Melekler
Melekler nurdan yaratılan, gozle gorulmeyen, nurani, latif, hızlı ve insanlardan once yaratılan varlıklardır. Peygamberler, Melekleri hem baş, hem de basiret gozu ile gorup konuşmuşlardır. Melekler bazen diğer insanlara da gozukup konuşmuşlar, Hz.Meryem’e ve Ashab-ı Kirama’a Allah Rasulu’nun huzurunda goruldukleri gibi. Cibril Emin’in Dihyetu’l Kelb’in suretinde Meryem’e gorunmesi Âlem-i misalden değerlendirilir. Olumden sonra da herkes melekleri gorecek, seslerini işitecek zaten.. Bu dunyada melekleri surekli gorme şansı elde edebilseydik fiziki gozlerimiz nurlarına tahammul edemezdi, ancak basiret gozu ile gormek mumkun. Evliyaya, hatta insanlara rahmani ruyayı gosteren vazifeli melekler vardır. Hakeza, sanatkÂrlar bestelerine doktuğu ilhamı meleklerden alır, nevar ki coğu bundan bihaber, kendisine ait olduğunu sanır.
Melekleri gormek şart değil, iman etmek ve sevmek yeterli. Kur’anda; Gokleri ve yeri yaratan melekleri ikişer, ucer, dorder kanatlı elciler yapan Allah’a hamd olsun…(Fatır/1) diye gecen ayeti celileden hareketle, Melekleri Allah’ın kızları ya da kadın şeklinde duşunmek veya şematize etmek haramdır. Onlar icin erkeklik ve dişilik sozkonusu olamaz. Bu arada belirtmekte yarar var; meleklerin sayısı hakkında malumat bizi aşar, sayısını ancak Allah bilir. Rasulu Kibriya Efendimiz(s.a.v); Uzerindeki meleklerin cokluğundan dolayı sema gıcırdayıp ses verdi. Ses vermeside hakkıdır. Cunku semadan dort parmak boş yer mevcut değildir. Her yerde ya kıyam, ya ruku, yada secde halinde Allah’a ibadet eden bir melek bulunmaktadır(Muddesir,31) buyuruyor. Hadisi şeriften anlaşıldığı gibi kimi kıyamda, kimi rukuda , kimi de secde halde Arş’a yonelirler melekler..
Melekler Meclisine Mele-i Ala denir, bu meclisin başkanı Cibril Emin’dir. Cebrail Pegamberimizle Mirac’a yol alırken arkadaşlık yaptığı son nokta olan Sidretu’l Munteha’da bulunur, aynı zamanda vahiy meleği olup, Kur’anda; Ruh, Ruhu’l Emin, Ruhu’l Kudus ismi ile anılır Cibril Emin.
Tabiat olaylarını idare eden meleklerin reisi de Mikail’dir. Her zerrede, her atomda melek gorevli, elektronu idare eden bir melek, protonu idare eden bir melek, notronu da idare eden bir Melek tayin edilmiş. Dedik ya her mikro ve makro Âlemde varlar.
Kıyamet habercisidir İsrafil Meleği, Sur’u uflemeye hazır durumda emri beklemekte. Sur’u İlk ufleyişi ile canlılar olup yerlere serilir, O’nun kaval şeklinde ve icinde butun mahlûkatın ruhların mevcut olduğu sur’u ikinci ufleyişinde diriliş gercekleşir, ucuncu ufleyişte ise hesap icin mizana sevk edilir mahlûkat, yani Allah’ın huzuruna varılır.
Vakit ve omur tamamdır gorevlisi Azrail meleğidir. Muslumanın canını alırken şirin, kÂfirin alırken ise sert surette gorunur. . Rabbul Âlemin madem her nefis olumu tadacak demiş, o halde olume bir saniye bile mani olunamaz, bu boyle biline. İnsanlardan sonra Meleklerinde canını alacak, geriye tek kendisi kalacak, ama O’ da sonunda Rabbul Alemin’in “ol” emriyle oluverecek, boylece baki olanın ancak Allah olduğunu anlamış olacağız
KİRAMEN KÂTİP

Rabbul Âlemin Hafaza meleklerini Kur’anda; İnsanın onunde ve arkasında Allahın emriyle onu koruyan, devamlı takip eden melekler vardır(Ra’d) diye tarif etmiştir. Nasıl ki, Maliye gelir gider envanteri tutarsa, insanın da omru boyunca gunah ve sevabını kayda geciren sağ ve sol omuzda bulunan Kiramen KÂtip Melekleri var, dolayısıyla insan bir iyilik işlediği zaman derhal sağdaki melek on sevap hanesine yazar, kotuluk işlediğinde ise soldaki melek tam yazacakken sağdaki melek hele bir dur, yedi saat bekle, belki bu arada yaptığına pişman olup, tevbe edebilir ikazını yaparak kayda gecmesini onler, nevar ki bu sure icerisinde mu’min istiğfar etmezse gunah yazılır ve kıyamette Allah’ın huzurunda gunahı-sevabı acığa vurulur. Allahu Teala; HÂlbuki sizin uzerinizde hakiki bekciler cok şerefli yazıcılar vardır ki onlar ne yapıyorsanız bilirler(Nebe/38) buyuruyor. İnsanoğlu mu’min, kafir ve munafık olarak diye tasnif edilir. Mu’min sıfatını elde edenlere Kur’anın ifadesiyle bu gruplama; amel defteri sağ tarafından verilecek olan Ashab-ı yemin ile İman, taat ve ibadette onde gidenler denilen mukarrabun, ya da sabikun taifesi diye iki kategoride tasnif edilir. Halk bu tasnife kısaca avam ve havas demiştir. Allahu Teala ayeti Kerimelerde;
Herkes icin yapmış olduğu amellerden dolayı farklı dereceler vardır(Mucadele 58/11)
Baksana, biz insanların bir kısmını diğerine nasıl ustun kılmışızdır. Elbetteki ahiret, derece ve ustunluk bakımdan daha hayırlıdır(İsa 17/20)
Gercekten biz, Peygamberlerden bazısını diğerine ustun kıldık. Davud’a Zeburu’u verdik(İsra 17/55)
Onlardan kimi zalimdir, gunah işleyerek kendisine zulmeder. Kimi orta haldedir. Kimisi ise sabikun olanlardır. İşte buyuk fazilet budur(Fatır 569) diye beyan buyurdu. Rasulullah(s.a.v) en son ayeti kerimeyi okuduktan sonra şoyle dedi:
“Onde olanlar cennete hesapsız girer, orta halli olan kolay hesaba cekilir. Nefsine zulmeden ise gunahı kadar sıkıntı cektikten sonra cennete girer.”
MUNKER ve NEKİR

Bir de sorgu sual melekleri de var ki; bunlara da Munker-Nekir denir. Onların Rabbu Tealayı, Kitab’ı, Peygambe’ri, Din’i sorması haktır. Kabirde bir insanın nesebine, soyuna bakılmadan doğru cevap verenlere kabir, cennet bahcelerinden bahce, cevap veremeyenlere cehennem cukurlarından cukur olur. Kabre konulan ceset ruhun eskimiş giysisidir, yani bir insanın parmakları eline, elide koluna ve nihayet butun bedenide ruha bağlıdır, o halde olen bedendir ruh değil. Cunku naciz bedenimiz topraktan yaratılmıştı yine toprağa rucu edip, ruhuyla Munker ve Nekir meleklerin sorularına muhatap kılınmış. Kabir azabı vardır, azaba mustahak olanın ruhu cesetle(toprakla) bitişik, yani curuyup toprağa karışınca, toprak ve ruh birlikte eza gorur. Olumle ceset maddeye, ruh mana Âlemine yonelir. Cunku ruh emir Âlemindendir. Nasıl ki dunyadaki omur surecimiz ana rahmindeki bir hayatın acılımı ise, Kabir hayatı da dunya hayatına nisbeten ahiret hayatının sonsuz acılımıdır.
Arş-ı Azam ilahi izinle taşıyan meleklerde var, hakeza mu’minler icin olum anında mujdeler veren, şefaat eden, cennet kapıcılığı yapan ve onların dualarına Âmin deyip istiğfarda bulunup destek olan, eşlik eden bir dizi meleklerde sozkonusu. Allahu Teala sevdiği kulu Cibril Emin vasıtasıyla ehline bildirir: Ey huzur ve sukûna kavuşmuş nefis sahibi kulum! Sen Rabbinden razı, Rabbinde senden razı olarak Rabbine don, katıl, seckin kullarımın arasına gir, cennetime…(fecir,27–30) der. Seckin kullardan maksat Evliya-i Kiramdır Ki; onların kalbi zikir sayesinde Cin ve Şeytandandan etkilenmez.
CİN ve ŞEYTAN

Allahu Teala; Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım(zariyat,56), Cinlerde insanlardan once yaratılmıştır. Onlar yalın zehirli bir ateşten yaratılmıştır(Hıcır 27) buyuruyor. Evet! Şeytan Meleklerin hocası idi, kendisi Cin taifesindendi, Allah’a ibadet ettiği demlerde mu’mindi, en iyi meleklerdendi, asıl adı İblisti. Allahu Teala(c.c); İblis kacındı buyukluk tasladı ve kÂfirlerden oldu(Bakara/34) beyan buyurdu. Şeytanın aldatması vardır, ama mu’minin zorla imanını calamaz, bu yuzden hic kimse benim gucum şeytana yetmiyor derse bu tamamen gunahına kılıf aradığına işarettir. Şeytanı yapabileceği sadece kalbe vesvese vermektir, bu da zikirsiz kalblerde yani ici boş kalplerde tesirlidir. Hadisi şerifte; Muhakkak şeytan, insanoğlunun damarlarında akan kan gibi onun kalbinde dolaşıp vesvese verir. Ben sizin kalbinize bir şey atmasından korktum(Buhari) buyuruyor Allah Rasulu.. Allahu Teala da; Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size kotulukler emreder (Bakara/268)buyurdu.
Cinler ve Şeytanlar dumansız saf ateşten yaratılmıştır. Şeytan da yumurtlayarak oğul cıkarır, fakat insanla nikÂh oluşturamaz mumkunde değil zaten, cinlerde ise cinsel organlar var olup, insanla nikÂhı caiz değildir. Cunku hemcins değildirler. Allahu Teala; Cinleride daha once alevli ateşten yarattık(Hicir/27) buyuruyor. Cinlerin zararlarından korunmak icin Kur’an ve sunnette ongorulen tedbirlere başvurmalı. Şeytan ve cinler bizi gorurler, ama bizler goremeyiz, gormememizin hikmeti de cirkin, urpertici varlıklar olmasından kaynaklanabilir. Ahirettede tam tersi biz onları gorur onlar bizi goremezler. Bu arada cinlerin zararlarından korunmak adına, fakirlere bolca sadaka ve salÂvat getirmekten de geri kalmamalı. Gerek elbisemizi, gerekse cevremizi temiz tutmalı, cope atılan yemek vb. artıklar cinlerin taamıdır, cunku pis ve necis olanı melekler değil, cinler koklar, cinlerde yemek icmek yok, ama koklanarak gıdalanırlar. Cinler hijyenik olmayan yerlerde geceler, kirli alınların gozlerinden oper. Meleklerinde mekÂnları genelde gokyuzudur, yerde olanlarıda var tabi. İnsi ve cinni şeytanlara yem olmamak icin ilim olması gerekir.
O halde devamlı abdestli olmakta fayda var, abdest kılıctır cunku, namaza devam etmeli uykuya gecmeden once de Ayete’l Kursi, İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyarak yatmalı ki, şeytan ve cin’in yapacağı sihirin onune gecilebilsin.. Şeytanlar hep asi varlıklar, Melekler ise masumdurlar. Biri insanın ruhuna nur eker, diğeri vesvese tohumları. Bu yuzden insan hem asi hemde itatkar karekterdedir. Kelimenin tam anlamıyla nar ile nur arasında seyreder insanoğlu. Şairin dediği gibi olukların birinden kir, diğerinden nur akar, hangi oluktan kana kana icmek tercihi insana ait. Peygamberimiz(s.a.v), hem İns hemde Cins’in Rasulu, bu yuzden Rasulussakaleyn de denilir Nebiyyi Ekrem’e. Vesvese şeytanidir, vesveseye en iyi ilac zikir, helal lokma ve haramlardan alabildiğince kacmaktır. Gunahlara dalan şeytanın dostudur dolayısıyla şeytan ondan kacmaz.
Meleklerin gıdası zikir, icecekleri takdisdir, taat ve ibadetten birsaniye geri kalmazlar..Nasıl ki insanın kıblesi Kabe ise Meleklerinde dua kıblesi Arştır. Arş’a bakarlar her daim, Âlemde nevar neyok seyrederler. Arş’ı taşıyan Melek de tayin edilmiş dordu dunyada, sekizide ahirette vazifeli. Onlar dunyada olduğu gibi Cennette bile muminleri yanlız bırakmayacaklar, ikram edip hizme edecekler, Onlarda Cemalulluh’ı cennette temaşa edecekler.
__________________