İnsan yuce bir dava uğrunda, uzerine farz olan bir vazifeyi eda ederken, "Giyim ve kuşamımdan dolayı dışlanmayayım; ilk bakışta urkutucu olmayayım!" duşuncesi ve niyeti ile, toplum telÂkki, orf, Âdet, gelenek ve goreneklerine gore davranıyorsa, bunda bir mahzur yoktur; hatta boyle bir duşunce, takdir ve tebcile lÂyık sayılır.Zaman ve mekÂna gore, ilk planda insanlara tuhaf gelecek, onları urkutecek ve kacıracak hal, tavır, davranış ve fiillerden sakınmak lazımdır.
Bu mevzuda da "illa boyle olmalı" diyerek tekellufe girmemek esastır. Evet, atalarımızdan tevarus ettiğimiz kaftanımız, cepkenimiz... cok hoşumuza gidebilir. Fakat bunlar bugun bazı kimselere başka şeyler cağrıştırıyor, bir kıyafetin otesinde manaları hatırlatıyor ve urkutucu oluyorsa, -dinimizin ve kulturumuzun temel sınırlarını aşmamak kaydıyla- goruntumuzle de başkalarını kacırmamaya ozen gostermemiz gerekmektedir. Bir gun muhataplarımız bizi genel karakterimiz, ahlakımız ve evrensel insanî değerlerimiz ile tanıdıktan sonra, artık ne giyersek giyelim, nerede ve nasıl olursak olalım, anlayışımıza, halimize ve davranışlarımıza saygı duyacaklardır ve Allah'ın izniyle ondan sonra bir problem kalmayacaktır.
Ne var ki, onde, ortada ve sonda sunulacak şeyler birbirinden farklıdır ve birbirine karıştırılmamalıdır. Uzlaşma, uzlaştırma, hayatı paylaşma ve eşsiz değerlerimizi Âleme duyurma gibi yuce gayelerin tercih hakkı vardır ve bunlar mutlaka one alınmalıdır. Bu gayeleri gercekleştirmeye matuf olarak yurunulen yolda, furûat kabilinden olan hususlar -dinin esaslarını ihlal etmemek şartıyla- ortaya ve sona bırakılmalı; boylece onların en onemli hakikatlerin duyurulmasının onunde birer engel teşkil etmesine mani olunmalıdır.
Tabii, kulturumuze ait olmayan şeylerin uzerimizde birer emanet gibi durduğuna inanmamız da bizim icin bir esastır. Yer, konum ve vazifelerimiz itibarıyla mecbur kaldığımız ya da fayda mulahaza ettiğimiz kılık-kıyafet, hal ve davranışların uzerimizde gecici olarak ve zarurete binaen olduğunu hatırdan dur etmememiz lazımdır. Mesela; "Şunu sırtıma gecirdim ama şoyle bir maslahat gozeterek bunu yaptım!" duşuncesi zihinde hep canlı tutulmalıdır. Aksi halde, oz kulturumuze ait olmayan hususları benimseme ve "iyi oldu" deme de hadis-i şerifte ifade edilen teşebbuh kategorisine girer. O meseleyi bizim aslî hayat felsefemizin ve dunya goruşumuzun bir parcası gibi algılamak bizi bizliğimizden koparır ve surukleyip goturur. Boyle bir durumda, insan değişim ruzgÂrının sacıp savurduğu kupkuru bir yaprak haline gelebilir.
__________________
Nereye kadar değişim?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●29 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Nereye kadar değişim?