ŞUAYB(AS)’IN KISSASI VE NAMAZIN HAKİKATİ – AHMET YASİN YİĞİTOĞLU



Şuayb (as), Yuce Rabbimizin gondermiş olduğu hidayet onderlerindendir. Ayetullah Humeyni'nin beliğ ifadesiyle: “Hidayet yolunun piri ve insanlık Âleminin oncusu” dur.Hakikaten de Şuayb (as) hidayete ulaştıran eşsiz bir kılavuz ve insaniyet mektebinin en mumtaz şahsiyetlerinden biridir. Kur’an-ı Kerim muhtelif yerlerde Şuayb nebinin kıssasından ornekler sunmuş ve onun namazına ozel bir vurgu yapmıştır. Bizler de meseleyi bu cihetiyle ele almaya calışacağız.

Medyen ve Eyke halklarına peygamber olarak gonderilen bu yuce nebinin hayatı ve mucadelesi bizler icin hayati derslerle doludur.Şuayb peygamber kavminin hidayete ermesi icin var gucuyle calışmış, onların hak yola muhalif hal ve davranışları uzerine onları ciddi manada ikaz etmiştir. Ancak coğunlukla ilahi davetine menfi yanıtlar almıştır. Şuayb peygamber onlara: “… Ey halkım! dedi. Yalnız Allah’a ibadet edin cunku sizin ondan başka ilahınız yoktur. Hem olcu ve tartıyı eksik tutmayın. Ben sizin bolluk icinde olduğunuzu goruyorum. Ama boyle devam edecek olursanız, sizi azapla kuşatacak olan bir gunden korkuyorum.” (Hud 11/84). Kavminin bu ikazlara yanıtı ise şoyle oldu: “Şuayb! Atalarımızın taptıkları tanrılarımızı terk etmeyi yahut mallarımız konusunda istediğimiz şekilde davranmamızı senin namazın mı emrediyor.” (Hud 11/87).

Bu ayetlerin muhtelif boyutları olduğunda hic kuşku yok. Lakin burada namaza muazzam ve fevkalade bir vurgu var. Bu ayetlerden namazın ferdi boyutunun yanında ictimai-iktisadi ve siyasi boyutunun da olduğunu anlıyoruz. Evet, namaz insanı miraca yukselten cift kanatlı bir binek gibidir ki bir kanadı kufurden rahatsız olmayı diğer kanadı ise kufru rahatsız etmeyi temsil eder. Mu’minin namazı ancak bu şekilde kÂmil bir namaz olur. Aksi takdirde kul namaz kıldığını sanır oysa “Vay o namaz kılanların haline ki onlar kıldıkları namazlardan gafildirler.” (Maun Suresi 4-5. Ayetler). ayetinin acık bir muhatabı olur da farkına dahi varmaz. Şuayb nebinin namazı kÂmil bir namaz idi. Zira o kavminin yaptıklarından rahatsız oldu. Namazı iyiliği emredip kotulukten sakındırmayı gerektirdiği icin de onları ikaz etti. Şanlı nebinin bu ikazı elbette ki onları rahatsız etti.

Şu halde namaz;bireye birtakım sorumluluklar yuklemeli ve onu hak yolunda uğraşı icin harekete gecirmelidir. Şuayb nebinin inkÂrcı ve isyankÂr kavmiyle aynı habis ruhu taşıyan şer odaklar o namazdan rahatsız olmalılar. Namaz iman ile inkÂr arasında bariz bir farkı ifade eder. Kufurden teberra etmenin adıdır namaz. Şirkten, isyandan, tuğyandan, şehvet, zulum ve nifaktan beri olmaktır. Nitekim kÂinatın andelibi olan Muhammed (as)’ın namazı da boyle bir namaz idi. O kıyama durup Rahman’ın ayetlerini kıraat etmeye başladığında muşrikler dehşete kapılıyordu ve onun namazını engellemek icin ellerinden geleni yapıyorlardı. Alak suresi ise Namazdan alıkoyanı gormedin mi” şeklinde yanıt veriyordu bu insanlara. Hz. Huseyin’in Kerbela’daki namazı boyle bir namaz idi. Aşura’daki namaz ruhun Rahmana yukselişinin bir numunesiydi. Ki peygamber reyhanesi az sayıdaki ashabıyla savaşın en şiddetli anlarında namaz icin durmuş ve habis ruhlu insanlar ona namazda saldırmıştı. Ustad Bediuzzaman Hazretlerinin mecliste ikame ettiği namaz da boyle bir ruha sahipti.

İslam tarihi Hz. Omer ve Hz. İmam Ali gibi yuce şahsiyetlerle Mihrab şehidi kavramıyla tanıştı. Ve gunumuzde de Ramazan El Buti ile Şeyh Ahmet Yasin gibi şahsiyetler bu ulvi mertebeyi kazandılar. Zira onların da namazı bir meydan okumaydı. Saray mollalarından farklılardı. Bir tarafta cok guzel namaz kıldırıp guzel tilavetle kuran okuyan kimseler İslam duşmanlarınca odullendirilirken ote yandan boylesi şahsiyetler şehit ediliyor. Peki nicin? Cunku bu insanların rehberi Şuayb nebiydi. İman ve hakikat dersi almışlardı bu kutlu nebiden. Kadı Şureyh değillerdi. Şuayb nebi gibi hatibul enbiyaydılar. Siyonistler ve Siyonizm’e hizmet eden, bu korsan rejimin bekciliğini yapanlar bu nurani simaları hazmedemediler. Onların kıyam bildirisi hukmunde olan namazlarına tahammul edemediler. Birini sabah namazı cıkışında habis Siyonistler, diğerini ise tekbirlerle kafa kesen, insan eti yiyen haricilerin cağdaş halefi olan sozde Musluman ama hakikatte Siyonizm’in maşası olan vahabiler hunharca katlettiler. İşte bu mubarek şahsiyetlerin şanlı şahadetleri bize oğretti ki namaz kufre karşı mevzilenmenin, tavır almanın ve duruş sergilemenin adıdır. Tekbirlerle Musluman boğazlayanların namazı namaz değildir. ABD ve Siyonist İsrail’den aldıkları silahlarla Muslumanları hedef alanların namazı namaz değildir. Dunyanın muhtelif yerlerinden Muslumanların katliam haberleri gelirken ve kardeşlerimizin feryad u figanları gok kubbeyi titretirken onlardan bahsetmeyip namazın rukunlarından bahsedenlerin namazı namaz olamaz. İyiliği emredip kotulukten sakındırma farizasını yerine getirmediği icin gece namazına durdukları halde helak edilen kavmin durumu sozlerimize delil olarak kÂfi gelmektedir.

İlahi bizleri namazı hakkıyla eda edenlerden eyle. Ayaklarımızı hak uzere sabit kıl ve mukaddes dininin duşmanlarına karşı bizlere guc ve zafer ver.


Alıntıdır. Kaynak: http://www.halkhaber.org/2014/05/08/...sin-yigitoglu
__________________