Bana oyle gelir ki, gunluk olaylar bizi meşgul ediyor, ehemmiyet vermemiz gereken konuları geriye atıyor, muhimsenmeyecek olayları da one cıkarıyoruz.
Boylece ehem'le muhim yer değiştiriyor, hayatımız, ehemleri arkaya, muhim olmayanları one alarak oyalanıp gidiyor. Hatta tabiri caizse, heder oluyor, bir bakıma da harcanıyor.
Halbuki hayatımız bize bir defa veriliyor, birkac defa daha yaşama imkanı olmuyor. Oyle ise ehemle muhimmi ayırmalı, ehem olanları gonlumuze yerleştirmeli, gereklerini de on plana alıp şahsımızda yaşamalıyız.
Hayatının ehemmiyle muhimmini bilmeyenlerin tukettikleri kos koca omrun sonuna bakın. Goreceğiniz şey kocaman bir:
"Eyvah, bu bÂzicede biz yine yandık. Zira ziyan ortada, bilmem ne kazandık? "şeklinde acı pişmanlıktan başkası değildir.
Bir omur harcanmış, kos koca bir hayat tuketilmiş, ama ebedî hayata bir hazırlık yok, ahirete goturecek bir kazanc mevcut değil. İslÂm adına koskoca terk ve ihmaller.
İnsanın bu ihmali ve nisyanı yuzunden olacak ki Efendimiz (a.s.m.)
Hazretleri ikaz ediyor:
"Âhirette hesaba cekilmeden once dunyada siz kendinizi hesaba cekin"
Evet, hayatımızı incelemeli, gunluk meşguliyetimizi duşunmeli, ebedî hayatımıza ne hazırlıyoruz, bunun muhasebesini yapmalıyız.
Yapmalıyız ki, omrumuzun ehemmiyle muhimmini bilmiş olalım. Bir hayatı boşuna tuketmiş olmaktan kurtulalım.
Şurası bir gercektir ki, burada kendini hesaba ceken orada hesaba cekilmeyecek, buradaki hazırlığı orada rahatlık sağlayıp huzur getirecektir.
Bunun icindir ki, Rabbimiz:
"Ben kulumu iki defa korkutmam" buyurmuştur.
Kul dunyada korkar, hayatını bu Allah korkusunun gereğini yerine getirerek yaşarsa, artık o kul icin Âhirette korku olmayacaktır. Olursa iki defa korkutulmuş olur. Halbuki Rabbimiz, kulunu iki defa korkutmayacağı sozunu vermiştir. Burada korkup emirlerini yerine getiren orada korkmayacak, belki mujdelere muhatap olacaktır.
Başka bir tabirle, burada kendini hesaba ceken, orada hesaba cekilmeyecek, buradaki hesabı, orada rahatlık temin edecektir.
Oyle ise geliniz, burada kendimizi hesaba cekelim.
Hayatımızın, gayesine uygun gecip gecmediğini inceleyelim. Bakalım:
"Yaratılış gayemize uygun duşen hizmetlerin ucundan bucağından tutuyor muyuz, İslÂmî vazifelerimizi yerine getiriyor, dinî mukellefiyetlerimizi icra ediyor muyuz?"
Yoksa; varsa da, yoksa da, nefsimiz kendi istek ve arzularımızın tatmini, şahsî menfaatlerimizin tahakkuk ve temini mi? Bunların dışında bir şey duşunmuyor, millî, manevî hizmetler adına bir sancı hissetmiyor, bir keder duymuyor muyuz? Yani kos koca bir hayatı sadece nefsimiz icin mi tuketiyoruz?
Şayet boyleyse, sacımızı başımızı yolma derecesinden aşağıda bir manevi felaket değildir bu.
Evet, bir daha tekrar ediyoruz, Allah Resulu (a.s.m.)'nun ikaz ve irşadını:
Âhirette hesaba cekilmeden once dunyada siz kendinizi hesaba cekin!"
Ne diyorsunuz? Var mısınız boyle bir nefis muhasebesine? Yoksa boş mu ver? Oyle gelmiş, boyle mi gider?
www.sevde.de
__________________
Hayatmızı Heder Mi Ediyoruz... ?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Hayatmızı Heder Mi Ediyoruz... ?