Hz. Davut zamanında bir adam vardı. Her yerde ve herkesin yanında durmadan:

"Yarabbi bana zahmetsiz ve eziyetsiz bol rızık ve servet ver, beni tembel, hor, hakir ve miskin yaratan sensin. Yarabbi madem ki beni boyle yarattın, rızkımı da bana calışmadan zahmetsizce ver," diye dua ederdi.

Adam gece gunduz her yerde bu duayı ededursun, herkes bu hÂlinden dolayı ona guler, onunla alay ederdi:

"Rızık calışarak elde edilir, bu adam deli mi, yoksa sarhoş mu ki boyle dua edip duruyor. Bu devrin Allah elcisi Hz. Davut bile bunca hunerine, sesinin bunca guzelliğine rağmen calışıp cabalıyor, rızkını elde etmek icin, bu adam şaşırmış olmalı," diye duşunurlerdi.

Halkın alay etmesi, hakkında boyle duşunmesine kınamasına, aldırmadan durmadan duasına devam ediyordu.

Adam boylelikle halk arasında: "Boş ambarda peynir ekmek arıyor," diye şohret buldu.

Gunlerden bir gun bir seher vakti yine boyle dua edip dururken bir okuz geldi, adamın kilitli olan kapısını boy-nuzlarıyla zorlayıp kırarak iceriye girdi. Adam kalkıp okuzu kesti, başını govdesinden ayırdı. Govdesinin derisini yuzmek icin alıp kasaba goturdu.

Bir muddet sonra okuzun sahibi cıkıp geldi, bağırıp cağırmaya başladı:

"Bre ahmak, bre tembel, bre kotu insan senin olmayan bir okuzu nasıl kesip yersin!..," dedi.
Adamı alarak Hz. Davut'un yanına goturdu. Meseleyi Hz. Davut'a anlattı.

"Bu adamdan davacıyım okuzumu, haksız yere kesip yedi hakkımı ondan al!" dedi.

Hazreti Davut bu işte-bir başkalık olduğunu anladı:

"Bu dava hakkındaki hukmu benden hemen istemeyin, kararımı yarın vereceğim," dedi.

Bunun uzerine davacı ve halk dağılıp gitti. Hz. Davut bir kenara cekilerek, bu işin hakikatini, kendisine bildirmesi icin Allah'a (c.c.) yalvardı.


* * *


Ertesi gun okuzun sahibi şikÂyetci olduğu adamı da alarak Hz. Davut'un huzuruna geldi, kalabalık bir grup halk da işin sonunu merak ettiği icin oraya toplanmıştı.

Hazreti Davut okuzun sahibine:

"Gel sen bu okuzu, bu musluman kardeşine bağışla," dedi.

Bunu duyan adam feryat etmeye başladı:

"Ya Davut bu nasıl bir adalettir, benim hakkımı gasp etmek sana yakışır mı? Ey ahali şahit olun Hz. Davut bile bile benim hakkımı kayıp ediyor," dedi.

Bunun uzerine Hz. Davut:

"Buna razı olman senin icin daha hayırlıdır. Sızlanmayı bırak da gel buna razı ol," dedi.

Adam sesini daha da yukseltmeye daha cok bağırıp feryat etmeye başlayınca:

Hz. Davut:

"Malının yarısını da senin okuzunu kesip yiyene bağışlaman lazım," dedi.

Bunu duyan adam deliye dondu, halk da soylenmeye başlamıştı:

Hz. Davut:

"Eğer razı olsaydın bu senin icin cok hayırlı olurdu," dedi.

Sonra halka dondu okuzun sahibini gostererek: "Bu adamı yakalayın cunku bu bir katildir. Ve suclu diye karşıma getirdiği şu adamın babasını falan zamanda felan yerde, filan ağacın altında oldurdu, başını keserek bıcakla birlikte şehir dışında felan yerdeki ağacın altına gomdu yuruyun oraya gidelim," dedi.

Hz. Davut'un bahsettiği ağacın altına geldiklerinde Hz. Davut:

"Şurayı kazın," diye işaret etti.

Gosterilen yeri kazınca adamın başını ve yanında bıcağı buldular, bıcağın ustunde katilin ismi vardı.
Hz. Davut okuzun sahibinin, okuzu kesen adamın babasının kolesi olduğunu efendisini oldurup butun mallarını aldığını soyleyerek katili cezalandırdı. Boylece adalet yerini bulmuş oldu.




Ahmet Kasım Fidan

Semerkand
__________________