Taha YILDIZ kaleme aldı, Semerkand Nisan 2011
Yolculuğa cıkarken valizimizi hazırlıyoruz. Lazım olacağını duşunduğumuz her şeyi yanımıza almaya calışıyoruz. Ahiret yolculuğu ise donuşu olmayan bir yolculuktur. Akıllı kişi mutlak surette ebediyet valizini en iyi şekilde hazırlamaya, lazım olması muhtemel her şeyi yanına almaya bakar.
Her insan kotu gunleri icin koşede bir şeylerinin olmasını arzular. Cok zengin olsa da bu duşuncesi değişmez. Bir gun elindeki imkanları kaybedebileceğini, amansız bir hastalığa yakalanıp işi gucu bırakmak zorunda kalabileceğini hesap eder. Bir koşede kotu gun birikiminin olmasını arzular.
Nitekim cok zengin bir hayat surduğunu bildiğimiz insanların işleri bozulduğunda bile normal bir vatandaştan cok daha rahat bir hayat surdurebildiğini gormekteyiz. Bunun nedeni, sıkıntılı gunleri icin bir yerlerde saklı tuttukları tasarruflarıdır.
Varlıklı insanlar bile kotu gunler icin bir koşede bir şeyler hazır ederken, onlar gibi olmayanlar bunu yapmazlar mı? Elbette yaparlar. Mutevazi bir işletmesi olan ticaret erbabı ile aylıkla gecinen insanlar da ellerinden geldiğince bir koşede birikim oluşturmaya calışırlar. Dişten tırnaktan artırılan bu birikimle ileride ne yapacaklarına yonelik masum hedefleri vardır. Oncelikle bir ev almak, sonra imkan olursa ayağını yerden kesecek dort tekere sahip olmak, yaşı geldiğinde cocuklarının yuva kurmasına katkı sağlamak... Belki de en onemlisi, elden ayaktan kesildiklerinde nÂmerde muhtac olmadan, kimseye el acmadan, onurlu bir hayat surmek.
Bir evimiz olsa
Kucuk birikimleriyle yirmi otuz yıl sonra bizim diyebilecekleri bir eve başlarını sokan insanların hissiyatını, bu şekilde ev sahibi olanlar cok iyi bilir. Artık duvarlarına diledikleri gibi civi cakabilecekleri, istedikleri yerine dolap yaptırabilecekleri, kimseye hesap vermeden tadilat yapabilecekleri bir yuvaları vardır. Yurekleri sevincle doludur. Hele de ev hanımlarının sevinci... Bunu tarif etmek imkansızdır. Evimiz olacak diye yıllarca eşyalarını yenileyememişlerdir. Varsın mobilyalar eski pusku olsun. Kendi yuvalarına sahip olacaklar ya! Evi nasip eden Allah, mobilyaları da değiştirmeyi nasip eder diye duşunurler.
Tıpkı bunun gibi, modeli biraz eskice de olsa ilk alınan arabanın direksiyon başına gecip ailesine ilk turu attıran insanın aldığı hazza diyecek yoktur. Bir arkadaşım bana, ailesiyle en mutlu olduğu gunlerden birinin, aldığı ilk arabayla ailece gittikleri piknik olduğunu soylemişti. Direksiyona şoyle bir kurulduğunu, camı hafif aralayıp bir kaset koyduğunu, vardıklarında itinayla park ettiğini anlatmıştı. Oyle sevinmiş ki şukur namazı kılmış.
Yarınını duşunmeyenler
Elbette hayatta herkes yarınlarını duşunerek “bir gun lazım olur, koşeye bir şeyler ayırayım” demez. Nice insan tanırız, Allah onlara o kadar imkanlar vermiştir ama bunun kıymetini bilememiş ve haram helal demeden buyuk bir savurganlıkla nefsinin peşinden koşmuş, kendince gununu gun etmiştir. Ancak atalarımızın soylediği gibi, hazıra dağ dayanmamış ve bir muddet sonra başkalarına el acar hale gelmiştir.
Bu insanları gorunce, insanın sahip olduklarının kıymetini bilmesinin ne kadar onemli olduğunu bir kez daha kavrıyoruz. Onlara baktığımızda hale şukretmenin erdemini, başkalarına tamah ederek hayatı hem kendisine hem de ailesine zehir etmenin ne kotu olduğunu da anlıyoruz. Boyle kişiler bir kez duşmeye gorsunler, coğu kez kendilerini toparlayamazlar. Devamlı surette onceki hayatlarıyla icine duştukleri durumu mukayese ettikleri icin bunalıma duşerler. Allah korusun, bir kısmının hayatı felaketle sonlanır.
Karşılaşabileceği sıkıntıları duşunerek koşeye bir şeyler koyma ihtiyacı hisseden insan ile gununu gun eden, elindeki nimeti israf eden kişiyi karşılaştırdığımızda, birincisini akıllı olarak değerlendiririz. Ovulmeyi hak etmiştir. Cunku Allah’ın kendisine takdir buyurmuş olduğu rızkı olculu kullanmış, hesaplı yaşamıştır.
Diğerini ise elindekinin kıymetini bilememiş bir zavallı olarak kabul ederiz. Hem acırız hem de kızarız. Nimetin kadrini bilmediğinden dolayı icine duştuğu durumu kendisi hazırlamıştır.
Ebediyet yolculuğuna cıkarken
Bu değerlendirmeyi bir de omrumuz icin yapalım. Yaşadığımız bu dunya hayatı ebedi mi? Elbette değil. Allah’ın en seckin kulu Efendimiz s.a.v. de dahil olmak uzere, dunyada ebedî hayat verilmiş tek bir kimse yok. Herkes vadesi geldiğinde ebedi yolculuğa revan olur. Bu yolculuk sonrasında hesaba cekilirken yanında bulunan “ahiret sermayesi” onun ebedî hayatının nasıl olacağını belirleyecektir.
Yolculuğa cıkarken valizimizi hazırlıyoruz. Lazım olacağını duşunduğumuz her şeyi yanımıza almaya calışıyoruz. Ahiret yolculuğu ise donuşu olmayan bir yolculuktur. Akıllı kişi mutlak surette ebediyet valizini en iyi şekilde hazırlamaya, lazım olması muhtemel her şeyi yanına almaya bakar. Hatta bir şeyler sıkıştırmak icin zorlar. Cunku bilir ki o yolculukta başkalarından bir şey istemesi mumkun olmayacak. Herkes sadece yanında goturduğu ile yetinmek zorunda kalacak. Rabbimizin buyurduğu gibi: “Kişi o gun kardeşinden kacacak.” (Abese, 34).
Ahiret hayatını hic hesaba katmadan, orası icin ciddi bir hazırlık yapmadan gecirilen omur ise kelimenin tam anlamıyla husrandır.
Neler hazırladık?
Ahiret valizinin icine neler konması gerektiğine gelince… Bunları esasında hepimiz biliyoruz. İhlÂsla eda edilmiş namazlar, iyilikler, comertlik, durustluk, ağızdan dokulmuş guzel kelimeler, yalan bulaşmamış doğru sozler, dualar, muminlere gosterilmiş guler yuzler, tebessumler, alcakgonulluluk, şefkat…
Rabbimiz bizleri uyararak şoyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan sakının, cunku Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr, 18)
“Erkek veya kadın, mumin olarak kim iyi amel işlerse, muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız. Karşılıklarını yaptıklarından daha guzeli ile odeyeceğiz.” (Nahl, 97)
“İman edip salih amel işleyenleri, muhakkak salihler (zumresi) icine koyacağız.” (Ankebut, 9)
“İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, yaptıklarına karşılık varacakları cennet konakları vardır.” (Secde, 19)
“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar boluk boluk cennete goturulurler. Oraya varıp da kapıları acıldığında bekcileri onlara: ‘Selam size, hoşgeldiniz! Temelli olarak buraya girin.’ derler. Onlar: ‘Bize verdiği sozde sadık olan ve bizi dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vÂris kılan Allah’a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mukÂfatı ne guzelmiş!’ derler.” (Zumer, 73-74)
Allah Rasulu s.a.v. de şoyle buyurmaktadır:
“Akıllı insan, tutum ve davranışlarını kontrol ederek ahiret alemine hazırlık yapandır. Kendine hukmetmekten aciz olan kişi ise bayağı arzularının peşinden koşarak Allah’tan bir şeyler umandır.” (Tirmizî, 2459)
Bir hadis-i kudsîde de şoyle buyrulmuştur:
“Ben salih kullarıma otelerde oyle şeyler hazırladım ki, ne goz gormuş ne kulak işitmiş ne de kimsenin hayaline gelmiştir” (Buharî, 8498)
“Olup de pişman olmayan yoktur; mutlaka herkes pişmanlık duyar: İyi yolda olan, hayrını daha cok artırmadığı icin pişman olur. Kotu yolda olan da nefsini kotulukten cekip almadığına pişman olur.” (Tirmizî, 2402).
İbn Omer r.a.’tan:
“Rasulullah omuzlarımı yakalayıp şoyle buyurdu:
– Dunyada bir garip yahut bir yolcu gibi ol!
İbn Omer’in kendisi de şoyle derdi:
– Akşamı ettin mi sabahı bekleme. Sabahı ettin mi de akşamı bekleme. Sağlığında hastalığın icin birşeyler hazırla. Hayatından da olumun icin.” (Buharî, 6416)
__________________
Valizimizde Ne Var?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Valizimizde Ne Var?