Tamahkar olmak, kişinin zengin yada fakir, kulturlu yada kultursuz olması ile alakalı bir ahlak değildir. Bu ahlak, kişinin karakterinin zayıf olmasıyla bağlantılıdır. Kişinin karakterinin zayıf olması ise imani olgunluğunu gosterir.
Tamahkar olan insanların bir yonu, sahip olduklarına şukredememeleri ve daha fazlasını buyuk bir hırsla istemeleridir. Orneğin bir otelin acık bufesinden yeterli miktarın uzerinde yiyecek ve icecek almak, basit bir davranış bozukluğudur. Yada bedava verilen bir urun konusunda tartışma cıkartmak, guya acık gozluluk etmek de bir davranış bozukluğu ve tamahkarlıktır. Bu şekilde akıllılık ettiğini duşunen insanlar, aslında kucuk duşurucu davranmaktadırlar.
Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak; Ki Ben ona, ‘alabildiğine geniş kapsamlı bir mal’ (servet) verdim. Goz onunde-hazır cocuklar (verdim). Ve sayısız imkan ve fırsatları onune serdim. Sonra, daha artırmam icin tamah eder (doyumsuz istekte bulunur). Hayır; cunku o, Bizim ayetlerimize karşı ‘kesin bir inatcıdır. (Muddessir Suresi, 11-16)
Bu insanların diğer bir yonu de, paylaşımcı olmamalarıdır. Sahip olduklarını elinde sımsıkı tutup, ihtiyac icinde olmasalar dahi fakire vermekten yada yakınlara hediye almaktan son derece cekinirler. Kendilerine ise surekli birşeyler hediye edilmesini umarlar. Bunun icin imalı sozlerde bulunurlar. Yine gittikleri yerde harcamayı cevresine yaptırmak gibi kucuk hesaplar icindedirler.
Muslumanlar ise guzel ahlakın bir gereği olarak ve tum nimetlerin sahibinin Allah olduğunun bilincinde olarak, herşeyi O’ndan beklerler. İhtiyac icinde olsalar bile bunu belli etmezler. Tam tersine kendilerinde az olsa bile kardeşlerininin rahatı icin surekli verme eğilimdedirler. İşte bu ahlak Musluman’ı kaliteli, olgun ve asil yapar.
“(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler icindir ki, onlar, yeryuzunde dolaşmaya guc yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yuzlerinden tanırsın. Yuzsuzluk ederek insanlardan istemezler...” (Bakara Suresi, 273)
Tamahkar olmak beraberinde kişiyi kotu davranışlar icine de iter. Kişi bazen biraz daha fazla yiyecek, biraz daha fazla giyecek yada daha iyi bir konum icin tamah ettiğinde var olan guzel ahlakını da tamamen yitirebilir. Sonucta ulaşmak istediği değer ne kadar buyuk olursa olsun hepsi gecicidir. İnsan onlarca ceşit yemek icinden sadece birkac ceşit yiyebilmekte, onlarca kıyafet icinden gunde bir tanesini giyebilmekte, buyuk bir evde otursa dahi sadece birkac yerini kullanabilmektedir.
Dunyayı hedef edinen insanların bir sınırı yoktur. Dolayısıyla tamahkarlığın da bir sınırı yoktur. İnsan ne kadar cok iyisine sahip olursa olsun, her zaman daha fazlasını isteyecektir. İnsan dunyaya guzel ahlakı oğrenmek ve yaşamak icin gonderilmiştir. Bu ahlakın dışında hareket edenler basit ve kucuk duşurucu bir hayat yaşamaktadırlar. Rabbimiz ise Kendi’sine yonelen kullarına hem bu dunyada hem de ahirette guzellikler sunmaktadır. Hedefi sadece bu dunya olan insanlar nimetlerin guzelliklerini dahi fark edemeden, umarsızca tuketmektedirler. Ahirette alacakları karşılık ise acı olacaktır.
İnkar edenler ateşe sunulacakları gun, (onlara şoyle denir

__________________