Bu acıdan bakınca karşımıza şoyle carpıcı bir rakam cıkar: Ortalama 60 senelik bir yaşamın en az 1/4'u yani 15 senesi "bilincsiz" olarak gecmektedir. Peki uykunun bir alternatifi var mıdır? "Ben uyumak istemiyorum" diyen insan icin durum nasıl olur? İki gun uyumayan insanın gozleri kanlanır, cildi bozulur, rengi solar. Bu sure daha da uzayacak olursa, şuur kaybına kadar varabilecek durumlar oluşur. İnsan istese de istemese de bir gunun sonunda mutlaka gozleri kapanır, dikkati dağılır ve kendini birdenbire uykuya dalmış olarak bulur.
Bu kacınılmazdır; en guclusunden en zayıfına, en guzelinden en cirkinine, en zengininden en fakirine; bu, herkes icin değişmez bir kuraldır.
Uykunun hemen oncesinde, vucut adeta olur gibi duyarsızlaşmaya başlar, hicbir şeye tepki veremez hale gelir. Biraz once sesi duyan ve algılayan kulaklar, fiziksel acıdan sağlam bir durumda olmalarına rağmen duyamaz, fonksiyonlarını yerine getiremezler. Beden butun faaliyetlerini minimum seviyeye indirir, dikkat azalır, konsantrasyon duşer, hareketler yavaşlar. Olumu ruhun bedenden ayrılması olarak tanımladığımıza gore, bu da bir tur olumdur. Cunku insanın bedeni yatağında yatmaktadır ama o anda ruhu cok farklı bir mekanda, cok farklı olaylar yaşadığını sanmaktadır. Belki kendisini deniz kenarında, sıcağın altında hissetmektedir, ama aslında o an odasında yatmaktadır. Olum de insana aynı etkiyi yapar: Onu bu dunyada kullandığı bedenden ayırır ve yeni bir bedenle yeni bir dunyaya taşır.
Uyku ile olum arasındaki bu benzerlik, Kuran'da da vurgulanır. Bir ayette, "Sizi geceleyin olduren ve gunduzun 'guc yetirip etkilemekte olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten O'dur." (Enam Suresi, 60) şeklinde buyrulmaktadır. Olum ile uykunun benzer iki olay gibi anlatıldığı bir başka ayet ise şoyledir:
"Allah, olecekleri zaman canlarını alır; olmeyeni de uykusunda (bir tur olume sokar). Boylece, kendisi hakkında olum kararı verilmiş olanı tutar, oburunu ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şuphesiz bunda, duşunebilen bir kavim icin gercekten ayetler vardır." (Zumer Suresi, 42)
Ama her nedense insanlar, hayatlarının dortte birini algıya dair hicbir fonksiyonlarını yerine getiremez bir durumda "olu" halde gecirdikleri halde, bunun anlamını pek duşunmezler. Uykuya dalmaları ile birlikte dunyada kendileri icin onemli olan ne varsa bir kenara bıraktıklarını hic akıllarına getirmezler. Oysa insan uykuya daldığı an, o gun icerisinde kazandığı para, girdiği onemli bir sınav, aldığı guzel bir hediye artık onun icin hicbir şey ifade etmez. Bu, bir nevi dunya ile hicbir bağlantısının kalmaması anlamına gelir.
Buraya kadar verilen tum ornekler, insan hayatının aslında ne kadar kısa olduğu ve ne kadar "zaruri" işlerle gecirildiğini anlatmaktadır. Bu hayattan, zaruri işlere harcanan tum zamanları cıkardığımızda; bir insanın eğlendiğini duşunduğu, isteklerini yapabildiği, "dunyada istediğim gibi yaşıyorum" diyebildiği anlar son derece azdır. Geriye donup baktığında, sadece beslenmeye, giyinmeye, temizlenmeye, uyumaya ve daha iyi şartlarda yaşamak icin calışmaya harcadığı yılları kapsayan cok uzun bir zaman dilimi ile karşı karşıya kalır.
İnsanın dunyada gecirdiği zamanla ilgili hesaplamalar kuşkusuz duşundurucudur. Daha once de belirttiğimiz gibi ortalama 60 yıllık bir omrun en az 15 yılı kesin olarak uykuda gecmektedir. Geriye kalan 40–45 senenin ise ilk 5–10 yılı cocukluktan kaynaklanan bir şuursuzluk donemidir. Yani 60 yıl yaşayan bir insan aslında bu yaşamının yarısını "şuursuz" olarak gecirmektedir. Diğer yarısı ile ilgili ise pek cok rakam verilebilir. Orneğin, cok uzun bir zaman dilimi yemek hazırlayarak ve yiyerek, bedenini ve cevresini temizleyerek ya da trafikte bir yere ulaşmaya calışarak gecmektedir. Bu ornekleri cok fazla arttırabiliriz. Sonucta ortaya cıkan ise "koskoca omur"den geriye doğal ihtiyaclarını karşılaması dışında belki 3–5 yıllık bir vaktin kaldığıdır. Peki bu kadarcık bir zamanın sonsuz hayat yanında nasıl bir değeri olabilir?
İşte bu noktada gercek iman sahibi insanlar ile inkarcı insanlar arasındaki fark ortaya cıkar. İnkarcı insan hayatının yalnızca bu dunyada yaşadığı yıllardan ibaret olduğunu sanmıştır. Ve "goz acıp kapayıncaya kadar" gecen dunyanın kendince "tadını cıkarmaya" calışır, ama boşuna yorulur. Cunku baştan beri anlattığımız gibi bu dunya hem cok kısadır, hem de cok sayıda eksikliklerle doludur. Dahası, Allah'a guvenip dayanmadığı icin, dunyanın butun sıkıntılarının, endişe ve korkularının acısını ceker.
İman sahibi olan insan ise, tum hayatını Allah'ın rızasını kazanmak icin calışarak gecirmiş, Allah'a teslim olmanın huzuru sayesinde dunyanın tum korku ve huzunlerinden kurtulmuştur. Ancak boyle bir insan sonsuz bir mutluluk yurdu olan cenneti kazanmayı umabilir.
Facebook-Mucizeler Zinciri (Radyo Programı)
__________________