İslam hukumlerinin zamana gore değiştiğini savunanlara ve oyle amel edenlere tavsiye edilecek bir roportaj. Sedat Soyalan sordu Onluer cevapladı

İslam hukumlerinin zamana gore değiştiğini savunanlara ve oyle amel edenlere tavsiye edilecek bir roportaj. Sedat Soyalan sordu Ehlibeyt İmamları adlı eserin yazarı Siraceddin Onluer cevapladı.

Roportaj: Sedat Soyalan

Bu soru gunumuzde bircok karışıklığa ve akabinde yanlış fetvaların ortaya cıkmasına neden olmuştur. Problemin temelinde ise benceler (kişiye ozel yorumlar) yatıyor. Gunumuzde bilgiye ulaşmak hem kolay hem de zor. Kolay olan tarafı teknolojinin gelişmesiyle imkÂnların coğalması; gorsel - yazılı yayınlar vb... Zor olan tarafı ise ulaştığımız bilgilerin doğruluğu...

Daha once Semerkand yayın kurulu başkanı Mustafa Bahadıroğlu ile doğru bilgi ve ona ulaşmadaki yolları konuşmuştuk. Semerkand'ın insanların ihtiyaclarına gore eserler verdiği herkesce kabul edilmiş bir gercek. Biz de bunu bir ihtiyac bildik ve Semerkand yazarlarından Siraceddin onluer ile İslam- zaman kavramını ele aldık. Niyetimiz karınca misali gayret etmek, amacımız rızayı ilahi...



İslam zamana cok buyuk ehemmiyet vermiştir diye başlıyor sozlerine Siraceddin Onluer ve Allah?ın her şeye bir omur bictiğini soyleyerek devam ediyor;

Allah, Aya, guneşe ve asra yemin etmiştir.

Allah insanlara verdiği emirleri zamana gore belirlemiştir. Mesela namazın farz olabilmesi icin vaktin girmesi gerekiyor. Orucun farz olabilmesi icin ramazan ayının gelmesi gerekiyor. ZekÂtın farz olabilmesi icin insanın zengin olduktan sonra uzerinden bir yıl gecmesi gerekiyor. Sonra hacca giden insanların da hac zamanında gitmesi gerekiyor.

Konuya girebilmek icin bu acıklamanın gerekli olduğunu soyluyor Onluer.

Zaman kavramı uzerinde durulacaksa bunun bilinmesi lazım elbette.

Bu kısa acıklamadan sonra herkesin kesin bilmesi ve bu şekilde iman etmesi gereken konuya giriş yapıyoruz.

İslam hukumlerinin cağa gore değişip değişmediğini soruyorum Siraceddin Onluer'e?

Ehli beyt imamları kitabının yazarı Onluer;

Allah, kullarına kendini tanıtmak emir ve yasaklarını bildirmek uzere peygamberler gonderdi. İlk peygamber Hz. Adem, en son peygamber ise Hz. Muhammed Mustafa (sav) dır. Efendimiz (sav) Allah'ı tanıtmak, emir ve yasaklarını bildirmek icin gonderildi. Dolayısıyla Hz. Peygamber bize neleri emrettiyse, neleri bildirdiyse bunlar kıyametin sonuna kadar gecerlidir.

Ve zaman gectikce aksine bunlara daha sıkı sarılmalıyız. İslamiyetin emir ve yasakları kıyamet kopuncaya kadar devam edecektir. Bu hukumler hicbir şekilde değişmez, diyerek İslam hukumlerinin zaman ve cağa gore değiştiğini iddia edenlerin tehlikede olduğunu vurguluyor.

İslami hukumlerin zamana gore değiştiğini savunanların iddia ettiği bir diğer konu ise; Efendimiz zamanında mevcut olmayan fakat gunumuzde var olan şeylerin kullanılabilirliği. Bu kişiler, bu tarz sorularla insanların kafasını karıştırıp savundukları bozuk fikirlere maalesef alıcı bulabilmekteler.

Siraceddin Onluer bunun kafa karıştırıcı bir şey olmadığını soyluyor ve cok sade bir dille bu acıklamasını destekliyor.

Musluman, Mubah dairesi icinde her şeyi yapabilir. Allah'ın haram kılmadığı her şeyi kullanabilir.



Efendimiz doneminde araba yoktu, onun zamanında olsaydı efendimiz de binerdi. Yani bugun bizim arabaya binmemiz İslama aykırı değildir, buna boyle bakmak lazım. Ama insan bunu dini hukumlere de uyarlamaya kalkarsa en buyuk yanlışı orada yapmış olur. O gun oyleydi bugun bence boyle demeye başlarsa tehlikeye duşmuş olur.

Cunku Allah'ın helal kıldığına haram, haram kıldığına ise helal demek insanı ucuruma goturur. Bunlar imani konular olduğu icin hassas davranılması, "bence" lerin akıldan cıkarılması gerekir.

Mesela Misvak kullanmak efendimiz (sav) kullandığı icin sunnettir. Bunun yerini diş fırcası tutar mı o ayrı bir mesele. Kitaplarda yazar "misvak bulamayan bir kişi onun gorevini goren başka bir şeyle o temizliği gorsun" yani esas olan dişlerimizi temizlemektir.

O gunun şartlarında en iyi temizleyici misvaktı. Bugun bu hukmunu yitirdi mi, elbette yitirmedi. Misvakın cok faydaları var. Bunu tıpta kanıtladı. Hz peygamberin yaptıkları, soyledikleri bir vahiye dayanmaktadır. O kendiliğinden bir şey konuşmaz. Eğer o misvak kullandıysa bu bir hikmete binaendir.

Son zamanlarda TV programlarında da bu tur konular cok sık ele alınmaya başlandı. Oyle konular ele alınıp tartışılıyor ki iki taraftan biri bahsettiğimiz yanlışı savunarak farkında olmadan kendini tehlikeye atıyor. Sadece kendisini tehlikeye atmakla kalmayıp, kendisini izleyen ve savunduğu teze katılan insanları da ucuruma surukluyor. Bu konuda iyimser olmak cok zor. Din Reytingleri artırmak, gundemde kalmak icin kullanılacak bir alet değildir.

Siraceddin Onluer Kur'an-ı en iyi anlayan ve bilenin efendimiz sav olduğunu soyluyor ve hayıflanarak acıklıyor bu durumu.

Kuran Allah'ın kelamı olup efendimize gonderilmiştir. Dolayısıyla kuranın icinde emirler var, hukumler var, yasaklar var, mujdeler var ve korkutan şeyler var...

Hz peygamber kuranı en iyi anlayan ve bilendi. Yani duşunun ki kuran Hz. peygambere gelmiş ve bunu elbette en iyi o bilecektir. Peygamberlerin tebliğ diye bir sıfatı vardır. Yani Allah'tan aldığı emirleri insanlara aktarması gerekiyor. Aktarması icinde kendisine geleni bilmesi gerekiyor. Efendimiz bildiklerini kendisine bildirilenleri tam olarak sahabelerine tebliğ etti.

Şimdi diyebilir miyiz; evet bu kuran Hz. peygambere geldi ama haşa o anlayamadı, bunu diyebilir miyiz?

Kur'an-ı anlamada, başta efendimiz sonra sahabe sonra da tabiin ve muctehitler gelir. Bunlar devre dışı bırakılamaz.

Şimdi gelelim bugunun hocalarına ya da bugunun vaizlerine; "bana gore boyledir diyorlar". Oncelikle bilmemiz gerekiyor ki kuran kimseye gore değildir. Din kimseye gore değildir. Din Allah tarafından gonderilmiş ilahi bir kanundur. Ve bu dinin peygamberi de efendimizdir. Dolayısıyla bu dini en iyi bilen de O'dur. Şimdi "bana gore boyledir" diyen insana sormak lazım. Kimsin sen?



Peygamber misin? Sahabe misin? Muctehit misin?

Hic birisi değilsin. O halde zaten sana gore değildir de. Boyle diyen biri dini kendine uyarlamaya calışıyor demektir. HÂlbuki bizden istenen dine uymaktır. Dini kendimize uydurmak değil.

Dolayısıyla "bana gore boyledir" diyen bir insan aslında şunu demek istiyor:

HÂşÃ‚ Hz. peygamber anlayamadı, sahabe anlayamadı, tabiinler, muctehitler, mezhep imamları bunu anlayamadı, ben anlıyorum.

Bu zamana kadar hicbir Âlim, evliya, muctehit İslami konulara bana gore boyledir diye yaklaşmamıştır. Bizim anlattıklarımız, yazdıklarımız ve soylediklerimiz veya yaptıklarımız kurana uyuyorsa, hz peygamberin sunnetine uyuyorsa o zaman soylediğimiz ve yaptığımız bu işler kabul edilmelidir. Yoksa itibar etmeyin, demişlerdir.

Şimdi Eğer bu kişilerin soyledikleri kurana uymuyorsa, sunnete uymuyorsa o soz boş bir kafadan cıkmış demektir. Akıllı bir Musluman boş kafadan cıkanlara da itibar etmez zaten.

Hz Peygamber, dini konularda kendi fikrine gore kendi goruşune gore yorum yapan cehennemdeki yerini hazırlasın buyuruyor. Yani bir insan kendine gore yorum yapamaz.

Muslumanlar bu gibi insanların yazdıklarına, soylediklerine itibar etmesinler. Bana gore bu zaman bunu gerektiriyor, diye soze başlayan birini kesinlikle dinlemesinler.

Bu konuda elbette benim de onereceğim Semerkand TV ve Semerkand yayınlarının ozellikle takip edilmesidir. Ticari kaygı taşımayan, hicbir ideolojiye yaslanmayan Semerkand, insanların ihtiyaclarına care uretiyor.

Oyle ki toplum tarafından dışlanmış insanları da kucaklıyor. Cezaevlerine mektup niteliğinde dergilerini ve kitaplarını gonderiyor. Gercek tutsaklığın Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelmek olduğunu hatırlatıp onları sahipleniyor.

Allah bu tur yayın yapan kanalların sayısını arttırsın.

Aile ortamında oturup izleyebileceğimiz kac tv kanalı kaldı ki...

Diyerek sozu bağlıyor Siraceddin Onluer.

Daha ne diyelim; İlahi Ente maksudi ve rızake matlubi
Kaynak: Serhaber
__________________