HZ. SA'YA VE HZ. IRMIYA A.S.
Insanlik tarihi, ayni zamanda peygamberler tarihidir. Cunku Cenab-i Mevl her kavme bir hidayetci gonderdigini buyuruyor. Bir rivayet, insanliga gonderilen peygamberlerin sayisini yuzyirmidortbin olarak veriyor. Bunlarin sadece yirmibesinin ismi Kur'an'da zikredilir. Bu yazi dizimizde, ayetlerde ismi gecmeyen fakat kissalarina deginilen peygamberleri konu ediniyoruz.
Peygamberler, Allahu Teal tarafindan, emir ve yasaklarini kullarina teblig etmek ve hidayet yolunu gostermek amaciyla gonderilen insanlardir. Onlar, Allahu TealÂ'nin secilmis kullaridir. Bu, calismakla veya cok ibadet etmekle elde edilecek bir derece degildir.
“Andolsun ki, biz senden once nice peygamberler gonderdik. Onlardan bir kismini sana anlattik, bir kismini da anlatmadik.” (Mu'min, 7
“Her kavmin bir hidayet davetcisi vardir.” (Ra'd, 7)
“Her ummetin bir peygamberi vardir” (Yunus, 47) gibi bircok ayet goz onunde bulunduruldugunda, insanlik tarihi boyunca kullarin hidayeti icin gonderilen peygamberlerin sayisinin coklugu anlasilabilir.
Yuzyirmidortbin ilÂhi elci
Sahabeden Ebu Zerr el-Gifari r.a. soyle anlatir:
Ben Hz. Rasulullah'a: “Ey Allah'in Rasulu! Nebilerin ilki hangisidir?” diye sordum. “Adem'dir.” buyurdu. Ben tekrar: “O Nebi miydi?” diye sordum, “Evet o, Allah ile bizatihi konusmus bir Nebi idi.” dedi. Ben: “Ey Allah'in Rasulu, peygamberlerin sayisi kactir?” diye sordum; “Yuzyirmidortbindir.” buyurdular. (Suyutî: ed-Durru'l-Mensur 1/125)
Cenab-i Allah, hikmeti icabi Kur'an-i Kerim'inde Adem a.s.'dan Peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v.'e kadar, isimleri ile birlikte peygamberligi kesin olarak bilinen yirmibes peygamberin ismini vermistir. Bu isimler soyledir:
Adem a.s., Idris a.s., Nuh a.s., Hûd a.s., Salih a.s., Ibrahim a.s., Ismail a.s., Ishak a.s., Lût a.s., Yakub a.s., Yusuf a.s., Eyyub a.s., Zulkifl a.s., Suayb a.s., Musa a.s., Harun a.s., Ilyas a.s., Elyesa a.s., Yunus a.s., Davud a.s., Suleyman a.s., Zekeriyya a.s., Yahya a.s., Isa a.s. ve Muhammed s.a.v.
Bununla beraber, Kur'an-i Kerim'de kissalari anlatilan; ancak acikca peygamber oldugu zikredilmeyen Uzeyr, Lokman, Zu'l-Karneyn gibi salih kullarin isimleri de zikredilir.
Yuce Allah, bu peygamberlerden bazilarini kendisine daha yakin tutarak, onlarin azim, gayret, sabir ve ustun fazilet sahibi olmalarindan bahsetmistir. (AhkÂf, 35; Bakara, 235) Rivayette azim sahibi peygamberlerin, Nuh a.s., Ibrahim a.s., Musa a.s., Isa a.s. ve butun peygamberlerin serdari Hz . Muhammed s.a.v. Efendimiz olarak belirtilmistir.
Bir de Kur'an-i Kerim'de isminin zikredilmemesine ragmen kendilerinden bahsedilen ve baslarindan gecen olaylar anlatilan bir cok peygamber vardir. IlÂhi bir hikmet geregi ismi anilmayan bu peygamberler, ya bir baska peygamberin yol arkadasi olarak anlatilmis, ya da helÂk olmak uzere olan bir toplulugun kurtaricisi olarak zikredilmistir.
Hidayet ve dalÂlet arasinda gidip gelen millet: Israilogullari
Insanlik tarihinde en cok peygamber gonderilen kavim olarak Israilogullari bilinir. Israilogullari , peygamberlere iman hususunda koklu bir gelenege sahip idiler. Zira, neslinden geldikleri Yakup a.s. ve ondan sonra gelen bircok peygambere basta mukaddes kitaplari Tevrat vasitasi ile inanmakta idiler.
Fakat bu milletin peygamberlerine olan sadakat ve bagliliklari hicbir zaman uzun surmedi; kitaplarini tahrif ettiler ve sapkinliga dustuler. Sonra da baslarina bir musibetin gelecegini anladiklarinda hemen Allah'a yalvararak, kendilerine yol gosterecek, dusmanlarinin zulmunden kurtaracak bir peygamber istediler. Bunu her firsatta yaptilar.
Israilogullari'na bu kadar cok peygamberin gonderilmesi, Allah'a ve peygamber inancina sahip bir toplulugun, dalÂlet icinde sikistiklarinda dahi, bir peygamber gondermesini dilemelerinden olsa gerek! Zaten Hz. Yakub a.s. ve sonraki peygamberler halkasi, bu kavmin basindan ayrilmayacak, dalÂlete saplandiklari zamanlarda onlara yol gosterecek hidayet rehberlerinin olmasi icin Allah'a dua etmislerdir.
Duasiyla kavmini kurtaran peygamber: Hz. Sa'ya a.s.
Musa ve Harun a.s.'dan sonra Allahu TealÂ, Israilogullari'nin basina her hukumdar gectiginde, beraberinde bir peygamber gonderirdi. Sa'ya a.s. da Sidkiya diye bilinen bir hukumdar zamaninda gonderilmisti. Kavmine, Hz. Isa a.s. ve Hz. Muhammed s.a.v.'in gelecegini haber vermisti.
Israilogulari devlet islerinde hukumdarlari Sidkiya'nin, dinî hususlarda da Sa'ya a.s.'in emirlerine itaat ederlerdi. Fakat Sidkiya'nin hukumdarliginin son zamanlarina dogru sapitip hak ve batil cizgisini astiklarinda, Allah onlara Babil krali Senharib'i (Sencarib) gonderdi. Senharib butun ordusuyla Beytulmakdis'i kusatti. Gordukleri karsisinda korkularindan ne yapacaklarini bilemeyen Israilogullari, Sa'ya a.s.'a kendilerini Senharib'in ordusundan kurtarmasi icin Allah'a dua etmesi dileginde bulundular. Sa'ya a.s. Allah'a kavminin kurtulmasi icin dua etti. Senharib'in ordusu veba hastaligina yakalanip kisa surede kirildi.
Krallari Sidkiya'nin olumunden sonra Israilogullari'nin isleri bozuldu. Hukumdarlik icin birbirlerini oldurmeye basladilar. Mukaddes kitaplari Tevrat'i unuttular. Bunun uzerine Allah, Sa'ya a.s.'a kavmine ikazlarda bulunmasini emretti. O da kavmini toplayarak ogutlerde bulundu. Allah'in verdigi nimetleri unuturlarsa baslarina tahmin bile edemeyecekleri musibetlerin gelecegini anlatti. Sa'ya a.s. konusmasini bitirince, azgin Israilogullari onu yakaladilar ve sehit ettiler.
Sa'ya a.s. ve kendisinden sonra gelecek olan Irmiya a.s.'in kavimlerini helÂk etmek icin toplanan ordular hakkinda Yuce Allah Kur'an-i Kerim'de soyle buyurmu stur:
“Biz Kitap'ta Israilogullarina : Sizler, yeryuzunde iki defa fesat cikaracaksiniz ve azginlik derecesinde bir kibre kapilacaksiniz, diye bildirdik.” (Isra, 4)
Bakara Suresi'nin 256. ayetinde de Israilogullari'nin bitmek tukenmek bilmeyen dalÂletten hidayete yolculugu icin, onlara gonderilen peygamberlerden Irmiya a.s.'in kissasi anlatilmaktadir.
Yuz yil sonra diriltilen peygamber: Hz. Irmiya a.s.
Irmiya a.s., Yakub a.s.'in soyundan gelen Harun b. Imran a.s.'in neslindendir. Hz. Musa a.s.'dan Hz. Isa a.s.'a kadar olan zaman icerisinde gonderilen, Danyal a.s. ile ayni asirda gorev yapmis peygamberlerden biridir.
Bu donem, Israilogullari'nin kendilerine gonderilen peygamberleri oldurmeye basladiklari, aralarinda sapikligin iyice yayginlastigi, haramlarin helal sayilmaya baslandigi bir donem idi. Allah'in kendilerini, Senharib'in muhtesem ordularinin felaketinden kurtardigini unutarak dogru yoldan sapmislardi.
Bunun uzerine Yuce Allah, Irmiya a.s.'a: “Izzetime yemin ederim ki, ben onlara oyle bir fitne ve bela salacagim ki, o dilsizleri konusturacak, akil sahiplerinin akillarini alacak!” buyurdu. Hz. Irmiya a.s. bu ilÂhi tehdidi isitince aglamaya ve bu musibetin kalkmasi icin dua edip yalvarmaya basladi.
Allah, peygamberinin duasini kabul buyurdu. Fakat aradan uc sene gecmesine ragmen Israilogullari eski tutumlarini hic degistirmediler.
Zulmun ve haksizligin hesabini her yerde goren Yuce Allah, Sam taraflarinda hakimiyet suren Buht-Nassar adli bir hukumdarin kalbine Beytulmakdis'te bulunan Israilogullari uzerine yurumesini ilham etti. Buht-Nassar, ufuklari kaplayan, adeta cekirge surulerini andiran ordusuyla Beytulmakdis uzerine yurudu. Kisa bir muddet icinde Beytulmakdis'e girdi. Israilogullari'ni kilictan gecirdi. Hatta askerlerine emir vererek Beytulmakdis'in uzerini kumlarla kapattirdi. Israilogullari baslarina gelecek felaketi kendileri hazirlamislardi.
Beytulmakdis'in yikilip harap edilmesinden sora, Irmiya a.s. oradan ayrilip, kimsenin olmadigi yerlerde uzlet hayati yasamaya basladi . Allah ona uzun bir omur verdi.
Buht-Nassar ordusuyla beraber Kudus'ten cekilip Babil'e geri dondugunde, Irmiya a.s. bir sepet incir ve biraz uzum sirasiyla merkebine binerek tekrar Kudus'e geldi. Oranin nasil harap edildigine bakti. O esnada Allah ona bir olum uykusu verdi. Bu zaman icerisinde kimse onu goremedi. Nihayet Cenab-i Allah, yuz yillik bir olumden sonra kudretiyle onun gozlerini acti. Irmiya a.s. sehrin nasil imar edildigine bakti. Sonra cesedinin ve merkebinin kemiklerinin nasilda bir araya getirildigini izledi. Daha sonra ayaga kalkti, Yuce Allah'in kudretini apacik gorunce: “Ben biliyorum ki, Allah her seye gucu yetendir.” dedi. Irmiya a.s.'in bu kissasi Bakara Suresi'nin 259. ayetinde soyle anlatilir:
“Gormedin mi o kimseyi ki, binalarin catilari cokmus, duvarlari birbiri ustune yikilmis, kimsecikleri kalmamis bir beldeye ugrayarak kendi kendine:
- Allah burasini olumunden sonra acaba nasil diriltecek? demisti. Allah'ta onu yuz yil olu birakmis, sonra dirilterek kendisine:
- Ne kadar kaldin? diye sormustu. O da:
- Bir gun, yahut bir gunden daha az, demisti. Allah ona:
- Hayir, yuz yil olu kaldin! Iste, yiyecegine-icecegine bak, daha bozulmamis. Bir de merkebine bak. Seni insanlara ibret kilalim diye (yuz sene olu tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Simdi sen kemiklere bak, onlari nasil birlestirip yerli yerine koyuyor, sonra ona et giydiriyoruz, dedi.
Durum kendisine malum olunca:
- Simdi iyice biliyorum ki, Allah her seye kadirdir, dedi.”
Yûs b. Nûn ve KÂlib b. Yufenn a.s.
Kendilerine en cok peygamber gonderilen kavimlerden biri, belki birincisi Israilogullari'dir . Fakat onlar kadar peygamberlerini sikintiya sokan, ilk ilÂhi imtihanda yuz ceviren kavim de pek gorulmemistir. Bu yazimizda Israilogullari'na gonderilen ve Kur'an -i Kerim'de ismi anilmayan uc mubarek peygamberi ve onlarin ibretli kissasini dikkatinize sunuyoruz.
Firavun; asil adi KÂbus b. Mus'ab. Musa ve Harun a.s. zamaninda yasamis, kendini rab ilan eden, ihtisamli ordulariyla kibirlenen, uykularinda bile insanlara kÂbus olan zalim Misir hukumdari...
Hz. Musa a.s., kendisiyle ayni yil dogan butun erkek cocuklarin oldurulmesine ragmen, Allah'in bir mucizesi ile Firavun'un sarayinda, annesinin kucaginda buyumustu. Buyuyup olgunlastigi zaman Allah onu peygamberlikle gorevlendirmisti. Zamanla insanlar ona inanmaya, onun anlattigi uzere Allah'a iman etmeye baslamislardi. Firavun ise kendisinden baskasini ilÂh edinenleri kizgin bakir dosenmis firinlarda yakmakla tehdit ediyor, israr edenlere de hic acimadan soyledigini yapiyordu.
Firavun artik, kÂhinlerin de bildirdigi gibi, saltanatini yikip yok edecek kisinin Musa a.s. oldugunu anlamisti. Onu ve muminleri oldurmek icin Kizildeniz'e kadar peslerinden gitti. Fakat daha once sahit oldugu mucizelere inanmadigi gibi, Kizildeniz'in iki yana acilarak Hz . Musa a.s.'a ve ona tabi olanlara yol vermesi mucizesine de inanmamis, kendisi de gecmek isterken askerleriyle birlikte bogulmustu.
Firavun'un zulmunden uzaklasmak isteyen Musa a.s. ve ashabi icin artik zorbalarin sehri Eriha'ya (Kudus'e) varmak icin bir engel kalmamisti. Musa a.s.'in yanindaki bazi kimseler Firavun'un oldugune bir turlu inanamiyorlar, cesedini gormeden yolculuga devam etmek istemediklerini soyluyorlardi. Bunun uzerine Musa a.s. Cenab-i MevlÂ'ya niyazda bulunmus, O da Firavun'un is isten gectikten sonra kapandigi secde halindeki cesedini onlara gostermisti.
Musa a.s. Firavun'un olumunden sonra, ashabinin en salihlerinden olan Yûsa b. Nûn'u ve KÂlib b. YufennÂ'yi Misir sehirlerinin kontrolu ve denetimi icin geri gonderdi. Bu iki salih insan, Misir'da asayis saglandiktan sonra tekrar Musa a.s.'a katildilar.
Zorbalarin sehrine yapilan yolculuk uzun, yorucu ve imtihanlarla dolu bir seferdi. Yolculuk sirasinda Musa a.s.'in kavmi oradan gelen korkutucu haberleri isitmisler ve Hz. Musa'ya:
- Ey Musa! Orada zorba bir kavim var. Onlar oradan cikmadikca biz kesinlikle sehre girmeyiz, demislerdi.
“(Bu arada Musa'nin ashabi icinde bulunan ve Allah'tan) korkanlardan ve kendilerine nimet bahsedilen iki zat (Yûs ve KÂlib):
- Onlarin uzerine kapidan girin, oraya girdiniz mi artik siz zaferi kazanmisiniz demektir. Eger muminler iseniz ancak Allah'a guvenin, dediler.” (MÂide, 22-23)
Fakat durum degismedi. Cenab-i Allah da peygamberi ile yolculuga devam etmek istemeyen bu insanlara kirk yil Tih colunde kalma cezasi verdi. Musa a.s. ve kendisiyle beraber yolculuga devam etmek isteyen bazi arkadaslari da Tih colunde uzun sure kaldi. Bu sure icerisinde dort buyuk ilÂhi kitaptan biri olan Tevrat tamamlandi.
Tih colunden ayrildiklarinda, Musa a.s. bir grup askerle birlikte YûsÂ'yi ve KÂlib b. YufennÂ'yi oncu kuvvet olarak gonderdi. Nihayet zorbalarin sehrine geldiler. Durumu goren Eriha halki, iclerinden duasi cok kabul olunan Bel'am'a gittiler.
- Musa ve beraberinde gelen Israilogullari bizi oldurmeye geldiler. Ne olur, onlarin aleyhlerinde beddua et, diye israrla rica bulundular.
Bel'am, Allah'in en buyuk ismi olarak bilinen Ism-i Azam'i biliyor, bu isim hurmetine yaptigi her dua kabul olunuyordu. Bel'am dedi ki:
- Yanlarinda melekler bulunan bir peygambere ve ona inanan muminlere nasil beddua edebilirim?
Fakat, israrla bunu isteyenlerin cabalari sonunda netice verdi. Karisina onu kandirmasi icin bircok hediyeler verdiler. O da bir yolunu bulup, Bel'am'i beddua etmesi gerektigine inandirdi.
Bel'am bu bedduayi yapabilmek icin Israilogullari'ni gorebilecegi yuksek bir tepeye cikti. Onlara dogru yoneldi. Her yaptigi beddua kendi aleyhine donuyor, bunu kendi agziyla soyluyor; fakat bir turlu duzeltemiyordu. Nihayet o beddua eden dili uzadikca uzamis, agzina sigmaz olmus, kopek gibi solumaya baslamisti. Artik Ism-i Azam duasini da edemiyordu, cunku kendisine unutturulmustu.
Bel'am'dan sonra bu duayi bilen kimselerin cok az oldugu soylenir. Bel'am'in bu durumu ayet-i kerimede soyle anlatilir:
“...Onun durumu, tipki kopegin durumuna benzer: Ustune varsan da dilini cikarip solur, biraksan da dilini cikarip solur. Iste ayetlerimizi yalanlayanlarin durumu budur. Bu kissayi anlat, belki dusunurler.” (A'raf, 176)
Bundan sonra Hz. Musa a.s., YûsÂ'yi Israilogullari ile birlikte Eriha'ya, zorbalara, Allah'a iman etmeleri icin gonderdi. Eriha halki bunu kabul etmeyince Yûs burayi fethetti. Hz. Musa a.s. burada bir muddet daha yasadiktan sonra vefat etti. Kendisinden sonra Yûs a.s. peygamber oldu.
Yûs a.s., Musa a.s.'in vefatindan sonra yirmi yedi yil peygamberlik yapti. Vefat edecegi sirada Israilogullari'nin idaresini KÂlib b. YufennÂ'ya havale etti ve yuz yirmi alti yasinda iken ahirete irtihal eyledi.
KÂlib b. YufennÂ'ya da Allah'tan vahiy geldi, peygamberlikle vazifelendirildi. Yûs a.s.'in vasiyet ettigi uzere Israilogullari'nin hidayetten ayrilmamalari icin cok mucadeleler verdi. Cetin bir dunya hayatinin sonunda, bir muddet sonra o da rahmet-i Rahman'a kavustu.
Hz. Musa a.s. Hz. Hizir ile gorusmeye giderken yanina aldigi kisi Yûs a.s., Israilogullari'ni idare etmek icin yerine vekil biraktigi kisi de KÂlib b. Yufenn a.s. idi.
Onlara ve gonderilen butun peygamberlere salÂt ve selam olsun...
Ismûil (Semuyel) b. BÂlî a.s.
Yûs a.s'in vefatindan sonra Israilogullari hukumdarlar tarafindan yonetilmislerdir. Peygamberlerine olan ihtiyaclari ise, sadece dinî mevzularda cikar bir yol bulabilmek veya bir musibete ugradiklarinda Allah'a yalvarmasini istemek seklinde oluyordu.
Yû s a.s.'in vefatinin uzerinden dort yuz yil gecmisti. AmÂlikler'in hukumdari CÂlût, Israilogullari'na saldirmis; mukaddes kitaplari Tevrat'i ve Musa a.s. ile Harun a.s.'in ailelerinden kalan, icinde bir takim kutsal emanetlerin bulundugu, “TÂbut” ismini verdikleri sandigi ellerinden almisti. Israilogullari her zaman oldugu gibi, baslarina gelen bu felaketin def'i ve mukaddes emanetleri geri alabilmek icin Yuce Allah'a yalvarmaya basladilar. Bir peygamber gondermesini istediler. Cenab-i Allah da onlara Ismûil (Semuyel) a.s.'i gonderdi.
Yonettigi AmÂlika halkiyla birlikte CÂlût'un Israilogullari'na peyderpey uyguladigi katliam o safhaya ulasmisti ki, neredeyse topyekûn yok olacaklardi. Sonunda Israilogullari “Peygamberlerine (Ismûil'e) varip:
- Bize bir hukumdar tayin et, biz de onunla beraber Allah yolunda savasalim, dediler. (Ismuil onlara):
- Ya size savas emredilince savasmazsaniz?! dedi. Onlar:
- Biz, yurtlarimizdan cikarilmis, ogullarimizdan uzaklastirilmis iken, Allah yolunda ne diye savasmayalim? dediler.” (Bakara, 246)
Bunun uzerine Hz. Ismûil a.s. Allahu TealÂ'ya dua etti. Allah da onlara, siradan biri gibi gozuken TÂlût isminde birini gorevlendirdi. Ismûil a.s. yeni komutanlari TÂlût'u Israilogullari'na tanittigi zaman onlardan bazilari:
- Biz hukumdarliga daha layik oldugumuz halde, kendisine servet ve zenginlik de verilmemisken o bize nasil hukumdar olur? dediler.
Bunlari duyan Ismûil a.s. kizdi ve:
- “Allah basiniza onu secti, ilimde ve bedende ona ustunluk verdi. Allah mulkunu diledigine verir. O her seyi kusatan ve her seyi bilendir, dedi.” (Bakara 247)
Israilogullari icerlemis bir halde, istemeye istemeye yeni komutanlari ile birlikte CÂlût ile savasmak uzere yola ciktilar. Yolda susadilar, Ismûil a.s.'dan bir irmak akitmasini istediler. O da dua etti ve tatli suyu olan bir irmak akti (Filistin Irmagi). TÂlût askerlerine donerek:
- Allah sizi irmakla imtihan edecek. Kim ondan icerse benden degildir. Kim onu icmezse artik bendendir. Sadece bir avuc icenler mustesna, o kadarina musaade vardir, dedi.
Fakat askerlerden pek azi TÂlût'un sozunu dinlediler. Irmagin kiyisina geldiklerinde bir kismi haric, hepsi kana kana icti. Nihayet TÂlût ve yanindakiler nehrin ote karsisina gectiklerinde, geride kalanlar bu sefer:
- Bizim CÂlût'a karsi koyacak gucumuz yok, deyip geri donduler. Sozlerinde sadik olanlar ise:
- “Nice az bir topluluk var ki, Allah'in izniyle sayica cok topluluklari yenmistir. Allah sabredenlerle beraberdir.” dediler. (Bakara, 249)
TÂlût ve askerleri, CÂlût'u ve dehsetli ordusunu gorduklerinde:
- Ey Rabbimiz! Uzerimize sabir indir. Bize cesaret ver ki tutunalim. KÂfir topluluga karsi bize yardim et, diye dua ettiler.
TÂlût'un ordusunda, yasi henuz kucuk olan, fakat ileride peygamber olacagi daha o zamanlar fark edilen Davud a.s. da bulunuyordu. Sapanina koydugu kucuk bir tasi, o iri cusseli CÂlût'un alninin ortasina oyle bir atmisti ki, neredeyse CÂlût'un kafasi parcalanmisti. CÂlût boylece olup gidince, ordusu da dagilip perisan oldu.
Bundan sonra Ismûil a.s. bir muddet daha yasadi. Ondan sonra Hz . Davud a.s. peygamberlikle vazifelendirildi.
__________________
Ismi Anilmayan ElCiler
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Ismi Anilmayan ElCiler