Yahudi, Hıristiyan gibi semavi din mensuplarına "Ehl-i Kitap" denir. Kur`an-ı Kerim`de ehl-i kitaptan cokca bahisler vardır. Ehl-i Kitap, Peygamberimizi kabul etmediklerinden kafir sayılmakla beraber, "Allah`ı inkar eden" anlamında kafir değillerdir.
Kur`an-ı Kerim, ehl-i Kitaba bazı konularda, kafirlere nispetle ayrıcalık tanır. Mesela, onlardan kız almak caizdir ve kestiklerini yemek helaldir (Maide suresi, 5) Onlara tanınan bu ayrıcalık, ehl-i kufre nispetle, imana daha yakın olmalarındandır. Kur`an, onlara şoyle seslenir:
"Ey ehl-i Kitab ! Bizimle sizin aranızdaki muşterek bir kelimeye gelin ! Ancak Allah`a ibadet edelim. Hic bir şeyi O`na ortak koşmayalım. Allah`ı bırakıp bazınız bazısını Rab edinmesin." (Al-i İmran suresi, 64) Yani, birbirimizi Rab, Mevla, Hakim-i mutlak tanımayalım. Butun hareketlerimizi Hakk`ın emriyle ve Allah`ın rızasıyla olcelim... Hepimiz Allah`a kul olalım. Kendimizi ancak O`na mahkum bilelim. Birbirimize de ancak bu kural cercevesinde tabi ve bağlı olalım. (1)
Kur`an, ehl-i Kitabın kendi alim ve ruhbanlarını, Rab edindiklerini bildirir. (Tevbe suresi, 31) Hıristiyanlıktan İslam`a gecen Adiy b. Hatem, "Ya Resulullah, biz onları Rab edinmiyorduk" deyince Resulullah, şu acıklamayı yapar: "Onlar, Allah`ın helal kıldığını haram, haram kıldığını helal yapıyor, siz de onlara uyuyordunuz. İşte bu, onları Rab edinmektir." (2) Yoksa, herhangi birini Rab edinmek icin illa ona "Rab" namını vermek şart değildir. (3)
Şu ayet, ehl-i kitapla mucadelede izlenecek yolu ifade eder: "Onlardan zalim olanlar dışında, ehl-i kitapla en guzel bir şekilde mucadele edin. Ve şoyle deyin: Biz, hem bize indirilene, hem de size indirilene iman ettik. Bizim de, sizin de İlahımız birdir. Ve biz, yalnız O`na teslim olmuş kimseleriz." (Ankebut suresi, 46)
Bu ayette, ehl-i kitap, iki kısımda mutaala edilmektedir:
1-Zalim olanlar.
2-İnsaflı olanlar.
İnsaflı olanlarla en guzel bir şekilde mucadele yapılması emredilir. Bu tarz yaklaşım, onları İslam`a cekecek, İslam`a girmekte zorlanmayacaklardır. Cunku, İslam`a girdikleri zaman Hz. Musa`yı, Hz. İsa`yı reddetmeleri gerekmiyor... Boylece, son peygamberin dinine uyacaklar ve tahrif edilmiş bir dinin mensubu olmaktan kurtulacaklardır.
Kur`an-ı Kerim, hristiyanların yahudilere nisbetle İslam`a daha yakın olduğunu bildirir: "Yahudi ve muşrikleri mu`minlere en cok duşmanlık yapan kimseler olarak bulacaksın. ‘Biz hristiyanız’ diyenleri de, mu`minlere sevgide en yakın kişiler olarak bulacaksın. Cunku, onların icinde bilgin keşişler ve ruhbanlar var ve bir de onlar buyuklenmezler." (Maide suresi, 82)
Tarih, ustteki ayetin bir ispatıdır. Yahudilerden İslam`a girenler parmakla gosterilecek kadar azdır. Fakat Hıristiyanlardan pek cok kimse, araştırmaları neticesinde İslam`ı secmişlerdir. Bugun Avrupa`da Hıristiyan asıllı Muslumanların sayısı, yuz binleri gecmektedir. Yine Avrupa`da pek cok kilise, cami haline getirilmiş ve bunlar İslami faaliyet merkezleri olarak hizmet vermektedirler.
Hıristiyan ulkelerde İslami faaliyetlerin guzel neticeleri gozle gorulen bir realite olduğu gibi, bu ulkelerin idarecilerinin İslam aleyhinde tutumları da yine bir realitedir.
İnsaflı ehl-i Kitapla en guzel bir mucadeleyi emreden Cenab-ı Hak, şu ayetle de onların zalim kısmıyla ilgili hukmu bildirir:
"Ehl-i Kitaptan Allah`a ve ahiret gunune inanmayan, Allah ve Rasulunun haram kıldıklarını haram kabul etmeyen ve Hak dini din olarak secmeyenlerle, onlar zelil vaziyette kendi elleriyle ‘cizye’ verinceye kadar savaşın." (Tevbe suresi, 29)
Ayette sayılan ozellikler, “Butun ehl-i kitabı icine alır mı, yoksa almaz mı ?” meselesi zaman zaman tartışma konusu olmaktadır." (4) Ayetin " ehl-i Kitabın hepsiyle, onlar cizye verinceye kadar savaşın" demeyip, "ehl-i kitaptan şu ozellikte olanlarla savaşın." demesi, herhalde gozden uzak tutulmamallıdır. (5)
Resulullah’ın uygulaması da bu tarzda olmuştur. Hz. Peygamber, İslam`ın Mekke doneminde bazı Muslumanları Hıristiyan bir ulke olan Habeşistan`a gondermiş, orada rahat edeceklerini soylemiştir. Medine doneminde ise, hem Yahudi hem de Hıristiyanlarla diyaloğa girmiş, onlara Allah`ın dinini anlatmış, kendilerini iknaya calışmıştır. Bunun neticesinde ehl-i Kitaptan İslam`a girenler olmuştur.
Kur`an`ın belirttiği gibi, "ehl-i Kitabın hepsi bir değildir" (Al-i İmran suresi, 113). Onların hepsini aynı kategoride gormek, Kur`ani ve tarihi realiteye muhaliftir. "Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. İcinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zalim topluluğa hidayet etmez" (Maide suresi, 51) ayeti, onlarla diyaloga ve beşeri ilişkilere mani değildir. Nitekim, ehl-i Kitaptan kız almak, Kur`an`ın hukmuyle sabit bir vakıadır (Maide suresi,5).
Hamdi Yazır, ustteki ayetle ilgili şoyle der: Muminler, Yahudi ve Hıristiyanlara iyilik etmekten, dostluk yapmaktan, onlara idareci olmaktan men edilmemiş, onları veli ittihaz eylemekten, yardaklık etmekten nehiy edilmişlerdir. Cunku onlar, muminlere yar olmazlar. (6)
Meseleyi şu şekilde ozetlemek mumkundur: Onlarla beşeri ilişkilerde bulunmak ayrı, onların din-orf ve adetlerine hayran kalmak ayrıdır. Birincisi Kur`an`ın nehyine dahil değilken, ikincisi kesinlikle yasaklanmıştır.
Kaynak
__________________
Ehl-i kitab ne demektir?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●43 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Ehl-i kitab ne demektir?