Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında onemli değerlendirmelerde bulundu. İdlib'te Turk askerine yonelik saldırı sonrası gerilim bolgede tırmanan gerilime değinen Erdoğan, "Elimizde kapı gibi Adana Mutabakatı var. Gereğini yapacağız. Suriye hukumetiyle 1998 yılında imzaladığımız Adana Mutabakatı, Turkiye'ye gerektiğinde Suriye topraklarında operasyon yurutme hakkını tanıyor. Bu saldırı Suriye'de yeni bir donemin miladıdır. Turk askerinin kanının aktığı yerde hicbir şeyin aynı şekilde devam etmesine izin veremeyiz" ifadelerini kullandı. Ote yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki rejime şubat ayı sonuna kadar sure tanıdıklarını bildirdi. Erdoğan, "Rejim şubat ayının sonuna kadar cekilmezse gereği yapılır" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Onceki gun İdlib'de uğradıkları alcak saldırı sonucu şehit olan askeri ve sivil personelimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Suriye konusunda izleyeceğimiz stratejiyi paylaşmak istiyorum. Turkiye'nin Suriye'deki varlığı basit cıkar hesapları sonucu ortaya cıkmış değildir. Yıllarca sabrettik. Suriye halkına desteğimizi hep sınırlarımızın bu tarafında verdik.
[h=3]ADANA MUTABAKATI ANLAŞMASININ GEREĞİ ORADAYIZ[/h] 2015 yılından itibaren Suriye'deki kriz tamamen kontrolden cıktı. Rejim ve teror orgutlerinin sınırlarımızı taciz etmeye başladığı bir noktaya ulaştı.
Rusya ile yaşadığımız ve provokasyon olarak kabul ettiğimiz FETO'nun doğrudan icinde olduğu ucak krizi Suriye krizini daha da icinden cıkılmaz hale getirdi.
Suriye hukumetiyle 1998'de imzaladığımız Adana mutabakatı Turkiye'ye Suriye topraklarında operasyon yurutme hakkı tanıyor.
Bu cercevede ilk olarak 2016 Ağustos'unda Fırat Kalkanı harekatını başlattık. 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirerek Cerablus ve El Bab'ı temizledik.
Bizim elimizde kapı gibi Adana Mutabakatı anlaşması var ve biz bu anlaşmanın gereği oradayız. Fırat Kalkanı harekatı DEAŞ'a karşı yapılan tek ciddi operasyondur.
[h=3]DUNYA VAHŞETE SESSİZ KALDI[/h] Suriye rejimi ağır bir yıkımın ardından Halep'i ele gecirmekle meşguldu.
2017 yılında Astana goruşmeleri başladı. İdlib, Humus, Hama, Lazkiye, Doğu Guta bolgelerinin catışmasızlık alanı olması kabul edildi.
Ama bu mutabakata uymadılar. Dunya bu vahşete sessiz kaldı.
2018 yılı Ocak ayındaki Zeytindalı Harekatı ile Afrin'i de teroristlerden temizledik. Etkisiz hale getirilen terorist sayısı 4500'u buldu.
Rusya ile Soci'de İdlib'de gerginliği azaltma bolgesi konusunda anlaştık.
Tum bu surecleri ABD ile birlikte Rusya ile birlikte en ust duzeyde tesis ettiğimiz temaslarla yuruttuk.
Sınırlarımızda bir teror koridoru oluşturma gayretleri hic durmadı. Amacın bir teror orgutu eliyle Suriye'yi bolme olduğu acıktı.
Amac petrol kuyularıydı.
Bunun uzerine 2019 yılı Ekim ayında ABD ile de gereken mutabakatı sağlayarak Barış Pınarı Harekatı'nı başlattık.
[h=3]BU SALDIRI SURİYE'DE YENİ BİR DONEMİN MİLADIDIR[/h] Bugun geldiğimiz noktada ne İdlib'de ne de Barış Pınarı Harekatı bolgesindeki guvenli bolge mutabakatlarının işlemediğini goruyoruz.
Suriye'de anlaşmalara uyulmuyor.
Askerlerimize yapılan saldırı Turkiye acısından Suriye'de yeni bir donemin miladıdır. Cunku bu askerlerimize karşı taammuden yapılmış bir saldırıdır.
Turk askerinin kanını aktığı bir yerde hicbir şeyin eskisi gibi devam etmesine izin veremeyiz.
Taraflardan biri uymayacaksa bu mutabakatlar neden yapılıyor?
[h=3]HER KİM 'TURKİYE'NİN SURİYE'DE NE İŞİ VAR?' DİYORSA GAFİLDİR[/h] Rejim denilen kuklanın kendi ulkesinde herhangi bir karşılığı yokken suni solunumla yaşatıldığının farkında olmadığımız mı duşunuluyor.
Ulkemizdeki Suriyelilerin ulkelerine donuşlerine bilincli olarak donmelerin engellendiğini bilmediğimiz mi sanılıyor.
Turkiye her ne yapacaksa bunu hicbir masumun canına zarar gelmeden yapma prensibiyle hareket ediyor. Aksi takdirde zalimlerden bir farkımız kalmaz.
Medeniyetimizin ve kulturumuzun bize gosterdiği yol 'zalimin başını ezmek mazluma sahip cıkmaktır.'
Her kim "Turkiye'nin Suriye'de ne işi var?" diyorsa ya gafildir ya da taammuden bu milletin hasmıdır.
Bolgemizin guvenliği ve huzuru icin calışmayı surdureceğiz.
[h=3]REJİM BUNU YAPMAZSA TURKİYE CUMHURİYETİ YAPMAK ZORUNDA KALACAKTIR[/h] İdlib'den harekete gecen kişi sayısı 1 milyona yaklaştı. Kimsenin boyle bir yuku omuzlarımıza yukleme hakkı yoktur.
Bu carpık fotoğrafı duzelterek İdlib halkının evinde guvenle yaşatmakta kararlıyız.
Bundan sonra mutabakat ihlallerine goz yummayacağız.
Rejimin gozlem noktası sınırlarına cekilmesini dun akşam Sayın Putin'e ifade ettim.
Şubat ayı icinde rejimin gozlem noktalarımızın gerisine cekilmesi umut ediyoruz.
Rejim bunu yapmazsa Turkiye Cumhuriyeti bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır.
Rejimin ihlalleri muhalif grupların ihlallerinden kat ve kat fazladır.
Dost unsurlara havadan ve karadan yapılan her saldırı kaynağına bakılmaksızın misliyle cevaplandırılacaktır.
Madem İdlib'deki askerlerimizin guvenliği sağlanamıyor bunu bizzat yapma hakkımıza kimse itiraz edemez.
[h=3]PUTİN İLE KAPSAMLI BİR TELEFON GORUŞMESİ YAPTIM[/h] TSK'nın hava ve kara unsurları tum harekat bolgesinde serbestce hareket edecek gerektiğinde operasyon yuruteceklerdir.
Tel Rıfat bolgesi derhal teroristlerden temizlenerek Suriye halkına bırakılmalıdır.
Barış Pınarı Harekatı bolgesinde halen teror orgutu kontrolunde olan kısımlar vardır.
Turkiye bu bolgelerle ilgili mutabakatlarında teror orgutunun ulkemize karşı saldırılarının durdurulması şartını ortaya koymuştur. Bu beklentimiz karşılanamadı.
Madem bu saldırılar garantor ulkeler tarafından sağlanamıyor bizim bu işi bizzat kendimizin yapması kacınılmaz hale gelecektir.
Onumuzdeki gunlerde beklediğimiz adımlar atılmadığı takdirde Barış Pınarı Harekat bolgesinden operasyonu surdurmekten cekinmeyeceğiz.
Suriye'deki krizi sona erene kadar en doğru en sağlıklı en guvenli ve surdurulebilir cozumu bulmaktır.
Rusya ile dostluğumuzun surmesine ozel onem veriyoruz.
Rusya'dan tek beklentimiz Suriye'deki hassasiyetlerimizi daha iyi anlamasıdır.
Dun akşam Sayın Putin ile verimli ve kapsamlı bir telefon goruşmesi yaptım.
Kendisiyle tekrar bir araya geleceğiz.
[h=3]TURKİYE'NİN SURİYE TOPRAKLARINDA KALMAK GİBİ BİR AMACI YOKTUR[/h] Suriye'de ABD, İran, Avrupa ulkeleri, Korfez ulkelerinden bazıları, PKK teror orgutu, az da olsa DEAŞ kalıntılar var.
Velhasıl Suriye'de herkes var. Elbette Turkiye' de var.
Buna karşı Suriye'de sadece Turkiye'nin varlığından rahatsızlık duyuluyor.
Ustelik bu rahatsızlığı en cok da Suriye krizinin bugunlere gelmesinde payı olanlar dile getiriyor.
Bu kadar Suriyeli 4 milyon bizim topraklarımızda kalıyor.
Onlara biz ev sahipliği yapıyoruz. Bakın şimdi briket barınaklar yapmaya başladık.
Bunlara işte İdlib'den gelmekte olan Suriyelileri yerleştirmeyi planladık.
Biz dertliyiz ya. Bunların boyle bir derdi var mı? Hicbirinin boyle bir derdi yok. Onlarında derdi acaba biz bu PKK'yı daha fazla nasıl silahlandırırız? Oyle silahlandıralım ki bunlar Turkiye'ye karşı ayakta dursunlar.
Rejimin teror orgutlerinin etnik yapılarına karşı tavrını cok iyi bilirim.
"Ne işimiz var orada?" diyor Bay Kemal. Bay Kemal Misak-ı Milli'nin altında kimin imzası var onu araştır.
Sen diyorsun ya CHP Ataturk'un partisidir. Ama sen kimin partisi olduğunun bile farkında değilsin.
Suriye'de herkes var sadece halkını temsil eden bir yonetim yok.
Burada olmaya en cok hakkı bulunan Adana Mutabakatıyla Turkiye'dir bunu da boyle bilesin.
Halkını katleden rejimin sadece Rusya ve İran'ın desteği ile ayakta kalması da kimseyi rahatsız etmiyor.
Turkiye'nin Suriye topraklarında kalmak gibi bir amacı yoktur.
Ne zaman halkını temsil eden bir yonetim gelir, teror orgutlerinden temizlenir, Suriye'ye istikrar gelir Turkiye'nin Suriye'de işi kalmaz.
Suriye'nin siyasi istikrarı ve toprak butunluğu ne kadar cabuk sağlanırsa bizim işimiz de o zaman biter.
[h=3]ABD'NİN SOZDE BARIŞ PLANI[/h] ABD yonetiminin gecen hafta acıkladığı plan bir barış değil işgal ve ilhak planıdır.
Bu plan İsrail'in yıkım ve gasp politikalarına meşruiyet kazandırmaktır.
Şu anda yapılmak istenen Filistin topraklarını İsrail toprağı haline getirmek istiyor.
Ne yazık ki Filistin'i de İsrail'in o zamanki haline donuşturmek.
Vicdani olmayan bir adım atılıyor. Bu tabi BM'ye de gelecek ve tartışmalarını yapacağız.
Kendileri de zaten birbirlerine duştuler.
Bakıyorsunuz Pelosi onun elini sıkmıyor, o onun elini sıkmıyor.
Gelen planı butun milletin onunde yırtıp atıyor.
Alma mazlumun ahını cıkar aheste aheste.
Bu işgal planında Filistin adeta hic yok, geri kalan her yer sozde İsrail.
Şimdi buradan soruyorum akıl ve ahlak sahibi kim buna rıza gosterir.
70 yıl evlerine donmek icin bekleyen Filistinli multecilerin kendi topraklarına donemeyeceğini soyluyor bu plan.
Bunlar birer şaki bunlar işgalci. Demek ki Trump bu işgalcilerin arkasında duruyor.
Kudus ve Filistin'in goz gore gore İsrail'e peşkeş cekilmesine kim rıza gosterir.
Aynı gun hahambaşını ben burada kabul ettim. Niye? Cunku bizde duşmanlık nefret yok. Ama bunların her yerinden nefret kin akıyor.
Bunların eli savunmasız kadınlara cocuklara kalkıyor.
[h=3]BU PLANI REDDETTİK[/h] Turkiye olarak bu planı hemen reddettik. Tepkimizi ortaya koyduk.
Mahmud Abbas ile telefonda, Hamas lideri İsmail Haniyye ile İstanbul'da konuşarak desteğimizi gosterdik.
ABD gerek şahsıma gerekse istihbarat başkanıma karşı da tehditler sallıyor.
Bazı finans kuruluşlarına yonelik de tehditler yapıyor. Ne yaparsanız yapın bunu kesinlikle başaramayacaksınız.
Cok buyuk paraları, cok buyuk silahları, nukleer silahları da olabilir. Ama biz şunu biliyoruz nice az inanmış toplulukları inanmış kalabalıkların uzerine galip kıldık diyor kutsal değer.
Plan karşısında ikircikli tutum izleyen bazı ulkeleri, kamuoylarından gelen tepkiler sonrasında tavır değiştirdiklerini goruyoruz.
Kudus uc semavi dinin de kutsal bir şehridir. Bunu dikkate almayan hicbir planın başarı şansı yoktur.
Bolgemizde ve Kudus'te barış her kesimden ahlaklı ve durust insanların cabasıyla gercekleşebilecektir.
1967 temelinde başkenti Doğu Kudus olan bağımsız bir Filistin devletini savunmaya devam edeceğiz.
[h=3]ESKİ GENELKURMAY BAŞKANI DUZENLEMEYİ BAHANE EDİP MECLİS'İ İTHAM ALTINDA BIRAKMIŞTIR[/h] Jakoben zihniyetin yeni bir oyunuyla karşı karşıyayız.
TBMM suca karışan asker kişilerin sivil mahkemede yargılanabilme duzenlemesini gercekleştirmiştir.
O donem CHP nasıl olmuşsa bu konuda doğru bir tutum sergilemiştir.
Meclis tarihinde az gorulecek şekilde TBMM'den gecmiştir.
Duzenlemenin amacı darbelere zemin hazırlayan hukukun işlemesinin onune gecen yanlış bir uygulamanın duzeltilmesidir.
Suc işleyen kişinin ona ayrıcalık sağlamanın hukukta zaten işi olamaz.
Bugun geriye donup baktığımızda meclisimizin gayet doğru bir iş yaptığını goruyoruz.
Zaman zaman yanlı değerlendirmeleriyle kamuoyunun onune cıkan eski bir genelkurmay başkanı bu duzenlemeyi bahane ederek Meclis'i itham altında bırakmıştır. Kendisini iyi tanırım.
Bu konuda hepiniz suratle dava acmalısınız. Meclisin yasama yetkisini dışarıdan biriler atıp tutmak suretiyle yere calma hakkı yoktur.
11 yıl once tum partilerin desteğiyle cıkan bir yasanın uzerine FETO golgesi duşurme cabası meclise haksızlıktır.
Bu parlamentonun hukuku, hep beraber korumamız lazım. Bu, boru gostermeye benzemez. Parlamentonun hukuku boruyla sindirilemez.
Emekli bir askerin peşine duşenler herhalde kendi gecmişlerinden utanıyorlar. Aksi halde boyle bir yanlışın icine duşmezlerdi.
[h=3]ADANA MUTABAKATI NEDİR?[/h] Olası bir Ankara-Şam askeri catışmasından kaygılanan uluslararası toplum, Mısır ve İran'ın girişimleri sonucu Suriye yonetimini Turkiye'nin taleplerini karşılama noktasına getirdi ve 20 Ekim 1998 gunu Adana'da bir araya gelen iki ulke heyetleri Adana Mutabakatı'nı imzaladı.
[h=3]ADANA MUTABAKATI MADDELERİ NELERDİR?[/h] Turkiye adına Dışişleri Bakanlığı Musteşar Yardımcısı Buyukelci Uğur Ziyal ve Suriye adına Tumgeneral Adnan Badr al-Hasan'ın imza attığı Adana Mutabakatı, Ocalan'ın Suriye'nin dışında olduğu ve bir daha asla girmeyeceği, yurtdışındaki PKK unsurlarının Suriye'ye donemeyeceği, ulke topraklarındaki PKK kamplarının bir daha kullanılmayacağı ve tutuklanan PKK uyelerinin listelerinin Turkiye'ye verilmesi taahhutlerini iceriyordu.
Mutabakat, Suriye tarafının kısa vadede yerine getireceği taahhutlerin yanı sıra iki ulkenin uzun vadeli terorle mucadele cercevesini de ciziyor:
Suriye kendi topraklarından Turkiye'nin guvenlik ve istikrarını tehlikeye atacak eylemlere izin vermeyecek. Suriye, PKK'nın silah, lojistik ve mali destek sağlamasına ve propaganda faaliyetlerine izin vermeyecek.
Suriye, PKK'yı terorist orgut olarak ilan etmiştir. Suriye, diğer teror orgutlerinin yanı sıra PKK ve uzantılarının topraklarındaki faaliyetlerini yasaklamıştır.
Suriye, PKK'nın topraklarında eğitim kampı kurmasını ve ticari faaliyetlerde bulunmasını yasaklamıştır.
Suriye, PKK uyelerinin transit yollarla ucuncu ulkelere gitmesine izin vermeyecektir.
Suriye, PKK liderlerinin topraklarına girmesini engelleyecek ve gumruk yetkililerine bunun icin talimat verecektir.
Aynı mutabakat, tarafların bu taahhutlerin yerine getirilmesini sağlamak ve gozlemek icin bazı mekanizmalar kurmasını da sağlıyor. İki ulkenin ust duzey guvenlik yetkilileri arasında doğrudan telefon hattı kurulması, diplomatik temsilciliklerde guvenlik işleri icin ozel temsilcilerin atanması bunlardan sadece birkacını oluşturuyor.

İdlib'de şehit duşen kahramanların kimlikleri belli oldu Son dakika: İdlib'de rejim guclerinin gercekleştirdiği saldırıda şehit sayısı 6'ya yukseldi Son dakika: İdlib'deki hain saldırının ardından TSK ile Rus ordusunun ortak devriyesi iptal edildi Son dakika: İdlib'de 6 askerimizin şehit olduğu saldırı sonrası Rusya'dan ilk acıklama Son dakika: Devlet Bahceli, İdlib'teki hain saldırının ardından Rusya'ya ateş puskurdu [h=4]Haber Videosu[/h]: Erdoğan, Adana Mutabakatı'nı hatırlattı: Operasyon yurutme hakkımız var, gereğini yaparız