Kur'an Işığında Reenkarnasyonun Reddi
Kur’Ân-ı Kerîm’de, coğu kere iade kavramıyla ifade edilen yeniden diriltmenin kıyamet gunu olacağı, bu diriltmenin bir defaya mahsus olduğu ve olumden sonra tekrar dunyaya donuşun asla mumkun olmayacağı konuları hicbir şupheye yer bırakmayacak kadar acık bir şekilde dile getirilmiştir.
Reenkarnasyon lugatte tenasuh, tekammus, tecessud-u cedîd1, olumden sonra rûhun bir bedenden başka bir bedene, kimi kez de insandan hayvana, hayvandan insana gecmesi, rûh gocu2 manÂlarına gelmektedir. Kelimenin koku, bedenlenme, bir bedene burunme manasındaki enkarnasyon’dur. Buna gore reenkarnasyon, tekrar bedenlenme manasına gelmektedir. Renaissance (tekrar doğuş) da aynı manadadır.
Lugatte tenasuhle aynı manaya gelmesine karşılık, bilhassa gunumuzde bu fikri savunan bazı gruplara gore reenkarnasyon, tenasuhten farklı ve daha husûsi bir manÂda kullanılmaktadır. Buna gore, reenkarnasyonda bir gerileme ve hayvan bedenlerine intikal soz konusu değildir. Bu yonuyle reenkarnasyon, daha cok doğu oğretilerinde gorulen ruhun başka bir varlığın bedenine gecmesini ifade eden tenasuh ve ruh gocunden, başka bir ifadeyle métempsychose ve transmigration’dan3 tamamen farklıdır. Yeni tenasuhculer olarak da isimlendirebileceğimiz bu kişilere gore, reenkarnasyonun Hint felsefe ve dinlerindeki tenasuh ile esas ve amac bakımından hic bir ilgisi yoktur. Cunku, tenasuhte tekÂmul fikri yoktur. Cez ve mukÂfat esasına gore bir geliş- gidiş vardır . Reenkarnasyonda ise, dunyevî bağlardan kurtulamamış rûhların tekÂmul icin dunyaya tekrar gelmesi vardır. Varlık, dunyaya her bağlanışında gecmiş hayatlarının toplu urunu olan bir durumla karşılaşır. TekÂmulde hic bir zaman aşağı seviyelere donulmeyeceği (tedennî olmayacağı) kabul edilmiştir.4
Gunumuzde daha cok ruhcu akımlar tarafından desteklenen bu batıl iddiaya gore, ruhen tekÂmul etmemiş ve olgunluğa ulaşamamış ruhlar, tekÂmul edinceye kadar tekrar tekrar dunyaya geleceklerdir. Halbuki yakînen incelendiğinde gunumuzdeki reenkarnasyon anlayışlarının da, daha cok Hint dinlerinde gorulen ve eski bir hurÂfe olan tenasuh inancının cağdaş kılıflar icinde sunulmuş yeni bir şekli olduğu gorulecektir.
Turkiye’de reenkarnasyonu savunan bazı kimseler, Batı’da aynı fikrin temsilcileri olan insanların Tevrat ve İncil’in bir takım Âyetlerini reenkarnasyon teorisine uygun duşecek bir tarzda yorumlamalarından etkilenerek, Kur’Ân’dan bu konuya uygun bir şekilde tevil edebilecekleri Âyetler arayarak, bu ayetleri gercek manalarıyla hic ilgisi olmayan tuhaf tevillerle kendi goruşleri istikametinde yorumlamaya calışmışlardır. Gecmişte, tenÂsuh icin yapılan benzer cabalar da onlar icin ayrı bir dayanak noktası olmuştur. Halbuki Kur’an, reenkarnasyonu acık bir şekilde reddetmekte ve hicbir acık kapı bırakmamaktadır. Bu konuda apacık Âyetler ortada varken, onları gormezlikten gelerek başka Âyetlerden zorlamalı yorumlarla bu teoriye destek aranmasının ne derece yanlış bir yaklaşım olduğu acıktır.
Doğru olan yaklaşım ise, bir konuda manası acık (muhkem) ve bunun yanında bazı kapalı (muteşabih) Âyetler olduğu takdirde, manası acık olanları esas alarak diğer Âyetleri onların ışığında yorumlamaya calışmaktır. İşte bu makalede takdim edeceğimiz Âyetlerin coğu bu konuda acık olup dunyaya tekrar donuş olmadığını ifade etmektedir.
A. Dunyaya Tekrar Donuş İsteklerinin Reddedilmesi
Kur’Ân-ı Kerîm’de, coğu kere iade kavramıyla ifade edilen yeniden diriltmenin kıyamet gunu olacağı, bu diriltmenin bir defaya mahsus olduğu ve olumden sonra tekrar dunyaya donuşun asla mumkun olmayacağı konuları hicbir şupheye yer bırakmayacak kadar acık bir şekilde dile getirilmiştir. Bu hususta pek cok Âyet vardır. Bu Âyetlerin bazısında olum anında, bazısında mahşer yerinde hesap verme esnasında, bazılarında cehennem gorulduğu esnada, bazılarında ise cehenneme girdikten sonra inkarcıların dunyaya tekrar donme istekleri dile getirilmiş, hepsinde de bu isteklere karşılık red (hayır!) cevabı verilmiştir.
a. Olumden Sonra Dunyaya Donuş İsteğinin Reddi
Birinci durum, yani ahiret aleminin giriş kapısı hukmunde olan olum anında dunyaya tekrar dondurulme isteğinin reddedilişi ceşitli Âyetlerde ifade edilmiştir. Şu Âyet bu konuda cok acık ve kesindir: “NihÂyet onlardan birine olum gelip cattığında der ki, Rabbim beni geri gonder! Ta ki boşa gecirdiğim dunya hayatımda artık iyi ameller işleyeyim. Hayır! O, soylediği boş bir laftan ibarettir. Onların arkalarında ise, yeniden diriltilecekleri gune kadar bir berzah vardır” (Mu’minûn, 99-100).
Dunyaya yeniden gelmenin asla soz konusu olamayacağını acık ve kesin bir şekilde ifade eden bu ayet-i kerime’de dunyaya yeniden donuş isteğinin boş bir laf olduğu ifade edilirken, tekid sadedinde “o, soylediği boş bir laftan ibarettir” buyrulmuş,6 boylece Allah’ın boyle bir va’di olmadığına ve bu yakarışın asla kabul gormeyeceğine dikkat cekilmiştir.
“Onların arkalarında ise, yeniden diriltilecekleri gune kadar bir berzah vardır” ifadesi de diriltilecekleri gune kadar onlerinde bir berzah7 (dunyaya donmelerine mani olan bir engel) olup boylece dunya ile ahiret arasında farklı bir hayat boyutunda olacaklarını, dunyaya donemeyeceklerini belirtmektedir. “Nasıl ki ana rahminden cıkan bir cocuk tekrar oraya donemiyorsa bu dunya hayatından cıkarak kabir hayatına giden bir ruh da oradan cıkıp geriye tekrar donemeyecektir.”8 Boylece bu Âyetteki berzah kelimesi de dunyaya tekrar donuşun olmayacağını bildirmektedir.
Nitekim, dunyaya tekrar donuş inancının cok yaygın olduğu coğrafyadan bir insan olarak İkbal, “Kur’Ân-ı Mubin’de iyice acıklanmış ve hicbir fikir karmaşasına yer vermeyecek mahiyette olan uc noktaya dikkat etmemiz gerekir” dedikten sonra, ikinci noktada “Kur’Ân-ı Kerîm’e gore bu dunyaya yeniden gelmek imkÂnsızdır. Bu husus aşağıdaki Âyette gÂyet sarih bir şekilde acıklanmıştır”9 diyerek yukarıda takdim ettiğimiz Âyeti zikretmiştir.
Bu apacık beyana rağmen “bu Âyet, ruhun ayrıldığı bedene donmeyeceğini ifade ediyor, dunyaya donmeyeceğini değil”10 veya “reenkarnasyonun olmadığını değil surekli dunyaya geri gidip acığını kapatmak isteyenlerin bu isteklerinin reddedildiğine delildir”11 gibi iddiaların tutarsızlığı acıktır. Cunku Âyette ne eski bedene donme isteğine ne de bu sozu soyleyenin dunyaya birkac defa geldiğine dair her hangi bir işaret yoktur. Eğer bu istek dunyaya birkac kere gelmiş bir kimse tarafından yapılmış olsaydı o zaman cevap olarak, defalarca dunyaya gonderilmedi mi?!... gibi bir uslup kullanılırdı. Nitekim benzer bir Âyette pişmanlığını dile getiren inkarcıya şoyle cevap verilmiştir: “Size duşunup taşınacak kimsenin duşuneceği kadar bir omur vermedik mi?! Hem size peygamber de gelip uyardı.” (FÂtır, 37). Bu Âyette de insana duşunup taşınacağı ve oğut alacağı kadar omur verildiğinden bahsedilmiş, birkac kere dunyaya gelmekten bahsedilmemiştir. Boylece her insana oğut alacağı, duşunup taşınacağı miktarda –uzun veya kısa- bir sure verildiği belirtilmiştir. Eğer bu sure yeterli olmasa ve yeniden dunyaya gelme ihtiyacı olsaydı Âyette bu ifadeler kullanılmazdı.
Yukarıdaki Âyete benzer başka Âyetler de vardır: “Kendilerine azabın geleceği ve kÂfirlerin Rabbimiz bize birazcık muhlet ver de davetine uyalım ve elcine tabi olalım diyecekleri gun hakkında insanları uyar” (İbrahim, 44), “Sizden birinize olum gelip catmadan once, size nasib ettiğimiz imkÂnlardan Allah yolunda harcayın! Olum gelip catınca: Ya Rabbî, az muhlet ver bana, bak nasıl hayırlar yapacağım, tam takv ehlinden olacağım! diyecek olsa da Allah, vÂdesi gelen hicbir kimsenin ecelini ertelemez. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır” (MunÂfikûn, 10-11).
Bu Âyetler dunyaya tekrar donmenin olmadığını gostermektedir. Cunku reenkarnasyondan maksat tekÂmulu tamamlamak olduğuna gore, eğer bu iddia doğru ise, boyle bir talepte bulunana salihlerden olma fırsatı verilmeli değil miydi?! Halbuki değil dunyaya tekrar gelme, ecelin ertelenmesine dahi izin yoktur. Bu durum: “Allah, eceli gelmiş bir kimseyi asla ertelemez…” ayetiyle acık bir şekilde ifade edilmiştir. Şu Âyet de bu hususu desteklemektedir: “Allah’ın belirlediği vakit geldiğinde artık ertelenmez” (Nuh, 4). Bu Âyetler reenkarnasyon olmayacağını cok acık bir şekilde bildiriyor. Cunku olmek uzere olan kimsenin eceli tehir edilmediğine, ek sure verilmediğine gore, artık olum gelip cattıktan sonra yapılacak boyle bir talep asla kabul edilmez. Yani boyle bir istek kabul edilseydi, olmeden once gercekleştirilirdi.
Allah tarafından dunyaya tekrar donmeye izin verilmeyince, artık insanların kendi gayret ve cabalarıyla da boyle bir şeyi elde etmeleri mumkun değildir. Şu Âyette ifade olunduğu gibi: “Haydi gorelim sizi, can boğaza geldiğinde, O vakit can cekişenin yanında bulunan sizler bakar durursunuz. Biz ise, ona sizden daha yakınız, ama siz goremezsiniz. Haydi bakalım eğer Âhirette vereceğiniz hesap yoksa, iddianızda tutarlı iseniz, cıkmakta olan o rûhu geri dondursenize!” (Vakıa, 83-87). Dunyaya tekrar donuş olmadığını ifade eden bu uslup bu yondeki umit kapılarını tamamen kapamaktadır.
b. Mahşer Gununde Dunyaya Donuş İsteğinin Reddi
Şu Âyette ise, inkarcıların kıyamet gununde amellerinden hesaba cekildikleri sırada dunyaya tekrar donme isteklerinin boş bir temenniden ibaret olduğu dile getirilmektedir:
“… Acaba şimdi bizim icin şefaatciler var mı ki şefaat etsinler, ya da dunyaya geri gonderilsek de yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapsak. Onlar kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler de kaybolup gitti” (A’raf, 53).
Boylece, inkarcıların mahşer meydanında iken dile getirdikleri dunyaya tekrar donme talepleri bu ayetle de reddedilmiş, artık onlar icin ne bir şefaatcinin ne de dunyaya tekrar dondurulmenin olmayacağı bildirilmiştir.
c. Cehennem’i Gorme Esnasındaki Dunyaya Donuş İsteğinin Reddi
“… Yahut azabı gorduğunde, keşke bir kere daha donme imkÂnım olsaydı da iyilerden olsaydım diyeceği gunden sakının” (Zumer, 58), “Onların ateşin karşısında durdurulup, ah! Keşke dunyaya geri gonderilsek de bir daha rabbimizin Âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak! dediklerini bir gorsen! Hayır! Daha once gizlemekte oldukları şeyler (gunahlar) onlara gorundu. Onlar dunyaya gonderilseler bile, nehyolundukları şeyleri mutlaka tekrar yaparlardı. Onlar kesinlikle yalancıdırlar” (En’am, 27-28). Bu Âyetteki “Onlar dunyaya gonderilseler bile, nehyolundukları şeyleri mutlaka tekrar yaparlardı. Onlar kesinlikle yalancıdırlar” ifadesi mevzumuz acısından cok onemlidir. Cunku bu ifadeyle, faraza onlar dunyaya tekrar gonderilseler dahi yine aynı şeyleri yapıp Allah’ın yasak ettiği şeyleri işleyecekleri bildirilerek insanların bu dunyaya neden bir daha gonderilmediklerinin gerekcesi ve hikmeti beyan edilmiştir.
d. Cehennem’de İken Dunyaya Donuş İsteğinin Reddiu
“Rabbimiz! bizi cehennemden cıkar! Eğer bir daha (eski halimize ve gunahlara) donersek o zaman gercekten zalimlerdeniz. Buyurdu ki, kesin sesinizi! Konuşmayın!..” (Mu’minûn, 107-108). “Rabbimiz bizi cıkar da yapmadığımız salih amelleri yapalım” (FÂtır, 37), “(Kotulere) uyanlar şoyle derler: Ah! Keşke bir kere daha dunyaya gitseydik de şimdi onların (kotulerin) bizden kacıp uzaklaştıkları gibi biz de onlardan kacıp uzaklaşsaydık! İşte boylece Allah onlara, yaptıkları şeyleri pişmanlık ve uzuntu kaynağı olarak gosterir ve onlar ateşten cıkacak değillerdir” (Bakara, 167). Bu son Âyet, onların dunyaya donme talepleri bir yana, olup cehennem azabından kurtulma arzularının bile yerine getirilmeyeceğini, aksine, olumsuz bir şekilde cehennemde ebedî kalacaklarını bildiriyor.
Gorulduğu gibi, bu dort durumun hepsinde dunyaya tekrar donmek isteyen gunahkar ve inkarcıların istekleri kesin bir dille reddedilmiş, boyle bir şeyin yapılmayacağı acık bir şekilde belirtilmiştir. Dolayısıyla bu apacık Âyetlerden sonra bir takım yanlış yorumlara saparak bazı Âyetleri aksi manalara hamletmeye calışmanın cok yanlış bir davranış olduğu ortadadır.
Burada, dunyaya tekrar donmek muhal olduğuna gore, neden boyle bir temennide bulunuyorlar? şeklinde akla gelebilecek soruya şoyle cevap verebiliriz: Onların bu temennileri, ya boyle bir şeyin imkÂnsız olduğunu bilmediklerinden, ya da imkÂnsız olduğunu bildikleri halde, aşırı derecedeki pişmanlıklarını ifade etmekten dolayıdır. Cunku olmayacak bir şey de temenni edilebilir.12 Şoyle de duşunebiliriz; onlar her ne kadar dunyaya tekrar donmenin muhal olduğunu bilseler de, karşılaştıkları dehşetli durumlardan kurtulmak icin hicbir careleri olmadığından, muhal olduğunu bile bile bunu istemek durumunda kalmışlardır.
B. Dunyaya Tekrar Donuşu Reddeden Diğer Ayetler
Yukarıdaki Âyetlerin yanında dunyaya tekrar donuş olmadığını acık bir şekilde veya dolaylı olarak ifade eden başka pek cok Âyet vardır. Şimdi de bu Âyetlerden tespit edebildiklerimizi sunmaya calışacağız.
“Onlardan once nice kavimler helak ettiğimizi gormuyorlar mı?! Onlar bunlara tekrar donup gelmezler’’ (YÂsîn, 31) Âyeti, helak edilen insanların, daha sonra dunyaya tekrar donmediklerini acıkca ifade ediyor. Helak edilen kavimlerin kusurlu, manevi bakımdan tekemmul etmemiş insanlar olduğu duşunulurse, bu Âyetin reenkarnasyon aleyhinde kuvvetli bir delil olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bir başka Âyette ise, bu manada, ‘’Helak ettiğimiz bir şehir halkına tekrar donmek haramdır’’ (EnbiyÂ, 95) buyrularak, dunyaya donuşun kesinlikle olamayacağı haram tabiriyle tekitli bir şekilde bildirilmiş, haramdır! yani, yasaktır! denilerek, dunyaya donuş hakkındaki butun umit kapıları boyle bir beklenti icinde olanların yuzlerine kapatılmıştır.
“Allah sizi annelerinizin karnından hicbir şey bilmez bir vaziyette cıkardı’’ (Nahl, 78) Âyeti de reenkarnasyon aleyhinde kuvvetli bir delilidir. Cunku bu fikri savunanlara gore, insanın yeniden dunyaya gelmesi tekÂmul icindir. TekÂmulun olabilmesi icin ise, onceki hayattaki birikimin mevcut olması gerekir. Halbuki bu Âyet boyle bir şeyin olmadığını, doğan cocukların hicbir şey bilmez bir halde dunyaya getirildiğini acık bir şekilde ifade ediyor.
Vakıa suresinin son Âyetlerinde olum anındaki insanların durumları tasvir olunduktan sonra “(Olen kimse) eğer mukarrebinden ise Eğer Ashab-ı yeminden ise Ve eğer yalanlayıcı ve dalalete duşmuşlerden ise…’’ (VÂkıa, 88-94) buyrularak oldukten sonra insanların gidecekleri yerler sıralanmış, fakat bunlar icinde tekÂmul etmemiş, gunahkar ve kusurlu kimselerin tekrar dunyaya doneceklerinden bahsedilmemiş, bilakis yalanlayıcı ve dalalete duşmuş olanların yerinin cehennem olduğu bildirilmiştir: “Ve eğer yalanlayan ve dalalete duşenlerden ise, ona kaynar sudan bir ziyafet ve cehenneme giriş vardır’’ (VÂkıa, 92-94).
Kıyametin kopup insanların amellerine gore gruplara ayrılmalarının anlatıldığı şu Âyette de benzer durum soz konusudur: “Kıyametin koptuğu gun insanlar birbirlerinden ayrılırlar: İman edip salih ameller işleyenler cennet bahcelerinde sevinc icindedirler. İnkÂr edip Âyetlerimizi ve ahirete ulaşmayı yalanlayanlar ise azaba maruz kalacaklardır’’ (Rum 14-16). Gorulduğu gibi insanların farklı gruplara ayrıldığından bahseden bu Âyetlerde de dunyaya donuşten bahsedilmiyor.
Şu Âyette de benzer bir tablo cizilmektedir: “Kim Rabbinin huzuruna mucrim olarak gelirse onun icin cehennem vardır… Kim de mu’min olarak salih ameller işlemiş bir şekilde gelirse onun icin de ustun dereceler vardır: İcinde ebedî kalacakları, alt taraflarından ırmakların aktığı Adn cennetleri! İşte nefsini tezkiye edenlerin mukÂfatı budur!” (TÂ-h 74-76). Gorulduğu gibi insanın olumden sonraki durumunu anlatan bu Âyette de cennet ve cehennem dışında başka bir yerden, dunyaya donuşten bahsedilmiyor.
Cennetlikler hakkındaki “Orada (cennette) ilk olumden başka olum tatmazlar’’ (Duhan, 56) Âyetinde olumun bir kereye mahsus olarak yaşandığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla birkac veya bir cok defa olumu gerekli kılan reenkarnasyon bu Âyet ile de reddolunmaktadır.
“Her nefis olumu tadacaktır. Sonra bize dondurulurler” (Ankebut, 57) Âyetinde de olenlerin dunyaya değil de Allah’a dondurulmesinden bahsediliyor.
“Allah insanları yaptıklarıyla muaheze etseydi yeryuzunde canlı bir varlık bırakmazdı. Fakat onları belli muddete kadar erteliyor. Muddetleri geldiğinde ise ne bir an geri kalabilirler ne de one gecebilirler” (Nahl, 61) Âyeti de bu dunyanın mucazat mahalli olmadığını, insanların yaptıklarının karşılığını tam olarak başka bir alemde goreceklerini ifade ediyor.
“Sudan, beşeri yaratıp onu akraba ve hısım yapan O’dur…” (Furkan, 54) Âyetiyle ifade edilen insanların akrabalık ve hısımlık bağlarıyla birbirleriyle bağlanmış olmaları gerceği de reenkanasyonu reddetmektedir. Cunku bu teoriye gore insanın babası yarın onun cocuğu olarak tekrar dunyaya gelmekte veya olen bir cocuk başka bir ailede dunyaya gelerek -erkek olarak donmuşse- kendi kız kardeşiyle, -kız olarak donmuşse- kendi erkek kardeşiyle evlenebilmektedir!
Yahudilerin dunya hayatına aşırı duşkunluklerini ifade eden “Onlardan biri kendisine bin sene omur vermesini ister” (Bakara, 96) Âyeti de reenkarnasyon olmadığını bildirmektedir. Aksi halde bin sene omur değil de tekrar dunyaya gelme isteğinden bahsedilirdi. Âyetin devamı da bu hususta ayrı bir delildir. Cunku devamında “fazla omur verilmesi onu azaptan uzaklaştırıcı değildir” buyrularak dunyaya tekrar donmek suretiyle omrun uzatılmasının insanı terakki ettireceği iddiası yalanlanmakta ve fazla omrun tekÂmulun garantisi olmadığına işaret edilmektedir.
Butun bu Âyetlerin yanında, Kur’Ân-ı Kerîm’de kıyametin kopacağını, oldukten sonra dirilmenin cismanî olduğunu, cehennem hayatının ebedî olduğunu ve kÂfirlerin affedilmeyeceğini bildiren pek cok Âyet vardır. Bu Âyetler ifade ettikleri manalarla reenkarnasyonu reddetmekte, bir defaya mahsus olan bu dunya hayatının olumle son bularak artık ebedî bir hayatın başlayacağını bildirmektedirler. Mesela, “Sonra sizi yerden dirilip kalkmak icin bir kere cağırınca birden kabirlerinizden cıkarsınız” (Rum, 25), “Bir de bakmışsın ki onlar kabirlerinden cıkıp rablerine doğru koşuyorlar” (YÂsîn, 51) gibi Âyetlerde dirilişin, kıyametin kopmasından sonra, kabirlerden cıkmak suretiyle olacağı, boylece ruhun başka bir bedene intikal etmeyeceği acıkca ifade edilmiştir. Bu tur Âyetler reenkarnasyonun olmadığının acık delilleridir. Cunku reenkarnasyon iddiası bu inanclarla ters duşmektedir. Bu yuzdendir ki, bu iddiayı kabul edenler cismanî dirilişi kabul etmezler.13 Cehennemin ebedî olmadığını iddia ederler.
KÂinatın ezelî ve ebedî olmadığını gosteren kevnî deliller ve Âyetler de reenkarnasyon aleyhine bir delildir. Cunku bu iddia sahiplerine gore bu alemin başlangıcı olmadığı gibi sonu da yoktur. Yani kıyamet kopmayacak bu alem sonsuza kadar boylece surup gidecektir. Bu iddiayı Kur’Ân Âyetleri yalanladığı gibi bugunku ilimler de er veya gec kainat capında bir kıyametin koparak bu duzenin bozulacağını haber vermektedir.14
Gorulduğu gibi pek cok Âyet dunyaya tekrar donuş olmadığını cok net bir şekilde bildirdiği gibi, bir cok Âyet de bu iddianın doğru olmadığına ve tutarsızlığına işaret etmektedir.
__________________
Kur'an Işığında Reenkarnasyonun Reddi
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Kur'an Işığında Reenkarnasyonun Reddi