapda keşfetmenin olgunluğuna ulaşacağınızı duşunuyorum. Sadece olaylara dışarıdan bakın, ve mantığınızı kullanın. Emin olun başaracaksınız.
Tum olayı baştan ozetleyelim. Ego denilen bir varlık var ve bu varlık aslında bizden beslenen, fakat bize alakası olmayan bir varlık. O varlıkla, kendimizi surekli karıştırıyoruz. Yani o kişiyi kendimiz sanıyoruz cunku toplumdayken surekli o varlığa burunerek hareket ediyoruz, bu yuzden kendi ozumuze bir turlu ulaşamıyoruz. Cevrenin etkisiyle o varlık surekli gucleniyor. Maddi cıkarlar, kişisel faydalar gibi durumlar la o varlığa surekli kapılarımızı acıyoruz. O kadar kontrolu sağlıyor ki, kendimizi o sanıyoruz. Dunyadaki herkes Egoya surekli başvurduğundan herkes kendi ozunden uzaklaşıyor. Ve toplumda sahte kişilikler meydana geliyor. Bu varlıklar ulkeleri yonetiyor, oğretmenlikler yapıyor hatta dini liderlikler yapıyorlar. Boyle bir toplumda barış ve huzur beklemek sacmalık olur. Saten gorunduğu gibi huzur ve barış saten yok…
Olumsuzluklar
“Huzun dalgası carptıysa bir insanın yureğine,Ya mevlasını ozlemiştir,Yada mevlası onu..Mevlayı ozleyen gonul,Ya huznu bekler,Yada huzundedir. Bela gam ve keder mevlanın sevdiklerine gosterdiği kamcısıdır. Vurdukca kendine ceker” Mevlana
Bu hayat da her şey yolunda gitmeyebilir. Oyle durumlar yaşanır ki; Olum ile yaşam arasındaki cizgide secim yapmak durumunda kalabiliriz. Acı o kadar buyuktur ki; tarifi anlatılamaz ve kimseyle paylaşılacak kadar da mumkun olmayabilir. Yukarıdaki Mevlananın sozu bize cok buyuk bir gerceği anlatıyor, aslında butun bu acıların bir sebebi var. İnsan acı cekiyorsa Farkındalığını kazanamamıştır. Egonun kontrolunde yaşamaktadır ve hayatın anlamını halen keşfedememiş olabilir. Ancak bazı acıları yaşayarak bu durumu kazanması mumkundur. Acı bir oduldur aslında, oyle buyuk bir odul ki ancak belli zaman sonra değeri anlaşılabilir. Herşeye rağmen hic uzuntu yaşamayan insanlarda vardır, onların hic derdi yoktur! Cok rahat yaşarlar, bunun sebebi nedir diye sorarlar Mevlanaya:
“Kotu yaradılışlı kişi Allah’a yalvarmasın diye Allah ona dert keder vermez. Unutma firavunun başı bir kez bile ağrımadı..!” Mevlana
Aynı şekilde Farkındalığını kazanan insanlarda da, dert keder yoktur. Bu insanlar dunyanın ruyadan ibaret olduğunu anlamış ve hayatın farkına vararak her guzel saniyeyi ozumseyerek yaşamış insanlardır. Bir insan farkındaysa hicbir şekilde kotuluk yapamaz. Kotuluk yapan, insan değil Ego dur. Bu farkı cozebilen birisinden en ufak zarar gelmesi mumkun değildir. İnsanın ozu tanrının bir parcasıdır. Ozde kotuluk yoktur, tum kotulukler bize dışarıdan gelir.
Farkında olmadan yaptığımız tum kotulukler bizim sucumuz değil. O sucları bize işleten cevremiz, ailemiz, oğretmenlerimiz ve bizim hayatımıza katkıda bulunan herkes. Cunku onlar bize Ego kazandırdılar ve bizde o egoyla hareket ettik. Kendimizin farkına varamadık. Hatalar yaptık, cok buyuk sacmalıklar. Anlatmaya dahi utandığımız olaylar yaşadık. Oyle pişmanlıklar oldu ki, aklımıza gelmesi bile aynı acıları yaşattı. Şimdi bu durumların sucunu kendimize yukleyerek uzulmek aptallık olacaktır. O sucları işleyen biz değiliz ki! Biz farkında olsaydık yani İnsan olsaydık saten bu hataları yapmazdık. Bizleri robot olarak buyuttuler. Doğduğumuz vakit bize bir isim verdiler. Adımızı X koydular, Y koydular. Sonra, X bu kotu;yapma dediler! X boyle yaparsan annen seni sever dediler. X ders calışmalısın. X her zaman Y ile iyi gecinmelisin. Hep bu şekilde komutlar geldi. Daha sonra X buyuğunce ailesi hemen ona karıştı. Ailesi Musluman diye X de musluman olmalıdır dediler. Aile Turk ise X de Turk olmalı! Hep bu şekilde dayatmalarla X buyudu! X sonra kendini sorgulayacak kadar gelişemedi, nicin Musluman olduğuna dair en ufak bilgisi yok. Ailesi Muslumandı ve onlara guveniyordu. Fakat yabancı bir ulkede doğmuş olsaydı Hristiyan olacaktı? Peki; İnsan duşunen bir varlık değil mi? Dayatmalarla gelen ırkı, kulturu ve dini sorgulamadan kabul edecek kadar bilgisizmiydi? Evet oyleydi. Topluma baktığımız vakit her yer X dolu. Ulkeler arası bir siyasi tartışmada kimse acaba hangi taraf haklı diye duşunmuyor cunku doğuştan bize dayatılan kurallar var. O kurallarda her zaman Ulkemizi savunmamız gerektiği kafamıza kazındı. İlkokuldan başladı bu eğitim. Onemli olan İnsan değil sadece Milli cıkarlar. Avrupada boyle eğitiyor, Turkiyede, Amarika da bu şekilde eğitim veriyor. Kimse ne oluyor diye sormuyor cunku bunu soracak kadar farkındalık oluşmadı.
Tum bu olaylar sonucunda beyini dış cevre tarafından beslenen, et gorunumde, İnsan diye tabir edilen fakat gercekte Robot olan insanlar oluşuyor. Bu insanların bulunduğu dunyada uzuntuler, olumsuzluklar ve haksızlıklar meydana geliyor. Coğunluğun bu şekilde olması tum kuralları onlar tarafından hazırlanmasını sağlıyor. Farkındalığını kazanan insanlar bu durumun farkına vardığı icin bu duzeni değiştirme yolunu seciyorlar. Cevresindekileri etkileyerek gerceklerden bahsediyorlar. Bu sayede ust bilinc oluşturmaya calışıyorlar.
Egoyu Kullanma Sanatı
Egoyu kullanmak,bu dunyada Cenneti yaşamak icin en buyuk guctur. Fakat egoyu nasıl kullanacağız? İşte burası cok onemli. Oncelikle şunu cok iyi biliyoruz ki; Sinirlenmek Egonun kozlarından biriydi fakat biz eğer Egomuzu yonetebilirsek bunda fayda sağlayabiliriz. Universitesi sınavına hazırlanan birisi eğer hırs yapıp surekli ders calışırsa elbet de başarısını artıracaktır. Veya İş yerinde belli mevkilere gelmek isteyen birisi bu durumu kullanarak başarı sağlayabilir. Ama hic olmadık yerde sinirlenen birisi elbet de Egonun kontrolu altına girecektir. Burada onemli olan Egonun nerede ve ne zaman kullanacağımızı bilmektir. Eğer Egoyu başarı icin kullanabilirsek , bize cok fayda sağlayabilir. Egoyu hayatımızın bircok bolumunde kullanabiliriz. Fakat kontrolu Egoya teslim etmeden bunu yapmalıyız aksi takdirde tamamen Egonun kontrolu altına gireriz. Burada en zor olan, hangi kişiliğimizin Ego olup olmadığını bilmektir. Yani bir olay karşısında sergilediğimiz davranışlar, bizim gercek kişiliğimiz mi? Yoksa Egonun bizim uzerimizdeki hakimiyeti mi? İşte bu ince cizgiyi anlamak en zor olan taraftır. Cunku yıllarca Egomuzla beraber yaşadık. O bizim yerimize duşundu, kararlar aldı ve onu kendimiz sandık. Şimdi ise Egoyla kendimiz arasında farkı cozmeye calışıyoruz. Bu durumda Ego bizi yanıltmak icin daha cok devreye girecektir. Aklımızı karıştıracak ve gercek duşuncelerimizi saklayacaktır. Cunku o ozumuze donmemizi istemiyor. O hakimiyet kurmak istiyor, tum kontrolu ele gecirmek istiyor. Şimdi biz koleyiz, o kral konumunda. O ne derse onu yapıyoruz, cunku onu kendimiz sanıyoruz. Fakat onun kim olduğunu anladığımızda sadece onu başarı icin kullanacağız. Yani işimize geldiği gibi onu ortaya cıkarıp sonra tekrardan ondan uzaklaşacağız.
Cok sinirli olduğunuz bir zamanda aynanın karşısına gecin. Kendinizi izleyin, acaba o kişi siz misiniz? Dikkatli baktığınızda Egoyu goreceksiniz. O kişinin sizle alakası yok, o tamamen beyninize sızmış olan sahte bir kişilik. Sizin sinirlendirmek icin gerekli olan yapıyı hazırlamış ve sizi sinirlendirmeyi başarmış. O durumda kendinize bakarak gulun, ve seni tanıyorum Ego diye seslenin. Egoya durumun farkında olduğunuzu soyleyin. Sizden uzaklaşacaktır. Onun amacı sizi sinirlendirip, uzuntu duymanızı beklemekti. Fakat meydan okumayla karşılaştı. Eğer siz onun farkıydaysanız, onun sizi yenecek kadar gucu yoktur. Hemen ortadan kaybolacaktır. O zaman mantığınız devreye girecek ve boştan yere sinirlendiğinizi anlayacaksınız.
Egonun boş durmayacağını daha onceden de soylemiştik ve siz bu yazıları okuduğunuz icin dahada gucunu artıracaktır cunku Egoyu tanıdınız ve kolay kolay beni kimse uzemez diye duşunmeye başladınız bile. Yazının etkisini icinizde hissediyorsunuz ve Ego yavaş yavaş sizden cekilmeye başladı. Ama halen son kozlarını oynamadı! İşte bu surec en tehlikeli durumdur. Artık Ego sizin hayatını kotuleştirmek icin daha da calışacaktır. Eğer bu sınavı verebilirseniz, tum kontrol sizde olacak sadece gerekli olan durumlarda Egoyu kullanacaksınız.
Duşuncelerinizi izleyin ve size hangi goruntuleri izlettirdiğine dikkat edin. Durup dururken aklınızdan surekli bir şeyler geciyor ve aslında bunları siz duşunmuyorsunuz. Fakat size bunları gosterten kim? Siz duşunmediğiniz halde nasıl oluyor da bu goruntuler oluşuyor? Cevap Ego da saklı…
Ego surekli olarak size goruntuler sunuyor ve beyninizi test ediyor. Oluşan goruntulere verdiğiniz tepkiyi hesap ediyor ve goruntuyu surekli aklınıza getirmek icin hafızasına alıyor. Ve bunları yaparken sizin beyninizi kullanıyor! Soyle duşunun; Gecmişte yaşanan bir olay var, sizin cok uzulmuş olduğunuz bir olay, fakat hicbir neden yokken birden o olayı hatırlıyorsunuz ve uzuluyorsunuz. İşte Ego bu yuzden surekli olarak beyninizde duşunceleri dolandırıyor. Cunku siz o goruntuler icinden canınızı sıkacak olan sahneyi gorup uzuluyorsunuz. Ego bu sayede amacına ulaşmış oluyor. Bu kadar basit bir durum. Bizim yapmamız gereken sadece Egonun kazanmasını engellemek ve bu sayede omur boyu mutlu olacağız. İlk başlarda zor olabilir. Başkasının ağladığını gulmek kolay Bir şey değil fakat bizde basit insanlar değiliz. Diğer insanlar hasta, bunu başaramayabilirler veya bu yazılanlar sacma gelebilir. Cunku onların Egosu onların boyle duşunmesini istemiyor, onlar tamamen Egonun kontrolu altında yaşamlarını surdurmeye mahkumlar. Fakat halen Ego bizi teslim alamadı. Ona meydan okumaya başladık. Egonun bizi teslim aldığını duşunduğumuz zamanlar da bile ona durumdan haberdar olduğumuzu soylemeye başladık. Duşunun bir kere, duşman sizin sınırlarınıza gizlice girmeye calışıyor fakat siz duşmana durumun farkında olduğunuzu soyluyorsunuz. Duşman tedirgin olacak ve o planını değiştirmek zorunda kalacaktır ve her defasında duşmana bu şekilde uyarılar verirseniz duşman teslim olmak zorunda kalacaktır. Hayat da bu şekildedir. Ego her zaman yaşantınızda olacaktır. Onu tamamen silmek imkansızdır. Cunku Ego olmadan yaşamak imkansızdır. Fakat onu nerede kullanacağımızı bilmek bizim icin cok buyuk avantaj sağlayacaktır. Egodan nasıl kurtulacağımız Farkındalık da ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Sonuc Olarak
Ego cok zeki bir varlıktı. Bazıları ona şeytan dedi, bazıları enerji olduğundan bahsetti. Kim ne derse desin, bu guc cok tehlikeliydi. Benim beynimi kontrol edebiliyordu! Bu cok ilginc ve korkutucuydu. Aslında faydalı Bir şey olduğun duşunuyordum cunku benim tum acıklarımı gosteriyor ve asla goremeyeceğim kucuk ayrıntıları gostererek uzulmeme neden oluyordu. Bu kadar zeki bir varlık beni şaşırtmıştı. Gecmişte yaşadığım tum kotu olayları bana hatırlatıyordu ve hic beklemediğim şekilde ipucları gostererek beni dahada uzecek bilgilere ulaşabiliyordu. Ego olmadan gerceklere nasıl ulaşacaktım? Evet, uzuluyordum ama sonucta bana gosterdiği bilgiler doğruydu! Celişkiye duşunduğumu sandım. Ama Farkındalık denilen bir olay, Ego olmadan daha zeki olabileceği gosterdi. Ego sadece kotu olayları bana gonderiyordu, bana hicbir faydası yoktu cunku gecmiş saten bitmişti. Fakat; Farkındalıkta sadece benim istediğim olaylar gercekleşiyordu. Herşey benim isteğim doğrultusunda hareket ediyordu. İsteyerek duşunduğum hicbir olay beni uzemiyordu! Sadece Ego tarafından gonderilen olaylar beni uzebiliyordu. Fark burada başlıyordu.
Yazan:ECRAİL

__________________