Sual: Mezhepler ustu hareket eden zatlar, (Hadis uydurmak veya uydurma bir hadisi kitabına almak, ihmallik, gafillik, cahillik veya hainlikten ileri gelir) diyorlar. Şevkani, Sehavi, Aliyyulkari, Acluni, Kardavi, Elbani, Ebu Gudde gibi zatlar, kutub-i sittedeki veya diğer hadis, tefsir ve fıkıh kitaplarında, bircok uydurma hadis tespit etmişlerdir. Bunlara nasıl cevap verilebilir?
CEVAP
Evet, hadis uydurmak veya uydurma bir hadisi kitabına almak, ihmallik, gafillik, cahillik veya hainlikten ileri gelir. Bu cok doğru bir tespittir; fakat uydurma bir soze, hadis demek ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, hadis kitaplarındaki veya İslam Âlimlerinin kitaplarındaki hadis-i şerifleri de inkÂr etmek, o kadar yanlış ve tehlikelidir. Kıyamet alametlerini bildiren, her biri bir mucize olan hadis-i şeriflerden ucu şoyledir:
(Kur’andan başka, delil kabul etmem diyenler cıkacak.) [Ebu Davud]

(Hadisi bırak, Kur’ana bak diyerek beni yalanlayanlar cıkacak.) [Ebu Ya’la]

(Sonra gelenler, onceki Âlimleri cahillikle suclayacak.) [İ.Asakir]

Bazı kimseler, (Şevkani, Sehavi, Aliyyulkari, Acluni, Kardavi, Elbani gibi kimseler, gafil, cahil veya hain olmadıkları icin, kitaplarına uydurma hadis almamışlardır. Bu hadis tenkitcilerinin kitabında bir tek uydurma hadis bulamazsınız) diyorlar. Peki hadis tenkitcileri dediğiniz kimseler, bu hadis-i şerifleri nerden aldılar? Hangi ravi ile konuşup yazdılar? Elbette Buhari, Muslim gibi hadis imamlarının kitaplarından aldılar.

Buhari’de, Kutub-i sittede, diğer hadis, tefsir ve fıkıh kitaplarında uydurma hadis var denirse, bu buyuk zatlar, ihmallik, gafillik, cahillik veya hainlikle suclanmış olur. O mubarek zatlara bunlar nasıl yakıştırılabilir? Şevkani, Sehavi, Aliyyulkari, Acluni, Kardavi, Elbani gibi kimseler, uydurma hadisi kitaplarına almazsa, bunlardan cok daha buyuk Âlimler, nasıl kitaplarına uydurma hadis alabilirler? (Hadis uyduran, Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadis-i şerifini kitaplarına gecirdikleri halde, nasıl olur da, bu cinayeti işleyebilirler?

Muhaddislerin, mufessirlerin ve diğer İslam Âlimlerinin, Şevkani, Kardavi, Elbani ve benzerleri kadar Allah korkuları yok muydu? Cahil, gÂfil veya hain mi idiler? İslam Âlimi cahil olursa, kim Âlim olur ki? Gafillik de oyledir. Onlar gafilse, biz nasıl muteyakkız [uyanık] oluruz? Bu buyuk zatlar, nasıl tohmet altında bulundurulabilir? Sıradan bir Musluman bile, Allah’tan korkar, uydurma bir soze hadis diyemez. Peki Resulullahın vekilleri olan, (Ummetimin Âlimleri, beni İsrail peygamberleri gibidir) diye ovulen kimseler, nasıl olur da, boyle bir cinayet işleyebilirler? Nasıl olur da, boyle Âlimler icin, Allahu teÂlÂ, (Bilmiyorsanız Âlimlere sorun) buyurur? Âlim, sadece mezhepsiz Şevkani, Kardavi ve Elbani gibi kimseler midir? Kutub-i sitte sahipleri, Âlim değil midir? Diğer muhaddisler, mufessirler ve fukaha Âlim değil midir? Onlara bu buyuk suc, nasıl isnat edilebilir?

Hadis kitaplarında uydurma hadis olmadığı gibi, İslam Âlimlerinin tefsir, fıkıh ve tasavvuf kitaplarında da uydurma hadis yoktur. Mufessir, fakih, mutasavvuf demek, hÂşÃ‚ hadis ilminde cahil demek değildir! Sadece aralarında iş bolumu yapmışlardır.

Mezhepsizler, mevdu hadisleri tanımak icin bazı yollar belirlemişler, kendi akıllarına uymayan ve o kriterlere uyduramadıkları hadis-i şeriflere uydurma diyorlar. Bunlara verdikleri ornekler de, bid’at ehlinin uydurduğu, Ehl-i sunnet kaynaklarında bulunmayan, hadis Âlimlerinin kitaplarına almadıkları sozler veya manasını anlayamadıkları sahih hadis-i şeriflerdir. Şimdi biri cıkıyor, (Bu hadisin ravilerinden biri fÂsık veya yalancıdır, onun icin hadis uydurmadır) diyor. İslam Âlimleri, bunu bilmiyorlar mıydı? O ravinin fÂsık olduğunu bilmiyorlar denirse, onların bilmediğini, kendileri nereden oğrenmişler? Kendilerinden birkac asır once yaşamış bu Âlimler, ravileri tanımıyorsa, ondan sonra gelenler, o ravileri nasıl tanıyor? Hadisler yeni mi cıktı? Raviler yeni mi cıktı? Naklettiği hadislerin ravileri arasında fÂsıklar ve yalancılar olduğunu bilemiyordu diyerek cahillikle sucluyorlar. Hadis-i şerifte, mucize olarak bildirildiği gibi, sonra gelenler yani kendisini Âlim zanneden cahiller, onceki Âlimleri sucluyorlar.

Bir kimse, bir soz uydurup hadis dese veya sonradan uydurduğunu itiraf etse, yani bu soz hadis olma şartlarını taşımıyorsa, İslam Âlimleri, zaten bunu kitaplarına almazlar. Lafzında, manasında, bozukluk olup olmadığını, Kur’an ve sunnete, akla aykırı olup olmadığını anlamak da, bizim değil, muhaddislerin, hadis ilminde muctehid olanların işidir.

Biz, İmam-ı Gazali hazretlerinin kitabından bir hadis-i şerif alıyoruz. Mezhepsizler, (Bunun Kur'ana uygun olup olmadığına bak) diyorlar. İmam-ı Gazali hazretleri, bir hadisin Kur'an-ı kerime aykırı olduğunu bilemiyorsa, hÂşÃ‚ o kadar cahilse, biz nasıl bilelim? Yahut O, (Bu hadis Kur'an-ı kerime uygundur) diyorsa, biz nasıl o hadisin zıt olabileceğini duşunelim? Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(Hadisimi Kur’anla karşılaştırın. Kur’ana uyarsa o soz benimdir, uymazsa benim değildir.) [Taberani]

Sapık veya cahil biri bir soz uydurur, buna hadis der. Ehli olan hadis Âlimi de, hadis ilminin şartlarının yanı sıra onu Kur’ana arz eder. Bu işi cahiller yapamaz elbette. Bu, hadis Âlimlerinin, muctehitlerin, Ehl-i sunnet Âlimlerinin işidir.

Şimdi bir hadisin uydurma olup olmadığını anlamak icin, Şevkani, Kardavi, Elbani gibi mezhepsizlerin kitaplarına değil, ehl-i sunnet Âlimlerinin kitaplarında bulunup bulunmamasına bakılır. Ehl-i sunnet Âlimlerinin kitaplarında varsa o hadis sahihtir. Şevkani, Sehavi, Acluni gibi kimselerin, fıkıh, tefsir ve hadis kitaplarındaki hadislere mevdu [uydurma] demesiyle, o hadisler uydurma olmaz. HÂfız Iraki de, İhya’daki hadisleri incelemiş, bazılarına kaynak bulamamış, (Kaynağını bulamadım) demiş, mezhepsizler de, hemen yaygara kopararak (Bak kaynağı yok, bu uydurma hadis) diyorlar. İmam-ı Gazali hazretleri uydurma olsa, kitabına alır mı hic? Keşifle soylenmiş hicbir hadis-i şerif de yoktur. Evliya hadisleri keşifle soyler demek iftiradır. Kaynak verilmemesi, keşifle soylendiğini gostermez.

Muhaddisler, bir sozun hadis olması icin, bircok şartlar koymuşlardır. Bu şartlara uymayanları kitaplarına almazlar. Ayrıca, her muhaddisin koyduğu şartlar, farklı olabilir. Bu bir ictihad meselesidir. Bu Âlime gore, hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını gostermez. Hadis usulu ilminin başka bir muctehidi de, hadisin doğru olması icin aradığı şartları bu sozde bulunca, hadistir, mevdu değildir diyebilir. O halde, Şevkani’nin, “bazı tefsirlerin hadisleri mevdudur” demesiyle mevdu olmaz. Mesela Şevkani’yi, hadis usulu ilminde muctehid tanısak bile, onun kaidelerince, hadis olduğu meydana cıkmamış olursa da, mevdu hadis olduğunu hangi cesaretle soyleyebilir. Din buyuklerine karşı, boyle sozlerde bulunmanın cirkinliği meydandadır.

Mevdu halk arasında uydurma anlamında kullanılıyorsa da, hadis ilminde muctehid olan bir Âlimin, bir hadise mevdu demesi, onun ictihadına gore, hadis olma şartlarını taşımıyor demektir. Diğer bir muhaddise gore de, mevdu olması gerekmez. Bir ornek verelim:
(İlim Cin’de de olsa alınız) hadis-i şerifi, istisnasız butun mezhepsizlere gore uydurmadır. Halbuki hadis Âlimlerinden imam-ı Deylemi, imam-ı Taberani, imam-ı Beyheki, imam-ı ibni Adiy, imam-ı ibni Abdilber gibi muhaddisler ve Huccet-ul islam unvanıyla meşhur olan imam-ı Gazali hazretleri sahih olduğunu bildirmektedir. Bu buyuk imamların, naklettiği bu hadis-i şerife, nasıl uydurma denebilir ki? Diyelim ki bu hadis-i şerife, imam-ı Buhari mevdu dese, bu hadis uydurma olur mu? Ancak bu hadis, imam-ı Buhari’ye gore mevdu olur; fakat oteki Âlimlere gore yine sahihtir.

Mezhepsizler, bir hadise uydurma deyince, onların sozleri delil oluyor da, mezhep imamlarının, İmam-ı Gazali hazretlerinin, İmam-ı Rabbani hazretlerinin, Abdulkadir-i Geylani hazretlerinin sozu, neden delil olmuyor? Mezhepsizlerin anladığı din oluyor da, bu buyuklerin anladığı neden din olmuyor? Mezhep imamlarımızdan, hadis Âlimlerinden ve diğer İslam Âlimlerinden oğrendiğimiz bilgilerle, onları sorgu suale nasıl cekeriz?

Din cahilleri, (Bir hadise, bir Âlim uydurma demişse, o hadise bin Âlim sahih dese de, o hadis artık, damgayı yemiştir, onunla amel etmeyi icime sindiremem) diyorlar. Bunlara soruyoruz: Siz namaz kılıyorsanız, imam arkasında Fatiha okuyor musunuz? Şafiilerin okuması farzdır, Hanefilerin de, okumaması vacibdir, okurlarsa tahrimen mekruh işlemiş olurlar. Mezhepsizler okuyoruz derlerse, Hanefi Âlimlerine muhalefet etmiş olurlar, okumuyoruz diyorlarsa, o zaman Şafii Âlimlerine muhalefet olur. Boyle namazı iclerine nasıl sindirebiliyorlar ki? Yahut bir kÂfir, bir casus Musluman gorunup, (Kur’anı değiştirdiler, cok Âyeti cıkardılar veya eklediler) dese, şimdi bunlar, bu haine inanıp, Kur’an-ı kerimi de, iclerine sindiremeyecekler mi? Ona da mı, damgayı yemiş diyecekler? Acaba bunlar, casuslarının, yabancıların, misyonerlerin kurduğu sapık fırkaları iclerine nasıl sindiriyorlar?

İslamiyet’i yıkmak isteyen yabancıların maksatları, İslam Âlimlerine olan itimadı, guveni temelinden sarsmaktır. Yerli gafiller de, bu hainlere alet oluyorlar. Bir Âlimin kitabında, bir tek uydurma hadis olsa, diğer bildirdiği hadislere nasıl itimat edilebilir, onlara da, şuphe gozuyle bakılamaz mı? Burada gaflet veya cehalet gosteren, oteki hadislerde niye gostermesin ki? İşte boylece, butun din kitapları tohmet altına girmiş olur. Hadisler, dinde senet olmaktan cıkınca, geriye sadece Kur’an-ı kerim kalır. Onu da, istedikleri gibi tevil ederek maksatlarına rahatca ulaşabilirler. Bu sebeplerden dolaylı, yabancıların ve onlara alet olan mezhepsizlerin oyununa gelmemelidir.

Ehl-i sunnet Âlimlerinin hepsi icazetlidir. Gunumuzdeki gibi diplomalı değildir. İcazetli olmayanlar zaten soz konusu olmaz. İcazetli bir Âlimin kitabında, uydurma hadis var denirse, icazeti veren Âlime suizan olur. LÂyık olmayan kimseye icazet verdin demek olur. Bu Âlimler, uydurma hadisle sahih hadisi bilmeyecek kadar cahil değillerdi. Ravilerinin durumunu bilmeden, kılı kırk yarmadan kitaplarına hadis almazlardı. Kısacası Ehl-i sunnet Âlimleri, Âlim oldukları icin kitaplarına uydurma hadis koymazlar.

Allahu teÂlÂ, bu mubarek zatlar vasıtasıyla, dinini korumuş ve yaymıştır. Bu zatlara saldırmak, onların kitaplarında uydurma hadis var demek, dinimizi yıkmaya calışmak olur.

Uydurma hadis iftirası
Sual: (Ehl-i sunnet Âlimlerinin kitaplarında, kaynağı yazılmamış olan hadisler, keşifle soylenmiş yani uydurmadır) diyenler var. Bu mumkun mu?
CEVAP
Ehl-i sunnet Âliminin sozu dinde senet olduğu icin, genelde hadis-i şeriflere kaynak vermezler. İcazetli Âlim demek, kendisi kaynak, delil olan Âlim demektir. Kitaplarına bir tek uydurma hadis yazmazlar. Keşifle soylenmiş hicbir hadis yoktur. (Evliya hadisleri keşifle soyler) demek iftiradır. Kaynak verilmemesi, keşifle soylendiğini gostermez. Ehl-i sunnet Âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var diyenin ya aklı veya dini bozuktur. O buyuk zatların kitaplarında şu sebeplerden dolayı uydurma hadis olmaz:
1- Uydurma bir hadisi kitabına almak, ihmal, gaflet, cehalet, dalalet veya ihanetten ileri geldiğine gore, hangi İslam Âlimi, ihmalkÂr, gÂfil, cahil, sapık ve hain olabilir? Biz dini bunlardan oğrendik. Bu Âlimleri boyle suclamak, hangi Muslumana yakışır?

2- Ehl-i sunnet Âlimlerinin boyle kotu vasıfları olsa, Allahu teÂl onları over mi? (Bilmiyorsanız Âlimlere sorun!) der mi? (Verdiğimiz ornekleri ancak Âlimler anlar) ve (Allah’tan ancak Âlimler korkar) buyurur mu? Allah’tan korkan insan nasıl kitabına uydurma hadis alır?

3- Resulullah efendimiz, (Ehl-i sunnet Âlimleri benim vÂrislerimdir) ve (Ummetimin Âlimleri, benî İsrail peygamberleri gibidir) der mi hic? Boyle ovulen Âlimler kitaplarına nasıl uydurma hadis alabilir? Zerre kadar aklı ve ilmi olan, bu iftirayı nasıl yapabilir?

4- Resulullah efendimizin, (Hadis uyduran, Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadis-i şerifini kitaplarına alan Âlimler, uydurma hadis naklederek, hic mi Cehennemden korkmuyorlar ve bu cinayeti nasıl işleyebiliyorlar? Boyle bir iftira nasıl yapılabiliyor?

5- Ehl-i sunnet Âlimlerinin hepsi icazetlidir. İcazetli bir Âlimin kitabında, uydurma hadis var denirse, icazeti veren Âlime suizan olur. Bu Âlimler, uydurma hadisle sahih hadisi bilmeyecek kadar cahil değillerdi. Kısacası Ehl-i sunnet Âlimlerine (Uydurma hadis yazıyor) diyenlerin kendilerinin uydurma olduğu anlaşılır.

Hadis duşmanları
Sual: Ehl-i sunnet Âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var diyenler kimlerdir?
CEVAP
Uydurma bir soze hadis demek, ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, hadis kitaplarındaki veya İslam Âlimlerinin kitaplarındaki hadisleri inkÂr etmek de, o kadar yanlış ve tehlikelidir. Hadislere uydurma diyenler şunlardır:
1- Hadisleri kaynak kabul etmeyen ve İslamiyet’i iceriden yıkmaya calışan, yalnız Kur’an diyen zındıklar, hadislere uydurma derler.

2- Ecdadı kotuleyenler, “Atalarının izinden gidenler” diye Muslumanları kotuleyen ve eski Âlimleri bilgisizlikle suclayan mezhepsizler, İslÂm Âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis olduğunu soylerler.

3- Usûl-i hadis ilminde muctehid olan bir Âlim, bir hadisin sahih olması icin luzum gorduğu şartları taşımayan bir hadis icin, mevdu yani (Benim ictihadıma gore hadis değildir) diyebilir. Seyyid Abdulhakim ArvÂsî hazretleri buyuruyor ki: (Usûl-i hadis ilminde muctehid olan bir Âlim, bir hadisin mevdu olduğunu ispat edince, bu ilmin butun Âlimlerinin de, mevdu demesi gerekmez, cunku mevdu diyen muctehid, bir hadisin sahih olması icin luzum gorduğu şartları taşımayan bir hadis icin, “Benim mezhebimin usulunun kaidelerine gore mevdudur” der. Yoksa “Resulullah'ın sozu değildir” demek istemez. Yani, “Hadis denilen bu sozun hadis olması, bence anlaşılmadı” demektir. Bu Âlime gore, hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını gostermez. Hadis usulu ilminin başka bir muctehidi de, hadisin doğru olması icin aradığı şartları bu sozde bulunca, “Hadistir, mevdu değildir” diyebilir. Dort mezhep arasında ayrılık bulunması, sozlerinin yanlış olacağını gostermediği gibi, hadisler icin de, boyledir. Boyle şeyler, ictihad işi olduğundan, bir muctehidin mevdu demesiyle, gercekte mevdu olması gerekmez.)

İctihad ictihadla nakzedilemediği gibi, hadis de başka hadisle nakzedilemez. Bir muctehid, (İmam-ı a’zamın ictihadı yanlıştır, zayıftır) gibi bir şey soylemez. Soylese de, Hanefi mezhebindekiler icin gecerli olmaz. Hadisler icin de, durum aynıdır. Mesela Nesaî, Taberanî’deki bir hadise uydurma diyemediği gibi, Taberanî de, Nesaî’deki bir hadise mevdu demez. Dese de, sadece ona gore mevdu olur.

Kaynak
__________________