Ozguven ile cesaretin, iman, inanc ve ictenlikle birleştiği yerde yer yerinden oynuyor ve kul, Allah'ın her şeye nasıl da gucunun yettiğini goruyor. Allah'tan gelen guc ile birleştiriyor gucunu.
"Can yoldaşım dedi topa…
Yalvaran gozlerle baktı.
Yeter dedi ve kukredi…
Oyşın'a bacadan caktı.
Vurdum dedi, Koca Seyit.
"LA HAVLE"yi cektim, vurdum.
Yenildi kacıyor duşman
Kurtuldu benim oz yurdum."
Bu şiiri belki de ilk defa duyuyorsunuzdur, kim bilir…
Ben ise bu şiiri her okuyuşumda ve her dinleyişimde, Birinci Dunya Savaşı sırasındaki Canakkale'yi ve orada yaşanan mÂnidar hÂdiseleri hatırlarım. İşte bunlardan birisi de Koca Seyit'in 276 kg.lık top mermisini, savaşın en kritik anında tek başına kaldırıp en buyuk duşman gemilerinden biri olan Oyşın'a ateşlemesiyle, savaşın seyrinin değiştiğini anlatan bu şiirdir.
Mu'minlerin ozellikle Âciz ve caresiz kaldıklarında coğu zaman farkında olmaksızın tekrarladıkları mubarek bir dua vardır:
"L havle ve l kuvvete ill billÂhil aliyyil azim." yani:
"Guc ve kuvvet ancak yuce Allah'a aittir ve ancak O'nun ihsan ve inayetiyle guclu olunabilir" anlamındaki bu feyizli cumle, Koca Seyit'e o anda 276 kg.lık topu kaldırtmış ve Canakkale savaşının seyrini değiştirmiştir.
Savaş bittikten sonra Koca Seyit'in topu kaldırış anını gorselleştirmek icin fotoğrafı cekilecektir; lakin Koca Seyit, topu kaldıramaz. Zira o guc kendisinden değil; Yuce Yaratıcısından gelmektedir. Koca Seyit, topu kaldırmak icin tekrar tekrar denemeler yapar ama nafile… Sonunda anlar aynı topu savaşta nasıl kaldırdığını ve der ki:
"O anki 'LÂ havle…'m ile şu andaki 'LÂ havle…'m birbirine hic benzemiyor…"
Evet, oyle bir an ki, iman ile ictenliğin ozguvenle birleştiği bir an Koca Seyit'in 276 kg.lık top mermisini kaldırış anı.
Bir kulun Rabbine en yakın olduğu an, en caresiz olduğu andır. Koca Seyit, o anda acziyetini sunmasaydı Allah'a, "LA HAVLE"yle kollarını topa ve kendine guvenemeyerek cesaret edemeseydi, sonuc ne olurdu sizce?
Ozguven ile cesaretin, iman, inanc ve ictenlikle birleştiği yerde yer yerinden oynuyor ve kul, Allah'ın her şeye nasıl da gucunun yettiğini goruyor. Allah'tan gelen guc ile birleştiriyor gucunu. Kendi gucunun ne kadar zayıf olduğunu duşunerek sesleniyor Allah'a:
"L havle ve l kuvvete ill billÂhil aliyyil azim."
Sonrasında ise akıllara durgunluk verecek hÂdiseler…
O halde ozguven dediğimiz şey aslında kişinin mÂnevi yaşantısıyla, ruhsal ve duygusal yonleriyle de ilgilidir. Bu uc hususun gelişmesi veya geri kalması durumunda ozguven olumlu ya da olumsuz olarak etkilenecektir.
OZGUVEN NEDİR?
Ozguven, bireyin kendisinden memnun olması, kendisi ve cevresiyle barışık yaşaması demektir. Diğer yandan, ozguven eksikliği ise; kendinden şuphe duymak, pasiflik, boyun eğme, aşırı uyum gosterme, yalnızlık, eleştirilere karşı hassas olma, guvensizlik, depresyon, aşağılık duygusu ve sevilmediğini hissetme gibi kavramlarla tanımlanabilir.
OZGUVEN EKSİKLİĞİ NASIL GELİŞİR?
Kendini veya yeteneklerini cok acımasız bir şekilde eleştirmek.
Olayların sonuclarını, gercekte olduklarından daha kotu bir şekilde değerlendirmek.
Gercekci olmayan hedefler belirleme.
Başarısızlık korkusu. Başarısızlık, hayal kırıklığı gibi olumsuz olayları bir deneyim gibi algılamaktansa, bunların uzerinde fazla durmak.
Orneğin; bir dersinizden kaldığınızda, kendinizi bir dersten kalmış, iyi bir insan olarak duşunmektense, işe yaramaz ve başarısız biri olarak duşunmek.
Bunu biraz acarsak hepimiz zaman zaman "Ah ben ne beceriksizim", "benden adam olmaz", "zaten şu işi başarsaydım alim olurdum" vb. bir suru olumsuz yukleme yapmışızdır kendimize. Esasında bu yuklemelerimiz gelecekte gercekten bize pahalıya mÂl olmakta. Bizleri pasif, cekingen, ozguveni olmayan, arka planda kalmayı tercih eden bireyler haline getiriyor. Her şeyden korkar oluyoruz ve icimizde bulunan girişimcilik ruhunu yok ediyoruz.
Ozguven ile hayattaki başarılarımızın doğru orantılı olarak birbirini tamamladığı goz onunden kacırılmaması gereken bir nokta. Bizler başarılı olduğumuz, uzerinde defalarca alıştırma yaptığımız bir konuda daha az hata yapma olasılığına sahibiz. Sizlere hata yapmayacağımızı soylemiyorum ama gercekten boyle bir durumda heyecanımızı daha iyi kontrol ettiğimiz icin daha başarılı oluruz. Cunku biz onceki yaşantılarımızla, birer deneyim kazanmış ve artık tecrube sahibi olmuşuzdur. Dolayısıyla herhangi bir konuda ne kadar cok calışırsak ve başarılı olursak ozguvenimiz de o oranda artmaktadır.
Aşağılık duygusu, umutsuzluk gibi duyguları, genellikle evde, okulda veya işte yaşadığımız kimi olumsuz yaşam deneyimlerinden sonra ortaya cıkar. Orneğin, siz buyume aşamasındayken, ebeveynleriniz size sağlıklı ve destekleyici bir cevre sağlayamamış olabilir. Size karşı cok eleştirel, talepkar veya aşırı koruyucu olabilirler. Sonuc olarak, kendiniz hakkında olumsuz duşunmeye başlarsınız.
Ben yapamam, yapamayabilirim derken yapmasam da olur duşuncesiyle bocalayıp kalan birey, ailenin baskıcı tutumundan da etkilendiği icin kendini yetersiz pasif gorerek kendini ifade yollarını tıkayarak başarısızlığa suruklenecektir. Kendisini başarısız goren birey ise okulda arkadaşlarına, iş hayatında meslektaşlarına kucuk duşme endişesiyle karşı karşıya kalarak korku, umitsizlik ve guvensizlik yaşayacaktır.
OZGUVENİNİZİ NASIL ARTTIRIRSINIZ?
Guclu yonlerimizi belirlemek ve onların ustunde daha cok durmak: Denediğimiz her yeni şey icin kendimize şans tanımalıyız Kendimizi kucuk gormemeliyiz ve daima kendimize inanmalıyız. Onemli olan elde edilen sonuc değil, bu yolda harcanan cabalardır. Bu yuzden kendimizi takdir etmeyi bilmeliyiz.
RİSK ALMAK
Her yeni deneyimi yeni bir oğrenme fırsatı olarak gormeliyiz. Hata yapmaktan korkmamalıyız. Asıl olan kazanmak yahut kaybetmek değil! Ancak bu şekilde yeni fırsatlarla karşılaşabiliriz ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edebiliriz. Aksi taktirde, her fırsat acılmamış bir kutu olarak icimizde kalacak; dolayısıyla doğrudan başarısızlıkla sonuclanıp, kişisel gelişimimizi engelleyecektir.
İC KONUŞMA YAPMAK
İc konuşma yaparak olumsuz varsayımlarımızla başa cıkabiliriz. Kendimize haksızlık ettiğimiz bu durumlarda, "dur bakalım, o kadar da değil" diyerek daha olumlu varsayımlar uretmeliyiz. Orneğin, herhangi bir şeyin mukemmel olmasını beklediğimiz bir durumda, her şeyi mukemmel yapamayacağımızı, onemli olanın elimizden geldiği kadarını en iyi şekilde yapmaya calışmak olduğunu bilmeliyiz. Bununla birlikte yeri geldiğinde ozeleştiri de yapabilmeliyiz. Boylece kendimizi daha iyi tanırız. Bu da bize guven duygusu verir.
KENDİNİ SEVMEK
İnsanlar kendilerini sevdiklerinde hem duygusal hem de fiziksel olarak kendilerini guvende hissederler ve değerli olma duygusu yaşarlar.
KENDİNİ TANIMAK
Kendilerini tanıyan insanlar kendi guclu ve gucsuz yonlerini iyi bilirler. Bir topluluğa girdiklerinde kendilerini ifade ederken kendi potansiyellerinin farkında olarak harekete gecerler.
HEDEF KOYMAK
Burada kastettiğimiz hedef acık ve net koyduğumuz hedeflerdir. Ama bunlara ulaşmamız icin mutlaka planlı ve daha gercek hedeflerimiz olmalıdır.
POZİTİF DUŞUNMEK
Pozitif duşunce ozguveni harekete gecirmeye zorlayan belki de en onemli etkenlerden biridir. Olumsuz duşuncelere yer vermemeliyiz. Cunku olumsuz bir duşunceyle herhangi bir başarı elde etmek cok guctur. Bu bizi ancak karamsarlığa goturur. O yuzden kendimizi pozitif duşunmeye alıştırmamız ve bunu bir yaşam bicimi haline getirmemiz bize hayatımızda cok şeyler kazandıracaktır.
İYİ BİR İLETİŞİM
Sağlıklı bir iletişim yeteneğimizin olması bizlerin cevremizde sevilen, saygı duyulan, guvenilen insanlar olmamızı sağlar. İyi bir iletişim iyi bir ifade yeteneğini de beraberinde getirir. Kendini ifade edebilen bir kişi ise her ortamda aktif olur ve kendine olan guveninde sorun yaşamaz.
DUYGULARI KONTROL ETME
Duyguları ile başa cıkabilen insanlar hicbir zaman duygularının esiri olmazlar. Beklenmedik davranışlar gostermezler. Korkuları ve endişeleri ile başa cıkabildikleri icin riskleri goze alabilirler. Mutsuzluklarının kendilerini surekli engellemesine izin vermedikleri icin sıkıntılı donemlerini kısa surede atlatabilirler. Anlaşmazlık olduğunda kendilerini iyi savunurlar. Kıskanclık, ofke gibi doğal olan duyguları yaşadıklarında sucluluğa kapılmazlar. İlişkilerinde neşe, sevgi ve mutluluk ararlar. Kimseye koru korune kapılmazlar.
FİKİRLERİNİZİ SAVUNUN
Diğer bir ifadeyle, başkalarının haklarını ihlal etmeden, kendi duygularınızı, duşuncelerinizi, inanclarınızı, ihtiyaclarınızı, durust ve net bir şekilde ifade etmeyi oğrenin. Haklarınıza sahip cıkmayı oğrenin ve sizin icin makul olmayan isteklere "hayır" deyin. Yaşamınızda onemli olduğuna inandığınız sorunların bir listesini cıkartın. Daha sonra bunları iyileştirmenin veya değiştirmenin yollarını yazın. Butun sorunlarınız tabi-i ki kolay ve hızlı bir şekilde cozulemez ama hemen harekete gecebileceğiniz bazı alanlar da olacaktır.
COCUĞUN KENDİSİNİ DEĞERLİ HİSSETMESİNDE ROL OYNAYAN ETKENLER
Daha ilk yaşlardan, cocukların kendilerine yonelik iyi duygular geliştirmeleri, hayatlarındaki onemli insanlar (anne–baba, oğretmen ve diğer buyukleri, ilerleyen yaşlarda arkadaşları) tarafından nasıl değer gorduklerine bağlıdır.
Buyukleri tarafından sevgi goren, gereksinim duyduğunda beklediği yakınlık ve ilgiyi bulan, fikirlerine değer verilen ve onemsenen, guven duyulan ve sorumluluklar verilen, iyi yaptığı şeyler icin ovulen, gurur duyulan, yaptıklarında hataya yer verilen ve olduğu gibi kabul edilen cocuğun kendine ozguveni olur.
Buna karşılık sevildiğini, onemsendiğini hissetmeyen, beklediği yakınlık ve ilgiyi goremeyen, surekli eleştirilen ve olduğu gibi kabul edilmeyen cocuk kendisini değersiz hisseder ve ozguveni olmaz. Kendisini değerli gormeyen yani ozguveni olmayan cocuk ise aile, cevre, okul ve toplum icinde devamlı problem yaşar ve problemlere sebep olur.
"BEN DE KARTAL OLMAK İSTİYORUM."
Bir ciftci, yerde bulduğu bir kartal yumurtasını, tavuk yumurtası sanarak ciftliğine goturmuş. Kuluckaya yatan tavuğun altına koymuş. Tavuk, kartal yumurtasını da kendi yumurtası sanarak kulucka doneminde koruyucu kanatları altında tutmuş. Civcivler ve kartal yavrusu yumurtadan cıkmış. Kartal yavrusu, tavukların ve civcivlerin davranışlarını taklit ederek kanat cırpmış, eşinmiş, darı tanelerini ve solucanları yemiş. Kendisinin bir tavuk olmadığını duşunmek aklına bile gelmemiş. Bir gun kucuk kartal gokyuzunde ucan kocaman bir kuş gormuş. Bu olağanustu yaratığa hayranlıkla bakmış. En yakınındaki tavuğa bu kuşun ne olduğunu sormuş. Ona "kartal" derler yanıtını almış. "Ben de kartal olmak istiyorum" demiş kucuk kartal. "Sacmalama" demiş tavuk ve devam etmiş:
"Haddini bil. Sen asla kartal olamazsın. Sen bir tavuksun. Bunu kabul et." Kucuk kartal boynunu eğerek, toprağı eşelemiş. "Galiba haklısın." demiş. Kucuk kartal yaşamı boyunca tavukların arasında yaşamış, gokyuzunde ozgurce dolaşabileceğini bilmeden. Kendi gucunu gormeden, beş on santimetre yukseğe kadar kanat cırpıp daha fazlasını yapabileceğini, gokyuzune ulaşabileceğini hic duşunmemiş.
VE BİZLER…
Bizler, Turk halkı olarak buyuk bir millet olduğumuzu değişik soylemlerle duysak da, kitaplarda okusak da acık olan bir şey var ki, ulke olarak 'kendine guveni'ni yitirmiş buyuk bir coğunluğun artmakta olduğu gerceğini cok iyi fark etmemiz gerekir. Ozellikle şu son 30–40 yıl icerisinde ekonomik–siyasi–dini ve kulturel bir bocalama ekseninde hayatlarına devam eden Turk Milleti, şu son yıllarda bir de her şeyini Avrupaileştirmek isterken daha doğrusu kendisini "Batı"ya endekslerken kendi gucunu, kendine olan ozguvenini kaybetmiştir.
"O olmadan yaşayamam ben!" diyecek kadar Avrupa Birliğine bağımlılık gosteren Turkiye bunun faturasını odemekte gecikmeyecektir.
Ne zaman bir haber kanalını acsak ya da bir gazete sayfasını karıştırsak yediğimiz gıdalardan ictiklerimize, oturuşumuzdan kalkışımıza, yuruyuşumuze, giyinişimize, tıraşımıza ve en ozel her turlu yaşantımıza kadar bir sozde "AB standardı"ndan bahsedilmekte. Duşunuyorum da acaba Turk Milleti yukarıdaki kartal orneğimizde olduğu gibi tavuk mu zannediliyor ya da gercekten bizler toplum olarak kendimizi tavuk olarak değerlendirip ve bunu kabul edip bir kartal gibi ozgurce dolaşabileceğimizin imkansız olduğunu mu duşunuyoruz? Eğer durumumuz buysa her iki durumda da kendine ozguvenini yitiren bir kartal gibi bizler de tavuk gibi yaşamaya ve tavuk gibi olmeye mahkumuz demektir.
Sonuc olarak ozguven dediğimiz şey, sadece bir insanla sınırlı kalmıyor. Bir toplumun da ozguveni vardır. Ve işte o ozguvenin kalitesine gore toplumu oluşturan bireyler de guc kazanır. Tekrar bireyden topluma akseden bu guc etkileyerek ve etkilenerek kendi icinde anlamlı bir butun oluşturur ve bizim temennimizde budur.
ANNE VE BABALAR COCUKLARINI OZGUVENLİ YETİŞTİRMEK İCİN NE YAPMALI?
Var olmalarının sizin icin ne kadar onemli olduğunu onlara hissettirin. Onlara olan sevginizin başarı ya da başarısızlıklarına bağlı olmadığını, var olmalarının sizin icin ne kadar onemli olduğunu ve ne olursa olsun onları daima seveceğinizi soyleyin.
Kendilerine olan ozguvenlerinde sarsıntı gorduğunuz an harekete gecin. Unutmayın kendine ozguven duymak kendini beğenmişlik ya da kibirlilik demek değildir. Ozguven sadece olduğu gibi kabul edilmiş olmanın verdiği kendini rahat, iyi ve guvenlik icinde hissetmektir. Başarısı ile şımaran, kibirli davranışlar gosteren cocuğun kendisine olan ozguveni yok ya da duşuk demektir.
Cocuğunuza gercek ozguveni sağlamasında yardımcı olun. Cocuğunuzun zayıf yanlarını gormezlikten gelmeyin, durust olun, ama onları eleştirmeyin. Cocuklar kendilerindeki eksiklikleri ve kusurları kabullenmelidir. Bunun yanı sıra iyi ve kuvvetli oldukları yanları ile gurur duyabilmelidirler.
Cocuğunuza kendisine has yeteneklerini ortaya cıkarmasında yardımcı olun. Cocuklar birbirlerinden farklıdır. Her cocuğun farklı ozellikleri ve yetenekleri vardır. Hepsinin başarılı olduğu alanlar değişiktir. Cocuklarınıza kendi ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda faaliyetlere katılma imkanı sağlayarak onların araştırmaları ve yeni şeyler keşfetmeleri icin destekleyin. Boylece kendilerinde var olan yeteneklerin ortaya cıkmasını sağlayarak kendilerine ozguven duymalarını sağlamış olursunuz.
Yaptıkları ve ilgilendikleri şeylerin sizin icin ne kadar onemli ve değerli olduğunu gosterin. Katıldıkları faaliyetleri ve ilgilendikleri şeyleri sorun, okulda katıldıkları faaliyetlerin gosterilerine gidin. İlgilendiği şeylerle ilgili okuduğunuz bir yazı ya da resmi onunla paylaşın.
Evinizde herkesin birbirine guveneceği bir ortam oluşturun. Duygularını, duşuncelerini, sevgisini, başarı ya da başarısızlıklarını, hayal kırıklıklarını aile fertleriyle rahatca paylaşabilen cocuklar ozguvenli olurlar. "Soylediğin kadar da kotu değilmiş" ya da "Gecer canım merak etme" şeklinde cevap verme yerine, onların duygu ve duşuncelerini ciddiye alın.
Cocuğunuza kendi davranışlarınızla ornek olduğunuzu unutmayın. Cocuklarınıza, onlarda gormek istemediğiniz davranışlarda bulunmayın. Unutmayın cocuklar size sizin onlara davrandığınız gibi davranacaklardır. Sinirlenip onlara bağırdığınızda, kızınca bağırmanın normal olduğu mesajını verirsiniz.
Cocuğunuzun bir şeyi yapamayacağını bildiğiniz halde bunu ondan bekleyip sonunda hayal kırıklığı yaşamasına fırsat vermeyin. Ulaşabilecekleri duzeyde hedefler belirleyerek başarılı olmalarını sağlayın.
Cocuklarınıza sorumluluklar verin. Kendisine guvenilip sorumluluk verilen cocuklar kendilerini yararlı ve onemli hissederler.
Sadece cok ozel yetenek ya da başarılarına değil her şeyine değer verdiğinizi ve takdir ettiğinizi belirtin. Kucuk bile olsa yaptığı guzel bir davranışı icin onu ovun ve bunun ne kadar onemli olduğunu belirtin.
Cocuklarınızı disiplinli yetiştirin ama bunu hic bir zaman sinirle ve katı kurallarla yapmayın. Onları disiplin etmeniz katı kurallarla katı cezalar verme şeklinde olmasın. Cocuklar adaletsiz davrandığınızda bunu cok iyi bilirler. Onların guvenini sarsmayın.
Birlikte vakit gecirin. Ortak yapacağınız faaliyetler bulup birlikte zaman gecirin.
Onların ozguvenlerini sağlayacak sozlerde bulunun. "Yardımların cok işime yaradı, teşekkur ederim" ya da "Bak bu aklıma gelmemişti bu konudaki fikrini cok beğendim" gibi sozlerle onların katkılarına değer verdiğinizi gosterin.
__________________
Oz guven
Dini Bilgiler0 Mesaj
●36 Görüntüleme