Aile; nesep ve evlilik yoluyla bir araya gelmiş, bir catı altında bulunan en kucuk ve en onemli bir sosyal gruptur. Aile, toplumun cekirdeği ve temel taşıdır.
Aile, kişinin guclerinin, kabiliyetlerinin, yeteneklerinin, eğilimlerinin hatta icgudu ve isteklerinin bir duzen icinde gelişip olgunlaştığı; onun fizikî, ruhî ve kulturel gelişiminin tamamlandığı, kişiliğinin oluştuğu verimli bir ortamdır. Aile, sevincin, mutluluğun birlikte yaşandığı mukaddes bir muessesedir.
Aile, sorumlulukların ve yukumluluklerin paylaşıldığı, dertlerin anlaşıldığı, fertlerin kaynaştığı, sevinc ve tasanın paylaşıldığı, dinin ve değerlerin birlikte yaşandığı bereketli bir alandır. Bu oneminden dolayı dinimiz evlenmeyi ve aile kurmayı kolaylaştırıcı ve teşvik edici olmuştur.
Yuce dinimiz İslam aile kurmayı teşvikle kalmamış, onun dayanakları ve sağlıklı işleyişi ile ilgili olculer koymuş, bu konuda aile fertlerine hak ve sorumluluklar yuklemiştir. Kur’Ân’a baktığımızda ailede “gonul huzuru (sekîne), dostluk (meveddet) ve rahmet” arandığı, sorumlulukların paylaşıldığı, “iyilikle yaşama”nın hedeflendiği, eşlerin birbirine tutamak, dayanak ve korunak oldukları; Peygamberimizin (asm) sozlerine, tavırlarına ve uygulamalarına da bakınca sağlıklı bir yuva kurmanın onemi, aileyi korumanın gereği, aile fertlerinin birbirine karşı gorevleri, eşler arasında adaletli, olculu, sabırlı, anlayışlı, fedakar, sevgi ve merhamet dolu olmanın onemi... ile ilgili zengin malzeme buluruz.
SEVGİ
Sevgi, eşlerin hem evliliğe başvururken hem de evliliği surdururken muhtac oldukları en onemli kavramdır. Sevgi, ruhun olgunluk hissettiği, cok hoşlandığı şeye karşı meylidir. Âlemin dokusu sevgi ile doşelidir. Bir başka ifadeyle, kÂinatın temeli sevgi uzerine kuruludur. Yuce Allah da bizi sevgiyle, severek yaratmış ve bu zengin gucumuzu kendisi, sevdikleri ve razı oldukları icin kullanmamızı istemiştir. Bu bitmeyen ve harcadıkca artan zengin sevgi hazinemizden vermeyi hak edenlerin başında eşimiz, cocuklarımız ve yakınlarımız, sonra da diğer insanlar ve doğa gelir.
Sevgi, aile mutluluğumuzu besleyen ana kaynağımızdır. Bu kaynağın tıkanması durumunda aile saadetimiz de tehlikeye girer. Bunun icin “seven katlanır” sozu gereği sevdiklerimizin bazı olumsuzluklarını gormezden gelmemiz, onlara katlanmamız gerekmektedir.
Modern hayatta insanların tez sevgili bulduklarını; ama uzun sureli sevgili kalamadıklarını goruyoruz. Sevgide dÂim olmak icin ona kutsallık atfetmek, guzel eşimizi sevmenin, ona muhabbetle bakmanın Allah sevgisinin gereği olduğunu hatırda tutmak gerekir.
Kadın, eşinden surekli sevgi ve ilgi bekler. Sırası gelince o da, aynen hatta fazlasıyla mukÂbelede bulunur. Bu şekilde sevgi yeşerme, guclenme ve yayılma imkÂnı bulur. Sevginin yeşerme, guclenme ve devamlılık arz etmesinde guzel sozlerin, guzel davranışların, anıları yenilemenin, kulture gore anma gunleri duzenlemenin, hediyeleşmenin, bazen ufak jestler yapmanın, bir de duanın onemli yeri vardır. Biz sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşamamız icin olduğu kadar sevgimizin cennette de taşınması, orada da bir olmamız icin duacı olmalıyız.
SAYGI
Eşler arası ilişkilerin sağlıklı yurumesi icin sevgi gerekli; ama onu yıpratmamak, tuketmemek, ayağa duşurmemek icin saygı da gereklidir. Saygı, eşimizin onurunu koruma, değerlerini ve tercihlerini goz onunde tutma, hakkına ve hukukuna dikkat etme, cevresindekilere değer verme hassasiyetidir.
Saygı, karşındakinin varlığını goz onunde bulundurma, sana yapılmasını istemediğini ona yapmamandır.
Saygı; ince, kibar, seviyeli ve medeni davranmayı, hak ve hukuka riayet etmeyi gerektirir. Bunun icin saygılı bir insan eşine kufredemez, onun duşuncelerini hafife alamaz, tarzını ve tavrını aşağılayamaz, değerlerini kucumseyemez, akraba ve cevresini reddedemez. Eşine saygılı olan “hem severim, hem doverim” anlayışını da benimseyemez.
SABIR
Evlilik, bir bakıma sorumluluk yuklenmektir. Sorumluluğu artan kişinin haliyle yuku de artmıştır, rolleri de. Gorev ve sorumluluğu artan eşler ailede haliyle bekarlık donemine gore daha cok yorulabilecektir. Yorulan ciftlerin stresi artacaktır. Stres artınca sataşma veya bağırma da kendini gosterecektir. İşte bu aşamada eşlerin sataşma, bağırma ve dovuşmeye karşı kendilerini frenleyebilmesi icin sabır şarttır.
Sabır, eşlerin birbirinin bazı olumsuz soz ve davranışlarını sakince, anlayışla ve tepkisizce karşılamada olduğu gibi, eşlerin birbirlerinin isteklerini yerine getirememeleri durumunda da gosterilmesi gereken onemli bir erdemdir. Bu guzel erdem, eşlerin birbirine karşı gosterildiği gibi yakınlarına karşı da gosterilmelidir. Soz gelimi, eşinin fazla konuşmalarına sabreden, onun annesinin konuşmalarına da sabretmelidir. Boyle davranan bir kimsenin Allah katında da buyuk mukÂfata erişeceği unutulmamalıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (asm) şoyle buyurmaktadır:
Alıntı:
“Huysuz bir kocanın kahrına sabreden bir kadına Cenab-ı Allah tarafından, Firavun’un eşi Âsiye’ye verilen ecrin bir benzeri verilir; buna karşın huysuz eşine sabreden erkeğe de (yaralar icerisinde kıvranıp da sabredip şikayetci olmayan) Eyup Aleyhisselam’a verilen sevabın benzeri verilir.” (bk. Gazzali, İhya, Nikah Adabı)
Evlilikte, ozellikle eşlerin birbirini tanımaya calıştıkları ilk yıllarda, birtakım olumsuzluklar, bazı huzursuzluklar, maddi sıkıntılar, cevresel baskılar yaşanabilir. Bunları sabırla aşmak gerekir. En ideal bir yuvada bile bazı eksikler ve olumsuzluklar yaşanabilir. Bunları doğal karşılayıp sabırla aşmak lÂzım. Halk arasındaki “Sabreden derviş muradına erermiş” sozunu, aile icin de unutmamak gerekir.
SADAKAT
Sadakat, eşlerin sozlerinde ve işlerinde doğru ve birbirine guven dolu olmaları demektir. Sadakat duygusu, eşin fiziğinden, huyundan, capından, gucunden, birikiminden razı olup onunla yetinmeyi, başka arayışlara koyulmamayı, halinden memnun olmayı ifade eder. Eşinin durumundan memnun olmayıp sadakatsizlik gostermek, başka insanların guzelliğinden yararlanma acgozluluğunden, başkasındakileri merak etmekten, para veya menfaatten, aldatılmaktan yahut kandırılmaktan kaynaklanabilir ki, bunların hepsi sonucta bir aldanışı ve aldatışı ifade eder.
Aldatma ise bir olgunsuzluk, onursuzluk, sebatsızlık, vefasızlık kısacası Allah’ın verdiğine razı olmayış, kufran-ı nimette bulunuştur. Sadakatin zıddı “hıyanet”tir. Bu sıfat eşe ve olgun bir Musluman’a asla yakışmadığından bunu Kur’Ân yasaklamış ve Sevgili Peygamberimiz (asm) de munafıklığın alÂmeti olarak saymıştır. Orneğin Kur’Ân’da,
Alıntı:
“Allah’a, Resulu’ne ve emanetiniz altında olanlara (coluk-cocuk ve eşlerinize) karşı hıyanette bulunmayınız!..”(Enfal, 8/27)
buyrulmaktadır. Musluman hem eşiyle hem de diğer insanlar hatta canlı ve eşya ile ilişkilerini sadakat ahlÂkı uzere, doğruluk, durustluk ve acıklık ilkesine gore duzenlemelidir. Eşler hem evdeki gorevleri acısından, hem de iffetlerini korumaları acısından birbirlerine karşı sÂdık olmalıdırlar.
Kadın, ailesine sadakat gostermeyen erkekten intikam almaya kalkışmamalıdır. Zira, nihai planda herkes kendi karakteri ve kişiliğinin gereğince hareket ettiğine gore, herkesin fiili kendisini bağlayacaktır ve herkes kendi hesabını verecektir.
SAĞLIKLI CiNSî HAYAT
Cinsellik insan doğasının bir parcasıdır. İnsanı duygusal, rasyonel yonden zengin yaratan Allah, ona şehevi gucle de ayrı bir zengin ve bereketli bir boyut eklemiştir. Bu gucle insan haz alır, motive olur, şiir ve edebiyat inşa eder, bereketli nesiller elde eder, hayatına renk katar. Soz konusu bu gucu dengede tutan, itidal olcusunde kullanan insan “iffet” sahibi olmakta, bu gucu aşırı ve gayri meşru şekilde kullanan da “fucûr” ehli veya seks manyağı olmaktadır. İşte insanda var olan cinsel duyguları dinimiz asla yadsımamış, onu olumsuzlamamış, meşru olculer icinde bu duyguların tatmin yolunu acmıştır. Bunun en guzel yolunun da evlilik olduğunu gostermiştir.
Kur’Ân’da kadınların, eşlerinin “tarlası” olduğu ve erkeklerin kendi tarlalarını istedikleri gibi surebilecekleri sembolik bir dille anlatılarak, meşru yolla cinsel arzuların tatmin edilmesinin engellenmemesi istenmiştir. Bir başka Âyette de kadınların erkekler icin “ortu”, erkeklerin de kadınlar icin “ortu” olduğu belirtilmiştir. Yani eşler birbirini harama, gunaha karşı korurlar, bircok konuda birbirinin yardımcısı olurlar.
Peygamberimiz (asm) de evlenerek, aile kurarak, coluk-cocuğa karışarak bize uygulamalarıyla eş ve baba olmanın ornekliğini sergilemiştir. Hal boyle iken din adına, İslÂm adına bircok şeyi yasak, gunah ve tabu ilan etmek; eşlerin yatak odalarına girerek onların cinsel yaşamlarına sınır getirmek haksızlıktır ve gunahtır.
Bu konuda meşru olmayan ilişkiler bellidir. Bu da aile mahremiyetini ihlal, dışarıda edep ve ahlak dışı yakınlaşmalar, yine dışarıda yapmacık tavırlar, cinsel ima ve goruntuler, fuhuş, homoseksuellik, teşhircilik, pornografi vs’dir. Bunun dışında eşler birbirlerinin meşru cinsel taleplerini karşılamak, birbirlerine guzel soylemek, guzel gorunmek ve guzel yaklaşmak; kısacası birbirleriyle tatmin olmak zorundadırlar. Evliliğin devamı, ailenin bekası, insanların dengeli ve huzurlu olması, yuzlerin ve gozlerin gulmesi icin bu gereklidir.
Eşler, bu sıraladığımız altı S’de derinleşir, kendi ozel ve guzel yonleriyle bunu zenginleştirirlerse, cağımızda aile yapısını tehdit eden bircok unsura rağmen evliliklerini yurutecekleri duşunulmektedir. Kısacası bu altı S’den aile saÂdet ve selameti hasıl olacaktır. Butun niyazımız da her ailenin mutluluk ve esenlik uzere varlığını surdurmesidir.
SORUMLULUK
Sağlam bir aile, buraya kadar sıraladıklarımıza ilave olarak, eşlerin sorumluluk duygusunu hissetmeleriyle mumkundur. Eskilerin “mesuliyet” dedikleri sorumluluk ailede eşin once kendisini yetiştirmesi, koruması, gorev bilincinde olması, yukumluluklerini yerine getirmesi, sonra da eşi, cocukları, buyukleri ve akrabalarına karşı nasıl davranacağını bilip, bunlara karşı yukumluluklerini yerine getirmesidir.
Ailede maddi sorumluluklarımız vardır, manevi sorumluluklarımız vardır. Birincisi barınma, yeme icme, giydirme, eğitim, meşru olculer icerisinde gezme, eğlenme ve dinlenme ihtiyaclarının karşılanmasıdır. Manevi sorumluluk ise eşin ve aile bireylerinin ruhen sağlıklı olmaları, manen gelişmeleri, kulturel acıdan seviye kazanmaları, gonul dunyalarını genişletmeleri kısacası iyi insan, iyi Musluman olmanın donanım ve birikimini kazanmaları icin elden gelen gayreti sarf etmektir. Biraz acacak olursak, calışan eşlerin evde birbirine daha cok yardımcı olmaları, cocukların ilmî, imanî, fiziksel ve ruhsal gelişimleriyle birlikte ilgilenmeleri, akrabaları da ilgi cemberine almaları (zira aile ocağı yakınlar ve dostlarla da guclenir), aile onurunu, namusunu ve sırlarını korumaları, aile kazancını carcur etmemeleri, guzellikleri paylaşmaları, kotuluklerde birbirlerini engellemeleri, cennete giden yolu birlikte kat etmeye calışmaları eşlerin sorumlulukları altında olan hususlardır. Bu sorumlulukların hissedilmediği aile dağılır. Onun icin “Din de insana sorumluluklarını hatırlatmak icin gelmiştir.” desek mubalağa etmiş olmayız. Zira insanların ahirette kendisine, ailesine ve Rabbine karşı gorevlerinden sorulmadan bir tarafa ayrılamayacakları haber verilmektedir.
Sorularla islamiyet
__________________
Aile icerisinde eşlerin gorevleri nelerdir?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Aile icerisinde eşlerin gorevleri nelerdir?