İki melek,yeryuzunde neler olup bittiğini oğrenmek istemiş ve bu
arzularının kabulu icin Allah’a niyazda bulunmuşlar.
En gunahkar kullarının bile dualarını kabul eden Rabbimiz,onları da
kırmamış ve melekler,biri uzun diğeri orta boylu bir insan kılığına
sokulduktan sonra,ellerine dunya malı bir kamera verilip,turist olarak
aşağı indirilmişler.
İndirilmişler ama,daha toprağa ayak basar basmaz bir copluğe
duştuklerini zannedip tıkamışlar burunlarını. O ana kadar Cennet
kokularıyla bayram yapan ciğerleri,birbirinden berbat kokularla
dağlanıp kavrulurken,biraz olsun ferahlamak icin hemen ilerideki
derenin renkli, sularına atmışlar kendilerini. Fakat bir lagımdan
farksız olan karışım,tepeden tırnağa yıkamış zavallıları. Melekler,ağız
ve burunlarından giren iğrenc sularla oğurup dururken,ilk once kendine
geleni:
-Yahu mubarek!...demiş.Dunya'ya gonderildiğimizden emin misin?Gerci
Cehennem’i gormedik ama,yanlışlıkla araya duşmuş olmayalım?
Beş on dakika boyunca mosmor kesilen yuzu sırasıyla yeşile,maviye ve
sarıya donuşen diğer melek,midesini defalarca boşalttıktan sonra,ancak
konuşma gucunu bularak:
-Bence kesinlikle oyle oldu,diye inlemiş. Cehennemdeki insanların ancak
bu tur sulardan icebileceği bildirilmişti.
Dereden cıkıp kendilerini hemen kenardaki cimenlerin uzerine
attıklarında bir de ne gorsunler?Kadın,erkek,coluk,cocuk yuzlerce
insan,derenin kenarında guluş cumbuş piknik yapmıyorlar mı?Ne kokuya
aldıran var,ne de cevredeki diz boyu pisliklere ..
Uzun boylu melek,Dunya’da olduklarını anlayıp:
-Bazı insanların bizden daha yuksek makamlara cıkabilecekleri
soylenmişti,demiş. Şu pisliğe sabredip gulebildiklerine gore,o yuce
insanlar bunlar olmalı.
Melekler,kendilerine ceki duzen verdikten ve suya atladıkları sırada
uzerlerine yapışıp kalan suluk,naylon poşet,asker postalı,kola
kutusu,pimaş boru ve Kızılay cadırlarına ait curuk bez parcalarını
temizledikten sonra,buyuk bir saygıyla en yakındaki insanların yanına
varıp:
-Esselamu aleykum,ey meleklerden de ustun yaratılıştaki Adem
Oğulları!.. demişler. Sizi gorduğumuze o kadar sevindikki ..
Cimenler uzerine serilen gruptaki en iri adam,elindeki teneke bira
kutusunu guclu parmakları arasında kağıt mendil gibi katlarken,selam
veren meleğe ters ters bakıp:
-Manyak mısın lan sen? Diye gurlemiş. Kafayı uşuttun heralde..
Selamı veren melek,diğerine donerek:
-Soylediklerinden hicbirsey anlamadım,demiş. Ama ses tonuna
bakılırsa,bunlar pek iyi şeylere benzemiyordu.
Diğeri:
-Benzemez tabi, diye cevap vermiş. Peygamberimiz,insanları yuzune karşı
methetmenin yanlış birsey olduğunu soylemişti. Adam,bu hataya duştuğun
icin seni azarlamış olmalı. Ama yinede cok kibarmış. Suya atladığın
zaman,başını uşuttuğunu anlayıp uzuntu duydu.
Melekler oradan ayrıldıktan sonra ellerindeki kamera ile biraz cekim
yapmış ve başka bir gruba hurmetle yaklaşarak:
-Selamun aleykum kardeşler,demişler. Kolay gelsin,afiyet olsun ..
Grup icindeki genclerden biri,ızgaradaki kofteleri cevirirken,uzerinden
hala sular damlayan meleklere donup:
-Cok mersi canım,demiş. Kardeşlerinizi arıyorsanız,şu tepede otlayan
sığırların arasına bakacaksınız. Ama et yemek istiyorsanız,havanızı
alırsınız.
Meleklerden biri,o gencin yol tarif etmek icin gosterdiği caba
karşısında kendisine teşekkur ederken,diğeri de:
-Gercektende yuce insanmış,demiş. Bizim melek olduğumuzu ve yeme icme
ile bir ilgimiz olmadığını bir bakışta anladı.
Melekler,bircok insanla konuşup cekim işine devam etmiş ve akşama doğru
kaseti doldurup işi tamamlamışlar. Makinayı kullanan melek:
-Cektiğimiz filmi merak ediyorum,demiş. Eğer iyi cıkmazsa,Cennet’teki
arkadaşlara rezil oluruz.
Melekler,biraz duşunup taşındıktan sonra,o şehrin bolgesel
televizyonlarından birine giderek cektikleri filmi kendilerine
gostermelerini rica etmişler. Yayın işiyle meşgul olan
delikanlı,meleklerin zehirli sularla fosur fosur kabaran
yuzlerini,sivilcelerle kaplı olan kendi suratına benzettiğinden:
-Yuzunuz bana hic yabancı gelmedi,demiş. Sizlerden cok hoşlandım.
Cektiğiniz filmi yayına sokup,butun şehir halkı ile birlikte
seyredelim.
Melekler:”Aman efendim, estağfurullah!.. Biz bu işte acemiyiz. Ahsen-i
takvim olarak yaratılan insanoğlunun değerli vakitlerini boş şeylerle
zayi etmeyelim”falan demişlerse de,delikanlı o insanların kuzulardan da
sessiz olduklarını,kendilerine kufur edilse bile ses
cıkarmadıklarını,kısacası ekranda ne cıkarsa cıksın hic itiraz etmeden
paşa paşa seyrettiklerini belirterek melekleri ikna etmiş. Ve dolu
kaseti başa sarıp,televizyon ekranından butun şehre yayınlamaya
başlamış.
Meleklerden uzun boylu olanı film işiyle pek ilgilenmediği icin yan
odaya gecip istirahata cekilmiş. Ama kamerayı kullanan melek,Ekran
başındaymış. İşi yuruten delikanlı,filmin henuz ilk karelerini
seyrettiğinde,one doğru bir,sağa doğru ise yarım burgulu takla atıp
cihan pehlivanları gibi bir nara koyuverdikten sonra,kıbleye doğru
devrilerek kendinden gecmiş. Diğer butun programlar gibi o programı da
kacırmayan şehir ahalisinin evlerinden de korkunc cığlıklar ve
hıckırıklar yukseliyormuş. Bu arada halkın coğu da o delikanlı gibi
yığılıp kalıvermiş. Ama beş on dakika sonra ayıldıklarında,şehirde bir
koşuşturma başgostermiş.. İnsanlar yaşlı gozlerle o ana kadar ki
hayatlarının boşa gectiğini haykırıyor,buyuk bir pişmanlık icinde
sarmaş dolaş ağlaşıyor,yaptıkları zulum ve haksızlıklardan oturu
birbirinden ozur dileyip helÂllik istiyormuş. Evlerden kur’an,ezan ve
mevlit seslerinin yukselmeye başladığı daha gec saatlerde ise şehirdeki
butun sinema,meyhane ve kumarhanelerin yurt yada okul binasına
cevrileceği haberi gelmiş. Televizyon binası ise bir insan seli
tarafından kuşatılmış vaziyetteymiş. Herkes “Fil-mi tek-rar oy-na-tın
Al-lah aş-kı-na” diye tutmaktaymış.O geceyi tovbe istiğfarla hic
uyumadan geciren şehir halkı,Sabah namazına daha bir saat kala, cami
imamının evini basarak:
-Hocam!Cami kapısını ac! Diye bağırmaya başlamışlar. Namaza cok az
kaldı. İceriye ne kadar erken girersek o kadar cok sevap kazanırız.
İmam efendi,evinde televizyon olmadığı ve yatsıdan sonra da hemen
yattığı icin olup bitenden habersizmiş. Bu yuzden once ruya gorduğunu
zannetmiş. Ama işin ciddiyetini anlayınca,yuksekce bir yere cıkarak:
-Ey cemaat!..diye bağırmış. Gerci şuana kadar hicbirinizi camimizde
gormedim ama,nede olsa din kardeşi sayılırız. Biliyorsunuz ki
şehrimizdeki tek cami budur. Merkezde yapılmakta olanı,yirmi uc yıldır
tamamlanamadı. Osmanlılardan kalan ise,depremde hasar gordu.
Cemaat bir ağızdan:
-Hemen yaptırırız hocam!..diye bağırmışlar. Sen yeter ki emret.
Yarından tezi yok,ırgat gibi calışır,bir ayda tamamlarız.
İmam:
-Camimiz bu kadar cemaati alamayacağı icin,diğerleri bitene kadar bir
kural uygulamalıyız, demiş. Bildiğiniz gibi camideki en sevaplı yer,en
on saftır. Daha sonra ise ikinci,ucuncu ve diğerleri gelir.
Cemaat cıt cıkarmadan dinliyormuş. İmam devam etmiş:
-Bu yuzden gunahı en fazla olanlar,yani Allah’a şirk koşanlar,bir ana
once aklanmak icin en on safa gececek,demiş. İkinci safa adam
oldurenler,ucuncuye zina yapanlar,dorduncuye anne ve babasını
gucendirenler,beşinciye faiz alanlar, altıncıya icki icenler,yedinciye
kumar oynayanlar...
İmam,sıralamayı tamamladıktan sonra,gozlerini kalabalığın uzerinde son
defa gezdirip:
-Beş vakit namazını camide kılan ve yaz kış demeden cemaati kacırmayan
uc ihtiyarımız da,isterlerse en arka safta namaza durabilirler,diye
bitirmiş sozlerini.
Caminin kapıları tekbirle acılmış,herkes kendi yerine gecerek huşu
icinde namazı beklemeye koyulmuş.
Bu arada şehirdeki butun cankurtaranlar,hala ayılamayan,yada kalbi
zayıf olduğu icin Hakkın rahmetine kavuşan insanları hastane veya morga
taşımakla meşgulmuş.
Televizyon binasında istirahata cekilmiş olan melek,cankurtaranların
sesi ile uyandığında,gorduklerine inanamamış. Ve filmin tekrar
oynatılması icin yapılan tezahuratı duyunca,arkadaşının yanına giderek:
-Yahu mubarek,demiş. Sen nasıl bir film cektin ki,boyle kıyamet koptu?
Filmi ceken melek,lafı biraz geveleyip:
-Bildiğin şeylerdi,demiş .O berbat derenin icindeki halimiz,piknik
yapan insanlar,dağdaki sığırlar falan işte...
Diğeri,kaşlarını catıp kendisine dik dik bakmaya başlayınca:
-Birde şeyyy! Diye devam etmiş. Biliyorsun filmi cektiğimiz
kamera,dunyaya indirilmeden once verilmişti. Bende calışıp
calışmadığını kontrol etmek icin,Cennet’teki uc beş koşk ile uc beş
hurinin filmini cekmiştim. Ne yapayım işte,silmeyi unutmuşum...

__________________