ABD onderliğindeki Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin onderliğindeki Doğu Bloku ulkeleri arasında 1947'den 1991'e kadar devam eden Soğuk Savaş donemi, askeri, teknoloji, uzay, siyaset ve bilim eksenli ustunluk mucadelelerine sahne olmuştu.
Soğuk Savaş ’ın başladığı 1947 yılında Başkan Harry S. Truman doneminde kurulan Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), ABD ’nin dış ulkelerle ilgili cok kritik istihbaratlar toplanmasını sağladı. O donem, CIA ’in bazı onemli sırlarına vakıf olan bilim insanı Frank Olson, 1953'te New York'taki bir otelin 13. katındaki odasından duşerek hayatını kaybetti. Federal yetkililer, ailesinin Olson ’un cesedini gormesine izin vermedi. Bunun yerine olmeden bir sure once zihinsel problemler yaşadığını ve pencereden atlayarak intihar ettiğini soylediler.
[h=2]Frank Olson'un 13. katından duştuğu The Statler Hotel[/h] [h=2][/h] Fakat Olson ’un yeğeni Paul Vidich, yeni kitabı The Coldest Warrior'da amcasının aslında CIA tarafından oldurulduğunu iddia ediyor. Olson ’un ABD'nin Soğuk Savaş'ta kullandığı gizli strateji ve teknikler hakkında bazı sırlara vakıf olduğunu soyleyen Vidich, bunların arasında sorgulama teknikleri ve CIA'in 2. Dunya Savaşı'ndan sonra Naziler ve bazı Japon savaş sucluları ile iş birliği yaptığı gerceklerinin de olduğunu one suruyor.
[h=2]1975 yılında, Olson ailesi Oval Ofis'te Başkan Gerald Ford ile goruşuyor[/h]
Vidich, amcasının olumunden 18 yıl sonra yani 1975 yılında, Olson ’un vucudunda Liserjik Asit Dietilamid, kısaca LSD madde tespit edildiğini soyluyor. Bu gerceğin donemin başkanı Gerald Ford'un CIA'i araştırması icin gorevlendirdiği Rockefeller Komisyonu'nda ortaya cıktığını belirten Vidich, bunun cok onemli bir kırılma olduğunu soyluyor. Olayın duyulmasından sonra Olson ’un ailesini Beyaz Saray ’a davet eden ve ozur dileyen Başkan Ford, aileye 750.000 dolar verdi. Fakat Vidich, bu para karşılığında Olson ’un ailesine CIA'i koruyan bir gizlilik anlaşması imzalatıldığını belirtiyor.
Kendisine anlatılan hikayelere hicbir zaman inanmayan Olson ’un buyuk oğlu, 1994 yılında babasının cesedini mezardan cıkardı. Cesedi inceleyen patolog, Olson'un kafatasındaki yaralanmaların, odasında oldurulup ardından pencereden atıldığına dair tutarlı bir kanıt oluşturduğu sonucuna vardı. Olson'un olumu resmi olarak “belirsiz” olarak sınıflandırılıyor; ancak on yıllar sonra ortaya cıkan tum kanıtlar bilim insanın aslında bir cinayete kurban gittiğine işaret ediyor.