Amsterdam'ın kanal evleri şu anda gozumuze cok guzel gorunuyor olabilir ancak bu evler her zaman sosyetenin ve tatlı hayatların mekÂnları değildi. Hollanda Cumhuriyeti'nin 17. yuzyıldaki tepe noktasında yapılan bu evlere yakından baktığımızda, yalnızca yaşamak icin yapılmadıklarını goruyoruz.
Yapıldığı donemde bu evler, bizim 'ev' olarak algıladığımız şeyden biraz farklıydı. Amsterdam Universitesi'nden mimarlık tarihcisi ve doktora oğrencisi Wouter Van Elburg, kanal evlerinin başlangıcından itibaren konut, depolama ve işyerinin bir bileşkesi olduğuna dikkat cekiyor. Akademisyene gore evler, donemin Hollandalı tuccar ruhunu ("Eğer satabiliyorsak kullanabiliriz de") yansıtıyor.
[h=2]Hollanda burjuvazisinin etkisiyle yapılan evler[/h]
Avrupa'daki pek az standart kentsel ev tipi, Hollanda'dakiler gibi 300 yıl oncesinden oturmuş bir karaktere sahip. Bu da Hollanda'nın kendine ozgu tarihinin bir yansıması. Evlerin yapıldığı donemde Kuzey Avrupa'nın en onemli liman kenti olan Amsterdam, diğer Avrupa ulkelerinden farklı gelir dağılımı ilişkilerine sahipti. 17. yuzyılda Avrupa'nın neredeyse tamamı krallıkla yonetilirken Hollanda'da burjuvazinin elinde oldukca onemli miktarlarda zenginlik toplanmıştı.
Aynı donemde Avrupa devletlerinin coğunda zenginlik, toprak sahibi kucuk soylu sınıfının elindeyken Hollanda'da burjuvazi kentsel mimari icin farklı bir ornek geliştirmeye başlamıştı. Mimarlar, evlerde oturanların arzularını ve zenginliklerini gostermeye calışırken aynı zamanda bu binaları işlevli birer ticari birimler gibi tasarlamışlardı.
Orneğin, ticari urunler kentteki kanalın etrafında yer alan evlerde depolanabiliyordu. Van Elburg'un aktardığına gore kanal evlerinde mekanın yarısına kadar olan kısmı depo olarak işlev gorebiliyordu. Bunun yanı sıra ev sakinleri de daha gec bozulan gıdaları mevsiminde ve ucuz olarak satın alıp buralarda saklayabiliyordu.
[h=2]Napolyon, kanal evlerinin sistemini değiştirdi[/h]
Yine de tum bunlar insanların berbat kokulu, pis mekanlarda tuzlanmış ringa balığı fıcılarıyla koyun koyuna yaşadıkları anlamına gelmiyor. Seyyahların yazdıklarına bakılırsa Hollanda evleri saray gibi gorunuyordu. Kalvinci dini gelenek, zenginliğin dışarıya gosterilmesini engelleyip onu evin icine saklıyordu ve iki ya da uc odaya sahip evlerde bile hane halkı en iyi odayı dışarıya gosterebilme amacıyla tek odada yatıyordu.
Evlerin ticari amacla kullanımına dair guzel bir ornek, 19. yuzyıldan kalma bir vinc. Catı katına duzenli olarak getirilen mallar ya da mobilyalar, ust kata kaldırılarak taşınmak yerine bir vincle cıkarılıyordu. Vinc nedeniyle, ic mekandaki merdivenler oldukca dar ve dikti. Bu sayede, mekandan da tasarruf ediliyor ve daha fazla mal depolanabiliyordu.
Kanal evlerinde insanlarla depoların ic ice yaşaması 19. yuzyıldaki Napolyon işgaline kadar surdu. Napolyon'un lonca sistemini yok etmesiyle kucuk olcekli depoculuk da sona erdi. Kentsel nufusun hızlı artışına konut piyasası aynı şekilde karşılık veremeyince, 19. yuzyıl insanları bodrumlarda, catı katlarında ve arka odalarda yaşamaya başlar oldu. Yuzyılın sonuna doğru, Amsterdam daha modern apartman binalarına doğru bir donuş yaptı ve kanaldaki evler de apartmana donuşturuldu.
Bununla birlikte, kanal evlerinin etkileri hÂl suruyor. Van Elburg, daha sonra inşa edilen Hollanda evlerinin, kanal evlerinde olduğu gibi tum binayı boydan boya gecen uzun koridorlara sahip olduğuna dikkat cekiyor. Bir diğer etkiyse evin en iyi odasının kapalı tutulması ve ozel durumlarda kullanıma acılması.
Tarihciler, Amsterdam'ın Kanal Evlerinin Sırrını Acıkladı
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- Tarihciler, Amsterdam'ın Kanal Evlerinin Sırrını Acıkladı