
a) Mudrik
Mudrik "idrak etmiş, yetişmiş, kavuşmuş" gibi anlamlara gelir. İlmihal ıstılahında, namazı tamamen imamla birlikte kılan kimseye mudrik denir. İmama en gec birinci rek`atın rukûunda yetişen kimse o rek`ata yetişmiş sayılır ve mudrik adını alır. İftitah tekbirini almış ve imam rukûda iken kendisi rukûa varmış ise o rek`atı tam kılmış sayılır.
Namazı cemaatle kılmanın ecri, tek başına kılmaktan yirmi yedi derece daha fazla olduğu icin şu durumlarda tek başına kılınan namaz bırakılarak imama uyulur:
Bir kimse tek başına bir farz namazı kılmaya başladıktan sonra, bulunduğu yerde o farz cemaatle kılınmaya başlansa, tek başına kılan eğer henuz secdeye varmamış ise namazı hemen keserek imama uyar. Cemaate muhalefet goruntusu vermemek icin boyle davranması mustehap sayılmıştır. Bu durumda selÂm vermesine gerek yoktur. Edeben sağ tarafa selÂm vermesi uygun olur diyen de vardır. Tek başına kıldığı namazda secdeye varmış ise bakılır: Eğer kıldığı namaz sabah ve akşam namazı ise yine bırakır ve imama uyar. Fakat bunların ikinci rek`atı icin secdeye varmış ise, artık bırakmayıp namazı kendisi tamamlar ve selÂm verdikten sonra cemaat devam ediyor bile olsa imama uymaz. Cunku imama uyması halinde, imamla birlikte kılacağı namaz nÂfile hukmunde olacaktır. Halbuki, sabah namazının farzından sonra nÂfile kılınamadığı gibi, uc rek`atlı bir namaz da nÂfile olarak kılınamaz. Eğer başladığı ve ilk rek`atın secdesine vardığı namaz oğle, ikindi ve yatsı namazı gibi dort rek`atlı bir farz ise, bu takdirde kıldığı bir rek`ata bir rek`at daha ilÂve eder, teşehhutte bulunur, selÂm verip imama uyar. Kendisinin kıldığı iki rek`at namaz nÂfile olmuş olur.
Boyle bir namazın ucuncu rek`atında bulunup da henuz secdesine varmamış ise, hemen ayakta veya oturarak selÂm verip namazdan cıkar, imama uyar, tek başına kıldığı iki rek`at, nÂfile olmuş olur. Fakat bu namazın ucuncu rek`atının secdesini de yapmış bulunursa, artık bunu tamamlar, farzı yerine getirmiş olur. Ancak bu namazı oğle veya yatsı namazı olursa tek başına kıldığı bu farzdan sonra imama yine uyabilir. İmamla kılacağı namaz nÂfile olur. Fakat bu durumda ikindi namazı olursa imama uyamaz. Cunku ikindi namazından sonra nÂfile namaz kılmak mekruhtur.
NÂfile bir namaza başlamış olan kimse, yanında cemaatle namaza başlansa, bu nÂfileyi iki rek`at olmak uzere kılar, bundan sonra selÂm verip cemaate katılır. Ucuncu rek`ata kalkmış ise, onu da dorduncu rek`at ile tamamlamadıkca namazını kesmez. Ancak nÂfile namaza başlayan kimse, kılınmaya başlanan bir cenaze namazını kacırmaktan korkarsa, nÂfile namazı hemen bırakır, cenaze namazı icin imama uyar, sonra nÂfileyi kaz eder. Cunku cenaze namazının telÂfi imkÂnı yoktur.
Cemaatle sabah namazının kılındığını goren kimse, cemaate yetişeceğini zannederse hemen sabah namazının sunnetini kılar ve gerek gorurse SubhÂneke ile eûzuyu ve sûre ilÂvesini bırakarak yalnız FÂtiha ile, rukû ve secdelerde de birer tesbih ile yetinebilir. Bundan sonra imama uyar. Ancak imama yetişeceği kanaatinde olmazsa sunnete başlamayıp imama hemen uyar, artık bu sunneti kaz da etmez. Eğer sunnete başlamış ise bunu tamamlar.
Oğle, ikindi ve yatsı namazlarının cemaatle kılınmaya başladığını goren kimse, bunların sunnetini kılmadan doğruca imama uyar, sonra oğlenin dort rek`at sunnetini kaz eder. İkindinin sunnetini ise vaktin kerahati dolayısı ile kaz edemez. Yatsı namazının dort rek`at ilk sunneti, gayr-i muekked bir sunnet olduğu icin dilerse kaz eder, dilerse etmez.
b) LÂhik
İmamla birlikte namaza başlamasına rağmen, namaz esnasında başına gelen bir durum sebebiyle namaza ara vermek zorunda kalan ve bu sebeple namazın bir kısmını imamla birlikte kılamayan kimseye lÂhik denir. İmamla birlikte namaza başladığı halde uyku, gaflet, dalgınlık, abdestinin bozulması gibi mazeretler sebebiyle namaza ara vermek durumunda kalan kimse, namaza ara vermesini gerektiren durumun ortadan kalkmasından sonra konuşmadan, dunya işleriyle meşgul olmadan ve şayet abdesti bozulmuşsa, en kısa yoldan yeniden abdest alıp gelerek, bıraktığı yerden namazına devam eder. Şayet imam namazı bitirmişse, bu kişi sanki imamın arkasında namaz kılıyormuş gibi namazını tamamlar. Yani imama uymuş bulunan kimse gibi kıraat etmez, yaklaşık olarak imamın okuyacağı sure kadar bekler. Sadece rukû ve secdedeki tesbihleri, bir de oturuştaki dua ve salavatları okur. Bu arada sehiv secdesini gerektirecek bir iş yapsa, imama uyan kimse kendi hatasından oturu sehiv secdesi yapmadığı icin, kendisi de sehiv secdesi yapmaz. İmam sehiv secdesi yapacak olsa, lÂhik olan kimse, imamla kılamadığı kısımları telÂfi etmeden imama uymuş ise, bu secdeleri yapmaz ve hemen ayağa kalkıp namazını tamamlar ve imamla birlikte yapamadığı sehiv secdesini namazı tamamladıktan sonra yapar. Seferî bir imama uyan mukim bir kimse de kendisinin tamamladığı kısımlarda, lÂhik gibidir.
LÂhik mumkun olursa, once kacırdığı rek`atları veya rukunleri kaz eder, sonra imama tÂbi olarak onunla selÂm verir. Mesel imama uyan kimse birinci rek`atın kıyamında uyuyup da imamın secdeye vardığı anda uyansa hemen rukûa varır, sonra secdeye vararak imama yetişir. LÂhik, imama yetişemeyeceğini anlarsa, hemen imama tÂbi olur ve yetişemediği rek`at veya rukunleri imam namazdan cıktıktan sonra kaz eder. Mesel dorduncu rek`atta iken burnu kanasa saftan ayrılır, namaza aykırı duşecek bir şey ile uğraşmaksızın hemen abdest alır, yetişmiş olduğu yerde imama tÂbi olur. İmam selÂm vermiş olursa, bu dorduncu rek`atı kendi başına hicbir şey okumaksızın imamın arkasında kılıyormuş gibi tamamlar. Cunku lÂhik, imamın arkasında namaz kılıyor hukmundedir.
İmama uyanın abdesti ucuncu rek`atta bozulsa abdest aldıktan sonra dorduncu rek`atta imama yetişse, once kıraatsız olarak ucuncu rek`atı kılar. Bundan sonra imama uyar, onunla dorduncu rek`atı kılarak selÂm verir. Fakat imama bu şekilde yetişemeyeceğini anlarsa, hemen imama tÂbi olur, imam selÂm verince kendisi kalkar, ucuncu rek`atı kıraatsiz olarak kılar ve selÂm verir.
Bir kimse yukarıda sayılan mazeretler dışında da lÂhik durumuna duşebilir. Mesel imamla birlikte namaz kılarken imamdan once rukû veya secdeye varan kimse ya da imamdan once rukû veya secdeden kalkan kimse yahut da bir veya birkac rek`atı imamla birlikte kılamayan kimse de imam selÂm verdikten sonra tek başına tamamlayacağı kısımlarda lÂhik durumundadır.
Bir kimse imama birinci rek`ata yetişemezse, yetişemediği rek`atlar bakımından mesbûk olduğu gibi, yetiştiği rek`atlardan birinde Ârız olan durum sebebiyle de lÂhik konumuna duşebilir ve boylece bir kişi aynı anda hem lÂhik hem mesbûk olmuş olur.
Cemaat sevabından mahrum kalmamak icin lÂhikin hukumlerini yerine getirmekte yarar olmakla birlikte, bu ayrıntılara dikkat etmekte bazı guclukler bulunduğu icin, bu durumda kalan kimselerin namazlarına yeniden başlayıp kendilerinin kılması daha uygun gorulmuştur.
c) Mesbûk
İmama namazın başında değil, birinci rek`atın rukûundan sonra, ikinci, ucuncu veya dorduncu rek`atlarda uyan kimseye mesbûk denir. Son rek`atın rukûundan sonra imama uyan kimse butun rek`atları kacırmış olur.
Mesbûkun hukmu, kacırdığı yani imamla birlikte kılamadığı rek`atları kazÂya başladıktan sonra, tek başına namaz kılan kimse gibidir. SubhÂneke'yi okur, kıraat icin eûzu besmele ceker ve okumaya başlar. Cunku bu kimse kıraat bakımından namazın baş tarafını kaz etmektedir. Bu durumda eğer kıraati terkederse namazı fÂsid olur.
SubhÂneke duasını okuma yeri, eğer kılınan namaz oğle ve ikindi namazı gibi gizli okunan namaz ise iftitah tekbirinden sonradır. Eğer acıktan okunan namaz ise ve imam kıraat etmekte iken yetişmiş ise, sağlam goruşe gore SubhÂneke'yi okumayıp imamın kıraatini dinler, SubhÂneke'yi kendi kaz edeceği rek`atlarda okur ve tek başına namaz kılanlarda olduğu gibi SubhÂneke'den sonra eûzu besmele ceker.
Mesbûkla ilgili uygulama ornekleri:
1. Sabah namazının ikinci rek`atında imama uyan mesbûk, tekbir alıp susar, imam ile birlikte son oturuşta yalnız TahiyyÂt okur, imam selÂm verince kendisi ayağa kalkar, kacırdığı ilk rek`atı kılmaya başlar. SubhÂneke ve eûzu besmeleden sonra FÂtiha ile bir miktar Kur'an okur, rukû ve secdelerden sonra oturup, TahiyyÂt ile Salli-bÂrik ve Rabben Âtin dualarını okuyarak selÂm verir.
2. Akşam namazının ikinci rek`atında imama uyan kimse de birinci rek`at icin bu şekilde hareket eder.
Akşam namazının son rek`atında imama uyan kimse, SubhÂneke'yi okur, imamla beraber o rek`atı kılıp teşehhutte bulunur, bundan sonra kalkar. SubhÂneke'yi okuyup eûzu besmele ceker ve FÂtiha ile bir sûre veya bir miktar Âyet okur; rukû ve secdelerden sonra oturur, sadece TahiyyÂt okur, sonra Allahu ekber diyerek ayağa kalkar, besmele cekip FÂtiha ile bir sûre veya birkac Âyet okuyarak, rukû ve secdeleri ve son oturuşu yapar ve selÂm ile namazdan cıkar. Bu durumda uc defa teşehhutte bulunmuş olur. Bununla birlikte mesbûk, ikinci rek`atın sonunda yanılarak oturmayacak olsa, kendisine sehiv secdesi gerekmez; cunku bu rek`at bir yonuyle birinci rek`at mesabesindedir.
3. Dort rek`atlı namazın son rek`atında imama uyan kimse imam ile teşehhutte bulunduktan sonra kalkar, SubhÂneke, FÂtiha ve bir sûre okuyup oturur ve TahiyyÂt okuduktan sonra kalkar. Geri kalan iki rek`atı tamamlar.
4. Dort rek`atlı namazın ucuncu rek`atında imama yetişen kimse, kendisinin birinci oturuşunu imamın son oturuşuyla birlikte yapar, kalkınca ilk iki rek`atı kaza edeceği icin, kendisi bu ilk iki rek`atı nasıl kılacak idiyse oylece kılar.
5. Dort rek`atlı bir namazın ikinci rek`atında imama uyan kimse, uc rek`atı imamla kılmış olur, teşehhut okuduktan sonra kalkar, kılamadığı ilk rek`atı kılıp oturur ve selÂm verir.
İmama ilk rek`atın rukûunda yetişen kimse, mesbûk değil mudrik sayılır. Fakat imama rukûdan sonra yetişen kimse o rek`atı kacırmış olur ve mesbûk durumuna duşer.
Teşehhut miktarı oturduktan sonra imam daha selÂm vermeden once mesbûkun ayağa kalkması mekruh sayılmıştır. Ancak abdestinin veya vaktin sıkışık olması durumunda mesbûk imamın selÂm vermesinden once kalkıp namazını tamamlayabilir.
Ebû Hanîfe'ye gore, tek başına namaz kılan kimse teşrik tekbirleri ile yukumlu olmadığı halde, mesbûk kurban bayramında teşrik tekbirlerini imam ile birlikte alır, daha sonra ayağa kalkıp kacırdığı rek`atları tamamlar.
İmam selÂm vermeden once TahiyyÂt'ı okuyup bitirmiş olan mesbûk, isterse kelime-i şehÂdeti tekrar eder, başka bir goruşe gore ise susar. En doğrusu TahiyyÂt'ı yavaş yavaş okumaktır.
İmam dorduncu rek`atta oturup yanlışlıkla beşinci rek`ata kalksa, mesbûkun namazı bu kıyam ile fÂsit olur. Fakat dorduncu rek`atta oturmadan beşinci rek`ata kalkmış ise, secdeye varmadıkca mesbûkun namazı bozulmaz.
Diyanet İşleri Başkanlığı | İlmihal I - İman ve İbadetler
__________________