Mukerrem METE kaleme aldı,Semerkand Mayıs 2011

Gozle gorulmuyor, ortaya cıkmıyor, insanlar fark etmiyor diye niyetleri onemsemeyip surekli amellerle ilgilenmek bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Umit bağladığımız sevaplar ahirette karşımıza gunah olarak cıkabilir. Onemsemediğimiz niyetler ise birer kurtarıcıya donuşebilir.

“Neye niyet, neye kısmet” diye bir soz vardır. Umulmayan bir neticeyle karşılaşıldığında kullanılır.

Hayatta her şeyin umduğumuz gibi gitmeyeceğini hepimiz biliriz. Ama bu bilgi hayallerimizin, temennilerimizin onune pek gecemez. İcten ice isteriz ki her şey dilediğimizce olsun.

Gorunurde coğunlukla temenni ile netice farklı olsa da, guzel dileklerin daima guzel meyvesi vardır. Cunku her şeye gucu yeten Rabbimiz bizlere bunun teminatını vermiştir. Bu teminat, iyi niyetlerimizin karşılığını alma teminatıdır.
Allah Teal icimizden gecirdiğimiz her guzel şeyin mukÂfatını vereceğini bildirmiştir. Bu mukÂfat doğrudan dilediğimiz sonuca ulaşmak şeklinde olabileceği gibi, yapmak istediğimiz ama imkan bulamadığımız bir iyiliği, guzelliği yapmışız gibi sevap kazanmak şeklinde de olabilir.

Bir hadis-i şerifte Efendimiz s.a.v. şoyle buyurmuştur:

“Kim bir iyiliğe niyet eder de o iyiliği yapamazsa kendisine bir iyilik yazılır. Kim de bir kotuluğe niyet eder de sonra vazgecerse, ona da bir iyilik yazılır.” (Buhar&#238

Gorulduğu gibi imkansızlıklardan dolayı uzulmeye hic gerek yok. Sozgelimi keşke param olsaydı da fakirlere yardım etseydim diyorsak yardım ve comertlik sevabı alabiliriz. Hatta niyet, bu iyiliği gercekten yapan kişinin icinde bulunduğu kibir, riya, dunyevî menfaat gibi bazı tehlikelerden de uzaktır.

Boş temenniler ve gercek niyet

Ama iyi niyetin, guzel temennilerin bazı şartları vardır ki bunların başında samimiyet ve azim gelir. Gercekten eline para gecse yardım etmeyecek birinin bol keseden dilek ve temennileri boşunadır.

Guzelce niyet edip de yapılamayan ameller icin sevap yazıldığı gibi, gorunuşte iyilik olduğu halde Allah rızası dışında bir amacla yapılan amellere de gunah yazılır. Peygamber Efendimiz “Ameller niyetlere goredir.” (Buhar&#238 buyurarak bu konuyu bize acıklamıştır. Oyleyse en az yaptığımız işler kadar kalbimizden gecen niyetlere de dikkat etmemiz gerekir.

Yahya bin Kesir rh.a. şoyle demiştir: “Bir işteki niyeti guzelleştirmek o ameli işlemekten daha hayırlıdır.”

Gozle gorulmuyor, ortaya cıkmıyor, insanlar fark etmiyor diye niyetleri onemsemeyip surekli amellerle ilgilenmek bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Umit bağladığımız sevaplar ahirette karşımıza gunah olarak cıkabilir. Onemsemediğimiz niyetler ise birer kurtarıcıya donuşebilir.

Niyetleri guzelleştirmek sanıldığı kadar kolay değildir. Bazı insanlar kendilerine toz kondurmadıkları icin niyetlerinin zaten duzgun olduğunu duşunebilirler. Halbuki alimler ve veliler aksini soyler. Nitekim Yusuf bin Ebsat rh.a. şoyle demiştir:

“Niyeti bozacak şeylerden kalbi temizlemek, uzun sure, meşakkatle ibadet etmekten daha zordur.”

Niyet amelden hayırlıdır

Peygamber Efendimiz şoyle buyurmuştur:

“Muminin niyeti amelinden hayırlıdır.” (Beyhak&#238

Ebu’l-Leys Semerkandî rh.a. hazretleri Tenbîhu’l-GÂfilîn adlı eserinde alimlerin bu hadis-i şerife yaptıkları farklı şerhleri dile getirmiştir. Bu acıklamalardan birincisine gore, amele donuşmese bile guzel niyete sevap verildiği halde, guzel niyetten yoksun amele sevap verilmemesi sebebiyle niyet amelden ustundur.

İkincisine gore amelin belirli bir suresi olduğu halde niyette sure sınırlaması olmadığı icin niyet amelden ustundur.
Ucuncusune gore ise niyetin merkezi kalp olduğu ve kalp de insanın merkezi olduğu icin niyet amelden ustundur.
Bir hadis-i şerifte şoyle buyrulmuştur:

“İnsanda bir et parcası vardır. Bu et parcası duzelirse butun vucut duzelir, bu et parcası bozulursa butun vucut bozulur. İşte o kalptir.”

Ebu Talip el-Mekkî k.s. hazretleri Kûtu’l-Kulûb adlı eserinde bu hadis-i şerifi şoyle acıklamıştır:

“Kulun niyeti duzelirse kul istikamet uzere devam eder, amellerini ihlÂsla yapar. Kalp bozuk niyetten ve nefsin arzularından arınırsa, riya ve şehvetten de arınır. Kalp dunya malı kazanma arzusu ile bozulursa, vucudun diğer organları da ovulme isteği ve gosterişle bu bozulmadan nasibini alır.”

Samimiyet: Hem Allah’a hem kula

Allah icin yaptığımız işlerde samimi olmamız gerektiği gibi insanlara karşı da iyi niyetli ve samimi olmamız gerekir. Onların yuzune gulup icimizden başka şeyler duşunmek kalbin ikiyuzluluğunu gosterir. Bu da kalp niyetin merkezi olduğu icin butun amellerimize bulaşır. Buyuk velilerden Serî Sekatî k.s. hazretleri bizi bu hususta şu sozlerle uyarır:

“Bir kişi davet etmek istemediği birini yemeğe davet etse ve o kişi yemeğinden yese iki gunah kazanır, eğer yemeğinden yemezse sadece bir gunah kazanır. Bu iki gunahtan biri gercekten istemediği halde, samimiyetsiz bir şekilde ve gecersiz bir niyetle bu işi yapmasındandır. İkinci gunah ise din kardeşini kandırarak sevmediği ve ofkeleneceği bir işe zorlamasındandır. Cunku eğer davet etmek istemediğini soyleseydi, davet edilen kişi yemeğine gelmezdi.”

Niyetlerimiz guzelleştikce davranışlarımız, davranışlarımız guzelleştikce de hem dunyamız hem ahiretimiz guzelleşir. Butun bu guzellikleri elde etmek icin ne yapsak yeridir. Zaten niyetlerimiz bozuk olduktan sonra bizi kurtaracak bir recete de yoktur. Bunun icin Allah dostları surekli niyetleri tazelemeyi hatta iki guzel şey arasında kalınca daha guzeline yonelmeyi tavsiye ederler. Davud-i Taî k.s. hazretleri şunları soylemiştir:

“Salih kişinin butun derdi takvaya ulaşmaktır. Bu kişi, butun organları dunyaya bağlansa bile, iyi niyeti sayesinde bir gun niyetindeki guzelliğe doner. Butun derdi dunyalıktan ve nefsinin arzularından ibaret olan kişi ise, organlarının tamamı salih amellere bağlansa bile, bir gun mutlaka niyetine uygun olan duruma, yani dunya peşinde koşma haline doner. Zira onun icinde gizlediği gercek emeli dunya menfaatleridir.”

Unutmayalım: Niyet hayırsa akıbet hayırdır.
__________________