Son donemin en cok tartışılan konusu Kanal İstanbul icin İstanbul Buyukşehir Belediyesi tarafından calıştay duzenlendi. Calıştaya, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yanı sıra, CHP lideri Kemal Kılıcdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener ve cok sayıda bilim insanı katıldı.
Programda acılış konuşmasını yapan Başkan İmamoğlu, "Biz her alanda hukumetle iş birliği ve uyum icerisinde calışmaya hazırız ve istekliyiz. Ama bizim tek bir şartımız var: Hic kimse 'Ben bilirim, ben yaparım' demesin. Hic kimse halka sesini yukseltmesin. Mevlana'yı dinlesin" dedi.
İmamoğlu'nu konuşmasından one cıkanlar şoyle:
"Kanal İstanbul, İstanbul'un coğrafyasını değiştirecek, doğal hayatın ve şehir hayatının butun boyutlarını ciddi bicimde etkileyecek bir proje. Bu projeyi gundeme getirenlerin, buna neden mecbur olduğumuzu anlatmak ve toplumu ikna etmek zorunlulukları vardır.
Kanal İstanbul, mecbur olmadıkca hic kimsenin asla evet demeyeceği, cok buyuk ve cok riskli bir ameliyat. Tamamıyla yanlış bir ameliyat. İstanbul kesip bicilecek. İstanbul'un hayati sistemleri zarar gorecek. İstanbul'un bazı bolgeleri felc olacak. Kimi yerleri sakat kalacak. Bir şehri boyle riskli, boyle olumcul bir ameliyata sevk edenler, 'Siz ne derseniz deyin, bu ameliyat yapılacaktır' diyemezler. Bunu yapmayı kafalarını koymuş olanlar, bu ameliyata neden mecbur olduğumuzu mutlaka anlatmak zorundalar.
[h=3]"82 MİLYON VATANDAŞIMIZLA İKNA OLMALIYIZ"[/h] Hepimiz ama hepimiz, İstanbul'un neden kesilip bicilmek zorunda olduğunu anlamak zorundayız. Bu mecburiyetin sebepleri konusunda, hep birlikte, 16 milyon hatta 82 milyon vatandaşımızla ikna olmalıyız. Hepimiz, İstanbul'a dayatılan bu buyuk ameliyatın riskleri konusunda her şeyi bilmek ve her detayı oğrenmek zorundayız.
Once oğreneceğiz. Oğrenmeliyiz. Ondan sonra hep birlikte kararımızı veririz. Butun bunlar, sağlıklı bir oğrenme ve duşunme sureciyle ortaya cıkabilir ancak. Bu calıştay, İstanbul'un bağrına batırılacak bıcağın, yani Kanal İstanbul'un butun risklerini bilimsel olarak ortaya koymayı amaclıyor.
[h=3]"BİLİM NE DİYORSA KULAK VERECEĞİZ"[/h] Anlamaya, oğrenmeye ve sorgulamaya calışacağız. Kanal İstanbul'un yaratabileceği butun riskleri bileceğiz ve sonra her birimiz kendimize şu soruyu soracağız: Butun bu riskleri almaya değer mi?
Kanal İstanbul'a gercekten mecbur muyuz? Bize anlatılanlar doğru mu? Bu şehrin ve bu ulkenin bunca sorunu varken, sıkıntıları, dertleri bunun sırası mı şimdi? Bizim Kanal İstanbul'la ilgili tavrımız siyasi değil, hayatidir. Cunku bu proje, bu şehrin tum tarihi boyunca karşılaşabileceği en buyuk risklerden biridir.
Bu projeyi gundeme getirenlerin, 'Siz ne derseniz deyin, biz bu ameliyatı yapacağız' diyenlerin iki temel argumanı var: 'İstanbul Boğazı'ndaki gemi gecişleri dolayısıyla yaşanması muhtemel riskler ve bu projenin Turkiye'ye sozum ona gelir getirecek olması.' Gemilerin, ozellikle de tehlikeli yuk taşıyanların, boğazdan guvenli bir bicimde gecmelerini sağlamak cok onemli bir konudur. Bu konuda elbette hepimiz cok hassas olmalıyız. Boğaz guvenliğini sağlamak adına, hukumetimiz, uluslararası planda hangi adımı atacaksa, hepimiz onun arkasında oluruz ve tam destek sağlarız. Her turlu iş birliğini yapmak zorundayız. Hic kimsenin şuphesi olmasın.
Ama buyuk ve tehlikeli gemilerin geciş guzergahını İstanbul'un bir yerinden alıp başka bir yerine taşıdığınızda guvenlik sorununu cozmuş olamazsınız ki. Boyle bir şey yok. Ustelik Kanal İstanbul'un, eni ve derinliği itibariyle zaten buyuk gemiler acısından bir alternatif olamayacağını, ayrıca gemileri Boğaz yerine kanaldan gecmeye zorlayamayacağımızı da gayet iyi biliyoruz. Kimse bizi, tabiri caizse, cocuk yerine koymasın! İstanbul'un neresinden gecerse gecsin, risk oluşturan gemiler, Turkiye'nin ortaya koyduğu yuksek guvenlik standartlarına harfiyen uyarak gecmek mecburiyetindedir. Asıl olan, bunu sağlamaktır.
[h=3]"KANAL YERİNE, SAMSUN-CEYHAN BORU HATTINI HAYATA GECİRİN"[/h] Guzergahı boğazdan alıp kanala cevirmekle bunu sağlayamazsınız. Yapılması gereken, Samsun – Ceyhan Petrol Boru hattı gibi farklı alternatifler geliştirmek ve hayata gecirmektir. Butun bu boyutları, farklı alternatifleri bir kenara bırakıp, 'Boğaz guvenliği icin, Kanal İstanbul şarttır' sonucuna ulaşmak doğru değildir, rasyonel değildir, akılcı değildir. Aksine, bir 'oldu bitti'ye zemin hazırlamadır, bahane uretmedir. Kanal İstanbul projesinin sahipleri, ikinci olarak bunun Turkiye'ye gelir getireceğini one suruyorlar. Bunu neye dayanarak ileri suruyorlar anlamak mumkun değil. Daha bahsedilen projenin hangi parayla, kimin tarafından, nasıl bir finansman modeliyle yapılacağı bile belli değil. Hatta ne yapılacağı bile değil! İnanın ne yapılacağı belli değil. Gunumuzu gecemizi bu işe harcıyoruz. Her gun farklı bir modelden soz ediliyor.
[h=3]NASRETTİN HOCA FIKRASI[/h] Nasrettin Hoca, mektup yazmış. Zarfı uzatmış cocuğa, demiş ki; 'Bunu adresine yolla.' Cocuk almış mektubu. Bakmış, 'Ustunde bir şey yazmıyor, adres boş' demiş. Hoca da 'Olsun, ici de boş' yanıtını vermiş.Projenin surecinin de bana anlattığı bu.
İmamoğlu, sozlerini şoyle surdurdu:
[h=3]"KANALIN ELLE TUTULUR BİRE GEREKCESİ YOK"[/h] Soyledikleri şu: 'Bir kanal acarım, gelen gecenden para alırım, kanalın etrafına binalar dikerim, oradan da para kazanırım!' Bu, gunumuz dunyasına uyan bir yaklaşım değildir. Bu, ekonomik bir yaklaşım da değildir. Bu, akılcı bir yaklaşım değildir. Bu, milletlerarası anlaşmalara uyan, hukuki bir yaklaşım da değildir. İcinde uretim ve ileri teknoloji barındırmayan, ne yazık ki katma değer ve marka uretme perspektifi taşımayan, sadece toprağa, betona ve ranta dayalı bir model. Bu modelle, bugunun dunyasında para kazanamazsınız, ekonomik canlanma ve istihdam yaratamazsınız. Bunda para yok. Raporlar ortada.
Turkiye, son yıllarda bunu denedi ve geldiğimiz nokta ortadadır. İşsizliğin ve yoksulluğun duzeyi ortadadır. Son 9 yıldır Kanal İstanbul projesini zaman zaman Turkiye'nin gundemine getirip, zaman zaman da gundemden duşurenlerin dikkate değer, elle tutulur bir gerekcesi yoktur. Bu projeyi, 2011 secimlerinden once buyuk bir gurultu kopararak acıklayanlar, 2015 genel secimlerinde ve 2019 İstanbul yerel secimlerinde konuyu hic konuşmada, sessizce geciştirmişlerdi.
Şimdi birden konuyu hararetlendiriyor ve bizi bir oldu bittiyle karşı karşıya bırakma gayreti sergiliyorlar. Buradan yeni bir siyasi kampanya uretiyorlar. Gundelik siyasete ve birtakım ticari bağlantılara, rant ilişkilerine dayalı olduğu goruntusu veren bu proje ve bu proje uzerinden yurutulen bu dalgalı, ne yazık ki bu yanar doner siyasete ihtiyacımız yoktur. Kaybedecek bir anı da yoktur.
[h=3]"ONCELİĞİMİZ İSTANBUL'UN MECBURİYETLERİ"[/h] Turkiye, Kanal İstanbul'a mecbur bir ulke değildir. İstanbul, Kanal İstanbul'a mecbur bir şehir değildir. Ama İstanbul, duran metro yatırımlarını başlatmaya, cok daha fazla yeni metro ve kent ici ulaşım alternatifleri icin yatırım yapmaya, onlarca yıldır cozulememiş trafik sorununu butun medeni metropoller gibi cozmeye mecburdur. İstanbul, elinde kalan yeşil alanlarını korumaya, geliştirmeye ve artırmaya mecburdur.
İstanbul, elindeki su kaynaklarını titizlikle korumaya, geliştirmeye ve artırmaya mecburdur. İstanbul, gerektiği gibi beslenemeyen, yeterli eğitim alamayan kucucuk cocuklarına yiyecek yemek, icecek sut bulmaya, okul oncesi eğitim imkanları sunmaya mecburdur. İstanbul, genclerine eğitim imkanları sunmaya, burslar sağlamaya ve iş imkanları yaratmaya mecburdur. İstanbul, kadınlara huzur ve guven icerisinde toplumsal hayata katılma imkanı sunmaya mecburdur. İstanbul, işsizlerinin, dar gelirlilerinin ve emeklilerinin hayatlarını kolaylaştırmaya mecburdur. Biz, İstanbul'un butun bu mecburiyetlerini yerine getirmeyi oncelik olarak goruyor ve onun icin calışıyoruz.
[h=3]"HİC KİMSE HALKA SESİNİ YUKSELTMESİN"[/h] Biz, her alanda hukumetle iş birliği ve uyum icerisinde calışmaya hazırız ve istekliyiz. Zihnimizde hicbir soru işareti yok. Yalnız bizim tek bir şartımız var: Hic kimse, 'Ben bilirim, ben yaparım' demesin. Hic kimse, halka sesini yukseltmesin. Topraklarımızda bu sesler var zaten. Mevlana'yı dinlesin. Bakın ne demiş hazreti Mevlana: 'Sozunu yukselt; sesini değil. Yağmurdur cicekleri buyuten; gok gurultusu değil'. Onun icin; hepimiz, halkın, uzmanların ve bilim insanlarının sozlerine gonulden kulak verelim.
Ortak aklı bulma ve hakim kılma konusunda istekli, candan ve samimi olalım. Bugunku calıştay, bu anlayışın ve cabanın bir urunudur. Bugunku calıştay, ortak akla ve ortak karara ulaşma cabasının bir urunudur. Bugunku calıştay, bu aziz şehrin, medeniyetlere beşiklik yapmış bu kadim coğrafyanın gelecek adına korunması cabasının bir urunudur. Bugunku calıştay, millete emretmek yerine, millete fikrini sorma cabasının bir urunudur.
[h=3]"SONUCLARI MİLLETLE PAYLAŞACAĞIZ"[/h] Boylelikle, biz 16 milyon İstanbulluya ve bu aziz şehre, bu aziz şehrin değerlerine karşı sorumluluğumuzu en ust seviyede yerine getiriyoruz. Hic kimse konuşmazken, hic kimse konu hakkında tartışma imkanı bulamamışken, her şey yangından mal kacırırcasına, oldu bittiye getirilmek istenirken, halkımızın bilgilenmesi icin, İBB olarak inisiyatif aldık.
Devletimizin ilgili makamlarını sorumluluğa davet ettik. Bilim insanlarının konuşması icin platformlar yarattık. Once su sempozyumunu ve ardından bu calıştayı organize ettik. Bundan sonra da gerekli tum hukuki mucadelemizi vermeye devam edeceğiz. Gorevlerimizden ve hukuki sorumluluklarımızdan asla geri kalmayacağız."

Kanal İstanbul nedir? Kanal İstanbul Projesi ne zaman başlayacak? Kanal İstanbul nereye yapılacak? Kanal İstanbul guzergahı, Kanal İstanbul maliyeti! [h=4]Haber Videosu[/h]: İBB Başkanı İmamoğlu, "Hukumetle calışmaya hazırız" dedi ancak bir şartı var